El Salvador'un maden yasağı iptali, çevrecileri kızdırdı: Örgütlenerek reddedebiliriz

En önemli nehirler yok olabilir

2017'de Katolik kilisesi de metal madenciliğine karşı bir yürüyüş düzenlemişti (Reuters)
2017'de Katolik kilisesi de metal madenciliğine karşı bir yürüyüş düzenlemişti (Reuters)
TT

El Salvador'un maden yasağı iptali, çevrecileri kızdırdı: Örgütlenerek reddedebiliriz

2017'de Katolik kilisesi de metal madenciliğine karşı bir yürüyüş düzenlemişti (Reuters)
2017'de Katolik kilisesi de metal madenciliğine karşı bir yürüyüş düzenlemişti (Reuters)

El Salvador'un metal madenciliği yasağını kaldırması çevrecileri harekete geçirdi. 

Orta Amerika ülkesi El Salvador, 2017'de metal madenciliğini yasaklayan ilk ülke olmuştu. Ancak Devlet Başkanı Nayib Bukele, göreve geldiği ilk günden beri yasağı "saçma" bulduğunu belirterek, uygulamayı iptal edecek tasarıyı aralıkta Kongre'ye sunmuştu. 

23 Aralık'ta toplanan Kongre'de yapılan oylamada, metal madenciliğini sonlandırmayı öngören yasa üç "hayır" oyuna karşılık 53 "evet" oyuyla kabul edilmişti. 

Yeni mevzuat, hükümete madencilik faaliyetleri üzerinde tam kontrol yetkisi veriyor. Ayrıca altın çıkarma işleminde zehirli cıva kullanımını yasaklıyor.

Ancak çevreciler, altın madenciliğinde kullanılan arseniğin de büyük zarara yol açtığına dikkat çekiyor. Çevre biyoloğu Cidia Cortes şunları söylüyor: 

San Sebastian Nehri'nde arsenik seviyeleri uluslararası güvenlik standartlarından 300 kat daha yüksek. Asit drenajı suyu zehirli bir kırmızıya dönüştürerek, havayı ve toprağı da kirletiyor.

Guardian'ın analizinde, madencilik yasağının çevreci örgütlerin ve yurttaşların madencilik firmalarına karşı açtığı davalar sonucu verildiğine dikkat çekiliyor. Yasağın yürürlüğe girdiği 2017'de ülkenin yaklaşık yüzde 80'inin buna destek verdiği hatırlatılıyor. 

Merkez sol Nuestro Tiempo partisinden Luis Parada, halkın maden yasağını savunmayı sürdürdüğünü belirterek şunları söylüyor: 

Siyasi bir değişim yaşandı fakat insanların hâlâ madenciliğin kötü olduğunu düşündüğüne inanıyorum. Bu kararı reddetmek için hâlâ ülke çapında destek toplayabiliriz.

Çevre aktivistlerinden Vidalina Morales, Ocak 2023'te 5 çevre aktivistinin "yasadışı faaliyet yürüttüğü" gerekçesiyle hapse atıldığını hatırlatarak, Bukele'nin insan haklarından ziyade madencilik firmalarının çıkarlarını korumaya çalıştığını savunuyor. 

Başkent San Salvador bölgesindeki içme suyunun yüzde 70'inin karşılandığı Lempa Nehri, ülkenin en önemli su kaynaklarından. Biyolog Cortes, madencilik faaliyetleri nedeniyle nehrin tamamen kullanılmaz hale gelebileceği uyarısında bulunuyor.

Independent Türkçe, Guardian, Reuters



Rusya'nın “Suriye” Zorlukları

Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)
Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)
TT

Rusya'nın “Suriye” Zorlukları

Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)
Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)

Refik Huri

Suriye Rusyası, Suriye'deki hava ve deniz üsleri meselesi ayarlanmış olsa bile konumunu ve rolünü sürdürme konusunda bir açmaz içinde.

Başkan Vladimir Putin için “Rusya Suriye'de kaybetmedi, hedeflerine ulaştı” demek kolay. Ancak geleceğe dair beklentiler ne olursa olsun gerçekleri göz ardı etmek zor. Putin'in 2015'te büyük bir askeri operasyonla kurtardığı rejim yıkıldı ve cumhurbaşkanı Moskova'ya kaçtı. Ardından her şey yıkılmaya yüz tuttu; İran mağlup oldu, Rusya'nın da başı dertte. Temel olarak, Rusya, Başkan Barack Obama’nın, Şam'ın Guta bölgesinde kimyasal silahlar kullanarak ABD'nin kırmızı çizgisini aşan Şam rejimine yönelik Paris ile planlanan saldırıdan geri adım atmadan önce askeri operasyonunu başlatmadı.

Obama'nın neden geri adım attığına dair açıklaması “felsefi”ydi; yardımcılarına “Bomba atmaya istekli olduğunuzu kanıtlamak için birine bomba atmak, güç kullanmanın en kötü nedenidir” demişti. Putin ise Lenin'in taktiğini uyguladı ve bu özetle şöyleydi: “Duvara yumuşak bir yumruk atın. Sertse geri çekilin, yumuşaksa daha sert vurun.”

İroniler şaşırtıcı. Masada, Rusya'nın önemli kazanımları karşılığında İran'ın Suriye'den çıkarılması konusunda Moskova'ya sunulan bir Amerikan anlaşması vardı. Ancak Ukrayna savaşı oyunu değiştirdi, çünkü Rusya Tahran'a ve onun ürettiği insansız hava araçlarına ve füzelere ihtiyaç duymaya başladı. İran'ın rolü coğrafyada büyük ölçüde genişledi, askeri ve güvenlik üslerinin yanı sıra Suriye'nin sosyal dokusuna da girdi.

Ve şimdi ikinci değişiklik gerçekleşti; Suriye rejiminin devrilmesi, Rusya'nın rolü olmadan İran’ı Suriye’den çıkardı ve neredeyse Moskova'yı da çıkaracak. Nitekim Avrupa Birliği, Dış Politika Şefi Kaja Kallas’ın açıklamaları ile Suriye'nin yeniden inşası, yardım sağlanması ve Heyet Tahrir el-Şam'ın terör örgütleri listesinden çıkarılmasının şartı olarak Rusya'nın Suriye'den çıkarılmasında ısrar ediyor.

Burada soru şu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dostu Putin'e yardım edecek mi, yoksa Türkiye'nin Atlantik'teki rolünü savunmaya mı dönecek? Suriye'nin yeni yöneticileri için iki Rus üssünün varlığını korumanın bedeli nedir? Cumhurbaşkanı Sedat'ın savaş arifesinde Sovyet güçlerini Mısır'dan sürme hamlesini yeni yöneticiler Putin'e karşı yapsaydı ne olurdu?

Her ne olursa olsun, Putin Suriye'de bir şeyler kaybediyor ve büyük oyunun Batı ve Atlantik ile oynandığı Ukrayna'da ise bir şeyler kazanıyor. Cumhurbaşkanı Hafız Esed'in, Moskova ile dostluk anlaşması imzalamaya zorlanmadan önce Rus filosunun Tartus Limanı’nda yalnızca yakıt ve su ikmali yapmasına izin verdiği biliniyor. Halefi Beşşar ise her yeri Ruslara ve İranlılara açtı. Ancak Rusya, hâlâ mevcut ve Libya, Cezayir, Irak, Mısır ve Sudan ile iyi ilişkileri olması nedeniyle Ortadoğu'yu kaybetmedi. Tartus Üssü’ndeki birlik ve silahlarını çekerse Bingazi Üssü bunlara ev sahipliği yapmaya hazır.

Putin Çin ve Kuzey Kore'nin desteğine güveniyor, hatta Ukrayna'nın bir kısmını işgal ettiği Rusya'nın Kursk bölgesinde savaşmaları için Kuzey Kore’nin askerlerini göndermesine ihtiyaç duyuyorsa, İran'a da hâlâ ihtiyaç var demektir. Şarku’l Avsat’ın  Majalla'dan aktardığı analize göre herkesin hesaba kattığı yeni gelişme, Başkan Donald Trump'ın İran'a karşı katı tavrı ve Putin ile iyi ilişkiler kurma arzusuyla Beyaz Saray'a dönmesi. Zira Moskova-Washington ilişkileri Başkan Joe Biden ile yaşanan yüzleşme sonrasında en tehlikeli noktaya ulaştı. İngiliz The Economist dergisinin belirttiği gibi, Putin ve Trump'ın ortak noktası, Avrupa siyasetini bölmeye yönelik isteklilikleridir. Putin Avrupa'yı bölmek, Trump ise Avrupa'yı ekonomik müzakerelerde zayıflatmak istediği için bu konuda istekli.

Trump'ın Ukrayna savaşını bir telefon görüşmesiyle sona erdirme yönündeki söylemi, Trumpvari bir “fantezi”den başka bir şey değil. Nitekim iş ciddiye bindiğinde Trump, “Ukrayna sorunu Ortadoğu sorunundan daha zor” dedi. Ayrıca Trump, İran'a karşı şu ana kadarki başkanların hepsinden daha azami baskı uygulamakta ısrar ediyor. The Economist'e göre İran'dan bölgesel hedeflerinden vazgeçmesini isteyecek, aksi takdirde İran'ın nükleer programına karşı İsrail ile askeri bir harekât ve belki de bir rejim değişikliği olasılığı ortaya çıkacak. Trump'ın tek isteğinin Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ile yaptığı gibi Dini Lider Hamaney ile bir fotoğraf vermek olduğunu düşünenler de var.

Johns Hopkins'ten Mara Karlin'e göre, “Ukrayna ve Ortadoğu'daki savaş, tüm kaynakların ve toplumların seferber edilmesi, devlet faaliyetleri yerine savaş meselelerine öncelik verilmesi yoluyla topyekûn bir savaşa doğru ilerliyor.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.