Gazze'nin ötesinde: Büyük dönüşümler savaşı

İsrail’in “Generaller Planı” zorlu bir gerçekliğe, Arap ve uluslararası toplumun üç “Hayır” ısrarına çarptı

Filistinliler, savaşın ve İsrail kuşatmasının dayattığı çadırda yaşamanın acısından kendilerini koruyacak bir devletin hayalini kuruyor (AFP)
Filistinliler, savaşın ve İsrail kuşatmasının dayattığı çadırda yaşamanın acısından kendilerini koruyacak bir devletin hayalini kuruyor (AFP)
TT

Gazze'nin ötesinde: Büyük dönüşümler savaşı

Filistinliler, savaşın ve İsrail kuşatmasının dayattığı çadırda yaşamanın acısından kendilerini koruyacak bir devletin hayalini kuruyor (AFP)
Filistinliler, savaşın ve İsrail kuşatmasının dayattığı çadırda yaşamanın acısından kendilerini koruyacak bir devletin hayalini kuruyor (AFP)

Refik Huri

Filistin, savaşların ve uzlaşıların yönetiminde çatışan hesapların kurbanı oldu ve olmaya devam ediyor. Aksa Tufanı ve Gazze savaşındaki oyun, Gazze Şeridi'nden, İsrail'den ve “direniş ekseni”nden daha büyük. Arap-İsrail çatışmasının her boyutundaki zafer ve yenilgi sloganlarına, ardından İran'ın sistematik olarak bu hatta dahil olmasına gelince, gerçeklerin ve dönüşümlerin seyrinin yanında küçük kalıyor. Gazze halkı, İsrail'in 15 aydır sürdürdüğü imha savaşının ardından bir ateşkesi hak ediyor. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve diasporadaki 12 milyon Filistinli, bir asırdan fazla süren çatışma ve savaştan sonra bir devleti hak ediyor.

Ancak Gazze'deki üç aşamalı ateşkes anlaşması ne bir başlangıç ​​ne de bir son. David Froken'in “Ortadoğu'nun Doğuşu 1914-1922” başlıklı kitabında geçen barış sonrası barışı alıntılayacak olursak, bir nevi anlaşma sonrası anlaşmadır. Anlaşma, sahada yaşanan gelişmelerin, uzun süren ertelemelerin ardından Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda, Başkan Joe Biden'ın baskıları ve başkan seçilen Donald Trump'ın sopası sayesinde gerçekleşti. Sahadaki gelişmeler arasında şunlar sayılabilir; savaşı yönetmeye ve müzakereleri egemen güç olarak sürdürmeye devam eden, elindeki en önemli koz olarak da rehineleri kullanan Hamas'ın kararlılığı. İsrail ordusunun subay, asker ve teçhizat açısından İsrail standartlarına göre çok büyük olan kayıpları. Rehinelerin ailelerinin devam eden gösterilerinin ve muhalefet liderlerinin baskısı. Ancak İsrail, Filistin devletinin yolunu, “Hamas devleti” olacağı bahanesiyle tıkıyor. Hamas ise İsrail kuvvetlerinin yol açtığı büyük ve vahşi yıkıma rağmen, Filistin'i kurtarma mücadelesinden vazgeçmek istemiyor ve bundan vazgeçemez de. Ateşkesin ardından Gazze'ye yönelik yeni kısıtlamaların da kaçınılmaz olduğu görülüyor.

İsrail, Gazze'yi yerle bir etmeyi başardı, yaklaşık 50 bin kişiyi öldürdü, 100 binden fazla kişiyi yaraladı ama Hamas'ı ortadan kaldırmayı başaramadı. Hamas, İsrail'in Gazze'deki askeri yığınağına rağmen direnmeyi ve savaşmayı sürdürmeyi başardı. Ancak iki önemli meseleye mahkûm olduğunu gördü; birincisi, İsrail'i koruyan Amerikan ve uluslararası “duvar”ın yanı sıra, İsrail aşırı sağının hocası Jabotinsky'nin savunduğu “demir duvar”. İkincisi, Hamas'ın Aksa Tufanı operasyonu ile bölgeyi ateşleme hedefine, İran’ın önderlik ettiği direniş ekseni aracılığıyla arenalar birliğinin ve özellikle de Hizbullah’ın güney Lübnan cephesinden verdiği destek savaşının amaçlarına aykırı olarak gerçekleşen bölgesel dönüşümler. Nitekim Hizbullah, ateşkes anlaşmasının zorlu koşullarını, 1701 sayılı karar ile 1959 ve 1680 sayılı kararların uygulanmasını kabul etmek zorunda kaldı. Irak hükümeti İran bağlantılı silahlı örgütleri kontrol altına aldı. Esed rejimi düştü, Tahran nüfuz mücadelesinde ve jeopolitik çatışmada çok şey kaybetti.

İsrail'in Gazze savaşındaki tüm vahşetine ve neden olduğu yıkıma rağmen, Aksa Tufanı’nın yarattığı deprem ve şoktan çıkamadığı doğru. Ancak Arap ve uluslararası baskıların iki devletli çözümü reddetmeye devam etmesini zorlaştıracak kadar güçlü hale geldiği de bir gerçek.

Gazze'de herkes “ertesi gün” denen bir ikilemle karşı karşıya. Ne Hamas Gazze'yi yönetmeye devam edebilir, ne de Hamas, Fetih ve diğer örgütler anlaşmaktan, Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasındaki doğal bağlantıyı yeniden kurmaktan kaçabilirler. Netanyahu hükümeti de sadece ertesi gün sorusuyla yüzleşmekten kaçtı, çünkü Generaller Planı ve diğerleri tarafından talep edilen her şey, örneğin yeniden işgal ve yerleşim birimlerinin kurulması zor bir gerçekliğe, Arap ve uluslararası toplumun üç hayır ısrarına çarptı. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre bu üç hayır: Gazze’nin zorla göç ettirilmesine hayır, topraklarından parçalar koparmaya hayır, reforme edilen Filistin Ulusal Otoritesi dışında bir yönetime hayırdır. Öte yandan Amerikalıların, Avrupalıların ​​ve bazı Arap ve İsraillilerin Gazze'de aşiretlerden bir güç oluşturma veya Arap ve İslam güçlerini oraya gönderme yahut Gazze'de Otorite'ye bağlı bir istihbarat gücü için “köprübaşı” kurulması çabaları da boş bir çabadan öteye gitmedi.

Netanyahu hükümetindeki “dini Siyonizm” temsilcilerinin, ateşkesin ilk aşaması, rehinelerin iade edilmesi ve yüzlerce, binlerce Filistinli tutsağın serbest bırakılması koşullarının yerine getirilmesinin ardından savaşın yeniden başlamasını şart koşmaları şaşırtıcı değil. Ancak bu, Gazze'nin ötesinde, Lübnan, Irak, Yemen ve İran'a kadar uzanacak bir savaşın reçetesidir. Bölgesel ve uluslararası düzeyde seyri ve etkileri tahmin edilmesi zor bir savaştır. Ayrıca, arabuluculuk çabalarını üstlenen Mısır, Katar ve ABD üçlüsü henüz görevlerini tamamlamadı, ateşkesi ve uygulanışını izlemeye, Filistin devletinin kurulması yoluyla ihtilafı çözmeye yönelik çabalarını sürdürmeye devam edecekler. Bu sürecin kuralları gibi teşvikleri de az değil. Öncelik Gazze'nin yeniden inşasıdır ve kimse başka savaş dalgalarına doğru ilerleyen bir bölgede yeniden inşa faaliyeti yürütmez. Herkes, kabul etse de etmese de artık Filistin'i kurtarma ve direnişi sonlandırma projesinin etrafındaki koşulların zorlaştığını ve daha da zorlaşabileceğini biliyor.

Hepimiz şu Çin atasözünden ders almalıyız: “Yolu sadece, kendisini iyi bildiğimizi düşündüğümüzde kaybederiz.”



Netanyahu: İsrail gerekirse savaşa devam etme hakkını saklı tutuyor

TT

Netanyahu: İsrail gerekirse savaşa devam etme hakkını saklı tutuyor

Netanyahu: İsrail gerekirse savaşa devam etme hakkını saklı tutuyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, ateşkesin ikinci aşamasının da sonuçsuz kalması halinde İsrail'in ABD'nin desteğiyle Gazze Şeridi'ndeki savaşı yeniden başlatma hakkını saklı tuttuğunu söyledi.

Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinin arifesinde Netanyahu, anlaşmanın ABD Başkanı Joe Biden ve seçilmiş Başkan Trump yönetimleriyle iş birliğinin bir sonucu olduğunu belirterek şunları söyledi: “Anlaşmanın ilk aşaması geçici bir ateşkes. Trump ve Biden, ikinci aşamanın sonuç vermemesi halinde İsrail'in savaşa devam etme hakkını destekliyor.”

Netanyahu ayrıca, İsrail'in savaşa geri dönmek zorunda kalması halinde bunu ‘yeni ve güçlü yollarla’ yapacağını vurgulayarak, tüm esirler serbest bırakılana kadar geri adım atmayacağını belirtti.

Esirlerin isim listesi krizi

Netanyahu, İsrail'in, anlaşmanın ilk aşamasında Hamas tarafından serbest bırakılacak 33 esirin listesini alana kadar Gazze ateşkes anlaşmasını ilerletmeyeceğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Netanyahu, “Üzerinde mutabık kalındığı üzere serbest bırakılacak esirlerin listesi elimize ulaşana kadar anlaşmaya devam etmeyeceğiz. İsrail anlaşmanın ihlal edilmesine müsamaha göstermeyecektir. Tek sorumluluk Hamas'a aittir” ifadelerini kullandı.

Haaretz'in İsrailli yetkililerden aktardığına göre, Hamas'ın serbest bırakılacak esirlerin listesini göndermekte gecikmesi ateşkes anlaşmasının çöktüğü anlamına gelmiyor.

Yetkililer, gecikmelere rağmen anlaşmanın bugün üç kadın esirin iadesi ile zamanında yürürlüğe gireceğine inandıklarını söyledi.

Gazete, listenin gönderilmesindeki gecikmenin, Hamas'ın esirleri bulma ve serbest bırakma konusunda organize olmasını ve hazırlık yapmasını zorlaştıran Gazze'deki kaotik durum da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden kaynaklanabileceğini bildirdi.

İsrailli yetkililer Hamas'ın önümüzdeki haftalarda serbest bırakma sürecini kontrol edebileceğini belirtti.

Halevi durumu değerlendiriyor

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin bu sabah yürürlüğe girmesi planlanan Hamas ile ateşkes anlaşmasının uygulanması için Güney Komutanlığı ve Merkez Komutanlığı'nın hazırlıklarına odaklanan bir durum değerlendirmesi yaptığını duyurdu.

Halevi, terörle mücadele çabalarına ve İsrail Merkez Komutanlığı'ndaki güçlerin takviyesine odaklanılması talimatını verdi. Halevi, Filistinli tutukluların serbest bırakılmasıyla ilgili olarak ‘ana yollardaki savunma tedbirlerinin güçlendirilmesini’ istedi.

İsrail gazetesi Haaretz, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Gazze ateşkes anlaşmasını protesto etmek için Netanyahu hükümetinden istifa ettiğini açıkladığını bildirdi.

Gazete aynı zamanda İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in de Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nin kontrolünü kademeli olarak ele geçirme ve kendi ifadesiyle ‘yaşanmaz’ hale getirme kararlılığını teyit ettiğini belirtti.

Aynı zamanda aşırı sağcı Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nin lideri olan Ben-Gvir, anlaşmanın onaylanması halinde kendisinin ve partisinin Knesset'ten istifa edeceğini belirterek, bu anlaşmanın Gazze savaşında elde edilen kazanımları yok edeceğine dikkat çekti.

İsrail ve Hamas, Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda yürütülen zorlu müzakerelerin ardından çarşamba günü Gazze Şeridi'nde ateşkes ve esir takası konusunda anlaşmaya vardı.