Yeni devletin inşası sırasında Suriye siyasi söylemi

Sürdürülebilir bir siyasi çerçeve ve meşru bir yönetim yapısı oluşturmanın önemi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’yi Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da hazır bulundu (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’yi Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da hazır bulundu (AFP)
TT

Yeni devletin inşası sırasında Suriye siyasi söylemi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’yi Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da hazır bulundu (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’yi Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da hazır bulundu (AFP)

Ömer Önhon

Suriye’deki yeni yönetimden Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı Enes Hattab’ın aralarında bulunduğu üst düzey bir heyet, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve diğer üst düzey yetkililerle görüşmelerde bulunmak üzere Türkiye'yi ziyaret etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da heyet üyelerini kabul etti.

Uzun yıllar yaşadığı ve İstanbul'daki bir üniversitede yüksek lisans ve doktorasını tamamladığı Türkiye'yi yakından tanıyan Şeybani, Türkiye'ye yaptığı ilk resmi ziyareti sosyal medya üzerinden Türkçe olarak duyurdu. Şeybani, ‘geçtiğimiz 14 yıl boyunca Suriye halkını yalnız bırakmayan Türkiye Cumhuriyeti'ni ziyaret ettiğini’ belirtti.

Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin detayları açıklanmasa da Fidan ve Şeybani’nin daha sonra düzenledikleri ortak basın toplantısı oldukça olumlu mesajlar içeriyordu. Özellikle Hakan Fidan'ın Türkiye’nin istihbarat paylaşımı ve askeri kapasite geliştirme de dahil olmak üzere geniş bir yelpazede savunma ve güvenlik konularında Suriye hükümetine destek vermeye hazır olduğunu teyit etmesi dikkati çekti.

Türkiye'nin DEAŞ’a karşı mücadelede ve DEAŞ’lılar ile ailelerinin kaldığı mülteci kamplarının yönetiminde Suriye’ye yardım etmeye hazır olduğunu açıkça vurgulayan Fidan, “Suriye'ye operasyonel destek sağlayabiliriz” dedi.

Öte yandan Şeybani, Suriye'nin kendi topraklarından Türkiye'ye yönelik herhangi bir tehdit oluşmamasını sağlayacaklarını ve Suriye'nin kuzeydoğusunun merkezi hükümetin kontrolü altına girerek Arap kimliğini yeniden kazanacağını vurguladı.

Bu açıklamalar, özellikle Suriye'nin karşı karşıya olduğu zorluklar çerçevesinde Suriye-Türkiye ilişkileri için umut vaat ediyor. Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri ve devlet başkanı yetkilerini kullanan Ahmed eş-Şera ve Dışişleri Bakanı Şeybani’nin ülkeyi ileriye taşımak ve yeniden inşa çabalarına uluslararası destek çekmek için aktif bir şekilde çalıştığı Suriye'de yeni bir yönetim ve belki de yeni bir devlet kuruluyor.

Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ayrıntıları açıklanmazken, görüşmelerin ardından Fidan ve Şeybani tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında son derece olumlu mesajlar verildi.

Şeybani diplomatik çalışmaları çerçevesinde Fransa, Almanya ve İtalya dışişleri bakanlarının yanı sıra ABD ve Avrupa Birliği (AB) heyetleri gibi çok sayıda Arap ve Batı ülkesinden yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi.

Bu diplomatik ivme her ne kadar yeni yönetimin uluslararası taraflarca tanınması açısından önemli olsa da HTŞ'nin El Kaide ve Nusra Cephesi kökenli olması nedeniyle şüpheciler devam ediyor. Öte yandan HTŞ liderliğindeki yeni yönetim, Suriye halkı ya da Suriye Halk Meclisi tarafından seçilmediği için meşru siyasi otorite iddiasında bulunamıyor.

Sürdürülebilir bir siyasi çerçeve ve meşru bir yönetim yapısı oluşturmak son derece önemli olsa da bu görev karmaşık ve zor olmaya devam ediyor. Bu görev için hem zaman hem de sabır gerekiyor. Ancak zaman daralıyor ve siyasi istikrarın sağlanmasındaki gecikmeler ülkeyi yeni bir krize sürükleyebilir.

Geçici hükümetin görev süresinin mart ayında sona ermesi ve daha geniş kapsamlı bir geçiş hükümetinin görevi devralması bekleniyor. Suriye toplumunun çeşitliliğini yansıtan ve Suriye'nin dört bir yanından bin 200'den fazla temsilciyi bir araya getirecek olan Ulusal Diyalog Konferansı önemli bir dönüm noktası olacak.

Ulusal Diyalog Konferansı’nın Ahmed eş-Şera’ya geçiş döneminde, ulusal seçimler yapılana kadar ülkeyi yönetmesi için yetki vermesi bekleniyor. Bu yetki aynı zamanda bir geçiş hükümetinin kurulmasını ve Suriye'nin geleceğini belirleyecek yeni bir anayasanın hazırlanmasını da içeriyor. Ancak bu kritik aşamada Suriye, ülkeyi istikrara kavuşturmak ve yeniden inşa sürecini mümkün kılmak için uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç duymaya devam ediyor.

Suriye ile olan 911 kilometrelik sınırından kaynaklanan ağırlığıyla Suriye krizinde her zaman belirleyici bir rol oynayan Türkiye, 2011'den bu yana Suriye sahnesindeki gelişmelerde, özellikle de HTŞ'yi iktidara getiren süreçte etkili bir oyuncu olarak öne çıktı. Türkiye bugün Suriye üzerinde, özellikle de yaklaşan yeniden inşa sürecinde, önemli bir etki yaratabilecek ayrıcalıklı bir konumda.

Türkiye'nin en önemli önceliği Kürtlerin ağırlıkta olduğu Halk Koruma Birlikleri'ni (YPG) ortadan kaldırmak ve topraklarında barındırdığı yaklaşık üç milyon Suriyeli mültecinin geri dönüşünü kolaylaştırmak. YPG ideolojik olarak PKK ile bağlantılı. PKK kurucusu Abdullah Öcalan'ı lideri olarak gören YPG saflarında Türkiye'den çok sayıda PKK’lı yer alıyor. YPG, ABD tarafından Suriye’de DEAŞ’a karşı başlıca yerel müttefik olarak eğitilen ve silahlandırılan 80 bini aşkın üyeli bir askeri güce dönüştü.

Türkiye ve Suriye, 1990'lı yılların sonlarında Şam'ın PKK'ya verdiği destek ve Abdullah Öcalan'a ev sahipliği yapması nedeniyle neredeyse askeri bir çatışmanın eşiğine gelmişti. Suriye, Öcalan'ı topraklarından çıkararak ve 1998 yılında Adana Anlaşması’nı imzalayarak bu krizi önledi.

Bugün YPG'yi Suriye'nin kuzeydoğusunda bağımsız bir silahlı güç olarak kabul etmeyen Türkiye, uzun yıllardır YPG’nin altyapısını ve üst düzey liderlerini hedef alıyor. Ankara, YPG'nin tamamen dağıtılmasını ve Suriyeli olmayan üyelerinin, özellikle de Türkiye'den katılan PKK bağlantılı olanların YPG saflarından çıkarılmasını talep ediyor.

Türkiye'nin YPG ile çatışması ve Türkiye içindeki sözde uzlaşı süreci ile ABD ve Kürt birlikleri arasındaki iş birliği, Suriye hükümetinin bu çetrefilli dosyayı yönetme çabasına ilave zorluklar ve yeni engeller ekliyor.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi, birkaç gün önce Şam'da Ahmed eş-Şera ile bir araya gelerek SDG'nin yeni rejime nasıl entegre edileceğini, orduya katılıp katılmayacağını ve bunun için hangi mekanizmanın kullanılacağını görüştü. Abdi ve Şera, Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde bir tür yerel yönetimin kurulup kurulmayacağını ve SDG kontrolündeki bölgelerdeki petrol sahalarının geleceğini de ele aldı.

dvfgbrh
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Ankara'da düzenlediği basın toplantısında (AFP)

Suriye'deki yeni yönetim, aynı derecede önemli bir konu olan çeşitli grupların derhal silahsızlandırılması ve Savunma Bakanlığı çatısı altına toplanması meselesiyle de ilgilenmeli. Ahmed eş-Şera, silahlı grupların bu vizyonu kabul ettiğini belirtse de bu tam olarak doğru değil. YPG prensipte buna karşı çıkmayabileceğini açıkladı, ancak konunun tartışılması gerektiğini vurguladı.

Suriye'nin güneyinde Suveyda, Dera ve Kuneytra'daki silahlı gruplar ise aynı görüşte değil. Gelişmelerin nasıl ilerleyeceğini bekliyorlar. Bu grupların başında ise Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve hatta İsrail gibi bazı bölgesel tarafla bağlantıları olduğu bilinen Ahmed el-Avde liderliğindeki Güney Operasyonları Odası geliyor.

Türkiye, HTŞ ve Suriye Milli Ordusu (SMO) arasındaki ilişkiler iyi biliniyor ve artık bu ilişkilerin devletler arası düzeyde ve uygun bir yasal zeminde yeniden yapılandırılması gerekiyor.

Türkiye ile Beşşar Esed yönetimindeki eski Suriye arasında iki önemli güvenlik anlaşması vardı. Bunlardan biri 1998 yılında imzalanan ve Türkiye ile Suriye arasındaki krizi sona erdiren Adana Anlaşması'ydı. Bu anlaşma, iyi bir şekilde uygulandı, ancak krizin patlak vermesinin ardından 2012 yılında askıya alındı.

Türkiye, HTŞ ve SMO arasındaki ilişkiler iyi biliniyor ve artık bu ilişkilerin devletler arası düzeyde ve uygun bir yasal zeminde yeniden yapılandırılması gerekiyor.

Şam, 2010 yılında olumlu yönde değişen koşulları dikkate alan yeni bir anlaşma imzalanmasını önermiş, Ankara da Adana Anlaşması'nın iptali anlamına gelmemesi koşuluyla bunu kabul etmişti. Aynı yıl iki ülkenin dışişleri bakanları Ahmet Davutoğlu ve Velid Muallim, ‘Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması’nı imzaladılar. Fakat anlaşma 2011 krizi nedeniyle yürürlüğe girmedi.

Bunun da ötesinde, ABD ve Batı ülkelerinden müttefikleri, DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkma ihtimali ve DEAŞ’lılar ile ailelerinin hapishanelerde ve kamplarda tutulması gerektiği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor. ABD, Türkiye ve Suriye hükümetine karşı destek kazanmak için Batı'nın hassasiyetlerini ve korkularını kendi lehine kullanan SDG’yi bu konuda güvenilir bir ortak olarak görüyor.

Suriyeli Kürtlerin Fransa'ya yaptığı destek çağrısı ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Fransa'nın Suriye'deki Kürtleri yalnız bırakmayacağı yönündeki açıklamasını değerlendiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin Suriye'de muhatabının ABD olduğunu belirterek ‘Avrupa'daki bazı küçük ülkelerin Amerika'nın şemsiyesi altında söz söylemeye dönük politikalarının kendilerine hiçbir katkısı olmadığını’ vurguladı.

Ancak ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump henüz Suriye politikasını açıklamadı ve SDG gibi ABD tarafından eğitilen ve donatılan bir silahlı gücün ortadan kaldırılmasına göz yummayabilir. Buna karşın ABD, Türkiye'yi karşısına almak istemeyecektir. Hatta ABD'li yetkililer son zamanlarda Türkiye'nin güvenlik kaygılarını anladıklarını belirten açıklamalar yaptılar.

Türk ve ABD'li yetkililer arasında bu konuda bazı görüşmeler yapıldı. ABD'nin Ankara, Şam ve SDG arasında arabulucu rolü oynadığı söyleniyor. Bundan bir hafta önce ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, kısa bir süre içinde ikinci kez Türkiye'yi ziyaret etti. Görüşmelerin sonunda yapılan açıklamalara olumsuz bir hava hakim değilse de hala çözülmesi gereken bazı sorunlar olduğu açıktı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla’dan dergisinden çevrilmiştir.



Rusya'nın Ukrayna'nın Zaporijya kentine düzenlediği saldırıda bir kişi öldü, yedi kişi yaralandı

Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)
Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)
TT

Rusya'nın Ukrayna'nın Zaporijya kentine düzenlediği saldırıda bir kişi öldü, yedi kişi yaralandı

Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)
Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)

Ukrayna'nın Zaporijya Bölge Valisi Ivan Fedorov, Rus güçlerinin bugün Ukrayna'nın güneydoğu bölgesine büyük çaplı bir saldırı düzenlediğini bildirdi. Fedorov, saldırıda bir kişinin öldüğünü, yedi kişinin yaralandığını ve çok sayıda yangın çıktığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Fedorov, yaralılar arasında bir çocuğun da bulunduğunu belirtti.

Fedorov'un internette paylaştığı fotoğraflarda itfaiyecilerin bazı ev ve binalarda yangınla mücadele ettiği görüldü.


Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
TT

Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Gazze savaşının rehinelerin geri dönüşü ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle ‘bitmesini’ istediğini doğruladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi. Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

Hamas’ın çok az zamanı var

Bu atmosferde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmek için ‘çok az zamanı’ olduğunu söyledi. Rubio, İsrail'den Katar'a giderken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “İsrailliler orada (Gazze) operasyonlara başladı. Bu nedenle, bir anlaşmaya varmak için çok kısa bir süre kaldığını düşünüyoruz. Artık aylarımız yok, belki birkaç günümüz veya birkaç haftamız var. İlk seçeneğimiz, Hamas'ın ‘Silahlarımızı teslim edeceğiz ve artık tehdit oluşturmayacağız’ dediği bir müzakere yoluyla bu krizin sona ermesi. Hamas gibi vahşi bir grupla uğraşırken bu her zaman mümkün olmayabilir, ancak bunun gerçekleşmesini umuyoruz.”

Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze şehrine yönelik yeni İsrail saldırısına ve Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine desteğini ifade etti.

Ağır bombardıman

Gazze şehri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'e yaptığı ziyaretin ardından bu sabah erken saatlerde İsrail'in ağır bombardımanına maruz kaldı. Rubio, ziyaretinde ABD'nin İsrail'e ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmişti.

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor” dedi. Gazal, çok sayıda binanın yıkıldığını ve enkaz altında insanlar olduğunu doğruladı.

Eş-Şeva Meydanı yakınlarında yaşayan 25 yaşındaki genç, “Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

İsrail ordusu bu haberler hakkında henüz yorum yapmadı.

Kara harekâtı

Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerin, İsrail ordusunun Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmek için dün kara harekâtı başlattığını söylediğini aktardı.

İsrailli yetkililer, Rubio'nun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki kara harekâtını desteklediğini, ancak bunun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini istediğini bildirdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Rubio kara operasyonunu durdurmadı” dedi.

sdfgty
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail ziyaretinin ardından Gazze şehrine yönelik bombardıman yoğunlaştı. (AP)

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre, bir ABD'li yetkili ise Gazze'deki savaşın Trump'ın değil Netanyahu'nun savaşı olduğunu ve bundan sonra olacaklardan Netanyahu'nun sorumlu olacağını belirtti.

İsrail operasyonu, Rubio'nun Netanyahu ve hükümetinin üst düzey üyeleriyle görüşmesinden saatler sonra başladı.

İsrail Hava Kuvvetleri dün gece Gazze şehrine büyük çaplı hava saldırıları düzenledi ve ardından İsrail tankları şehre girdi.

20 dakikada 37 saldırı

Filistin devlet televizyonu dün gece, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerine sadece 20 dakika içinde 37 İsrail saldırısı düzenlendiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin devlet televizyonundan aktardığına göre, İsrail bombardımanı bu sabah da devam etti; savaş uçaklarının desteğiyle topçu bombardımanı Gazze şehrinin kuzeybatısında yoğunlaştı.

frgtyu
Gazze şehrindeki Burc el-Gafri'yi hedef alan İsrail hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Hava Kuvvetleri'nin dün akşam Gazze şehrine, özellikle de şehrin kuzeybatı kesimine saldırılar düzenlediğini bildirdi.

Kanalın verdiği bilgiye göre, 300 binden fazla Gazze sakini şehri terk etti. Kanal, bir güvenlik kaynağının “Şimdiye kadar bölgeden ayrılan Gazzelilerin sayısı, Gazze şehri içinde operasyonun başlamasına olanak tanıyor” dediğini aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları dün akşam, şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 62'ye yükseldiğini, bunların çoğunun Gazze şehrinde olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, şehirdeki en yüksek kulelerden biri olan ve 20 kattan oluşan, yüzlerce ailenin yanı sıra medya kuruluşları, medya yapım şirketleri ve ticari kurumların da bulunduğu Burc el-Gafri de dahil olmak üzere bir dizi yüksek katlı binayı yıkan çok sayıda saldırı düzenledi.

Trump Hamas'ı uyardı

Diğer yandan ABD Başkanı, Hamas'ı İsrailli rehineleri ‘canlı kalkan’ olarak kullanmaması konusunda uyardı. Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

ı8
İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan Burc el-Gafri'nin enkazı yakınında toplanan Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı dün, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, Başbakan Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Gazze halkı daha iyi bir geleceği hak ediyor, ancak Hamas ortadan kaldırılmadan bu gelecek başlayamaz. Bunu başarmak için sarsılmaz desteğimize ve taahhüdümüze güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Rubio'nun ziyaretini ABD'nin İsrail'e desteğini teyit eden ‘açık bir mesaj’ olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'da ‘İsrail'in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük dost’ olarak tanımladığı Başkan Trump'ı övdü.

Rubio daha önce, Filistin devletinin kurulma olasılığını engellemek için hükümetinin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planlarının yanı sıra, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planlarını Netanyahu ile görüşme niyetini bildirmişti. Rubio ayrıca, Trump'ın, 7 Ekim 2023'te kaçırılan rehinelerin geri dönmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesi ile Gazze savaşının ‘bitmesini’ istediğini vurguladı.

İspanya, İsrail’den füze rampaları satın alma sözleşmesini iptal etti

AFP'nin ulaştığı resmî belgelere göre İspanya hükümeti, geçtiğimiz hafta İsrail ile silah ticaretini yasaklayacağını onayladıktan sonra, İsrail’den füze rampaları satın almak için imzalanan yaklaşık 700 milyon euro değerindeki sözleşmeyi iptal etti.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından yayınlanan Askeri Denge raporuna göre, İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilen sözleşme, İsrailli Elbit Systems grubuna ait PULS sisteminden geliştirilen 12 adet Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi satın alınmasını öngörüyordu.

Yerel basın ve İsrail gazetesi Haaretz'in iptal haberini yayınlamasının ardından, 9 Eylül tarihli bir belgeyle İspanya'nın resmi kamu ihaleleri platformunda resmi olarak duyuruldu.

Bundan bir gün önce Başbakan Pedro Sanchez, İsrail ile silah sözleşmelerinin fiili olarak yasaklanmasının ‘yasal olarak güçlendirilmesi’ de dahil olmak üzere, ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ amacıyla yeni önlemler açıkladı.

Aynı platformda yayınlanan belgelere göre, bir İsrail şirketinin lisansı altında İspanya'da üretilecek 168 adet tanksavar füze rampasının satın alınmasına ilişkin başka bir sözleşme de resmi olarak iptal edildi. Bu son sözleşmenin değeri 287,5 milyon euro idi. Medya kuruluşları, sözleşmenin geçtiğimiz haziran ayında iptal edildiğini bildirmişti.

La Vanguardia gazetesi, İspanyol hükümetinin silahlı kuvvetlerinde bulunan İsrail silah ve teknolojisini elden çıkarmak için bir plan geliştirdiğini ve bu planı şu anda uyguladığını yazdı. İspanya Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.


Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

TT

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Katar'a tekrar saldırmayacağını vurguladı.

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geçtiğimiz hafta İsrail'in Katar'ın başkenti Doha’da düzenlediği ve Hamas liderlerini hedef alan saldırıları hakkında önceden herhangi bir bildirim almadığını söyledi.

Trump’ın bu açıklamasından kısa bir süre önce ABD merkezli haber sitesi Axios, Netanyahu'nun Doha’daki saldırı gerçekleştirilmeden kısa bir süre önce Trump'a bilgi verdiğine dair bir haber yayınladı.

Reuters'ın aktardığına göre ABD yönetimi saldırıdan ancak füzeler fırlatıldıktan sonra haberdar olduğunu açıkladı. Bu durum Trump'a saldırıya karşı çıkma fırsatı bırakmadı.

Axios, İsrailli yetkililerin, Beyaz Saray'ın saldırıyı önceden bildiğini, ancak saldırıyı durdurmak için fırsat penceresinin sınırlı olduğunu söylediğini aktardı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği hava saldırısında Hamas’ın siyasi liderlerine suikast girişiminde bulunarak Ortadoğu'daki askeri operasyonunun kapsamını genişletti.

Saldırı, Ortadoğu ve ötesinde bölgedeki gerginliği tırmandıracak bir eylem olarak geniş çapta kınandı.

Trump daha önce, İsrail'in Katar'a saldırı kararı almasına katılmadığını belirtmişti.

Trump dün, Netanyahu'nun kendisine İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerini hedef alacağını doğrudan bildirip bildirmediği sorulduğunda “Hayır, hayır, bildirmedi” yanıtını verdi.

Axios'un haberinin ardından Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada da, saldırının İsrail tarafından gerçekleştirilen ‘tamamen bağımsız’ bir operasyon olduğu vurgulandı.

Washington, hem İsrail hem de Katar'ın müttefiki olarak kabul edilirken, Doha, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılması için arabulucu rolünü üstleniyor.