Elon Musk ve Barron Trump'ın yemin törenindeki "farklı enerjileri" alay konusu oldu

Sosyal medya kullanıcıları, Barron Trump'la Elon Musk'ın pazartesi günkü yemin törenindeki çok farklı "enerjilerine" dikkat çekti (MSNBC)
Sosyal medya kullanıcıları, Barron Trump'la Elon Musk'ın pazartesi günkü yemin törenindeki çok farklı "enerjilerine" dikkat çekti (MSNBC)
TT

Elon Musk ve Barron Trump'ın yemin törenindeki "farklı enerjileri" alay konusu oldu

Sosyal medya kullanıcıları, Barron Trump'la Elon Musk'ın pazartesi günkü yemin törenindeki çok farklı "enerjilerine" dikkat çekti (MSNBC)
Sosyal medya kullanıcıları, Barron Trump'la Elon Musk'ın pazartesi günkü yemin törenindeki çok farklı "enerjilerine" dikkat çekti (MSNBC)

Sosyal medya kullanıcıları, pazartesi günü gerçekleşen yemin töreninde Barron Trump'la "Baş Kanka" (First Buddy) Elon Musk'ın bariz şekilde farklı olan "enerjileriyle" alay etti.

Çokça paylaşılan videoda ikilinin 47. ABD Başkanı'nı ayakta alkışlamak üzere yerinden kalktığı görülüyor. Daha sonra kameranın yakım çekiminde Musk, sırıtıp gülümseyerek kameraya baş parmağını kaldırıyor.

Teknoloji milyarderinin yanında duran Barron ise büyük ölçüde boş ve ilgisiz bir yüz ifadesiyle etrafına bakıyor.

Bir sosyal medya kullanıcısı "@elonmusk ve Barron Trump'ı yan yana koymaya kim karar verdi? Enerjileri arasındaki fark çok komik" yazdı.

Barron baştan sona inanılmaz rahatsız görünüyordu.

Başka bir kullanıcı "Utanmak böyle görünüyor" yazarken bir diğeri ekledi:

İçedönük biri olarak tamamen anlıyorum.

Diğerleriyse Barron'un rahatsız görünmesinin nedeninin bu sansasyonel etkinlik olabileceğini belirtti. Başka biri "Barron gergin görünüyor. Babasının hayatına yönelik saldırılar göz önüne alındığında anlaşılabilir bir durum. Umarım biraz rahatlama şansı bulur" yazdı.

Ancak birçok kişi siyasi etkinliklerdeki coşkulu davranışlarıyla bilinen Musk'ın yanında durmak zorunda kalan ergen adına üzüldü.

Bir kullanıcı "Ne kadar güvensiz olduğunu görebiliyorsunuz, yaptığı her şeyden sonra etraftan onay arıyor. Çok üzgün, acınası küçük bir adam, o milyarlar bunu asla değiştirmeyecek" yazdı.

Bir diğeri de "Bu surat 'nasıl bu aptalın yanına düştüm' diyor" yazdı.

Musk ayrıca sahnede yaptığı konuşma sırasında birçok kişinin Nazi selamına benzettiği bir hareket yaparak yoğun öfkeye yol açtı.
 

cdvfgbhy
Musk, sahnede yaptığı konuşma sırasında birçok kişinin Nazi selamına benzettiği bir hareket yaparak ani bir öfkeye yol açtı (AFP)​​​​​​

SpaceX'in sahibi, Mars'a bir insan indirme ve Amerikan bayrağı dikme ihtimaline çok heyecanlanarak göğsünü yumrukladı ve sağ kolunu doğru açısal bir hareketle yukarı kaldırarak bunu "kalbinde" hissettiğini söyledi.

Bluesky'de bir kullanıcı "Evet Elon, Sieg Heil (Hitler selamı çn.) yaptı" yazarken başkaları da onu "Nazi selamı" vermekle açıkça suçladı.

Demokrat strateji uzmanı Sawyer Hackett, el hareketinin videosunu paylaşarak "Yeni eş başkanımız Elon Musk, Trump'ın başkanlığının ilk gününde Nazi selamı verdi" yazdığı bir tweet attı.
Independent Türkçe



İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

Hasan Fahs

Tahran ve Moskova arasında pozisyon ve hedeflerde bir ayrışma veya uzaklaşma olduğunu düşündüren atmosfere ve Rusya'nın ihaneti, İsrail saldırılarına karşı koymak için gerekli desteği sağlamayı reddetmesi nedeniyle İran sokaklarını saran hayal kırıklığı hissine rağmen, iki taraf arasında perde arkasında yaşananlar bu hissin ve görüntüye dayalı tutumların ötesine geçiyor. Zira Tahran'ın düşüşü, her şeyden önce Moskova'yı kuşatma, hatta devirme yolunun artık açık olduğu anlamına geliyor. Bu durum, özellikle Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in tutumundan duyduğu derin rahatsızlığı dile getiren Başkan Trump başta olmak üzere, ABD yönetiminin tutumlarındaki tırmandırma ile birlikte netleşmeye başladı. Trump son olarak Washington'un bunların bedelini ödemeyeceğini vurgulayarak, Ukrayna'ya silah sevk etme kararı ile birlikte Rusya'ya yönelik vergileri artırma kararı aldı.

Tahran'ın düşmesi, ikinci olarak, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne trajik bir şekilde son verecek ve Trump'ın Çin'i kuşatma ve ekonomik ve siyasi emellerine nokta koyma hedefini daha gerçekçi ve ulaşılabilir kılacaktır. Zira İran toprakları, Batı Asya’daki kara bağlantısı projesindeki en önemli ve jeo-ekonomik bağlantıyı oluşturuyor. Buradan yola çıkarak, Çin'in Şanghay İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı kapsamında Çin'in başkenti Pekin'de İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında bir görüşme gerçekleşmesini kolaylaştırma çabası anlaşılabilir. Bu görüşme, Arakçi'nin Çinli mevkidaşı Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı ön görüşmenin akabinde, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti.

Rus bakanın belirli bir tutum benimsememe konusundaki ısrarı -veya başka bir deyişle, İran-Amerikan nükleer krizi konusunda açık ve net bir tavır beyan etme konusundaki isteksizliği- ile Lavrov'un Rusya'nın barışçıl nükleer enerji hakkı konusunda İran'ın yanında durduğu açıklaması göz önüne alındığında, Lavrov, ülkesinin İran'ın kendi topraklarında zenginleştirme faaliyetlerinde bulunma hakkı talebine ilişkin tutumunu bir şekilde belirsiz bıraktı. Bu durum, Moskova'nın bu ilişkiyi, Washington ile yaşanan krize çözümler ve çıkış yolları sunmak için kullanmasına olanak tanıyor. En azından İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoku ve Rusya'ya nakledilerek İran'ın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik üretimi için yakıta dönüştürülmesi olasılığı konusunda.

Ancak, her iki yöndeki bu ikili görüşmeler, yeni bir diplomatik çerçeve oluşturabilir. Söz konusu çerçevenin de 16 Ekim'de, BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararının sona ermesinden, 7. Bölüm kapsamında İran'a karşı uluslararası yaptırımların yeniden devreye alınmasına yönelik “tetik mekanizmasının” çökmesinden önceki üç ay boyunca, bir sonraki aşamanın şekillenmesine katkıda bulunması bekleniyor.

Her iki tarafın, yani Amerikalılar ile İranlıların, bu sefer doğrudan müzakere masasına döneceğine şüphe yok. Bu nedenle, her iki taraf da müzakere masasına oturmadan önce gücünü pekiştirecek kartları toplamaya çalışıyor. Washington askeri eyleme başvurmakla tehdit ederken ve askeri seçeneğe geri dönebileceğini deklare ederken, aynı zamanda Güvenlik Konseyi'ne başvurma ve tetik mekanizmasını aktifleştirme hakkına sahip olan Avrupa “troykası”ndaki (üçlüsü) müttefiklerinin nüfuzuna güveniyor.

Buna karşılık, Tahran'ın elindeki seçeneklerden biri, bir ay önce 13 Haziran'da şafak vaktinde düzenlenen saldırıda olduğu gibi hazırlıksız yakalanmamak için olası bir askeri çatışmaya hazırlık seviyesini yükseltmektir. Tahran ayrıca, Avrupa üçlüsünün Washington ile koordinasyon halinde başvurabileceği herhangi bir kararı engellemek için diplomatik seçeneği de aktifleştirecektir. Yani hem Moskova'yı hem de Pekin'i 5 Ağustos'tan önce nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamaya ikna etmek için çalışması gerekecektir. Bu durumda iki ülke, 2015 anlaşmasına bağlı kalmaları halinde kaybettikleri veto haklarını geri kazanacak, böylece Washington ve üçlünün alabileceği herhangi bir karara karşı bu hakkı kullanabileceklerdir.

Tahran, eşzamanlı füze kabiliyetlerini yeniden değerlendirerek askeri hazırlıklarının seviyesini yükseltiyor ve bu kabiliyetleri müzakere masasında görüşmeye zorlayabilecek herhangi bir baskıyı kabul etmeyi reddediyor. Bununla birlikte bakım ve muharebe kabiliyetleri açısından, gelişmiş SU-35 savaş uçaklarının kendi istediği koşullar altında tedariki konusunda Moskova ile yaşadığı mevcut anlaşmazlığı, ihtiyaçlarını karşılayabilecek Çin savaş uçaklarına yönelerek aşmaya çalışıyor. Zira Çin'in koşulları daha az karmaşık ve daha dinamik. Bu hazırlıklar veya Tahran'ın deyimiyle “parmağını tetikte tutmak”, özellikle de güçlü bir konumda olduğunu hissettiği için diplomatik sürece geri dönmeyi reddettiği anlamına gelmiyor. Eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, rejimin ve İran'ın tarihindeki bu kritik anda Dini Lider'in diplomasinin rolü hakkındaki sözlerini tekrarlaması, İran rejiminin diplomatik ve siyasi seçeneği destekleme ve askeri seçeneğe geri dönme ihtimalini savuşturma arzusunun birçok göstergesini taşıyor olabilir. Zarif'in de dediği gibi, Dini Lider diplomatik çabaları İran’ın gücünün temel taşlarından biri olarak nitelendirdi ve bunlara başvurmanın diğer tüm seçeneklerin veya güç yapılarının yokluğu veya kaybı anlamına gelmediğini belirtti. Çünkü “diplomasiyle elde edilebilecek bir şey savaşla elde edilmemelidir ve diplomatik seçenek kesinlikle daha az maliyetlidir.” Bakan Arakçi de tüm temaslarında, Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ülkeleri ve hatta Avrupa üçlüsündeki mevkidaşlarıyla yaptığı çeşitli toplantı ve istişarelerde bu seçeneğe bağlı kalıyor. Washington ile müzakere masasına dönme olasılığını, Güvenlik Konseyi ve Avrupa üçlüsü tarafından İran nükleer tesislerine yönelik ABD-İsrail ortak saldırısının açıkça kınanmasına ilave olarak, yaptırımların yeniden uygulanması seçeneğinin, yani “tetik mekanizmasının” geri çekilmesi koşuluna bağlıyor. Zira tetik mekanizmasının aktifleştirilmesi “troyka” ülkelerini müzakerelerin dışında bırakabilir. Bu durum da İran'ı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve müfettişleriyle iş birliğini askıya alma kararının ardından tansiyonu daha da yükseltecek adımlar atmaya zorlayabilir.

Arakçi'nin belirgin sert tutumu, İran'ın müzakereler konusunda isteksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, İran’ın müzakerelere güçlü bir konumda katılmaya çalıştığını gösteriyor. Çünkü İran, herkese güç ve kudrete sahip olduğunu ve bu gücü kullanabileceğini kanıtladığına, ABD-İsrail saldırısına verdiği yanıtla da bunu gösterdiğine inanıyor. Dolayısıyla, diplomatik fırsat, bu gücü ve elde ettiği başarıları pekiştirmek için en uygun yol ve en etkili mekanizmadır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.