Tanzanya Marburg salgınını doğruladı: Ölümcül virüs alarmı

Komşu ülke Ruanda geçen yılki Marburg salgınında 15 can kaybı ve 66 vaka bildirmişti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Tanzanya Marburg salgınını doğruladı: Ölümcül virüs alarmı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Tanzanya Devlet Başkanı, Ebola gibi son derece bulaşıcı bir virüs olan ve tedavi edilmediği takdirde vakaların yüzde 88'inde can kaybıyla sonuçlanabilen ölümcül Marburg virüsü hastalığı (MVD) salgınını doğruladı.

Başkan Samia Suluhu Hassan, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) genel müdürü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus'la ülkenin idari başkenti Dodoma'da gerçekleştirdiği basın toplantısında ülkenin kuzeybatısındaki Kagera bölgesinde pozitif bir vaka görüldüğünü açıkladı.

Duyuru, DSÖ'nün Kagera bölgesinde 8 kişinin ölümüne yol açtığına inanılan virüs salgını şüphesini ilk kez bildirmesinin ardından yapıldı.

Başkan, 20 Ocak itibarıyla toplam 25 şüpheli virüs vakasının bildirildiğini, bunların tamamının testlerinin negatif çıktığını ve yakın gözetim altında tutulduklarını söyledi.

Hassan "Kagera'daki Kabaile Mobil Laboratuvarı'nda yapılan ve sonrasında Darüsselam'da doğrulanan laboratuvar testlerinde bir hastanın Marburg virüsüyle enfekte olduğu saptandı. Neyse ki geri kalan şüpheli hastaların testleri negatif çıktı" dedi.

Daha önce benzer bir salgını kontrol altına alma kabiliyetimizi göstermiştik ve bu defa da aynısını yapmaya kararlıyız.

Başkan, bildirilen tüm vakaların Kagera'nın Biharamula bölgesinde olduğunu da ekledi.

Tanzanyalı sağlık yetkilileri, ilk başta DSÖ'nün komşu ülke Ruanda'da hızlıca yayılmasının ardından Tanzanya'da bir Marburg virüsü salgını yaşandığından şüphelendiğini bildirmesine karşı çıkmıştı. Ruanda geçen ay kendi ülkesindeki salgınının sona erdiğini ilan etmişti.

Ruanda'da ilk kez 27 Eylül'de doğrulanan salgında 15 can kaybı ve 66 vaka bildirilmişti. Salgından etkilenenlerin çoğu ilk hastalara müdahale eden sağlık çalışanlarıydı.

DSÖ, virüsün daha fazla yayılmasını engellemek üzere temel salgın kontrol önlemlerini iyileştirmek ve topluluklarda kamusal bilinci artırmak için Tanzanyalı sağlık yetkililerine destek verdiğini açıkladı.

Dr. Tedros "DSÖ, ortaklarıyla birlikte çalışarak salgını mümkün olan en kısa sürede kontrol altına almak ve tüm Tanzanya halkı için daha sağlıklı, daha güvenli ve daha adil bir gelecek inşa etmek amacıyla Tanzanya hükümetine destek vermeye kararlı" dedi.

Şimdi Tanzanya ve bölgedeki tüm insanların sağlığını bu hastalığın yarattığı risklerden korumak için işbirliğiyle kararlılık zamanı.

Marburg virüsü, tıpkı Ebola gibi insanlara meyve yarasalarından bulaşıyor ve enfekte kişilerin vücut sıvılarıyla, yüzeyler ve malzemelerle doğrudan temasla yayılıyor.

Yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, şiddetli halsizlik, kas ağrılarının yanı sıra şiddetli sulu ishal, karın ağrısı ve kramplar aniden başlayan belirtiler arasında. Üçüncü günde bulantı ve kusma da görülebiliyor.

DSÖ, ölümcül vakalarda enfekte kişinin genelde belirtilerden 8-9 gün sonra ciddi kan kaybı ve şok nedeniyle hayatını kaybettiğini bildiriyor.

Bu, Tanzanya'nın Kagera bölgesinde 2023'ten bu yana görülen ikinci virüs salgını. Bölgede 6 ölümün yanı sıra toplam 9 şüpheli vaka bildirilmişti.

Independent Türkçe



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP