UNRWA: İsrail Cenin'deki operasyonunda gelişmiş silahlar kullanıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5103948-unrwa-i%CC%87srail-cenindeki-operasyonunda-geli%C5%9Fmi%C5%9F-silahlar-kullan%C4%B1yor
UNRWA: İsrail Cenin'deki operasyonunda gelişmiş silahlar kullanıyor
İşgal altındaki Batı Şeria'da Cenin semalarında uçan insansız hava araçları (Reuters)
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) Batı Şeria'daki faaliyetlerinden sorumlu olan Roland Friedrich bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Cenin Mülteci Kampı’ndaki askeri operasyonunda hava saldırıları da dahil olmak üzere gelişmiş silahlar kullandığını söyledi.
Friedrich, X platformundaki hesabında İsrail güvenlik güçlerinin dün kampta ve şehirde geniş çaplı operasyon başlattığını ve operasyonun birkaç gün sürmesini beklediğini belirtti.
Cenin Mülteci Kampı’nın neredeyse yaşanabilir durumda olmadığını belirten Friedrich, aralık ortasından bu yana yaklaşık 2 bin ailenin yerinden edildiğini söyledi. Bunun Cenin Mülteci Kampı’nda Filistin Yönetimi’ne bağlı güvenlik güçleri ile Filistinli silahlı gruplar arasında bir aydan fazla süren silahlı çatışmaların ardından gerçekleştiğini belirten Friedrich, UNRWA’nın aralık ortasından bu yana kampa tam hizmet veremediğini kaydetti.
Friedrich, operasyonun, İsrail'in ‘Batı Şeria'daki UNRWA faaliyetlerini önemli ölçüde baltalayan’ yasasının uygulanmasından sadece bir hafta önce gerçekleştiğine dikkat çekerek, bu gelişmelerin ‘Gazze Şeridi'nde sadece birkaç gün önce varılan kırılgan ateşkesi istikrarsızlaştırma tehdidinde bulunduğu’ uyarısında bulundu.
İsrail ordusu dün Cenin'de milis faaliyetlerini engellemeyi amaçladığını söylediği bir askeri operasyon başlattığını duyururken, Filistin Sağlık Bakanlığı İsrail operasyonunda on kişinin öldüğünü ve yaklaşık 40 kişinin yaralandığını bildirdi.
Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.
Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.
"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.
Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.
Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.
Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Sierra Leone (AP)
Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.
Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.
Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.
Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.
Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.
Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.
Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.
Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.