Mısır ile  İsrail arasında Refah Sınır Kapısı’nın yönetimine ilişkin anlaşma ve Philadelphia Koridoru konusunda anlaşmazlıklar sürüyor: Refah Sınır Kapısı Filistin Yönetimi’ne mi bırakılacak?

Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Kahire'de Mossad ve Şin-Bet başkanlarıyla bir araya geldi

Mısır Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı geçtiğimiz eylül ayında Gazze Şeridi sınırındaki güvenlik durumunu denetlerken (Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü)
Mısır Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı geçtiğimiz eylül ayında Gazze Şeridi sınırındaki güvenlik durumunu denetlerken (Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü)
TT

Mısır ile  İsrail arasında Refah Sınır Kapısı’nın yönetimine ilişkin anlaşma ve Philadelphia Koridoru konusunda anlaşmazlıklar sürüyor: Refah Sınır Kapısı Filistin Yönetimi’ne mi bırakılacak?

Mısır Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı geçtiğimiz eylül ayında Gazze Şeridi sınırındaki güvenlik durumunu denetlerken (Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü)
Mısır Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı geçtiğimiz eylül ayında Gazze Şeridi sınırındaki güvenlik durumunu denetlerken (Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü)

İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin uygulanmasını izlemek üzere Kahire'de bulunan ortak operasyon odasından bir kaynağa göre, Mossad ve Şin-Bet başkanları David Barnea ve Ronen Bar, pazartesi günü başlayan ve salı sabahının erken saatlerine kadar süren uzun bir toplantıda Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Hasan Reşad ve bir dizi Filistinli yetkili ile Philadelphia (Selahaddin) Koridoru’ndaki güvenlik düzenlemelerini ve Refah Sınır Kapısı meselesini görüştü.

İsrail basınında yer alan haberlere göre, İsrail ile arabulucular arasında ateşkes yönetim sisteminin belirlenmesi ve Gazze Şeridi'nde ‘ertesi gün’ nasıl uygulanacağına ilişkin görüşmeler devam ediyor.

Şarku’l Avsat'a açıklama yapan kaynak, Mossad ve Şin-Bet başkanlarının Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı’yla yaptıkları toplantıda, ‘Refah Sınır Kapısı’nın yönetimiyle ilgili bir anlaşmaya varıldığını ve sınır kapısının Birleşmiş Milletler’in (BM) gözetim ve takibi altında Filistin Yönetimi tarafından yönetilmesinin kararlaştırıldığını’ söyledi. Ancak kaynağa göre sınır kapısının ne zaman faaliyete geçeceği belirtilmedi.

İsrail, geçtiğimiz mayıs ayında Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını bombalayıp bazı bölümlerini tahrip ettikten sonra işgal etmiş ve sınır kapısında daimî temsilci bulundurma talebinde bulunmuş, Mısır ise bunu reddetmişti.

Diğer yandan Mısır-İsrail görüşmesinde Philadelphia Koridoru’yla ilgili bir ‘anlaşmazlık’ yaşandığını belirten kaynak şunları söyledi: “Farklılıklar teknik ve lojistik olup muhakkak çözülecektir. İsrail bu koridordan kısmi çekilmeyi önerdi. Mısır ise bu fikri kabul etmedi; tam çekilme ve savaştan önceki duruma dönülmesi konusunda ısrar etti.”

İsrail güçleri mayıs ayında Gazze Şeridi'nin Mısır'la olan sınırını, Philadelphia Koridoru da dâhil olmak üzere ele geçirdikten sonra Mısır'ın sınır boyunca uzanan tüneller aracılığıyla Gazze Şeridi'ne silah girişini engellemek için yeterince çaba göstermediğini iddia etmiş, Kahire ise bu iddiayı reddetmişti.

İsrail, Filistin Yönetimi ile İsrail arasında 2005 yılında imzalanan geçişlerin ve sınırların yönetimine ilişkin anlaşma uyarınca Philadelphia Koridoru da dâhil olmak üzere Mısır'ın Gazze sınırından çekilmişti.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynak, Mossad ve Şin-Bet başkanlarının Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı’yla yaptıkları görüşmede, ‘geçişler anlaşmasının daha sonraki bir aşamada değiştirilmesi olasılığının konuşulduğunu ve mevcut ateşkesin uygulanmasıyla ilgili olarak üzerinde anlaşmaya varılan şeyin sadece bu aşamayla ilgili geçici bir konu olduğunu’ söyledi.

15 Kasım 2005 tarihinde, birinci taraf olarak Filistin Yönetimi ve ikinci taraf olarak İsrail, Geçişler Anlaşması olarak bilinen ve bu geçişler yoluyla Filistin topraklarına giriş ve çıkışları düzenleyen koşulların, kontrollerin ve standartların belirlendiği bir anlaşma imzaladı. Ayrıca üçüncü bir tarafın (Avrupa Birliği-AB) da anlaşmaya dahil olması kararlaştırıldı.

Anlaşma, Filistin Yönetimi'nin şüpheli kişilerin geçişini engellemek için sınır kapılarından geçenleri İsrail'e bildirmesini ve AB'nin de bunun yapılmasını sağlamasını öngörüyor. Filistin ve İsrail gümrükleri arasında, geçişlerle ilgili gelişmeleri görüşmek üzere mümkün olduğunca Mısır gümrüğünün de katılımıyla periyodik toplantılar yapılıyor.



Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC


Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
TT

Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)

Sırbistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın otel yapmasına yeşil ışık yaksa da ardından gelen protestolar ve bir bakana açılan dava, Belgrad'daki projenin iptaline neden oldu.

Pazartesi günü bir özel savcı, aralarında Kültür Bakanı Nikola Selaković'in de olduğu 4 kişi hakkında, Kushner'ın projesiyle bağlantılı olarak düzenlediği iddianameyi açıkladı. 

Organize Suçlardan Sorumlu Kamu Başsavcılığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamada bu 4 kişinin görevin kötüye kullanılması ve belgede sahtecilikle suçlandığı bildirildi. 

Bunun üzerine Kushner'ın firması Affinity Partners hızlıca bir açıklama yayımlayarak Belgrad'ın merkezindeki otel ve apartman kompleksi projesinin iptal edildiğini duyurdu:

Anlamlı projeler ayrışmaya değil, birleşmeye neden olmalı. Sırbistan ve Belgrad halkına saygı göstererek başvurumuzu geri çekiyoruz.

Kushner'ın iki yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı projenin 1999'daki Kosova Savaşı sırasında NATO'nun bombaladığı bir bölgede yapılması öngörülüyordu.

Lüks otel Trump markasını taşıyacağı için projede Cumhuriyetçi liderin oğulları Eric ve Donald Jr. tarafından yönetilen Trump Organization da yer alıyordu.

Ancak yarım milyar dolarlık proje, bombalanan Yugoslav Halk Ordusu karargahının yer aldığı anıt bölgesinde inşa edileceğinden ülkede büyük tartışma yaratmıştı. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgenin kültürel koruma statüsünü geçen yıl kaldırmıştı. Ayrıca Kushner'ın firması Affinity Partners'la 99 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmıştı. Bunun ardından ülkede büyük protestolar patlak vermişti. 

Vucic'in liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, çoğunluğu elinde bulundurduğu Parlamento'da geçen ay geçirdiği yasayla inşaatın önünü açmıştı. 

Muhalefetten hükümetin kararına sert tepkiler gelmişti. Merkez sol Özgür ve Adalet Parti'den parlamenter Marinika Tepic, Belgrad'ın "Donald Trump'ı memnun etmek uğruna ülkenin tarihini yok ettiğini" söylemişti. 

44 yaşındaki damat, ilk Trump döneminin aksine ABD yönetiminde yer almayacağını açıklasa da Gazze ve Ukrayna savaşlarındaki müzakerelerde önemli roller üstleniyor. 

Diğer yandan da çoğunlukla Ortadoğu yönetimlerinin fonladığı bir özel sermaye şirketi olan Affinity'nin başında. 

Şirket, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden Electronic Arts'ın (EA) satışında da gündem oldu. 

Önceki aylarda sağlanan 55 milyar dolarlık anlaşmayla EA'i satın alan konsorsiyumda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'yla birlikte Affinity Partners ve bir başka özel sermaye şirketi olan Silver Lake de yer alıyor.

Netflix'in satın alması beklenen Warner Bros. için Paramount'un verdiği teklifte de Affinity'nin adı geçiyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal, AP