Knesset: Güvenlik durumu toplu göçe yol açarken İsrail eğitimli insanlar için artık cazip değil

Knesset'in 30 Haziran 2022 tarihinde Kudüs'teki bir oturumundan çekilen bir fotoğraf (DPA)
Knesset'in 30 Haziran 2022 tarihinde Kudüs'teki bir oturumundan çekilen bir fotoğraf (DPA)
TT

Knesset: Güvenlik durumu toplu göçe yol açarken İsrail eğitimli insanlar için artık cazip değil

Knesset'in 30 Haziran 2022 tarihinde Kudüs'teki bir oturumundan çekilen bir fotoğraf (DPA)
Knesset'in 30 Haziran 2022 tarihinde Kudüs'teki bir oturumundan çekilen bir fotoğraf (DPA)

İsrail gazetesi The Jerusalem Post, İsrail parlamentosu Knesset ve İsrail Merkezi İstatistik Bürosu tarafından pazar günü yayınlanan verilere dayanarak İsrail'in 2024 yılındaki nüfus artış oranının önemli ölçüde düştüğünü yazdı. Söz konusu verilere göre İsrail’de nüfus, 2023 yılında kayıtlara geçen yüzde 1,6'lık orandan 2024 yılında yüzde 1,1'e geriledi.

Knesset tarafından hazırlanan rapor, bu düşüşü ‘karışık güvenlik durumunun’ ardından artış olan göç ile ilişkilendirdi. Rapora göre 2024 yılında yaklaşık 82 bin 700 İsrailli ülkeyi terk etti ve sadece 23 bin 800'ü geri döndü.

Rapora göre ayrıca İsrail'den göç edenlerin sayısı ilk kez 2022 yılında artış göstermişti. 2009-2021 yılları arasında İsrail'den her yıl ortalama 36 bin kişinin göç ettiği kaydedildi. 2022 yılında bu sayı bir önceki yıla göre yüzde 46'lık bir artışla 55 bin 300 oldu. 2024 yılında ise bir önceki yıla kıyasla yüzde 50'lik bir artışla 82 bin 700 gibi bir başka büyük sıçrama kaydedildi.

hyju7
Tel Aviv yakınlarındaki Lod bölgesinde bulunan Ben Gurion Uluslararası Havalimanı pistinden bir görünüm, 10 Mart 2020 (Reuters)

Knesset bünyesindeki araştırma merkezi, 2024 yılında İsrail'i terk edenlerin yaklaşık yüzde 50'sinin İsrail dışında doğduğunu, 2024 yılında göç edenlerin ise yaklaşık yüzde 15'inin ayrılmadan sadece birkaç yıl önce, 2019 ile 2023 yılları arasında İsrail'e göç ettiğini belirtti.

Rapor, 2024 yılında 2023 yılına kıyasla 15 bin daha az göçmenle ülke göç noktasında bir düşüş olduğuna işaret ederken 2023 yılında 47 bin olan yeni göçmen sayısı 2024 yılında 32 bin 281'e düşerek yüzde 31 oranında azaldığına dikkati çekti.

Raporda ayrıca, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yapılan ve İsrail'in diğer 35 ülkeyle karşılaştırıldığında üst düzey eğitim almış kişiler ve iş insanları için en az cazip destinasyonlar arasında yer aldığını ortaya koyan bir araştırmaya da dikkat çekildi.

The Jerusalem Post, Nüfus Sayım Bürosu'nun bir göçmeni, ülkeden ayrıldığı yıl en az dokuz ayını İsrail dışında geçiren ve o yılın ilk üç ayını İsrail dışında geçiren bir İsrailli olarak tanımladığını aktardı.

Knesset Üyesi Oded Forer, Knesset'in Göç ve Uyum Komitesi'nin bir toplantısında yaptığı konuşmada, “Dünya genelindeki antisemitizm dalgasına rağmen, İsrail ve Hamas arasındaki savaş insanları İsrail'e gelmekten vazgeçiriyor” ifadelerini kullandı.

Forer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Batılı ülkelerden göçü teşvik etmeyi amaçlayan yatırımlara ve fuarlara rağmen, Batı ülkelerinden gelen göçmen sayısı mutlak anlamda beklenenden daha düşük.”

cvfgbthy
Ben Gurion Uluslararası Havalimanı'ndaki yolcular (Reuters)

Tech For Israel şirketinin kurucu ortağı Irit Touitou, geçtiğimiz on yılda teknoloji sektöründe çalışanların sayısının arttığını, ancak 2024 yılında bu eğilimde bir değişim olduğunu söyledi.

Teknoloji sektörü profesyonellerinin İsrail'i sevdiğini ve burada yaşamak istediğini belirten Touitou, “Ancak İsrail pazarındaki yatırımcı eksikliği onların burada kalma becerilerine zarar veriyor. Bu eğilim değişmezse İsrail sosyal ve ekonomik avantajını kaybedecek. Hükümet, iş dünyasının İsrail'e olan güvenini yeniden tesis etmeli” şeklinde konuştu.



Santorini'den kaçış sürüyor: 4 soruda Ege Denizi'ndeki depremler

Santorini'deki sismik aktivitenin artmasının ardından halk, bugün de adayı deniz ve hava yoluyla terk ediyor (Alkis Konstantinidis/Reuters)
Santorini'deki sismik aktivitenin artmasının ardından halk, bugün de adayı deniz ve hava yoluyla terk ediyor (Alkis Konstantinidis/Reuters)
TT

Santorini'den kaçış sürüyor: 4 soruda Ege Denizi'ndeki depremler

Santorini'deki sismik aktivitenin artmasının ardından halk, bugün de adayı deniz ve hava yoluyla terk ediyor (Alkis Konstantinidis/Reuters)
Santorini'deki sismik aktivitenin artmasının ardından halk, bugün de adayı deniz ve hava yoluyla terk ediyor (Alkis Konstantinidis/Reuters)

Ege Denizi'nde günlerdir devam eden sarsıntılar, Yunanistan ve Türkiye'de büyük bir deprem yaşanacağına dair ciddi endişe yaratıyor. 

Yunanistan'ın Santorini Adası çevresinde cuma gününden itibaren çoğunluğu 4.0 şiddetinden yüksek 200'den fazla deprem kaydedilmesinin ardından yetkililer ve halk alarma geçti.

Sarsıntılar bugün (4 Şubat Salı) itibarıyla devam ederken, halihazırda 500'den fazla deprem kaydedildi. Yunanistan Jeodinamik Enstitüsü'nün verilerine göre bunlardan en şiddetlisi, dün sabah Anafiye Adası'nın 19 kilometre kuzeyinde gerçekleşen 5.1 büyüklüğündeki sarsıntıydı.

Birkaç dakikada bir yaşanan depremlerin ardından yüzlerce kişi Santorini'yi terk ederken, adadan kalkan uçuşlar artırıldı. Yılda yaklaşık 3 milyon ziyaretçi ağırlayan adanın turizm faaliyetlerinin de darbe alacağından endişe ediliyor.

Sismologlar yoğun sismik hareketliliğin azalmasının günler ya da haftalar alabileceğini beklerken, halka toprak kayması riski nedeniyle kıyı bölgelerinden uzak durmaları ve kapalı alanlarda toplanmamaları tavsiye ediliyor.

Ayrıca Santorini, Amorgos, Anafiye ve İos'ta okullar cuma gününe kadar tatil edildi. 

Halihazırda herhangi bir yaralanma veya ölüm vakası saptanmasa da sarsıntıların büyük bir depremin habercisi olduğu endişeleri sürüyor. Yunanistan halkı, modern tarihte geçirdikleri en büyük depremi tekrar yaşama korkusu taşıyor.

1) 1956'daki Amorgos Depremi'nde ne oldu?

9 Temmuz 1956 günü saat sabah 5 civarında Amorgos'da 7.7 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Bundan 13 dakika sonra, 6.9 şiddetinde bir artçı deprem yaşandı.

Sarsıntıların, Ege Denizi'ndeki en büyük tsunamilerden birini tetiklemesiyle Amorgos'un güneydoğu kıyısındaki dalgalar 25 metre yüksekliğe ulaştı.

Bu olay, Yunanistan'ın son 100 yıldaki en şiddetli depremi kabul ediliyor. 

Amorgos ve Santorini'yi etkileyen depremde 54 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce bina yıkıldı ve binlercesi hasar aldı.

2) Benzer bir olay tekrar yaşanabilir mi?

Helenik Volkanik Yay adlı volkanik adalar zincirinde yer alan Santorini, depremlere aşina olmasına karşın son sarsıntıların şiddeti ve sıklığı endişe yaratıyor.

19 yıldır adada yaşayan Faslı tur rehberi Nadia Benomar "Daha önce de depremler yaşadık ama hiç böylesini görmemiştik. Bu farklı hissettiriyor" diyor. Nakşa Adası'na gitmek için feribot bileti alan Benomar "Ortalık sakinleşene kadar birkaç günlüğüne uzaklaşmam gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Ancak çoğu uzman 5.0 - 5.5 şiddetinde bir deprem bekliyor ve 1956 olayının benzerinin yaşanmasını pek muhtemel görmüyor. 

Yine de büyük bir deprem yaşanacağı ihtimali henüz elenmiş değil.

Önde gelen sismolog Dr. Gerassimos Papadopoulos, "Tüm senaryolar masada" diyerek ekliyor: 

Sarsıntıların sayısı arttı, büyüklükleri yükseldi ve merkez üsleri kuzeydoğuya kaydı... Risk seviyesi yükseldi.

Sarsıntıların artmasıyla birlikte itfaiye ve acil durum müdahale ekipleri pazar günü Santorini'ye gönderildi.

Şiddetli bir deprem tsunamiye de yol açabileceği için yetkililer halka kıyılardan uzak durma uyarısı yaptı ve bazı sahil bölgelerine erişimi yasakladı. Ayrıca heyelan riskine karşı da uyarılar yapıldı.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, dün yaptığı açıklamada "çok yoğun bir jeolojik olayın" sözkonusu olduğunu söyleyerek halka sakin kalmalarını telkin etti.

Diğer yandan Sivil Savunma Bakanı Vasilis Kikilias, önlemlerin tedbir amaçlı alındığını pazar günü yaptığı açıklamada söyledi. Ancak riski azaltmak adına halkın bu tedbirlere uyması gerektiğinin de altını çizdi. 

Sismolog Prof. Manolis Skordylis ise "Görünüşe göre sismik bir fay hattı harekete geçti ve 6'dan büyük bir depreme neden olabilir" diyor: 

Henüz ana depremi yaşamadık.

3) Yanardağ patlayabilir mi?

Son günlerde yaşanan sarsıntılar volkanik bir ada olan Santorini'de yanardağ patlaması yaşanacağına dair soru işaretlerine de yol açtı. 

Avrupa'nın en aktif volkanik alanlarından Helenik Yay, son 400 bin yılda 100'den fazla patlamaya sahne oldu. 

Ancak uzmanlar son depremlerin, volkanik değil tektonik aktiviteyle bağlantılı olduğunu vurguluyor. Bilim insanları 2011-2012 döneminde de uzun süreli sarsıntıların yaşandığını ve patlama gerçekleşmediğini hatırlatıyor. 

Deprem Planlama ve Koruma Örgütü Başkanı Efthimios Lekkas "Yanardağ uyanabilir ama bir patlama olması mümkün değil" diye açıklıyor. 

Son büyük patlamasını MÖ 1620'de yaşayan yanardağ, Santorini'nin hilal şeklindeki kalderasını meydana getirmişti. 

Yanardağ en son 1950'de patladı ancak uzmanlar bunun küçük bir patlama olduğunu ifade ediyor.

Adanın kuzeydoğusunda Kolumbo Yanardağı diye bir denizaltı volkanı da yer alıyor. En son 1650'de patlayan bu yanardağ, şiddetli bir tsunamiyi de tetiklemişti.

Oxford Üniversitesi'nde yer bilimleri alanında çalışan David Pyle, son sarsıntıların arkasındaki tektonik aktiviteyle, Kolumbo'daki potansiyel bir patlama arasında doğrudan bir bağlantı olup olmadığını henüz bilmediklerini söylüyor.

4) Türkiye risk altında mı?

Uzmanlar, son günlerde Ege Denizi'nde yaşanan sismik hareketlilik karşısında Türkiye'nin de hazırlıklı olması uyarısı yapıyor.

Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 2 Şubat'ta sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Ege kıyılarımızda sözkonusu yere yakın vatandaşlarımızın dikkatli olmasını öneriyorum" ifadelerini kullandı.

28 Ocak ila 3 Şubat'ta bölgede 500'den fazla deprem kaydedildiğini aktaran AFAD, Türkiye'ye en yakın depremin 140 kilometre mesafede gerçekleştiğini belirtiyor.

Bölgeye uzaklığından dolayı Türkiye'deki risk düşük göründe de şiddetli bir depreme karşı dikkatli olunması gerekiyor.

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir "7'den büyük deprem olması durumunda Kuşadası-Bodrum-Datça kıyılarının tsunami tehlikesi açısından modellenmesi ve buna göre önlem alınması gerekiyor" diyor. 

Diğer yandan bazı uzmanlar, bu türden yoğun hareketliliklerin her zaman büyük bir deprem üretmeyeceğini belirtiyor.

Kocaeli Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şerif Barış, "Zaman zaman deprem fırtınaları birkaç gün, bazen aylarca sürebilir. Ancak her zaman büyük bir deprem üretmeleri şart değildir" diyor.

Prof. Dr. Barış, tsunami riskine karşı acil durum planlarının güncellenmesi gerektiğini de ekliyor.

Independent Türkçe, AP, New York Times, Guardian, CNN, Sputnik Türkiye, BBC Türkçe, Live Science, To Vima, Greek City Times, Reuters