Pentagon, Trump'ın açıklamalarının ardından tüm ABD askerlerini Suriye'den çekme planları yapıyor

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalından geçen SDG-ABD Ordusu ortak devriyesi, 8 Şubat 2024 (Reuters)
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalından geçen SDG-ABD Ordusu ortak devriyesi, 8 Şubat 2024 (Reuters)
TT

Pentagon, Trump'ın açıklamalarının ardından tüm ABD askerlerini Suriye'den çekme planları yapıyor

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalından geçen SDG-ABD Ordusu ortak devriyesi, 8 Şubat 2024 (Reuters)
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalından geçen SDG-ABD Ordusu ortak devriyesi, 8 Şubat 2024 (Reuters)

ABD Savunma Bakanlığı'ndan (Pentagon) iki yetkili salı günü NBC News'e yaptıkları açıklamada bakanlığın Suriye'deki tüm ABD askerlerini geri çekme planları üzerinde çalıştığını söylediler.

ABD Başkanı Donald Trump ve ona yakın yetkililer, son zamanlarda ABD askerlerini Suriye'den çekmek istediklerine dair açıklamalarda bulundular. NBC News'e konuşan yetkililere göre bu durum Pentagon yetkililerini 30, 60 ya da 90 gün içinde tamamen çekilme planları yapmaya itti.

8ı9o
Pentagon’un havadan görünümü, 3 Mart 2022 (Reuters)

Pentagon yetkilileri, Trump'ın yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'ın cuma gününü Florida eyaletinin Tampa şehrindeki ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) karargahında geçirdiğini söylediler. Waltz üst düzey ABD askeri liderleriyle bir araya geldi ve Ortadoğu hakkında brifingler aldı. Beyaz Saray’dan bir yetkili, Suriye'de konuşlu ABD askerlerinin geri çekilmesi olasılığının bir brifingin konusu ya da Waltz'un ziyaretinin amacı olmadığını belirtti.

Beyaz Saray yetkilisi, Ulusal Güvenlik Danışmanı Waltz'un bölgeyi tanımak için CENTCOM'u ziyaret etmesinin iyi bir hamle olduğunu söyledi.

Geçtiğimiz perşembe günü Oval Ofis'te düzenlenen bir medya etkinliğinde bir gazeteci Trump'a, ABD askerlerinin Suriye'den çekilmesi konusunda İsrail hükümetini bilgilendirdiği yönündeki haberleri sordu.

Trump “Bunu kimin söylediğini bilmiyorum. Ama bu konuda bir karar vereceğiz. Suriye'ye müdahale etmiyoruz. Suriye'nin kendi kaosu var. Orada yeterince kaos var. Bizim her şeye karışmamıza ihtiyaçları yok” yanıtı verdi.

Trump, 2019 yılı sonlarında Savunma Bakanı James Mattis'e tüm ABD askerleri Suriye'den çekme talimatı verdi. Ancak plana karşı çıkan Mattis, sonunda protesto amacıyla istifasını sundu.

Trump, ABD askerlerinin çoğunu Suriye'den çekti, ancak daha sonra yeniden konuşlandırdı. ABD'nin Suriye'deki varlığı o zamandan beri devam ediyor.

Aralık ayına gelindiğinde Pentagon, Suriye'ye yaklaşık 2 bin asker gönderildiğini açıkladı. Bu rakam ordunun yıllardır izin verdiği 900 civarındaki askeri sayısının iki katından fazlaydı.

asdefrgtyh
Dönemin CENTCOM Komutanı General Joseph Votel, 18 Şubat 2019 tarihinde Suriye'nin kuzeydoğusunda açıklanmayan bir yerde bulunan hava üssünü ziyaret ederken (Reuters)

Pentagon’dan bir sözcü o dönemde yaptığı açıklamada ilave bin 100 askeri tek seferde yaklaşık 30 ila 90 gün süreyle ‘geçici rotasyonel güçler’ olarak tanımlarken, 900 askerin bir yıla yakın bir süre için orada konuşlandırılan ‘çekirdek’ birlikler olduğunu söyledi.

ABD'nin Suriye'deki misyonu

Pentagon, Suriye'deki askeri misyonun terör örgütü DEAŞ’ı geriletmek ve orada faaliyet gösteren yerel ortakları desteklemek olduğunu söylüyor. Bu yerel ortaklara DEAŞ’ın yeniden güvenli bir sığınak inşa edememesini sağlamak için Kürtlerin öncülüğündeki milis ve isyancı gruplardan oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) de dahil.

Pentagon yetkilileri, ABD askerlerinin Suriye'den çekilmesinin SDG'yi terk etmek anlamına geleceği ve yaklaşık 9 bin DEAŞ üyesinin de aralarında bulunduğu 50 binden fazla insanın kaldığı 20'den fazla hapishane ve mülteci kampının güvenliğini tehdit edeceği konusunda uyarıyorlar.



Fransa İsrail'e yönelik söylemini neden bu kadar sertleştirdi?

 Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron pazartesi günü ülkesine yabancı yatırım çekmek için düzenlenen Fransa'yı Seçin Forumu’na katıldı. (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron pazartesi günü ülkesine yabancı yatırım çekmek için düzenlenen Fransa'yı Seçin Forumu’na katıldı. (EPA)
TT

Fransa İsrail'e yönelik söylemini neden bu kadar sertleştirdi?

 Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron pazartesi günü ülkesine yabancı yatırım çekmek için düzenlenen Fransa'yı Seçin Forumu’na katıldı. (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron pazartesi günü ülkesine yabancı yatırım çekmek için düzenlenen Fransa'yı Seçin Forumu’na katıldı. (EPA)

Fransa nihayet, İsrail'in Gazze Şeridi'nde her gün, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere onlarca sivili öldüren sürekli bombardımanları, 2,1 milyon insanı açlığa mahkûm etmesi, büyük ölçekli askeri operasyonları sürdürmesi, Gazze Şeridi'ni parçalaması ve tamamını kontrol ve işgal etme çabaları yoluyla her gün insani yasaları ihlal etmesi karşısında diplomatik dili bir kenara bırakmaya karar verdi.

Paris ve pek çok Avrupa ülkesini dehşete düşüren Binyamin Netanyahu hükümeti, bu yıkıcı savaşın sona erdirilmesi ve Gazze halkına insani yardım ulaştırılmasına izin verilmesi yönündeki tüm çağrılara kulak tıkadı ve 2 Mart'tan bu yana insani yardım tırlarının bölgeye girişini engelledi. Öte yandan uluslararası örgütler, halk arasında yaygın bir açlık olduğu ve İsrail güçlerinin doğrudan hedef almaktan çekinmediği hastanelere ulaşmanın imkânsız olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Haziran ayında Filistin devletinin tanınması

Paris şimdi diplomatik eldivenleri çıkarmaya karar verdiyse, bunun nedeni İsrail'e sadık olanlar da dahil olmak üzere Fransız kamuoyunun artık İsrail'in uygulamalarını kabul etmemesi ve hatta Ekim 2023'ten bu yana İsrail ile dayanışma içinde olan ve işlediği suçlar konusunda sessiz kalan Yahudi cemaatinin bile İsrail'i eleştirmeye başlamasıdır.

9 Ekim 2023 tarihinde Fransa'nın güneyindeki Marsilya kentinde İsrail'e destek yürüyüşü sırasında İsrail bayrağı sallayan göstericiler (AFP)9 Ekim 2023 tarihinde Fransa'nın güneyindeki Marsilya kentinde İsrail'e destek yürüyüşü sırasında İsrail bayrağı sallayan göstericiler (AFP)

Son zamanlarda Fransız basınında her eğilimden entelektüel, yazar ve sanatçılara sessiz kalmamaları yönünde çağrılar yapıldı. Birçok Avrupa ülkesinin İsrail'e silah ve mühimmat ihraç etmeye devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin kendilerini ‘insanlığa karşı suçların işlenmesinde suç ortaklığı’ nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) önünde bulabileceğine dair korkular da ortaya çıktı.

Paris'teki siyasi kaynaklara göre tüm bu gelişmeler ışığında Fransız hükümeti dilini değiştirerek uyarı, ikaz ve tehdit yoluna gitmeye karar verdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail-Filistin çatışmasına iki devletli çözüm temelinde barışçıl bir çözüm bulunması amacıyla 17-20 Haziran tarihleri arasında Birleşmiş Milletler'de (BM) Suudi Arabistan ile birlikte eş başkanlığını yapacağı konferans vesilesiyle ülkesinin Filistin devletini tanıyabileceğini söyledi. Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot da dün sabah France Inter radyosuna verdiği demeçte, ülkesinin Filistin devletini tanımaya kararlı olduğunu belirtti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 24 Ekim 2023 tarihinde Batı Şeria'nın Ramallah kentinde yaptıkları görüşmede (AP)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 24 Ekim 2023 tarihinde Batı Şeria'nın Ramallah kentinde yaptıkları görüşmede (AP)

Barrot, “Gazze Şeridi'ndeki çocuklara şiddet ve nefreti miras bırakamayız. Bu nedenle tüm bunlar sona ermeli. Filistin devletini tanımaya kararlıyız. Bu konuda aktif olarak çalışıyorum. Çünkü hem Filistinlilerin çıkarına hem de İsrail'in güvenliğine uygun bir siyasi çözüme katkıda bulunmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Paris her zaman böyle bir tanımanın ‘kendisi için bir mesele olmadığını, ancak doğru zamanı seçmek istediğini’ dile getirdi. Paris'in ve pek çok kişinin korkusu, Gazze Şeridi'nde ya da Batı Şeria'da işler bu şekilde devam ederse, özellikle de İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmeye ve Gazze Şeridi'ni yeniden ele geçirmeye kararlı olduğuna dair açık kanaat ışığında, tanınacak bir devlet olmayacağı.

Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada: Boş durmayacağız

Paris aynı zamanda bu adımının Avrupa'daki diğer ülkeleri de Filistin’i tanıma konusunda harekete geçirebilecek bir ‘lokomotif’ görevi görmesini istiyor. Fransa, Filistin yanlısı kimlikleri ile tanınmayan Birleşik Krallık ve Kanada'nın ilgisini çekmeyi başarmış görünüyor.

Pazartesi akşamı üç ülkenin (Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada) liderleri tarafından yayınlanan bildirinin son paragrafında şu ifadeler yer aldı: “Filistin Yönetimi, bölgesel ortaklar, İsrail ve ABD ile birlikte Arap planına dayalı olarak Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin düzenlemeler üzerinde uzlaşmaya varmak üzere çalışmaya devam ediyoruz. Haziran ayında BM'de düzenlenecek olan iki devletli çözüme ilişkin üst düzey konferansın bu hedef doğrultusunda uluslararası bir uzlaşmaya varılmasında oynayacağı önemli rolü vurguluyoruz. İki devletli çözüme ulaşılmasına bir katkı olarak Filistin devletini tanımaya kararlıyız ve bu amaçla başkalarıyla birlikte çalışmaya hazırız.”

Doğrudan tehdit

Bununla da yetinmeyen üç ülke, askeri operasyonlarına son vermesi için İsrail hükümetini ilk kez doğrudan tehdit etti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

Bildiride, “Netanyahu hükümeti korkunç eylemlerini sürdürürken biz de boş durmayacağız. İsrail yeni askeri saldırısına son vermez ve bölgeye insani yardım girişi üzerindeki kısıtlamalarını kaldırmazsa, buna karşılık ilave somut adımlar atacağız” denildi.

Bildirinin devamında “İsrail hükümetinin sivil halka temel insani yardım sağlamayı reddetmesi kabul edilemez. İsrail hükümetinin bazı üyeleri tarafından son zamanlarda kullanılan nefret dolu dili ve Gazze Şeridi'nde umutsuz bir yıkımla karşı karşıya olan sivillerin zorla yerlerinden edilmesi tehdidini kınıyoruz. Kalıcı zorla yerinden etme, uluslararası insancıl hukukun ihlalidir” ifadeleri yer aldı. Kısacası, üç ülke İsrail'e karşı bir iddianame kaleme aldı.

Bu bir ilerlemeyi temsil etse de İsrail'e Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını durdurma çağrısında bulunurken, açıklamalarında ‘Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonların durdurulması ve insani yardım girişine derhal izin verilmesi’ çağrısında bulundular. Bu durum, askeri operasyonların durdurulmasıyla ilgili olarak ‘derhal’ kelimesini kullanmaktaki isteksizlikleri konusunda soru işareti yarattı.

İsrail'e ekonomik izolasyon uygulanması

Fransa Dışişleri Bakanı Barrot, ülkesinin ‘İsrail'in insan hakları yükümlülüklerine saygı gösterip göstermediğini görmek için Avrupa Birliği (AB) – İsrail Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesini desteklediğini’ belirtti. Barrot, “Gazze Şeridi'ndeki bu durum devam edemez. Çünkü İsrail hükümetinin kör şiddeti ve insani yardımın engellenmesi, Gazze Şeridi'ni bir mezarlığa değilse bile bir ölüm yerine dönüştürdü” dedi.

Burada yine çok basit bir soru ortaya çıkıyor: Paris ve diğer Batılı başkentler, İsrail'in ayrım gözetmeksizin gerçekleştirdiği bombardımanlarda on binlerce insanın ölmesi ve bunun iki katından fazlasının yaralanmasının ardından İsrail'in insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair kanıt bulamadılar mı? AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın basına verdiği demeçte, Gazze Şeridi'nde olup bitenleri unutarak, AB'nin Rusya'ya uyguladığı 17. yaptırım paketine odaklandığı düşünülürse, AB Komisyonu'nun İsrail'in insan hakları ihlallerini soruşturması ne kadar zaman alacak?

 Gazze Şeridi'ndeki evlerin yıkıntıları arasında yürüyen iki Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'ndeki evlerin yıkıntıları arasında yürüyen iki Filistinli kadın (Reuters)

Diğer taraftan çok güçlü bir ses Fransız hükümetini Gazze Şeridi'nde eylemsizlikle suçlamaya devam ediyor. Eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin dün Macron'a hitaben yaptığı açıklamada, “Ukrayna konusunda sadece bildiri imzalamakla yetinirsek ne kadar güvenilir oluruz? Size eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın bugün Kanada ve Birleşik Krallık’la birlikte bir bildiri imzalamakla yetinmeyeceğini söyleyebilirim” dedi.

Geleneksel Gaullist sağın mensubu olan De Villepin, İsrail'in ‘Gazze Şeridi'ndeki etnik temizliğine’ son vermesi için ‘ekonomik ve stratejik izolasyon’ çağrısında bulundu. Ayrıca Avrupalıları, ‘İsrail ile Ortaklık Anlaşması’nı askıya almak, Avrupa ülkelerinden İsrail’e silah sevkiyatını yasaklamak ve İsrail hükümetini ve önemli İsrail askeri yetkililerini UCM’ye sevk etmek’ olan üç adımı atmaya çağırdı.