Avustralya, ABD'nin alüminyum ve çelik tarifeleri kapsamına girmesi halinde misilleme yapmayacak

Çelik rulolar (Arşiv- Reuters)
Çelik rulolar (Arşiv- Reuters)
TT

Avustralya, ABD'nin alüminyum ve çelik tarifeleri kapsamına girmesi halinde misilleme yapmayacak

Çelik rulolar (Arşiv- Reuters)
Çelik rulolar (Arşiv- Reuters)

Avustralya Hazine Bakanı Jim Chalmers bugün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın çelik ve alüminyum ithalatına yönelik gümrük vergilerinden “muafiyet” teklifinin başarısız olması halinde ülkesinin ABD'ye misilleme yapmayacağını duyurdu.

Trump pazartesi akşamı, 12 Mart'tan itibaren geçerli olmak üzere çelik ve alüminyum ithalatına “istisna ya da muafiyet olmaksızın” %25 gümrük vergisi getiren iki kararname imzaladı. Ancak Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından ABD başkanının “iki ülkenin çıkarları doğrultusunda” Avustralya'yı bu vergilerden “muaf tutmayı düşünmeyi kabul ettiğini” açıkladı.

Trump, Avustralya'yı bu vergilerden muaf tutma olasılığını göz ardı etmedi ve Avustralya'nın ABD'nin ticari ilişkilerinde ticaret dengesindeki fazlalıktan yararlandığı birkaç ülkeden biri olduğunu belirtti.

Trump'ın bu vergilerden muaf tutmayı reddetmesi halinde Avustralya'nın misilleme önlemleri alıp almayacağı sorusuna Chalmers, “Bu düşündüğümüz bir şey değil” dedi. “Önceliğimiz Avustralya'daki endüstrilerimiz ve işçilerimiz adına bir muafiyet elde etmeye çalışmaktır.”

Bakan, ülkesinin uçak parçalarından içecek kutularına kadar her şeyde kullanılan bir metal olan alüminyumda dünyanın en büyük altıncı üreticisi olduğunu belirtti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avustralya'nın yeraltı zenginlikleri arasında kömür, gaz, metaller ve demir de dahil olmak üzere madenler bulunmakta.

Avustralya bu doğal kaynakları öncelikle Çin'e ihraç etmektedir. Hükümete göre Avustralya'nın ABD'ye ihracatı, ülkenin çelik ithalatının %1'ini ve alüminyum ithalatının ise %2'sini oluşturmakta.



Kuzey Kore: Trump'ın Gazze'yi kontrol etme teklifi gülünç

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılmış bir sokaktaki Filistinliler... (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılmış bir sokaktaki Filistinliler... (AFP)
TT

Kuzey Kore: Trump'ın Gazze'yi kontrol etme teklifi gülünç

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılmış bir sokaktaki Filistinliler... (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılmış bir sokaktaki Filistinliler... (AFP)

Kuzey Kore devlet medyası bugün ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'nin kontrolünü ele geçirme ve Filistinlileri şeritten çıkarma önerisini “saçma” olarak niteleyerek, Washington'u şantaj yapmakla suçladı.

Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA) tarafından yayınlanan bir yorumda, doğrudan Trump'tan söz edilmeksizin, Filistinlilerin güvenlik ve barış umutlarının bu teklifle yıkıldığı belirtildi. Şarku’l Avsat’ın KCNA’dan aktardığına göre göre yorumda, “ABD'nin şok edici açıklaması nedeniyle dünya şimdi bir lapa tenceresi gibi kaynıyor” denildi.

Yorumda, Trump'ın ABD'nin Gazze sakinlerini bölgeden çıkarma ve savaştan zarar görmüş şeridi “Ortadoğu'nun Rivierası”na dönüştürme niyetinde olduğuna dair şok edici açıklamasına atıfta bulunuldu. KCNA tarafından yayınlanan yorumda ayrıca Trump yönetimi Panama Kanalı ve Grönland'ı kontrol etme çağrıları ve Meksika Körfezi'nin adını Amerika Körfezi olarak değiştirme kararı nedeniyle eleştirildi.

KCNA’nın haberinde Washington “şantajcı” olarak nitelendirilirken, “ABD modası geçmiş yanılsamalarından uyanmalı ve diğer ülkelerin ve halkların onurunu ve egemenliğini ihlal etmekten derhal vazgeçmelidir” denildi. Trump ilk döneminde Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile eşi benzeri görülmemiş zirve toplantıları gerçekleştirmiş ve aralarındaki kişisel ilişkiyi övmüştü.

ABD Başkanı kısa bir süre önce Kim'le tekrar görüşeceğini söylerken, Pyongyang'daki resmi medya Trump'ın ikinci dönemi hakkında nadiren yorum yapıyor ve Washington ve müttefiklerinden ciddi bir güvenlik tehdidi algılayarak saldırmaya devam ediyor. Kuzey Kore Gazze'deki durumu açıkça eleştirip İsrail'i akan kandan sorumlu olmakla suçlarken, Washington'u “suç ortağı” olarak nitelendiriyor.