Kürtler Türkiye ile Öcalan arasında “yakında varılması beklenen” anlaşma konusunda endişeli mi?

Suriye’de ve Irak'ta barışın olumlu yansımaları beklentisi, PKK'da bölünme korkusu hakim.

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA
TT

Kürtler Türkiye ile Öcalan arasında “yakında varılması beklenen” anlaşma konusunda endişeli mi?

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA

Independent Arabia

Türk basını, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın cumartesi günü tutuklanmasının 26’ncı yıldönümünde bir konuşma yapacağı haberini geçti. Öcalan'ın PKK’ya silah bırakması ve Türk devletine karşı kırk yılı aşkın süredir devam eden ve binlerce kişinin hayatına mal olan isyanı sona erdirmesi çağrısında bulunması bekleniyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre  bilgi veren Türk kaynaklar, son haftalarda İmralı Adası'nda tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ve Edirne'de cezaevinde tutuklu bulunan Kürt lider Selahattin Demirtaş ile ‘çok zorlu’ dedikleri görüşmelerin yapıldığını belirttiler.

PKK lideri Öcalan'ı heyetlerin ziyaret ettiğini ifade eden kaynaklar, DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan'dan oluşan heyet, 22 Ocak'ta Öcalan'la ikinci görüşme gerçekleştirdiğini ifade ettiler. Kaynaklara göre Öcalan, PKK’nın feshedildiğini çoktan ilan etmiş olabilir.

Anlaşmanın önündeki engeller

Gözlemcilere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öcalan'ın çıkıp PKK'nın feshedildiğini ilan etmesini ve bu şekilde Türkiye'nin yeni askeri operasyonlar yapmak zorunda kalmamasını istiyor, ancak bu konuda Türkiye'nin önünde Kürt meselesiyle ilgili iki zorluk var. Bunlardan ilki, Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısının PKK’nın bir kanadı tarafından reddedilmesi ihtimali. PKK liderlerinden birkaçının bu çağrıya kulak asmayarak Türkiye'ye karşı düşmanca eylemlerine devam edebilir.

İkincisi ise Türk aşırı milliyetçiler Öcalan ve PKK ile uzlaşmaya karşı çıkması. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli uzlaşmayı desteklese de aşırı milliyetçilerin buna karşı çıkması bekleniyor.

Siyasi ve askeri

Öte yandan, gerçekleşebilecek herhangi bir uzlaşı ya da anlaşmanın Suriye ve Irak'taki Kürtler üzerinde doğrudan yansımaları olacak. Bu da Kürt-Kürt bölünmesini artırabilir. Bu bölünme daha da genişlerse, bazıları bunu Kürtlerin hem Suriye hem de Irak için önemli bir derinlikten mahrum bırakılması olarak görebilir.

Suriyeli Kürt yazar ve siyasi analist Ali Temmi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Türk hükümeti ile PKK arasında tarihi bir diyaloğun başlatılmasının Türkiye, Suriye ve Irak'ta yansımaları olacaktır” dedi. Temmi, böyle bir anlaşmanın ‘doğru yönde atılmış bir adım olduğunu ve bölgeyi birçok karmaşık ve çetrefilli sorundan kurtaracağını’ söyledi.

Olası anlaşmanın halka güven vermeye ve gerginlik ve endişe halini ortadan kaldırmaya katkıda bulunacağını belirten Temmi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye, Kürt meselesini siyasi ve askeri olmak üzere iki açıdan ele aldı. Siyasi olarak Ankara, Kürtlerin durumunu iyileştirecek ve Kürtlerin taleplerini yerine getirecek adımlar atarak Kürt kartını PKK'nın elinden çekmeye çalıştı. Ankara, Kürtçe yayın yapılan bir uydu kanalının kurulmasına ve Kürtçe öğretilmesine izin verdi. Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde üniversiteler açarken kalkınma faaliyetlerine ve altyapıya önem verdi. Bu adımlar PKK'nın 'Kürt mağduriyeti' ve yoksulluk kartını artık kullanamamasına katkıda bulundu. PKK'nın Türkiye'deki Kürtleri hükümete karşı harekete geçirmesini engelledi.

PKK’nın ayağını kaydırma

Temmi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ankara, tüm bu adımların yanında diğer Kürt partilerinin ortaya çıkmasına ve seçimlere katılmasına izin verdi. Bu yüzden tüm Kürtler artık PKK'yı desteklemiyor. Bu, aynı zamanda onu zayıflatan nedenlerden biri oldu. Ancak Türkiye için asıl zorluk, PKK'nın bağlantılarının olduğu çeşitli uluslararası güçler.”

Bunun yanında Temmi, Türkiye ile Öcalan arasında varılacak olası bir anlaşmanın Suriye'de halkı rahatlatacağına ve Türk hükümetine karşı duyulan kızgınlığı azaltacağına inanıyor.

Sadece teoride bir anlaşma

Bu göreceli iyimserliğe rağmen Ali Temmi, sözlerine şöyle devam etti:

“Söz konusu anlaşma sahada önemli bir değişikliğe yol açmayacak. Çünkü Öcalan'ın Kürtler üzerinde artık fazla etkisi yok ve Suriye'deki Kürtlerin büyük bir kısmı PKK’yı sevmiyor. Bu yüzden Öcalan'ın herhangi bir anlaşmaya varmasının ya da çağrıda bulunmasının halkın durumuna olumlu yansıyacağına, ancak sahada herhangi bir değişikliğe yol açmayacağına inanıyorum. Dolayısıyla Türkiye ile PKK arasındaki çatışma devam edecek. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) de bugün başta İsrail ve Fransa ile ilişkileri olması ve uluslararası tarafların desteğini alması sebebiyle hiçbir tarafa taviz vermeyecektir.”

Kürt-Türk meseleleri üzerine yazılar yazan Hoşeng Osi, Temmi'nin çizdiği pembe tabloya katılmıyor. PKK'nın sadece Abdullah Öcalan'dan ibaret olmadığını düşünen Osi, PKK içinde İran'dan etkilenen Cemil Bayık liderliğinde katı görüşlü bir kanat olduğunu söyledi. Bunun da Suriye’deki Kürtlerin Irak, Türkiye ya da İran’daki Kürtlere kıyasla en zayıf halka olduğu anlamına geldiğini belirten Osi, “Iraklı Kürtler bir yönetime ve otoriteye sahip ve askeri güçleri, bayrağı, parlamentosu, hükümeti, kurumları ve seçimleri olan federal bir devletin parçasıyken, Suriyeli Kürtler mütevazı bir öz yönetime sahipler ve şu anda PKK’nın çekici ile Şam'daki mevcut hükümet ve bu yönetimi bir şekilde kontrol eden Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) örsü arasında kalmış durumdalar” değerlendirmesinde bulundu.

Osi, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“PKK ile bir çözüm ya da Abdullah Öcalan ile bir anlaşma Kürtlerin tamamıyla bir anlaşmaya varılması anlamına gelmiyor. Çünkü Abdullah Öcalan, genişleyen PKK içinde sadece kendisine sadık bir kesime sahip. PKK Türkiye, Suriye ve diğer ülkelerde, hatta Avrupa'da da varlık gösteriyor.”

Oyun kurucu olarak İran

Cemil Bayık'ın Kandil Dağları'nda bulunduğunu ve İran rejiminin yapıcı desteğine sahip olduğunu belirten Osi’ye göre bundan dolayı Abdullah Öcalan ile Türk hükümeti arasında varılacak herhangi bir anlaşmanın Türkiye ile PKK arasında nihai bir anlaşma olduğunu söylemek için henüz çok erken. Çünkü PKK şu anda tek bir kişinin tekelinde değil.

SDG ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin (KDSÖY), PKK'nın hegemonyasına ve gücüne karşı çıktıklarını, fakat güçsüz olduklarını söyleyen Kürt yazar, “Dolayısıyla Türkiye ile Öcalan arasında varılacak bir anlaşma SDG'nin lehine olacaktır. Çünkü Hizbullah'ın Suriyeli Kürtler üzerindeki hegemonyasının kırılmasına katkıda bulunacaktır. Ancak Cemil Bayık'ın kontrolünde bir kanadının olması büyük bir engel olmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

Kürtlerin kesinlikle ‘Öcalancı’ ve kesinlikle Öcalan yanlısı olduğu yönünde yaygın bir yanılgı ve medya abartısı olduğuna dikkati çeken Osi, “Nihayetinde barış bir gerekliliktir ve böyle bir anlaşmanın Türkiye'ye olduğu kadar Suriye’ye ve Irak'a da olumlu yansımaları olabilir” dedi.



Tayland'da uyarıcı madde kullanımına dair 4 bin yıllık kanıt bulundu

Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
TT

Tayland'da uyarıcı madde kullanımına dair 4 bin yıllık kanıt bulundu

Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)

Bilim insanları uyarıcı bir madde olan betel cevizinin kullanımına dair en eski kanıtı buldu. Tayland'daki 4 bin yıllık insan kalıntılarında keşfedilen maddenin, ritüel amaçlar taşıdığı düşünülüyor.

Palmiye ailesinden olan betel cevizi ağacı, Güneydoğu Asya ve Pasifik Adaları'nda yetişiyor. Yaprakları ve kireçtaşı macunuyla çiğnenerek tüketilen ceviz, dişte koyu, kırmızımsı kahverengi veya siyah lekeler bırakıyor. 

Kişiye uyanıklık, enerji, öfori ve rahatlama hissi veren bu psikoaktif madde, Tayland'ın kentlerinde artık kullanılmasa da kırsal bölgelerinde hâlâ yaygın. Kafein, alkol ve nikotinden sonra dünya genelinde en çok kullanılan 4. psikoaktif madde olduğu tahmin ediliyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi Tunç Çağı Taylandı'ndan kalma 4 bin yıllık diş örneklerini inceleyerek betel cevizinin tüketimine dair en eski kanıtları ortaya çıkardı. 

Bölgedeki arkeolojik kazı alanlarında betel cevizi kabukları, bazı iskeletlerde bu bitkiyi çiğnemenin göstergesi olabilecek kahverengi veya siyah lekeli dişler bulunmuştu. 

Ancak hakemli dergi Frontiers in Environmental Archaeology'de yayımlanan yeni çalışmada, maddenin her zaman dişlerde leke bırakmadığı tespit edildi. 

Bilim insanları kazı alanı Nong Ratchawat'taki 6 kişiye ait kalıntılardan toplam 36 diş örneği alarak bunları sıvı kromatografi-kütle spektrometrisi adlı bir yöntemle inceledi. 

Dişlerin hiçbirinde bitkinin kullanımını işaret eden koyu renkler yoktu ancak bir kadından alınan üç örnekte, betel cevizindeki ana psikoaktif bileşenler olan arekolin ve arekaidin saptandı.

Araştırmacılar diş taşında bu bileşiklerin bulunmasının, uzun süreli kullanım anlamına geldiğini belirtiyor. 

Bilim insanları maddeyi hâlâ kullanan kişilerle yaptıkları görüşmelere dayanarak betel cevizi çiğnemenin birtakım geleneksel inançla bağlantılı olabileceğini düşünüyor. 

Makalenin yazarlarından Piyawit Moonkham "İnsanlar betel cevizini özellikle hasat mevsiminde, tanrılardan pirinç ekimi ve çeltik tarlaları için yardım istemek amacıyla ruhlara adak olarak kullanıyordu" diyerek ekliyor:

Geleneksel bitki kullanımının kültürel bağlamını daha geniş bir şekilde anlamak istiyoruz. Psikoaktif, tıbbi ve törensel bitkiler genellikle uyuşturucu gibi görülse de binlerce yıllık kültürel bilgi, manevi uygulama ve topluluk kimliğini temsil ediyor.

Ağız sağlığına verdiği zarardan dolayı Tayland'da 1940'lardan itibaren yoğun bir şekilde engellenmeye çalışan betel cevizi, kırsal bölgelerde hâlâ popüler olsa da şehirlerde ve genç nesiller arasında yaygın değil. 

Chiang Mai Üniversitesi'nden Moonkham bu nedenle bitkiyle ilgili çalışmaların çoğunlukla olumsuz etkilerine odaklandığını söylüyor. Ancak yeni çalışmanın, betel cevizinin kültürel önemine ışık tutabileceğini umuyor.

Moonkham maddenin etkileri hakkında da şu ifadeleri kullanıyor:

Ben de denedim ve tüm vücudu rahatlatırken bazı duyuları harekete geçiriyor... Sanırım kahve veya tütün içtiğimizde verdiğimiz tepkiyle aynı.

Independent Türkçe, IFLScience, Scimex, CNN, Frontiers in Environmental Archaeology