Trump yönetimi Venezuelalı göçmenleri Guantanamo’da askerlere teslim etti

ABD'nin Guantanamo'daki gözaltı kampı, kurulduğu ilk günden beri işkence tartışmalarının merkezinde (Reuters)
ABD'nin Guantanamo'daki gözaltı kampı, kurulduğu ilk günden beri işkence tartışmalarının merkezinde (Reuters)
TT

Trump yönetimi Venezuelalı göçmenleri Guantanamo’da askerlere teslim etti

ABD'nin Guantanamo'daki gözaltı kampı, kurulduğu ilk günden beri işkence tartışmalarının merkezinde (Reuters)
ABD'nin Guantanamo'daki gözaltı kampı, kurulduğu ilk günden beri işkence tartışmalarının merkezinde (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Guantanamo Körfezi’ne gönderdiği Venezuelalı göçmenlerin askerler tarafından tutulduğu bildiriliyor. 

New York Times (NYT), ABD’nin Küba’daki Guantanamo üssünde yer alan hapishaneye gönderdiği 53 Venezuelalı göçmenin, Kamp 6 adlı bir bölüme yerleştirildiğini yazıyor. Bu bölümün, Amerikan ordusu tarafından El Kaide bağlantılı militanların tutulması için tasarlandığı aktarılıyor. 

Trump yönetimi, sözkonusu kişilerin yasal olarak ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza’nın (ICE) gözetiminde olduğunu bildirmişti. Dolayısıyla bu kişilerin sivil ICE memurlarının denetiminde olması gerekiyor. 

Ancak kimliklerinin açıklanmaması kaydıyla konuşan kaynaklar, göçmenlerin askerlerin gözetimine alındığını söylüyor. 

Trump yönetimi, Kongre’ye verdiği brifingde Kamp 6’da 6 ICE memurunun görev yaptığını bildirmişti. Ancak kaynaklar, cezaevinde sadece iki ICE memurunun olduğunu söylüyor. 

ICE’nin son bir haftada toplamda 98 kişiyi Guantanamo’ya gönderdiği belirtiliyor. Bu kişilerden 53’ü Kamp 6’da. Diğer 45 göçmeninse üssün başka bölümünde daha düşük güvenlikli bir alanda tutulduğu aktarılıyor. Bu kişilerin, İç Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Sahil Güvenlik ekiplerinin denetiminde olduğu yazılıyor. 

Trump, 29 Ocak’ta yaptığı açıklamada kayıtdışı göçmenlerin gözetim altında tutulması için Guantanamo Körfezi'nde 30 bin kişilik bir tesis hazırlanması talimatını vermişti.

NYT, Guantanamo’yu işleten ABD Güney Komutanlığı’nın bu talimatın ardından hapishaneye birçok personel sevk ettiğini aktarıyor. 

Trump, tesiste “en kötü suçları işleyen kayıtdışı göçmenlerin tutulacağını” söylemişti. ABD’li yetkililer, Guantanamo kampına gönderilen Venezuelalı göçmenlerin Tren de Aragua çetesi üyeleri olduğunu öne sürmüştü. NYT, bu iddiaların bağımsız olarak doğrulanamadığını yazıyor. 

Ayrıca haberde ICE gözetimindeki tüm göçmenlerin ABD’ye yasadışı yollardan girmediği, bazılarının sınırda sığınma talebinde bulunduğu fakat başvurularının reddedildiği aktarılıyor. Trump yönetiminin, Guantanamo’ya gönderilen kişilerin hepsinin ABD’ye kaçak girdiğine dair kanıt sunmadığına da dikkat çekiliyor. 

ABD yönetimi, Küba’daki Guantanamo Körfezi’nde yer alan donanma üssünü, 11 Eylül 2001 saldırılarından sorumlu görülen kişileri tutmak için kullanıyor. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un talimatıyla 2002’de kurulan kampta “düşman savaşçı” olarak görülen kişiler yer alıyor. Eski ABD liderleri Barack Obama ve Joe Biden, cezaevinin kapatılmasını istemiş fakat talepler Kongre’den geçmemişti. 

Independent Türkçe, New York Times, PBS



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.