Trump, Amerika Körfezi'ni benimsemediği sürece AP üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayacak

ABD Başkanı Donald Trump, Mar-a-Lago, Florida'daki evinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Mar-a-Lago, Florida'daki evinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken (AFP)
TT

Trump, Amerika Körfezi'ni benimsemediği sürece AP üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayacak

ABD Başkanı Donald Trump, Mar-a-Lago, Florida'daki evinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Mar-a-Lago, Florida'daki evinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, Associated Press (AP) muhabirlerinin Oval Ofis ya da Air Force One'daki etkinlikleri takip etmelerine, büyük haber ajansı Meksika Körfezi yerine “Amerika Körfezi” adını kullanmayı reddetme kararını geri çekmediği sürece izin vermeyeceğini doğruladı.

Trump, Florida Mar-a-Lago'daki konutunda bir muhabirin sorusu üzerine “Buranın Amerika Körfezi olduğunu kabul edene kadar onları dışarıda bırakacağız” diyerek “Associated Press yasalara uymayı reddediyor” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanlığı, Trump'ın imzaladığı ve Meksika Körfezi'nin adını Amerika Körfezi olarak değiştiren kararnameye uymadığı gerekçesiyle ABD'de gazeteciliğin ana unsurlarından biri olan Associated Press muhabirlerinin Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'ne ya da Air Force One'a girmesini yasakladı. Associated Press Genel Yayın Yönetmeni Julie Pace yasağı, basın ve ifade özgürlüğünü güvence altına alan ABD Anayasasının “Birinci Değişikliğinin bariz bir ihlali” olarak kınadı.

AP, Trump'ın Meksika Körfezi'nin adını değiştirdiği kararnamenin sadece ABD'de geçerli olduğunu ve Meksika, diğer ülkeler ya da uluslararası kuruluşlar tarafından tanınmadığını açıkladı. Ajans, “Trump tarafından seçilen yeni ismi dikkate alırken, orijinal ismiyle de anılacağını” belirtti.

Trump dün, ajansın gazetecilerinin çalışmalarına saldırma fırsatını yakaladı. Cumhuriyetçi milyarder, “Bildiğiniz gibi AP seçimler hakkında, Trump hakkında, Trump'a yapılan muamele hakkında ve Trump, Cumhuriyetçiler ve muhafazakârlar hakkındaki diğer şeyler konusunda tamamen yanıldı” dedi. Trump ilk döneminde basını “halkın düşmanı” olarak tanımlamıştı.

Trump iktidara geldiğinden bu yana ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarına yönelik saldırılarını arttırdı. 1846 yılında kurulan Associated Press, çok çeşitli Amerikan ve yabancı medya kuruluşlarına makale, fotoğraf ve video sağlıyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre  Ajansın 3 binden fazla çalışanı var ve verilerine göre 2023 yılında 375 binden fazla haber-analiz, 1.24 milyon fotoğraf ve 80 bin video yayınladı.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.