Olmert'in iki devletli çözüm haritası kamuoyuna açıklandı. Peki, hangi detaylar yer alıyor?

Olmert'in iki devletli çözüm haritası, siyasi konumunun zayıf olması ve Filistin tarafının tepkisiz kalması nedeniyle başarısızlığa mahkumdu

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert 2008 yılında iki devletli bir çözüm önerisinde bulunmuştu (BBC)
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert 2008 yılında iki devletli bir çözüm önerisinde bulunmuştu (BBC)
TT

Olmert'in iki devletli çözüm haritası kamuoyuna açıklandı. Peki, hangi detaylar yer alıyor?

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert 2008 yılında iki devletli bir çözüm önerisinde bulunmuştu (BBC)
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert 2008 yılında iki devletli bir çözüm önerisinde bulunmuştu (BBC)

2008 yılında dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Ortadoğu'da barışı sağlamanın anahtarı olabileceğine inandığı gizli bir haritayı Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a sundu. Yıllardır gizli tutulan harita ilk kez film yapımcısı Norma Percy'nin pazartesi gününden bu yana iPlayer'da yayınlanan ‘İsrail ve Filistinliler: 7 Ekim'e Giden Yol’ başlıklı yeni belgeselinde ortaya çıktı.

BBC’nin internet sitesinde yayınlanan bir habere göre Olmert belgesel filmin yapımcılarına verdiği özel röportajda, işgal altındaki Batı Şeria'nın yüzde 94'ünden fazlasında bir Filistin devletinin kurulmasını öngören ve barış için ’tarihi bir fırsat’ olarak nitelendirdiği haritanın ayrıntılarını açıkladı. Harita, İsrail'in Batı Şeria ve Gazze Şeridi sınırları boyunca benzer miktarda toprak bırakması karşılığında, büyük Yahudi yerleşim birimleri de dahil olmak üzere Batı Şeria'nın yüzde 4,9'unu ilhak etmesini öngörüyor. Haritaya göre Batı Şeria ve Gazze Şeridi, daha önceki müzakereler sırasında tartışılan bir çözüm olan bir tünel veya otoyol ile birbirine bağlanacaktı.

Plan aynı zamanda çetrefilli Kudüs meselesini de ele alıyordu. Olmert, Kudüs’ün bazı bölümlerinin her iki tarafın da başkenti olmasını, Eski Şehir ve çevresindeki dini mekanları içeren ‘Kutsal Havza’nın İsrail, Filistin, Suudi Arabistan, Ürdün ve ABD'den oluşan bir mütevelli heyeti tarafından yönetilmesini öneriyordu.

Teklifin, Yahudi yerleşimlerine yansımaları çok büyük olacaktı. Planın uygulanması halinde, Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'ne dağılmış onlarca yerleşim birimi boşaltılacaktı. 2005 yılında Başbakan Ariel Şaron döneminde binlerce yerleşimcinin Gazze Şeridi'nden tahliye edilmesi, İsrail'de ulusal bir travma olarak değerlendirilmişti. Bu yüzden Batı Şeria'nın büyük bir kısmının boşaltılması, on binlerce yerleşimciyi ve gerçek bir şiddet riskini içeren çok daha büyük zorluk olacaktı.

Ancak Abbas o dönemde haritayı imzalamayı reddetti. Belgesele göre iki taraf, harita uzmanlarının bir araya gelmesi konusunda anlaştı, ancak bu toplantı hiçbir zaman gerçekleşmedi. Dönemin Filistin Devlet Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Refik el-Hüseyni o dönemdeki atmosferi “Elbette buna güldük. Yolsuzluk skandalıyla boğuşan ve istifa edeceğini açıklayan Olmert'in zayıf siyasi konumu nedeniyle planın başarısızlığa mahkûm olduğunu düşündük” diye anlattı. 2008 aralığında İsrail'in Dökme Kurşun Operasyonu'nu başlatmasına yol açan Gazze Şeridi'nden yapılan roketli saldırılar, işleri daha da karmaşık hale getirdi.

sadfrgty
Ehud Olmert'in İsrail ve Filistin devletlerini yan yana gösteren haritası (BBC)

Olmert, Abbas’ın anlaşmayı imzalamamakla akıllıca bir seçim yaptığını, çünkü daha sonra göreve gelen bir İsrail başbakanı anlaşmayı iptal etmeye kalkışsaydı, Abbas tüm dünyanın önünde İsrail'i suçlayabilirdi. Ancak Filistin devleti fikrine şiddetle karşı çıkan Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu, 2009 yılında İsrail genel seçimlerini kazanınca tamamen ortadan kalktığını söyledi.

O tarihten sonra Olmert'in planı İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirmek için kaçırılan uzun fırsatlar listesinde yerini aldı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre belgesel, İsrailli eski diplomat Abba Eban'ın 1973 yılında söylediği ve o tarihten beri İsrailli yetkililer tarafından sık sık tekrarlanan ‘Filistinliler hiçbir fırsatı kaçırmazlar’ sözüne atıfta bulunuyor.

Ancak belgesel, özellikle 1993 yılında tarihi Oslo Anlaşmalarının imzalanmasından beri gerçeğin bundan daha karmaşık olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Eski İsrail Başbakanı İzak Rabin ve Filistin lideri Yaser Arafat'ın Beyaz Saray'da el sıkışmasıyla başlayan barış süreci, trajediyle noktalansa da gerçekten umutların yeşerdiği anlar yaşandı, fakat bunlar da başarısızlıkla sonuçlandı.

Belgesel, nedenlerin karmaşık olduğuna ve her iki tarafta da suçlanacak çok şey bulunduğuna işaret etse de gerçek şu ki, koşullar barış için hiçbir zaman elverişli olmadı. Sonuç olarak Olmert'in haritası da diğer öneriler gibi, olabileceklerin bir görseli olarak kalmaya devam etti.



Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor
TT

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlarken İsrailli yetkililer, ABD'nin arabuluculuğunda Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin sağlanması için Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile dolaylı görüşmeler yaptı.

Trump’ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiğini açıklayan Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen toplantıda milyarder Cumhuriyetçi Başkan’a ödül komitesine gönderdiği adaylık mektubunun bir kopyasını sundu. Netanyahu, Beyaz Saray'da Trump ile yediği akşam yemeğinde, ABD Başkanı’nın ‘şu anda bir ülkeden diğerine, bir bölgeden diğerine barışı tesis ettiğini’ söyledi. Trump ise sık sık Norveç’teki Nobel Barış Ödülü Komitesi'nin Hindistan ile Pakistan ve Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıkları çözme çabalarını görmezden gelmesinden şikayet etti.

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasını istediğine inandığını belirten Trump, Beyaz Saray'da gazetecilerin İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmaların, taraflar arasında sürmekte olan ateşkes görüşmelerini engelleyip engellemeyeceği sorusuna verdiği yanıtta “Hamas görüşmek ve ateşkes istiyor” dedi.

Öte yandan Filistinlilerle barış istediğini söyleyen Netanyahu, ancak gelecekte kurulacak herhangi bir bağımsız Filistin devletinin İsrail'i yok etmek için bir platform olacağını belirterek, güvenlik konusunda egemenliğin İsrail'in elinde kalması gerektiğini savundu.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Filistinlilerin kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum, ancak bizi tehdit edecek hiçbir yetkiye sahip olmamalılar. Bu, genel güvenlik gibi egemenlik yetkilerinin her zaman bizim elimizde kalacağı anlamına geliyor.”

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“7 Ekim'den sonra insanlar Filistinlilerin bir devleti olduğunu, Gazze'de Hamas devleti olduğunu söylediler ve bakın ne yaptılar. Onlar bunu inşa etmediler. Onlar bunu sığınaklarda, terör tünellerinde inşa ettiler ve sonra halkımızı katlettiler, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafalarını kestiler, şehirlerimizi, kasabalarımızı ve çiftliklerimizi işgal ettiler. İkinci Dünya Savaşı ve Nazilerin işlediği Holokost’tan bu yana görmediğimiz korkunç katliamlar işlediler.”

İsrail Başbakanı, şöyle devam etti:

“Filistinli komşularımızla, bizi yok etmek istemeyenlerle barışa ulaşmak için çalışacağız ve güvenliğimizin ve egemenliğimizin her zaman bizim elimizde kalacağı bir barışa ulaşmak için çalışacağız. Şimdi insanlar, ‘Bu tam bir devlet değil, bir devlet bile değil’ diyecekler. Umurumuzda değil. Bunu bir daha asla tekrarlamayacağımıza söz verdik. Bir daha asla ve asla olmayacak.”

Diğer taraftan İran'a uygulanan sert yaptırımları uygun zamanda kaldırmak istediğini söyleyen Trump, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasının Şam'ın ilerlemesine yardımcı olacağını belirtti. İran'ın da benzer bir adım atmasını umduğunu ifade eden Trump, “Uygun zamanda bu yaptırımları kaldırmak ve onlara yeniden inşa fırsatı vermek istiyorum. Çünkü İran'ın barışçıl bir şekilde yeniden inşa olmasını istiyorum, eskisi gibi ‘Amerika'ya ölüm, İsrail'e ölüm’ gibi sloganlar atmaktan çekinmemesini istiyorum” şeklinde konuştu.

Beyaz Saray'ın geçtiğimiz hafta Kiev'e bazı silah sevkiyatlarını durdurduğunu açıklamasının ardından, ABD'nin Ukrayna'ya ‘daha fazla savunma silahı’ göndereceğini duyuran Trump, “Öncelikle savunma silahları olmak üzere daha fazla silah göndermemiz gerekecek” diyerek, barışa yanaşmaması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den duyduğu ‘memnuniyetsizliğini’ bir kez daha yineledi.

Trump, 1 Ağustos'ta yürürlüğe girecek olan ABD gümrük vergilerinin kesin tarihi olup olmadığı sorulduğunda, “Kesin diyebilirim ama yüzde 100 kesin değil. Bizi arayıp farklı bir şekilde bir şeyler yapmak istediklerini söylerlerse, buna açık olacağız” dedi. Trump pazartesi günü, Japonya ve Güney Kore gibi büyük tedarikçilerden küçük ülkelere kadar ticari ortaklarına, ABD'nin yüksek gümrük vergilerinin 1 Ağustos'ta yürürlüğe gireceğini bildirmeye başladı. Bu durum, ABD Başkanı’nın bu yılın başlarında başlattığı ticaret savaşında yeni bir aşamayı temsil ediyor.

Trump ve Netanyahu, başkanın genellikle önemli ziyaretçileri kabul ettiği Oval Ofis'te resmi görüşmeler yapmak yerine özel bir akşam yemeğinde bir araya geldi. Trump'ın bu kez Netanyahu'yu resmi olmayan bir şekilde kabul etmesinin nedeni henüz belli değil. Netanyahu, dün gece Washington'a gelmesinin ardından Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya gelerek Trump ile yapacağı görüşmelere hazırlandı.

Netanyahu, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında yeniden başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana Beyaz Saray'a üçüncü kez yaptığı ziyaret Trump’ın geçtiğimiz ay İsrail'in hava saldırılarını desteklemek için İran'ın nükleer tesislerine hava saldırısı düzenlenmesi emrini vermesinin ardından bir ilki temsil ediyor. ABD Başkanı, önce İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması emri vermiş, daha sonra 12 gün süren İsrail-İran savaşında ateşkesin sağlanmasına yardımcı olmuştu.