İran Parlamentosu, Ekonomi Bakanı’na güvenoyu vermedihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5117768-i%CC%87ran-parlamentosu-ekonomi-bakan%C4%B1%E2%80%99na-g%C3%BCvenoyu-vermedi
İran Parlamentosu, Ekonomi Bakanı’na güvenoyu vermedi
İran Ekonomi Bakanı Abdunnasır Himmeti, bugün milletvekilleri önünde sicilini savundu. (AP)
İran Parlamentosu, milletvekillerinin Mesud Pezeşkiyan hükümetinin krizleri daha da derinleştiren ekonomik dosya yönetimini sert bir dille eleştirdiği oturumda, Ekonomi Bakanı Abdunnasır Himmeti'ye güvensizlik oyu verdi.
Bugünkü parlamento oturumu, geçtiğimiz ağustos ayında göreve başlayan Pezeşkiyan hükümetinde Himmeti'nin ekonomik durumu kötüleştirmeye devam etmesine, özellikle de ulusal para biriminin değerindeki keskin düşüşe karşı çıkan milletvekillerinin konuşmalarıyla başladı.
İran parlamentosunun internet sitesine göre yaklaşık beş saat süren oturum 119 milletvekilinin talebi üzerine gerçekleşti ve ekonomi politikalarının yaşam koşulları ve enflasyon üzerindeki etkisine odaklandı.
Oturum sonunda Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, 182 milletvekilinin bakana yönelik güvensizlik oylaması lehinde oy kullandığını, 89 milletvekilinin karşı çıktığını ve bir milletvekilinin de çekimser kaldığını açıkladı. Bugünkü oturuma İran parlamentosundaki 290 milletvekilinden 273'ü katıldı.
Oturum, ekonomik dosyanın yönetimi konusunda meclis ve hükümet arasında keskin bir bölünme olduğunu ortaya koyarken, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran petrolünün satışını engellemeye odaklanan maksimum baskı stratejisini yeniden uygulamaya karar vermesinin ardından İran sokağı ekonomik dosyanın sonucunu bekliyor.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan milletvekillerine Ekonomi Bakanı’nı savunmaya çalıştı. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Pezeşkiyan, “Düşmanla ekonomik bir savaşın ortasındayız. Toplumumuzun bugün yaşadığı ekonomik sorunlar tek bir kişiyle bağlantılı değil… Bunları tek bir kişiye yükleyemeyiz” ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan bugün mecliste Ekonomi Bakanı Abdunnasır Himmeti'yi savundu. (EPA)
Birçok milletvekili seslerini yükselterek bakanı öfkeyle eleştirdi ve kötü ekonomik durumdan onu sorumlu tuttu.
Milletvekili Ruhullah Mütefekkir Azad, “İnsanlar yeni enflasyon dalgasına dayanamıyor. Döviz ve diğer malların fiyatlarındaki artış kontrol altına alınmalı” şeklinde konuştu.
Milletvekili Fatıma Muhammed Beygi de “İnsanlar ilaç ve tıbbi malzeme almaya güç yetiremiyor” dedi.
Daha önce Merkez Bankası başkanlığı yapmış olan Bakan Abdunnasır Himmeti ise “Ekonominin karşı karşıya olduğu en büyük sorun enflasyondur. Bu, ekonomiyi yıllardır etkileyen kronik bir sorun” ifadelerini kullandı.
Mesud Pezeşkiyan temmuz ayında ekonomiyi canlandırmak ve Batı'nın uyguladığı yaptırımların bir kısmına son vermek amacıyla göreve geldi.
Ancak İran'ın para biriminin (riyal) değer kaybı, özellikle de İran'ın önemli bir müttefiki olan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in aralık ayında devrilmesinden bu yana hızlandı.
Himmeti şunları söyledi: “Döviz kuru gerçek değil, mevcut fiyat enflasyonist beklentilerden kaynaklanıyor.”
‘Kronik enflasyon’
Himmeti sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke ekonomisindeki en ciddi sorun, ekonomimizi yıllardır rahatsız eden kronik enflasyondur.”
Dünya Bankası rakamlarına göre İran'ın enflasyon oranı 2019'dan bu yana yıllık yüzde 30'un üzerinde seyrediyor.
Washington merkezli kuruma göre bu oran 2023 yılında yüzde 44,5'e ulaşacak. Geçen yılın oranı ise bilinmiyor.
Batı'nın, özellikle de ABD'nin on yıllardır uyguladığı yaptırımlar İran ekonomisine zarar verdi. Washington'un 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan 2018'de çekilmesinden bu yana enflasyon daha da kötüleşti.
Geçtiğimiz ocak ayında Beyaz Saray'a dönen ABD Başkanı Donald Trump, İran'a yönelik ‘maksimum baskı’ politikasını yeniden canlandırarak İslam Cumhuriyeti'ne yönelik kısıtlamaları sıkılaştırdı.
İran anayasasına göre bakanın görevden alınması derhal yürürlüğe girecek ve hükümet yerine birini seçene kadar bir bakan vekili atanacak.
Daha sonra hükümetin yerine geçecek kişiyi sunması için üç ayı olacak ve bu kişinin atanması parlamentoda yapılacak bir başka oylamayla onaylanacak.
Nisan 2023'te parlamento üyeleri, uluslararası yaptırımlarla bağlantılı fiyat artışları nedeniyle dönemin Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı Rıza Fatımi Emin'e güvenoyu vermemişti.
Bugün karaborsada riyal, ABD doları karşısında 920 binin üzerinde işlem görürken, bu rakam 2024 yılı ortalarında 600 binin altındaydı.
Kahire'den Lapid'in Gazze Şeridi’ni Mısır'ın yönetmesi önerisine ret
Refah Sınır Kapısı’nda Gazze Şeridi sınırının Mısır tarafında insani yardım taşıyan kamyonlar, 2 Mart 2025 (AFP)
Amr İmam
İsrail'de ana muhalefet lideri Yair Lapid’in, Mısır'ın dış borçlarının silinmesi karşılığında Gazze Şeridi’nin idari ve güvenlik sorumluluklarını üstlenmesi önerisi, başta kulağa cazip gelebilir. Ancak Mısır'ın kabul etmesi halinde karşılaşacağı riskler göz önüne alındığında bu öneri bir hayalden öteye geçemiyor. Kahire ise akıllıca ve proaktif bir hamleyle Lapid’in önerisini reddetti.
Lapid'in önerisi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'nin kontrolünü devralma ve ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ yapma girişimiyle paralellik gösteriyor. Öte yandan İsrail’in ana muhalefet liderinin önerisi, Trump'ın istediği gibi savaştan zarar gören Gazzelilerin yerinden edilmesini öngörmese de İsrail'in bir güvenlik sorunu olarak gördüğü Gazze Şeridi’nden kurtulması ve yükün bölge ülkelerine kaydırılmasıyla aynı sonucu doğuracak.
Lapid'in Gazze Şeridi ile ilgili önerisi, İsrail’in Gazze’de yarattığı karmaşayı düzeltme sorumluluğundan tamamen kurtulma ve bu görevi Mısır'ın üstüne yıkma fırsatı verdiğinden bunun en büyük faydalanıcısı İsrail oluyor. Öneri, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bir Filistin devleti kurulması projesini 15 yıl süreyle askıya alınmasını öngörüyor. Bu, aynı zamanda Lapid’in Mısır'ın Gazze Şeridi'nin yönetimini devralması için önerdiği süre.
Körlemesine bir anlaşma
Daha önce de Gazze Şeridi’ni yöneten Mısır, 1948'den 1956 yılına kadar ve 1957'den 1967 yılına kadar bölgeyi askeri olarak kontrol etti. Ancak bu kontrol Arap-İsrail çatışmasından kaynaklanıyordu ve öncelikle Arapların ve Filistinlilerin çıkarlarına hizmet etmeyi amaçlıyordu.
Bugün Gazze Şeridi’nin Mısır tarafından yönetilmesi sadece İsrail'in çıkarlarına hizmet edecek ve ekonomik krizle boğuşan Mısır'a olası mali kazançlardan çok daha fazla zarar verecektir. Gazze Şeridi'ni kontrol eden Hamas Hareketi, İsrail ile varılan mevcut ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana geçen süreçte savaş sonrası Gazze'nin önemli bir parçası olmaya devam edeceğini defalarca kez gösterdi. Hamas, İsrail'in Gazze'de 15 aydır sürdürdüğü savaşın kendisini zayıflatmayı başaramadığına dair açık bir mesaj vermek amacıyla, her yeni esir takasında askeri geçit törenleri ve güç gösterileri düzenledi.
Mantıken, İsrail'in Hamas’ın üyelerine, altyapısına ve Gazze'deki tünel ağına yönelik yoğun saldırılarının onun gücünü önemli ölçüde zayıflatması gerekiyordu.
İsrail, ordusunun 15 aylık savaş boyunca yapamadığını yapabilecek başka bir ülke arıyor gibi görünüyor.
Ancak Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük yıkıma rağmen olağanüstü bir toparlanma ve yeniden örgütlenme becerisi gösterdi. Dahası, Gazze'deki kitlesel yıkım ve Gazzelilerin umutlarının tükenmesi, Hamas’a yeni katılımları cezbettiğinden onu daha da güçlendireceği kesin.
Mısır'ın Gazze'nin kontrolünü devralması ve Mısır askerlerinin ve polisinin Filistin topraklarında konuşlanması onu, geçmişte Gazze'de herhangi bir yabancı gücün varlığını bir saldırı eylemi olarak göreceğini defalarca kez açıklayan Hamas ile karşı karşıya getirecektir.
Hamas yetkililerinden bazıları, son haftalarda Hamas’ın Gazze'deki sivil işlerin İsrail’in yürüttüğü savaşın sona ermesinin ardından oluşturulacak bir Filistin yönetimine devredilmesini kabul edebileceğini ima ettiler. Böyle bir yetki Hamas'a silahlarını muhafaza etme ve Lübnan'daki Hizbullah'a benzer şekilde gölgede kalma şansı verir.
Gazze Şeridi sınırı yakınlarında konuşlu İsrail tankları, 2 Mart 2025 (Reuters)
Ancak bu senaryo, her ikisi de Hamas'ın Gazze'deki varlığını tamamen sona erdirmek isteyen İsrail ya da ABD için kabul edilebilir değil. Ancak İsrail muhalefet lideri Yair Lapid'in önerisiyle İsrail, ordusunun Hamas'ı yok etmek, Gazze'deki varlığını sona erdirmek ve İsrail'in Hamas'tan kurtulmasına yardımcı olmak gibi 15 aydır yürüttüğü savaş boyunca yapamadığını yapabilecek başka bir ülke arıyor gibi görünüyor. Mısır da bunu kategorik olarak reddediyor.
B Planı
Yair Lapid, 25 Şubat'ta Washington'da muhafazakâr eğilimli Demokrasileri Savunma Vakfı'nda yaptığı konuşmada, Mısır'ın Gazze'nin kontrolünü devralması önerisini ortaya attı.
Bu gelişme, Trump'ın Filistin bölgesine yönelik planına alternatif oluşturmayı amaçlayan Mısır'ın Gazze'nin yeniden inşasına yönelik planını görüşmek üzere bazı Arap ülkelerinin liderinin Riyad'da bir araya gelmesinden birkaç gün sonra ve yarın (4 mart) Kahire'de yapılması planlanan ve muhtemelen Mısır’ın söz konusu planının görüşülüp onaylanacağı Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nden birkaç gün kala yaşandı.
Mısır’ın planı, özellikle Hamas'ın Gazze’de savaş sonrası dönemin ayrılmaz bir parçası olmak istemesi nedeniyle, finansman ve Gazze'nin yönetiminin geleceği konularında bazı zorluklarla karşı karşıya.
Zirvede bir araya gelen Arap liderler, Mısır'ın planını onaylarlarsa, ABD ve İsrail’in Gazze'yi boşaltmayı ve kontrol etmeyi öngören planları karşısında Arap ülkelerinin ortak tutumunu teyit eden güçlü bir mesaj vermiş olacaklar. Aynı zamanda işgal altındaki Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi'nde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının başlangıcı olarak Gazze'nin iki milyondan fazla sakinini topraklarında tutmanın önemine yönelik Arap ülkelerinin desteğini de ortaya koyacak.
İsrail’de ana muhalefet lideri Yair Lapid Knesset'te (İsrail parlamentosu) konuşma yaparken, (AP)
Mısır'ın planı, savaş nedeniyle harabe dönmüş olan Gazze'nin, Gazzelileri yerinden ya da tahliye etmeden yeniden inşa edilmesini öngörüyor.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre Gazze Şeridi’ni üç bölgeye ayıran ve yeniden inşasını aşamalı olarak Gazze’nın güneyinden başlayarak, sonra orta kesimlerine ve son olarak da kuzeyine doğru ilerlemesi öngörülen plana göre Gazze'nin içinde güvenli bölgeler oluşturulacak ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik ve içme suyuna sahip mobil evler kurulacak. Plan çerçevesinde ayrıca beş yıl kadar sürmesi beklenen yeniden inşa sürecinde, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrinden kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na kadar yeniden inşaya hazırlık olarak yüz binlerce ton moloz da kaldırılacak.
Halat çekme yarışı
Mısır'ın planı, özellikle Hamas'ın savaş sonrası dönemin ayrılmaz bir parçası olmak istemesi nedeniyle, finansman ve Gazze'nin yönetiminin geleceği konularında bazı zorluklarla karşı karşıya. Basında yer alan haberlere göre Mısır, planın Trump'ın onayını alabilmesi için Hamas'a geri çekilmesi yönünde baskı yapıyor.
Ancak Gazze'deki varlığına son vermesi ve Gazze halkına onsuz bir gelecek sunması gerektiğine dair bölgesel ve uluslararası fikir birliği göz önüne alındığında, seçenekleri sınırlı olsa da hareketin kolay kolay geri adım atması beklenmiyor.
Trump’ın İsrail’e Gazze’de istediği gibi hareket etmesi için yeşil ışık yakması ve savaşa yeniden başlama seçeneğini masaya koyması nedeniyle Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki varlığını sürdürmesi, mevcut ateşkesin çökmesi riski yaratırken sivillere yönelik daha geniş çaplı bir katliama kapıyı aralıyor. İsrail içinde ise özellikle Hamas'ın elindeki son İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasının ardından, daha önce savaşın hedefleri arasında açıklanan; Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine ulaşılmasını isteyen aşırı sağcı siyasetçiler tarafından savaşa devam edilmesi yönünde baskılar artıyor.
Çatışmaların yeniden başlaması İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun da çıkarlarına hizmet edebilir. Çünkü bu durum koalisyon hükümetini bir arada tutmasına ve dağılmasını engellemesine yardımcı olabilir.
Tüm bu faktörler, İsrail'in siyasi çıkarlarına ve daha fazla Filistinli kanı dökme arzusuna hizmet etmek için Gazze'deki ateşkesi bozma olasılığını güçlendiriyor. Çatışmaların yeniden başlaması aynı zamanda İsrail'in Gazze'deki yakıp yıkma politikasına da hizmet ederek, bağımsız bir Filistin devleti kurma girişimlerini engellemek amacıyla Batı Şeria'nın geri kalanını da kademeli olarak ilhak etmesinin önünü açacaktır.
Ancak tüm bu planların, bağımsız bir Filistin devleti kurulması hayalini ortadan kaldırmak isteyenlerle onu canlı tutmak isteyenler arasındaki nüfuz mücadelesi karşısında kolay pes etmeyecek olan Mısır ve Arap ülkelerinin güçlü direnişiyle karşılaşması bekleniyor.
Kahire'de yapılması planlanan Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi, Arap devletlerinin bu mücadeleyi sonuna kadar götürme kararlılığının ilk gerçek sınavı olacak.