Trump: Amerika geri döndü... Grönland'ı alacak ve Panama Kanalı'nı geri alacak

ABD Başkanı Donald Trump Kongre'de yaptığı konuşmada (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump Kongre'de yaptığı konuşmada (Reuters)
TT

Trump: Amerika geri döndü... Grönland'ı alacak ve Panama Kanalı'nı geri alacak

ABD Başkanı Donald Trump Kongre'de yaptığı konuşmada (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump Kongre'de yaptığı konuşmada (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam Kongre'de yaptığı konuşmada, “Amerika'nın geri döndüğünü” ve Amerikan rüyasının “durdurulamaz” olduğunu ilan ederek, ikinci döneminin bir buçuk ayında ABD'nin kendine olan güvenini yeniden kazandığını vurguladı.

78 yaşındaki başkanın Temsilciler Meclisi salonuna gelişi yüksek sesle duyuruldu. Milyarder, Cumhuriyetçi milletvekillerinin arasından geçerek kürsüye ulaştı ve konuşmasını Meclis Başkanı ile resmi olarak Senato Başkanı olan Başkan Yardımcısı JD Vance'in gözetiminde yaptı.

First Lady Melania Trump ve Başkan'ın en yakın danışmanı Elon Musk, Temsilciler Meclisi salonunda oturdular ve izleyiciler tarafından ayakta alkışlandılar. Öte yandan Demokrat milletvekilleri, Trump'ın Kiev'e ABD askeri yardımını kesme kararının ardından Ukrayna'ya destek jesti olarak, Ukrayna bayrağının renkleri olan sarı ve mavi giysiler giydiler.

Cumhuriyetçi Başkan Beyaz Saray'a döndükten sonra Kongre'de yaptığı ilk konuşmada, “Amerika geri döndü” dedi. “Amerikan Rüyası büyüyor- her zamankinden daha büyük ve daha iyi. Amerikan rüyası durdurulamaz ve ülkemiz dünyanın daha önce hiç görmediği ve belki de bir daha asla göremeyeceği bir geri dönüşün eşiğinde” ifadelerini kullandı.

Trump konuşmasına başlar başlamaz, bazı Demokrat milletvekilleri Başkanı yuhalamaya başladı. Milletvekillerinin Trump'ın konuşmasını defalarca kesmesi üzerine Temsilciler Meclisi Başkanı, sözlerini kesmeleri halinde onları salondan çıkarmakla tehdit etti ve gerçekten de Demokrat Temsilci Al Green, Trump'ın konuşmasını kestikten sonra salondan çıkarıldı.

ABD Başkanı selefi Joe Biden'ı ABD tarihinin en kötü başkanı olarak nitelendirdi. ABD Başkanı ayrıca milyarder danışmanı Elon Musk'ı ve federal hükümet harcamalarını azaltma konusunda liderlik ettiği “Hükümet Verimlilik İdaresi”ni övdü. Trump, Cumhuriyetçi milletvekillerinin alkışları arasında ayağa kalkan Musk'a hitaben “Teşekkürler Elon, çok sıkı çalışıyor” dedi. Çok teşekkür ederim, minnettarız.”

Trump, “Gümrük vergileri Amerika'yı yeniden zengin ve büyük yapacak,” dedi. Bu gerçekleşecek ve çok hızlı bir şekilde gerçekleşecek. Bazı aksaklıklar olacak ama biz bunu sorun etmiyoruz ve etkisi de büyük olmayacak. Gümrük vergileri sadece Amerikan istihdamını korumakla ilgili değil. Ülkemizin ruhunu korumakla ilgili.” Cumhuriyetçi Başkan, ürünlerini Amerika Birleşik Devletleri'nde üretmeyenleri “bazı durumlarda oldukça büyük” tarifeler ödemek zorunda kalacağı konusunda uyardı.

Trump, bu tarifelerin "trilyonlarca dolar" gelir yaratacağının sözünü verdi ve bunların aynı zamanda iş fırsatları da yaratacağını vurguladı. İç meselelerle ilgili olarak Trump, ABD'nin "artık tetikte olmayacağını" ilan etti; bu, muhafazakarların azınlıkların taleplerini karşılamada aşırı katılık olarak gördükleri durumu tanımlamak için kullandıkları aşağılayıcı bir terimdir. Aynı şekilde Trump, ABD'nin "ulusal güvenliğine tehlikeli bir tehdit" oluşturan "Meksika uyuşturucu kartellerine karşı savaş açma" sözü verdi. "Çeteler Amerika'ya savaş açıyor, artık Amerika'nın da çetelere savaş açmasının zamanı geldi, biz de bunu yapıyoruz" dedi ve bu kartellerden birçoğunu terör örgütleri listesine aldığını anımsattı.

Trump konuşmasında Avrupa Birliği ile Kanada, Brezilya, Hindistan, Meksika ve Güney Kore gibi ülkeleri “adil olmayan” ticaret uygulamaları nedeniyle eleştirdi. “Bu, hem dostlar hem de düşmanlar tarafından yapılıyor” dedi. Bu sistem Amerika Birleşik Devletleri için adil değil ve hiçbir zaman da olmadı” dedi. ABD'nin 2 Nisan'da ticaret ortaklarına benzer tarifeler uygulayacağını belirtti.

ABD Başkanı, bir Hong Kong şirketinin kanalın her iki ucunda bulunan iki limanı satmak üzere ABD'li bir konsorsiyumla ön anlaşma yapmasının ardından, ülkesinin Panama Kanalı'nı “geri almaya” başladığını duyurdu. “Ulusal güvenliğimizi daha da güçlendirmek için yönetimim Panama Kanalı'nı geri alacak ve bunu yapmaya başladık bile” diyerek, Onu geri alıyoruz” ifadesini kullandı.

Trump, Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy'den Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş konusunda müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu ifade eden bir mektup aldığını söyledi. “Bugün erken saatlerde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'den önemli bir mesaj aldım. “Mesajda Ukrayna'nın kalıcı barışın sağlanması için en kısa zamanda müzakere masasına oturmaya hazır olduğu belirtiliyordu. Hiç kimse barışı Ukraynalılardan daha fazla isteyemez” dedi.

ABD Başkanı, ülkesinin Grönland'ı kontrol etme arzusunu yineleyerek, Danimarka'ya bağlı özerk bölgenin sakinlerine ABD'nin “sizi güvende tutacağı” güvencesini verdi. “Uluslararası küresel güvenlik için (Grönland'a) gerçekten ihtiyacımız var- ve sanırım bunu elde edeceğiz. Öyle ya da böyle, bunu elde edeceğiz (...) Birlikte Grönland'ı daha önce hayal bile edemeyeceğimiz yüksekliklere taşıyacağız” ifadelerini kullandı.



Devrimci rüyanın sonu: Demokrasiye doğru

Cezaevindeki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın destekçileri, örgütüne silah bırakıp kendini feshetme çağrısı yapmasının ardından fotoğrafını taşıyorlar (AFP)
Cezaevindeki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın destekçileri, örgütüne silah bırakıp kendini feshetme çağrısı yapmasının ardından fotoğrafını taşıyorlar (AFP)
TT

Devrimci rüyanın sonu: Demokrasiye doğru

Cezaevindeki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın destekçileri, örgütüne silah bırakıp kendini feshetme çağrısı yapmasının ardından fotoğrafını taşıyorlar (AFP)
Cezaevindeki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın destekçileri, örgütüne silah bırakıp kendini feshetme çağrısı yapmasının ardından fotoğrafını taşıyorlar (AFP)

Refik Huri

Bir Kürt atasözü “Kürtlerin dağlardan başka dostu yoktur” der. Büyük Alman oyun yazarı Bertolt Brecht ise “Kahramanlara ihtiyaç duyan ülkeler şanslı değildir” der. Ama o ülkelerde kahraman kıyafetini giyenler şanslıdır. Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan ise bunlar arasında değil. Esed rejiminin koruması altında, Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ndeki üslerinden Türkiye'ye karşı gerilla savaşı yürüttü. Türkiye'nin baskısı sonucunda Esed rejiminin kendisini terk etmesi ile birlikte, 1999'dan bu yana tutulduğu Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda kendisini tutuklu buldu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şansı ise hep yaver gidiyor. Ne zaman başını derde soksa, biri gelip onu kurtarıyor. Son zamanlarda da şans yine ona güldü. Esed rejimini Heyet Tahrir el-Şam aracılığıyla devirdi, Irak, Libya, Katar ve Suriye'deki askeri üslerinin konumunu sağlamlaştırdı. Başkan Joe Biden kâbusu, Başkan Donald Trump'ın Beyaz Saray'a gelmesiyle onun için bir rüyaya dönüştü. Zira Trump’ın Suriye'de Kürt çoğunluklu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) üzerindeki Amerikan şemsiyesini çekmesi ve Ankara'nın onu vurmasına izin vermesi bekleniyor. Ardından büyük ödül geldi; Abdullah Öcalan cezaevinden bir mektup göndererek güçlü örgütüne “kendinizi feshedin, silahları bırakın, devlet ve toplum ile bütünleşin” çağrısı yaptı.

Bölgedeki son Marksist militan liderin, Kürtlerin hakları için 47 yıldır Türk devletine karşı mücadele veren devrimci rüyanın sonunu ilan etmesi basit bir olay değil. Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda yıkılmasından itibaren, Kürtlerin önünde büyük güçlerin ve yeni ortaya çıkan devletlerin oluşturduğu kalın bir duvar örüldü. Türkiye, Suriye, Irak ve İran'daki Kürtleri kapsayan Kürt sorununa ulusal bir çözüm yok. Kürtlerin her ülke içindeki statüleri ile ilgili uzlaşılara varma veya düzenlemelerde bulunma çabaları tökezliyor. İran’da hiçbir şeyleri yok, Suriye'de özyönetimin geleceği yok, Irak'ta ise federalizmden daha fazlası yok. Irak Kürdistan bölgesinde bağımsızlık referandumu yapıldığında, ABD, Irak hükümetinin projeyi başarısızlığa uğratmasına ve Kürdistan'ın bazı bölgelerini kontrol etmesine izin vermişti. 12 milyon Kürt'ün yaşadığı Türkiye'de kimlik, kültür ve Kürtçe eğitim konusunda varılan mutabakatlar bile uygulanmıyor. PKK'nın Irak'ta bulunan Kandil Dağı'ndaki üsleri üzerinden silahlı mücadeleyle bu duvarı yıkma veya kendisinde bir gedik açma çabaları, sonunda beyhude egzersizlere dönüştü.

Öcalan, demokrasi dışında bir çözümün olmadığını kabul etmiş durumda. Mektubunda, PKK'nın ortaya çıkış koşullarını şöyle açıklıyor: “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkârı, başta ifade olmak üzere, özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.” Öcalan, 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöktüğünü, ülkede kimlik inkarının çözüldüğünü, ifade özgürlüğünde gelişmeler sağlandığını da kaydediyor ve ekliyor: “Tüm bunlar PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nın; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.”

Öcalan, örgütün kuruluş amacının aksine mektubunda ​​şunları söyledi: “Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler gibi aşırı milliyetçiliğe dayalı çözümleri reddediyoruz, çünkü bunlar tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.” Sadece şunları talep etti: “Kimliklere saygı, ifade özgürlüğü, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapıları kurmaları, ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.” Başka bir deyişle, son Marksist devrimci “silahlı mücadelenin çözümün temeli olmadığını” itiraf etti. Kendisine günaydın diyelim, 47 yıllık mücadeleden sonra bu sonuca varabildi.

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın, “Öcalan Kürt milliyetçiliğinden yola çıkan bir isimdi, Marksizm ile hiçbir bağı yoktur, örgütü de hiçbir zaman sosyalist bir örgüt olmamıştır” şeklindeki açıklaması da durumu değiştirmiyor. Yaşananlar ister toplumsal değişim ister ulusal kurtuluş bağlamında olsun, Latin Amerika'daki devrimci şiddet hareketlerinden Ortadoğu'daki kurtuluşçu şiddet hareketlerine kadar tüm silahlı devrimci hareketler için ders niteliğindedir. En büyük meydan okuma, sadece güçlü liderin kayıtsız şartsız teslim olması karşılığında bir şeyler teklif etmesi gereken Erdoğan için değil, aynı zamanda İran, İsrail ve nüfuzunu genişletmek veya başkalarının haklarını inkâr etmek için silahlı güç kullanan her devlet için de meydan okuma büyüktür. İran'ın silahlı güçleri İslam başlığı altında bir Pers imparatorluğunun kurulmasını garanti etmez, İsrail’in gücü Filistin halkının devlet hakkını ortadan kaldırmaz, Hamas'ın ve Hizbullah'ın silahları da Filistin'i özgürleştirmez.

Abdullah Öcalan (Apo), Antonio Gramsci'nin yıllar önce vardığı ve Hapishane Defterleri’nde bahsettiği tarihsel kaçınılmazlığa ulaşana kadar cezaevlerinde ve askeri operasyonlarda çok sayıda yoldaşını kaybetti ve Türkiye içinde çok fazla zarara neden oldu. Gramsci'den önce de Marx, “İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar ama kendi keyiflerine göre değil” demişti.