Putin'e saldırmaktan Zelenskiy'yi eleştirmeye… ABD Dışişleri Bakanı'nın dönüşüm yolculuğu

Rubio bir zamanlar Ukrayna'nın önde gelen destekçilerinden biriydi... Artık değil

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray'da Trump ile Zelenskiy arasındaki görüşmeye katıldı. (EPA)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray'da Trump ile Zelenskiy arasındaki görüşmeye katıldı. (EPA)
TT

Putin'e saldırmaktan Zelenskiy'yi eleştirmeye… ABD Dışişleri Bakanı'nın dönüşüm yolculuğu

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray'da Trump ile Zelenskiy arasındaki görüşmeye katıldı. (EPA)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray'da Trump ile Zelenskiy arasındaki görüşmeye katıldı. (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump'ın yaklaşık bir hafta önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'ye saldırmasını ve onu Rusya ile savaşı sona erdirmek için taviz vermemesi halinde Üçüncü Dünya Savaşı ile ‘kumar oynamakla’ suçlamasını yakından izledi.

Sözlü tartışma sırasında, daha önce Rusya karşıtı olarak başkanlığa adaylığını koyan Rubio, Oval Ofis'teki bir koltukta sessizce oturuyordu. ‘Çatık kaşlı’ Rubio’nun görüntüsü internette hızla viral oldu ve bir sosyal medya kullanıcısı onu ‘kanepedeki ceset’ olarak adlandırdı.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre Rubio'nun olumsuz performansı, bir zamanlar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e saldıran ve onu ‘gangster’, ‘haydut’ ve ‘savaş suçlusu’ olarak nitelendiren bir adamdan gelen ‘çarpıcı bir gösteriydi’.

Rubio'nun Dışişleri Bakanlığı'na yükselmesi, onu Trump'ın pozisyonlarını benimsemeye ve Ukrayna'ya uzun süredir verdiği desteği terk etmeye zorlamış gibi görünüyor. Guardian, Rubio'nun pozisyonunun ne kadar değiştiğini göstermek için Rusya ve Ukrayna ile ilgili geçmişteki sekiz yorumunu sıraladı:

Mart 2014: “Ukrayna halkına yardım etmeliyiz”

Rubio, 2010 yılında Florida Senatosu'ndaki koltuğunu kazandıktan sonra, özellikle Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesinin ardından Ukrayna'nın açık sözlü bir savunucusu haline geldi. Rubio, Senato'da yaptığı bir konuşmada, “Bence yapmamız gereken ilk ve en önemli şey Ukrayna halkına ve Ukrayna'nın geçici hükümetine ülkelerinin egemenliğini korumalarında yardımcı olmaktır” dedi.

Ekim 2015: “Putin bir gangster ve bir haydut”

Rubio, 2015 yılında başkanlık kampanyasını başlattıktan sonra kendisini dış politika konusunda en güçlü aday olarak sundu ve Beyaz Saray'a geçtiğinde Putin'le doğrudan yüzleşeceği sözünü verdi. Rubio bir mitingi sırasında şunları söyledi: “Göreve geldiğimde Moskova üzerindeki baskıyı arttırmak için hızla harekete geçeceğim. Benim yönetimim altında Vladimir Putin'le görüşmek için ricada bulunulmayacak. Ona olduğu gibi davranılacak: bir gangster ve bir haydut.”

Ocak 2017: “Putin bir savaş suçlusu”

Trump 2016 seçimlerinde Hillary Clinton'ı mağlup ettikten sonra Exxon Mobil'in eski CEO'su Rex Tillerson'ı Dışişleri Bakanı olarak aday gösterdi. Tillerson'ın onay oturumu sırasında Rubio adaya Putin hakkındaki görüşlerini sordu: “Putin bir savaş suçlusu mu?” Tillerson cevap verdi: “Ben olsam bu terimi kullanmazdım.” Rubio şöyle dedi: “Vladimir Putin'in bir savaş suçlusu olduğunu söylemek zor olmamalı. Evrensel olarak kabul edildiğini düşündüğüm bu şeyi söyleyememeyi sinir bozucu buluyorum.”

Mart 2022: “Ukraynalılar savaşmak isterlerse onları destekleyeceğiz”

Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'yı geniş çaplı işgaline başlamasının ardından Rubio, Biden yönetimine Kiev'e verdiği destek konusunda güçlü bir mesaj göndermesi çağrısında bulundu. “Ne olursa olsun, her zaman ilişki içinde olduğumuz gerçek, meşru bir Ukrayna devleti olmalıdır. Savaşmaya istekli oldukları takdirde onları destekleyeceğimizi neden açıkça söylemeye başlayamıyoruz bilmiyorum” ifadelerini kullanan Rubio ayrıca Rusya'ya yönelik yaptırımları da övdü.

Mayıs 2024: Rubio, ‘diktatör’ Vladimir Putin'e saldırıyor

Trump'ın 2024'te yeniden Cumhuriyetçi başkan adaylığını garantilemesinin ardından Rubio dış politika konusundaki görüşlerini biraz değiştirmiş gibi göründü. Şubat 2024'te, Ukrayna için fon içeren bir dış yardım paketine karşı çıktı ve ABD'nin Kiev için daha fazla parayı onaylamadan önce güney sınırını güvence altına alması gerektiğini söyledi.

Bu değişime rağmen Rubio, Putin'i eleştirmeye devam etti ve Rusya Devlet Başkanı'nın mayıs ayındaki yemin töreninde sosyal medya üzerinden şu paylaşımı yaptı: “Seçimleri yine çalan diktatör Vladimir Putin, yemin törenini propaganda olarak kullanıyor. Otoriter bir diktatörün demokratik yollarla seçilmiş bir lider kılığına bürünmesinin bir başka örneği.”

Ocak 2025: “Ukrayna kabul etmek zorunda kalacak”

Trump'ın Rubio'nun Dışişleri Bakanı adaylığını açıklamasının ardından Rubio, Ukrayna'nın savaşı sona erdirmek için ‘tavizleri’ kabul etmesi gerektiğini vurguladı. Kongre'deki onay oturumu sırasında, “Rusya uzlaşmak zorunda kalacak ama Ukrayna da öyle” dedi.

Şubat 2025: Zelenskiy'nin zamanımızı boşa harcadığı için özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum

Geçen hafta Trump'ın Zelenskiy ile görüşmesi sırasında gözle görülür bir şekilde rahatsız görünmesine rağmen Rubio, ABD Başkanı’nın davranışını savundu ve felaketle sonuçlanan görüşmeden saatler sonra Ukrayna liderini azarladı. Rubio CNN'e yaptığı açıklamada, “Zelenskiy'nin buraya gelip düşmanca davranmasına hiç gerek yoktu. Bence böyle bir toplantıda vaktimizi boşa harcadığı için özür dilemeli” ifadelerini kullandı.

CNN'den Kaitlan Collins, Rubio'ya bir zamanlar Putin'e ‘savaş suçlusu’ olarak saldırdığını hatırlattığında, Rubio şu cevabı verdi: “Şu anda dışişleri bakanı olarak benim görevim başkanla birlikte çalışarak barışı getirmek ve bu çatışmayı sona erdirmek... Bence öncelikli hedefi savaş başlatmak değil, savaşları önlemek ve sona erdirmek olan bir başkanımız olduğu için gurur duymalı ve çok mutlu olmalıyız.”

Mart 2025: Bu nükleer güçler arasında bir vekalet savaşı

Rubio çarşamba günü Fox News'e verdiği demeçte, Rusya'nın savaşla ilgili görüşlerine katıldığını ifade ederek, “Bu nükleer güçler arasında bir vekalet savaşı ve sona ermeli” dedi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rubio'nun yorumuna katılarak şunları söyledi: “Bu, başkanımız ve dışişleri bakanımız tarafından defalarca ifade edilen pozisyonla tamamen uyumludur.”



Ukrayna'yla maden anlaşmasını askıya alan ABD, yüzünü Afrika ülkesine döndü

Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)
Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)
TT

Ukrayna'yla maden anlaşmasını askıya alan ABD, yüzünü Afrika ülkesine döndü

Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)
Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)

Volodimir Zelenski'yi 28 Şubat'ta Oval Ofis'te ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump'ın kameralar önünde Ukrayna Devlet Başkanı'yla tartışması üzerine imzalanamayan nadir toprak elementleri anlaşmasının akıbeti merakla bekleniyor. 

Londra merkezli Financial Times (FT), Washington'ın benzer bir anlaşma için Kongo Demokratik Cumhuriyeti'yle (KDC) masaya oturduğunu bildirdi.

Bakır, kobalt ve uranyum zengini Orta Afrika ülkesindeki Félix Tshisekedi yönetiminin, kendilerine destek karşılığında ABD'nin nadir bulunan madenlere erişimini artırabileceğini Trump yönetimine aktardığı bildirildi. 

Geçen ay yapılan öneride, yardımların karşılığında keşif haklarının verilebileceği vurgulandı.

FT'nin resmi belgelere ve konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi kişilere dayandırdığı habere göre, son günlerde görüşmeler ciddiyet kazansa da aşılması gereken birkaç engel daha var. 

KDC'de 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup orduyla mücadeleyi sürdürüyor. Yeni yılla birlikte çatışmalarda da artış görüldü. 

Doğrudan Ruanda yönetimi tarafından yönetildiği ve binlerce askerin dahil edildiği öne sürülen örgüt, Goma ve Bukavu gibi iki büyük kentle birlikte maden zengini başka bölgeleri de kontrol ediyor.

Kongolu yetkililerin ABD'yle anlaşma yaparak bu sorunu çözmeye çalıştığı bildiriliyor. 

Şubat sonlarında Kongolu senatör Pierre Kanda Kalambayi'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya gönderdiği mektupta, askerlerin eğitilmesi ve donatılması karşılığında Amerikan şirketlerine maden çıkarma hakkının verilmesinin teklif edildiği aktarıldı. 

Kalambayi, bu hamlenin ülkelerindeki Çin nüfuzunun kırılmasına da yarayacağını söylemiş. 

FT, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden birinin kendilerine "KDC ileri seviye teknolojiler için gerekli mineraller konusunda dünyada önemli bir paya sahip. ABD şirketleriyle ortaklıklar ABD ve KDC ekonomilerini geliştirir, daha fazla kalifiye iş imkanı yaratır ve ülkeyi bölgesel ve küresel değer zincirlerine entegre eder" dediğini aktarıyor.

Tshisekedi'nin sözcüsü Tina Salama, X'te yaptığı açıklamada ülkelerinden kaçırılan madenlerin doğrudan kendilerinden alınması için ABD'nin bölgeye davet edildiğini doğruladı. 

Beyaz Saray ise henüz konuyla ilgili yorum yapmadı.

JS Held adlı danışmanlık şirketinden Indigo Ellis, KDC'deki çatışmalara dikkat çekerek "Bu, çaresizlikten yapılan bir hamleye benziyor" yorumunu yaptı.

KDC'nin doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009'da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla 23 Mart Hareketi adı altında ortaya çıkan örgüt, daha sonra M23 şeklinde anılmaya başlanmıştı.

M23 militanlarının çoğu, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.

Tshisekedi, 2023'teki açıklamasında gerekirse Ruanda'yla savaşa girebileceklerini söylemiş, Kagame de "Savaşa hazırız" demişti.

Freeport-McMoRan'ın 2016'da çekilmesiyle birlikte Amerikan madencilik devlerinden herhangi biri KDC'de faaliyet göstermiyor. 

Grönland'ı Danimarka'dan alma ve Ukrayna'yla anlaşma imzalamaya yönelik hamleler, Trump yönetiminin kritik madenler konusuna verdiği önemi ortaya koyuyor. 

Independent Türkçe, Financial Times, Reuters