Ukrayna'yla maden anlaşmasını askıya alan ABD, yüzünü Afrika ülkesine döndü

Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)
Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)
TT

Ukrayna'yla maden anlaşmasını askıya alan ABD, yüzünü Afrika ülkesine döndü

Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)
Ruanda'nın cep telefonlarında kullanılan koltan gibi madenlerin yataklarının kontrolünü komşusundan aldığı öne sürülüyor (AFP)

Volodimir Zelenski'yi 28 Şubat'ta Oval Ofis'te ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump'ın kameralar önünde Ukrayna Devlet Başkanı'yla tartışması üzerine imzalanamayan nadir toprak elementleri anlaşmasının akıbeti merakla bekleniyor. 

Londra merkezli Financial Times (FT), Washington'ın benzer bir anlaşma için Kongo Demokratik Cumhuriyeti'yle (KDC) masaya oturduğunu bildirdi.

Bakır, kobalt ve uranyum zengini Orta Afrika ülkesindeki Félix Tshisekedi yönetiminin, kendilerine destek karşılığında ABD'nin nadir bulunan madenlere erişimini artırabileceğini Trump yönetimine aktardığı bildirildi. 

Geçen ay yapılan öneride, yardımların karşılığında keşif haklarının verilebileceği vurgulandı.

FT'nin resmi belgelere ve konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi kişilere dayandırdığı habere göre, son günlerde görüşmeler ciddiyet kazansa da aşılması gereken birkaç engel daha var. 

KDC'de 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup orduyla mücadeleyi sürdürüyor. Yeni yılla birlikte çatışmalarda da artış görüldü. 

Doğrudan Ruanda yönetimi tarafından yönetildiği ve binlerce askerin dahil edildiği öne sürülen örgüt, Goma ve Bukavu gibi iki büyük kentle birlikte maden zengini başka bölgeleri de kontrol ediyor.

Kongolu yetkililerin ABD'yle anlaşma yaparak bu sorunu çözmeye çalıştığı bildiriliyor. 

Şubat sonlarında Kongolu senatör Pierre Kanda Kalambayi'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya gönderdiği mektupta, askerlerin eğitilmesi ve donatılması karşılığında Amerikan şirketlerine maden çıkarma hakkının verilmesinin teklif edildiği aktarıldı. 

Kalambayi, bu hamlenin ülkelerindeki Çin nüfuzunun kırılmasına da yarayacağını söylemiş. 

FT, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden birinin kendilerine "KDC ileri seviye teknolojiler için gerekli mineraller konusunda dünyada önemli bir paya sahip. ABD şirketleriyle ortaklıklar ABD ve KDC ekonomilerini geliştirir, daha fazla kalifiye iş imkanı yaratır ve ülkeyi bölgesel ve küresel değer zincirlerine entegre eder" dediğini aktarıyor.

Tshisekedi'nin sözcüsü Tina Salama, X'te yaptığı açıklamada ülkelerinden kaçırılan madenlerin doğrudan kendilerinden alınması için ABD'nin bölgeye davet edildiğini doğruladı. 

Beyaz Saray ise henüz konuyla ilgili yorum yapmadı.

JS Held adlı danışmanlık şirketinden Indigo Ellis, KDC'deki çatışmalara dikkat çekerek "Bu, çaresizlikten yapılan bir hamleye benziyor" yorumunu yaptı.

KDC'nin doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009'da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla 23 Mart Hareketi adı altında ortaya çıkan örgüt, daha sonra M23 şeklinde anılmaya başlanmıştı.

M23 militanlarının çoğu, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.

Tshisekedi, 2023'teki açıklamasında gerekirse Ruanda'yla savaşa girebileceklerini söylemiş, Kagame de "Savaşa hazırız" demişti.

Freeport-McMoRan'ın 2016'da çekilmesiyle birlikte Amerikan madencilik devlerinden herhangi biri KDC'de faaliyet göstermiyor. 

Grönland'ı Danimarka'dan alma ve Ukrayna'yla anlaşma imzalamaya yönelik hamleler, Trump yönetiminin kritik madenler konusuna verdiği önemi ortaya koyuyor. 

Independent Türkçe, Financial Times, Reuters



BK'nin eski savunma bakanı: "ABD'nin NATO'dan çıkması dünyanın sonu değil"

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

BK'nin eski savunma bakanı: "ABD'nin NATO'dan çıkması dünyanın sonu değil"

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Donald Trump'ın ABD'nin örgütten çekilme tehditlerini yerine getirmesi halinde Britanya ve diğer Avrupa ülkeleri NATO'yu devralmaya hazır olmalı.

Trump'ın Ukrayna'ya vermeyi kestiği Amerikan askeri yardımını üstlenmeli ve Rusya lideri Vladimir Putin'in çatışmayı kazanmasını engellemeli.

Cumartesi günü eski Muhafazakar Savunma Bakanı Sör Ben Wallace'ın verdiği güçlü mesaj buydu.

Sör Ben, "ABD'nin güvenlik garantilerini cepte göremeyeceğimiz yeni bir döneme tanıklık ediyoruz" dedi.

Başkan Trump'ı Ukrayna'yı "zorbalamaya" ve Rusya'yı yenme umutlarını "boğmaya" çalışmakla suçladı.

Sör Ben, BBC'ye "Putin'in kazanmasına izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

Amerikalılar ne isterlerse yapabilir ama Trump'ın öğeneceği şey... Ukraynalıların güçlü insanlar olduğu. Putin durmayacak ve Başkan Trump da böyle düşünerek saflık ediyor.

Sör Ben, Trump'ın Putin'e mesajının şu olduğunu söyledi:

Ukrayna'yı zorbalayacağım ve Rusya'ya umut vereceğim.

Sözlerine şöyle devam etti:

Rusya'yı geri püskürtüp Putin'in masaya oturması gerektiğini düşünmesini sağlamak istiyorsanız bu tamamen yanlış bir mesaj. Donald Trump, Putin'le mücadele edilip masaya oturtulabileceği umudunu boğuyor.

sxdfgth
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve Trump geçen hafta savaş konusunda öfkeli bir tartışma yaşadı (AP)

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve Trump geçen hafta savaş konusunda öfkeli bir tartışma yaşadı (AP)

Sör Ben, Ukrayna'nın direnişini 18 ay daha sürdürmesi halinde "Rus ekonomisinin çökeceğini" söyledi.

Ukrayna, Rusya'yı hâlâ yenebilir ama bu ancak "hepimiz bir adım atar ve Amerikalıların götürdüklerini yerine koyarsak ya da Birleşik Krallık dahil Avrupa'nın hiçbir yere gitmeyeceğine dair kararlılığını gösterirsek" mümkün olabilir diye konuştu.

Sör Ben, Britanya ve Avrupa'nın, ABD'nin Başkan Yardımcısı J.D. Vance ve diğerlerinin NATO'dan tamamen ayrılma tehditlerini hayata geçirebileceği gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini söyledi.

Britanya ve Avrupa'nın ABD desteği olmadan da ayakta kalabileceğini ancak bunun savunma için çok daha fazla para harcamak anlamına geleceğini savundu.

Sör Ben sözlerine şunları da ekledi:

NATO'dan çekilmeleri dünyanın sonu değil. Eğer istersek, Avrupa'da kendi güvenliğimizi ve savunmamızı düzeltecek iradeye ve paraya sahibiz.

Sör Ben, bunun kısmen bir "kararlılık" meselesi olduğunu söyledi:

Bunu yapmak, Ukrayna'nın savunmasını sağlamak, kendi kabiliyetlerimize yatırım yaparak daha az güvenilir bir ABD'ye daha az bel bağladığımızdan emin olmak istiyor muyuz? Gerekirse bunu ikame edebilecek kapasiteye sahibiz. Onlar çekilirse, eğer istersek, kendimize inanırsak ve elimizi cebimize atmaya hazırsak seçeneklerimiz var.

Independent Türkçe