Netanyahu ile Bar arasındaki anlaşmazlık zirveye ulaştı

Şin-Bet Başkanı mini bakanlar kurulu toplantısına katılmadı ve istifa etmeyi reddetti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordu komutanlarıyla yaptığı bir toplantıda (Arşiv - İsrail Başbakanlık Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordu komutanlarıyla yaptığı bir toplantıda (Arşiv - İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu ile Bar arasındaki anlaşmazlık zirveye ulaştı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordu komutanlarıyla yaptığı bir toplantıda (Arşiv - İsrail Başbakanlık Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordu komutanlarıyla yaptığı bir toplantıda (Arşiv - İsrail Başbakanlık Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Şin-Bet Başkanı Ronen Bar arasındaki anlaşmazlık, Bar'ın pazar günü geç saatlerde yapılan mini bakanlar kurulu toplantısına katılmamasının da gösterdiği gibi, zirveye ulaşmış görünüyor.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, Bar'ın Başbakanlık Ofisi'nin kendisini görevden alma niyeti nedeniyle toplantıya katılmadığını açıkladı. Bilgi sahibi kaynaklara göre Bar, ‘başka saha görevleriyle meşguldü ve toplantıya onun yerine yardımcısı katıldı’.

Bar'ın yokluğu, Şin-Bet'in 7 Ekim 2023 olaylarına ilişkin soruşturma sonuçlarını sunmasının ardından Netanyahu'nun ofisinden istifa etmesi yönünde gelen baskıların ortasında gerçekleşti.

Şin-Bet'in geçtiğimiz hafta sonu bulgularının bir özetini sunmasının ardından Bar, güvenlik servisinin ‘7 Ekim katliamını engelleyemediğini’ doğruladı ve “Kurumun başkanı olarak bu ağır yükü hayatımın sonuna kadar omuzlarımda taşıyacağım” dedi.

İsrail Kanal 12 televizyonu, Bar'ın mini bakanlar kurulu toplantısına katılmamasının, geçtiğimiz perşembe günü Netanyahu ile yaptığı ve istifasının istendiği, ancak Bar'ın bunu reddettiği gergin görüşmenin ardından gerçekleştiğini bildirdi.

Bar'ın görev süresi Ekim 2026'da sona erecek.

Kendisine yakın isimler Kanal 12'ye Bar'ın görev süresini şimdi sonlandırmak gibi bir niyeti olmadığını söyledi. Kanalın aktardığına göre Bar, Şin-Bet çalışanlarıyla yaptığı bir görüşmede, Gazze Şeridi'nden tüm esirlerin geri dönmesi ve bir hükümet soruşturma komitesinin kurulmasının ardından istifa etmeyi planladığını ifade etti.

Yerine geçecek kişinin yardımcılarından biri olacağını da söyleyen Bar’ın bu açıklaması, pozisyonu kimin dolduracağına hükümetin karar vermesinde ısrar eden Başbakanlık Ofisi'ni kızdırdı.

Güven krizi

On yıllar boyunca Şin-Bet başkanları teşkilatın başına geçmesi için yardımcılarını aday göstermiş, siyasi liderlik de 1996'da donanma komutanı Ami Ayalon'un atanması dışında her zaman iki başkan yardımcısından birini seçmiştir.

Şarku’l Avsat’ın Kanal 12'den aktardığına göre Netanyahu ile Bar arasında ‘gerçek bir güven krizi’ yaşanıyor. İkili arasındaki ilişki çok gergin olduğu için Başbakan onun gitmesini istiyor. Ancak Şin-Bet şu anda Netanyahu'nun ofisinde soruşturma yürütüyor ve yasal bir engel olabileceği gibi kamuoyunun tepkisinden de endişe ediliyor.

Netanyahu'nun elini kolunu bağlamak isteyen Yesh Atid (Gelecek Var) Partisi’nden Knesset üyesi Ram Ben-Barak, hükümetin hukuk danışmanı Gali Baharav-Miara'ya bir mektup yazarak Şin-Bet Başkanı’nın görevden alınmasını önlemek için müdahale etmesini istedi.

Ben-Barak mektubunda, “yakın çalışma arkadaşları Şin-Bet soruşturması altında olan Başbakan'ın, hassas soruşturmaların ortasında kurum başkanını görevden almasının kabul edilemez” olduğunu yazdı.

Hükümetin hukuk danışmanı da yakın zamanda görevden alınma riskiyle karşı karşıya.

KAN’a göre hükümet Baharav-Miara'nın görevden alınması için girişimlerde bulunuyor. Kabinenin bu ayın 23'ünde bakanların kendisine olan güvensizliklerini ifade etmeleri için bir oturum düzenlemesi planlanıyor. Bundan yaklaşık iki hafta sonra da kabine görevden alındığını duyurmak için bir oturum daha düzenleyecek.

Hükümetin eski hukuk danışmanı Avichai Mandelblit, mevcut hukuk danışmanını görevden alma girişimlerini demokrasiye yönelik bir tehdit olarak nitelendirdi.

Girişimin Yüksek Mahkeme'de durdurulmasının muhtemel olduğunu belirten Mandelblit, “Burada yargı reformundan değil, otoriter bir darbeden bahsediyoruz” dedi.



Birleşmiş Milletler: Sudan'ın Kuzey Darfur bölgesinde sağlık koşulları korkunç

Sudanlı bir gönüllü ve yerinden edilmiş bir kadın Port Sudan'da Ramazan iftarı öncesinde yemek hazırlıyor (Reuters)
Sudanlı bir gönüllü ve yerinden edilmiş bir kadın Port Sudan'da Ramazan iftarı öncesinde yemek hazırlıyor (Reuters)
TT

Birleşmiş Milletler: Sudan'ın Kuzey Darfur bölgesinde sağlık koşulları korkunç

Sudanlı bir gönüllü ve yerinden edilmiş bir kadın Port Sudan'da Ramazan iftarı öncesinde yemek hazırlıyor (Reuters)
Sudanlı bir gönüllü ve yerinden edilmiş bir kadın Port Sudan'da Ramazan iftarı öncesinde yemek hazırlıyor (Reuters)

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) dün (Salı) yaptığı açıklamada, Sudan'ın batısındaki Kuzey Darfur eyaletindeki insani yardım ortaklarının, özellikle eyaletin başkenti Faşir'de ve çevredeki bölgelerde yerlerinden edilmiş insanlar için kurulan kamplarda “çok korkunç” bir sağlık sorunu olduğunu bildirdiklerini söyledi.

OCHA son brifinginde, devam eden çatışmaların “yerinden edilme dalgalarına neden olduğunu, insanların en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan zaten kırılgan bir sağlık sistemini zorladığını” söyledi.

 Faşir'de 200'den fazla sağlık tesisi hizmet vermiyor ve sağlık personeli, temel ilaçlar ve hayat kurtaran malzemelerde ciddi bir eksiklik var.

OCHA, insani yardım ortaklarının tıbbi malzeme sağlamaya çalıştığını, ancak güvensizlik ve erişim kısıtlamalarının çalışmalarını engellemeye devam ettiğini söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'ın çatışmalardan etkilenen çeşitli bölgelerindeki hastane ve sağlık tesislerinin yüzde 70'inden fazlasının “artık çalışmadığını ve milyonları sağlık hizmetinden yoksun bıraktığını” bildirdi.

Sudan'ın sağlık sisteminin sürekli saldırı altında olduğunu belirten BM ofisi, Şubat ayı ortası itibariyle, sağlık örgütünün Sudan'da savaşın başlamasından bu yana sağlık hizmetlerine yönelik yaklaşık 150 saldırı kaydetti.  Ancak gerçek sayının çok daha yüksek olduğunu belirtiyor.

OCHA çatışmanın taraflarına “hayat kurtarıcı desteğe ihtiyaç duyan insanlara ulaşmak için güvenli, zamanında, sürdürülebilir ve emniyetli insani yardım erişiminin sağlanması” çağrısında bulunarak sivillerin korunması ve temel yaşam ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini vurguladı.