İspanya, Devrim Muhafızları komutanının ETA suikastları iddiaları konusunda tereddütlü

İspanya Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde Madrid'deki merkezden yayınlanan bir kare
İspanya Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde Madrid'deki merkezden yayınlanan bir kare
TT

İspanya, Devrim Muhafızları komutanının ETA suikastları iddiaları konusunda tereddütlü

İspanya Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde Madrid'deki merkezden yayınlanan bir kare
İspanya Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde Madrid'deki merkezden yayınlanan bir kare

İspanyol hükümeti, eski Devrim Muhafızları komutanı Muhsin Refik Dost'un, örgütün geçen yüzyılda Avrupa'daki bir dizi siyasi suikasta karıştığına dair yaptığı açıklamalarla ilgili yorum yapmaktan “şimdilik” kaçındı. Özellikle de eski İran Başbakanı Şahpur Bakhtiar'ın 1991 yılında Paris'te evinde bıçaklanarak öldürüldüğü suikastla ilgili.

Şarku’l Avsat'ın dün öğleden sonra görüştüğü İspanya İçişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, hükümetin yetkili kurumlarla istişare ettikten sonra bu açıklamalarla ilgili bir bildiri yayınlayacağını belirterek, söz konusu suikastların birden fazla Avrupa ülkesinde meydana geldiği göz önüne alındığında, konuyla ilgili olarak Avrupa'daki muadil kurumlarla temaslarda bulunulduğunu kaydetti.

Artık resmi bir görevi bulunmayan Muhsin Refik Dost, dün yaptığı açıklamada, İran Devrim Muhafızları ile İspanyol diktatör Francisco Franco'nun ilk günlerinden bu yana kuzey Bask bölgesinin İspanya'dan ayrılmasını isteyen Bask terör örgütü ETA arasındaki iş birliğinin doruk noktası olarak nitelendirdiği operasyonu bizzat yönettiğini doğruladı.

csdvfgtrhy
Eski İran Başbakanı Şahpur Bahtiyar, 18 Temmuz 1980'de Neuilly-sur-Seine'deki evinde saldırıya uğradıktan sonra Paris'teki Dışişleri Bakanlığı'na geldi. (Getty)

Kuruluşundan bu yana geçen altmış yıl içinde, resmi olarak feshedildiğini ve siyasete katıldığını açıklamadan önce, ETA 850'den fazla askeri personel ve sivili öldürdü, 2 bin 500'den fazla kişiyi yaraladı (bu yazar dahil) ve 90 kişiyi kaçırdı.

İspanyol ve Avrupa medyasında daha önce ETA ile İran Devrim Muhafızları ve İrlanda Kurtuluş Ordusu arasında askeri ve lojistik iş birliği olduğuna dair haberler yer almış, ancak bu iş birliğiyle ilgili somut bir kanıt ortaya çıkmamıştır.

İspanyol yetkili, eski DMO komutanının açıklamalarının bu dosyayı yeniden açabileceğini, ancak şu anda bu konu hakkında konuşmanın erken olduğunu belirterek, İran hükümetinin, İran yanlısı medya kuruluşları aracılığıyla, geçen hafta sonunda yayınlanmasından bu yana siyasi çevrelerde ve sosyal medya platformlarında geniş bir tartışma ve yorum dalgasına yol açan Refik Dost'un açıklamalarını yalanlamakta hızlı davrandığına dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre 2023 yılında muhafazakâr İspanyol siyasetçi Alejo Vidal Cuadras, o yıl Madrid'in merkezinde kendisine karşı düzenlenen suikast girişiminin arkasında İran'ın olduğunu iddia etmişti.

dfgrthy
Refik Dost, 24 Şubat 2025 tarihinde onuruna düzenlenen tören sırasında askeri üniforma giyiyor ve Muhsin Rızai'ye doğru bakıyor (Mehr)

Şu anda 85 yaşında olan ve bir zamanlar DMO'nun feshedilen bakanlığını yöneten Refik Dost, açıklamalarında “suikastların komutanı” olarak dört İranlı muhalifin öldürülmesi için ETA ile iş birliği yaptığını ve anlaşmanın Almanya'daki Mısırlı bir din adamı aracılığıyla gerçekleştiğini iddia etti.

İran Devrim Muhafızları Ordusu, salı akşamı yaptığı resmî açıklamada, Refik Dost tarafından yapılan açıklamaları kesin bir dille yalanladı.

Bu gelişme, özellikle de sağlık nedenleriyle emekli edildikten sonra geçen ayın sonlarında resmi olarak onurlandırıldığı için onu bu açıklamaları yapmaya iten nedenler hakkında birçok soruyu gündeme getirmektedir.

Bu bağlam, Almanya ve Fransa gibi bazı Avrupa ülkelerinin, İran'ın nükleer programının Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) tarafından izleme, gözetim ve denetim faaliyetlerine tabi tutulması konusundaki tutumunu sertleştirmeye devam etmesinin ardından, DMO'nun terör örgütü olarak tanımlanması için Avrupa Birliği'ne teklif sunmaya hazır olduklarını belirtmeleri çerçevesinde özellikle önemlidir.

“Refik Dost, Devrim Muhafızları'nda herhangi bir güvenlik ya da istihbarat sorumluluğu üstlenmemiştir” denilen Devrim Muhafızları açıklamasında, bu ifadelerin ‘tamamen kişisel görüşler’ olduğu belirtildi. Dost'un ofisi de bir açıklama yayınlayarak, Dost'un yakın zamanda geçirdiği ve komplikasyonlarla sonuçlanan karmaşık bir beyin ameliyatı nedeniyle “başka birinin hikayesini aktardığı” ifade edildi.



Rusya Sana'da perde arkasında ne yapıyor?

Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)
Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)
TT

Rusya Sana'da perde arkasında ne yapıyor?

Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)
Suudi Arabistan ve ABD, Rusya'yı daha önce Sana'daki milisleri desteklememesi konusunda uyarmıştı (EPA)

Independent Arabia

ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda ABD’nin 4 Mart'ta Yemen'deki Husileri Yabancı Terör Örgütü (FTO) listesinde sıraladığı bildirildi. Rapora göre bu adım, geleneksel olarak İran destekli Husiler ile Rusya arasında gelişen askeri ve siyasi ittifakın yeni boyutlarını ortaya çıkararak Moskova'nın Husileri desteklemedeki kritik rolünü vurguladı. Husiler artık sadece Tahran'ın vekilleri değil, Kremlin'in bölgedeki nüfuzunu güçlendirmek ve Batı'ya karşı koymak için kullandığı bir araç haline geldiği vurgulanan rapora göre Husilerin FTO’da listelenmesi, Yemen'deki çatışmanın dinamiklerinde stratejik bir değişim olduğunu ortaya koyuyor.

Rusya ile Husiler arasındaki ittifak artık geçici bir taktik ilişki olmaktan çıkmış, tam teşekküllü bir askeri ve istihbarat ortaklığına dönüşmüş durumda. ABD Hazine Bakanlığı’na göre Rusya Askeri İstihbarat Teşkilatı (GRU), Husilerin kontrolündeki Sana'ya insani yardım kılıfı altında doğrudan teknik destek sağlıyor. Bu destekte Husilerin Kızıldeniz'deki gemileri isabetli bir şekilde hedef alabilme yeteneklerini arttıran gelişmiş veri takip sistemleri de yer alıyor. Bazı raporların ünlü Rus silah tüccarı Viktor But'un Husiler lehine silah kaçakçılığı faaliyetlerine katıldığına işaret etmesi de Rusya ile Husiler arasındaki askeri iş birliğinin derinliğini yansıtıyor.

ABD ve Suudi Arabistan durumun farkında

Rusya, Husileri terörist faaliyetlerinde desteklediklerini kabul etmezken, ABD'li yetkililer Riyad'ın da Moskova ile Husiler arasındaki şüpheli ilişkiyi kabul ettiğini ve daha sonra bunu Rusya ile görüştüğünü belgeledi.

ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, Independent Arabia'ya daha önce verdiği bir röportajda Rusya'nın Husilere silah sağlamak için görüşmeler yaptığını belirterek “Ruslarla doğrudan konuştuk ve bunu ABD'nin ve Yemen'deki bölgesel çıkarlarının önünde ciddi bir tehdit olarak gördüğümüzü söyledik” dedi.

Lenderking, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İki yıl önce, Rusya'nın Yemen'de barışçıl bir çözümü desteklemek üzere BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesinden biri olarak uzlaşıda yer almasının faydasını gördük. Ruslar neden şimdi çatışan taraflardan, uluslararası ve Yemen halkına yönelik tutumuna aykırı hareket eden birini silahlandırıyor?”

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD Hazine Bakanlığı insan kaçakçılığı gibi bu ittifakın yeni bir karanlık yüzünü daha ortaya çıkardı. Husi General Abdulvali Abduh Hasan el-Cabiri, Yemenlileri Rusya adına Ukrayna'da savaşmak üzere silah altına alan bir ağ kurdu ve ayda 2 bin dolar maaşla inşaat işleri gibi sahte vaatlerle halkın yoksulluğundan faydalandı. Husilerin Rus askeri çıkarlarına hizmet etmek için bir araç olarak kullanılmasının çarpıcı bir örneği olarak, geçtiğimiz yılın ortalarına kadar binlerce Yemenli, Rusya’nın askeri eğitim kamplarına gönderildi. Bu durum, Zeydi bir cihatçı grubun laik bir diktatörlük için ‘insan’ kaynağı haline gelmesindeki ironiyi de ortaya koyuyor.

Rusya, diplomatik olarak BMGK’da Husileri destekledi. Moskova 2015 yılında Husilere silah ambargosu uygulanmasını öngören 2216 sayılı kararın oylamasında çekimser kalarak Husilerin etkili bir siyasi ve askeri kart olarak kalmasını sağladı. Atlantik Konseyi’ne göre Rusya daha sonra BM uzmanları tarafından hazırlanan bir raporda bu ambargonun ihlal edildiği ortaya çıktığında bulunan bulguları baltalamaya çalıştı ve ABD'li analist Gregory Johnson'ın yeniden atanmasını engelledi, böylece Husileri uluslararası arenada daha fazla korudu.

İran'dan Rusya'ya uzanan destek paradoksu

Husiler hakkındaki uluslararası söylemler genellikle İran'ın vekilleri olarak oynadıkları rolü öne çıkardı. Bu söylemler, Husilerin İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından İHA’larla ve balistik füzelerle desteklenmesi etrafında dönüyordu. Ancak bu durum, yıllarca Rusya'nın artan rolünün arka planda kalmasına neden oldu. Bu da büyük bir paradokstu. Batı Tahran'ın hamlelerini izlerken, Ukrayna'daki savaş nedeniyle izole olan Moskova yakaladığı, Husileri ABD ve müttefiklerine karşı bir baskı aracına dönüştürme fırsatını kullandı. Atlantik Konseyi’ne göre Rusya, Batı karşıtı bir eksen oluşturmak için İran ve Husiler de dahil olmak üzere onun vekilleriyle askeri iş birliğini güçlendirdiğinde bu değişim Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e gerçekleştirdiği saldırının ardından hız kazandı.

Gözlemciler, Riyad'ın desteklediği ABD-Rusya barış görüşmelerini, Sana'daki Husiler üzerindeki baskının bir parçası olarak görüyor. Gözlemcilere göre bu, Arap koalisyonu tarafından desteklenen Aden'deki meşru hükümetin aksine birçok kişinin askeri çözümü zor durumda olan Yemen’deki bölünmeyi sona erdirecek uygun bir yol olarak görmediği bir dönemde müzakere masasına ciddi bir şekilde dönme şansını artırabilir.