BM, İsrail'i Gazze'de soykırım ve cinsel şiddet eylemleri gerçekleştirmekle suçluyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail saldırısı sonucu yıkılan evlerin yıkıntıları arasında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail saldırısı sonucu yıkılan evlerin yıkıntıları arasında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

BM, İsrail'i Gazze'de soykırım ve cinsel şiddet eylemleri gerçekleştirmekle suçluyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail saldırısı sonucu yıkılan evlerin yıkıntıları arasında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail saldırısı sonucu yıkılan evlerin yıkıntıları arasında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanları bugün yayınladıkları yeni bir raporda, İsrail'in Filistinlilere karşı ‘soykırım eylemleri’ gerçekleştirdiğini, Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında kadın sağlık tesislerini sistematik olarak tahrip ettiğini ve cinsel şiddeti bir savaş stratejisi olarak kullandığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre İsrail'in Cenevre'deki BM Daimî Temsilciliği raporda yer alan suçlamaları temelsiz, önyargılı ve inandırıcılıktan yoksun olarak nitelendirdi.

Doğu Kudüs ve İsrail dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarına ilişkin BM Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu uzmanları tarafından hazırlanan raporda, “İsrail makamları, Roma Tüzüğü ve Soykırım Sözleşmesi'ndeki maddelerden biri olan doğumları engellemeye yönelik tedbirler uygulamak da dahil olmak üzere, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin üreme kapasitesini kısmen yok etti” denildi.

Komisyon, bu tedbirlerin, tıbbi malzemelere erişimin kısıtlanması nedeniyle yaşanan yüksek sayıdaki anne ölümleriyle birleştiğinde, insanlığa karşı işlenen bir suç olan imha suçu anlamına geldiğini belirtti.

Raporda İsrail güçleri, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas öncülüğünde İsrail'in güneyine düzenlenen saldırının ardından Filistinlileri cezalandırmak için standart operasyon prosedürlerinin bir parçası olarak zorla çıplak bırakma ve cinsel saldırı uygulamakla suçlandı. İsrail ise bu suçlamaları reddetti.

Cenevre'deki BM Daimî Temsilciliği'nden yapılan açıklamada, İsrail ordusunun ‘bu tür suçları yasaklayan açık talimat ve politikalara sahip olduğu’ belirtilerek, yürütülen inceleme süreçlerinin uluslararası standartlarla uyumlu olduğu ifade edildi.

Komisyon tarafından Haziran 2024'te yayınlanan bir önceki raporda, Hamas ve diğer Filistinli silahlı gruplar 7 Ekim saldırısı sırasında işkence ve aşağılayıcı muamele de dahil olmak üzere ciddi hak ihlallerinde bulunmakla suçlanmıştı.

İsrail, Soykırım Sözleşmesi’nin imzacılarından biridir. Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Ocak 2024'te İsrail’e, Hamas'a karşı savaş sırasında soykırım eylemlerini önlemek için harekete geçmesi talimatı verdi.

Ancak İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) soykırım ve insanlığa karşı suçları içeren bireysel ceza davalarında yargı yetkisi veren Roma Tüzüğü'ne taraf değil.

Güney Afrika, İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki eylemleri nedeniyle soykırımla suçlayan bir davayı UAD’a taşımıştı.

İsrail verilerine göre, Hamas liderliğindeki güçlerin 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyine düzenlediği sınır ötesi saldırı bin 200 kişinin ölümüne ve 251 kişinin esir alınmasına neden oldu.

Saldırının ardından Gazze Şeridi'nde savaş başladı. Filistinli sağlık yetkilileri, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik askerî harekâtının 48 binden fazla kişinin ölümüne yol açtığını belirtiyor.



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.