Netanyahu neden 7 Ekim'le ilgili herhangi bir hükümet soruşturmasını reddetmekte ısrar ediyor?

Halevi, Hamas'ın İsrail'i aldatma becerisini övdü

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü Tel Aviv'deki Merkez Bölge Mahkemesi'nde yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davaya katıldı. (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü Tel Aviv'deki Merkez Bölge Mahkemesi'nde yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davaya katıldı. (AP)
TT

Netanyahu neden 7 Ekim'le ilgili herhangi bir hükümet soruşturmasını reddetmekte ısrar ediyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü Tel Aviv'deki Merkez Bölge Mahkemesi'nde yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davaya katıldı. (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü Tel Aviv'deki Merkez Bölge Mahkemesi'nde yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davaya katıldı. (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli gruplar tarafından gerçekleştirilen saldırıyı soruşturmak üzere resmi bir hükümet komitesi kurma girişimini reddetmeye devam ederek, sorumluluktan kaçmaya çalıştığı yönündeki şüpheleri artırıyor.

Herzog cumartesi günü Yüksek Mahkeme Başkanı Yitzhak Amit ile bir araya gelerek resmi bir soruşturma komitesi kurmayı teklif etti.

Herzog'un önerisine göre, yakında mahkemenin başkan yardımcısı olarak atanması beklenen Yargıç Noam Solberg komitenin kuruluş ve oluşumuna katılacak. Amit öneriyi kabul etti, ancak Netanyahu'nun yakın çevresi bu girişimi reddetti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'ın Netanyahu'nun yakın çevresinden aktardığına göre “Konu, halkın çoğunluğunu yansıtan ve istisnasız tüm tarafları soruşturan gerçek, siyasi önyargılardan uzak bir soruşturma komitesini hak ediyor. Ne yazık ki burada önerilen şey bu değil.”

Herzog'un girişimi, İsrail'de 7 Ekim ‘başarısızlığı’ ile ilgili olarak resmi bir soruşturma komisyonu kurulması yönünde yaygın olarak dile getirilen ve Netanyahu'nun her zaman kaçındığı taleplere bir yenisini ekledi.

Netanyahu, Hamas saldırısından beri tüm sorumluluğu ordu ve güvenlik güçlerinin komutanlarına yüklemeye çalışıyor ve kendi sorumluluğunu kabul etmeyi reddediyor; bu konu geniş çapta tartışılıyor ve kendisi ile güvenlik güçlerinin liderleri arasında sürtüşmelere neden oluyor.

Netanyahu, 7 Ekim'deki başarısızlıkların siyasi sorumluluğunu üstlenmekten kaçınmak amacıyla, görevinden istifa etmeyi reddeden ve saldırıya yol açan politikaları ele alacak bir soruşturma komitesi kurulmasında ısrar eden Şin-Bet Başkanı Ronen Bar'a karşı bir savaş cephesi açtı.

Şin-Bet soruşturması

İki haftadan daha uzun süre önce Şin-Bet'in başkanı sekiz sayfalık bir belge yayınlayarak teşkilatının Hamas'ın niyetini bilemediğini kabul etti, kendisini ve teşkilatını sert bir dille eleştirdi. Ancak Netanyahu'yu köşeye sıkıştırarak başarısızlıktaki sorumluluğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmadı ve şu ifadeleri kullandı: “Siyasi liderlik maceracı bir politika dayattı ve bu da Hamas'ın dışarı çıkıp saldırıyı gerçekleştirmesi için bir katalizör oldu.”

Şarku’l Avsat’ın Kan 11 televizyonundan aktardığına göre geçen hafta resmi bir soruşturma komisyonu kurulması yönünde kamuoyu baskısının arttığı, ancak şu anda hükümeti bunu yapmaya zorlayacak yasal bir sürecin bulunmadığı belirtildi.

Yüksek Mahkeme hükümete mayıs ayı ortasına kadar bu konudaki tutumunu netleştirmesi, komisyonun kurulduğunu ilan etmesi gerekmediğini, sadece komisyonu kurma niyeti ve izleyeceği yol hakkında bilgi vermesi için süre verdi.

Hükümetin resmi bir soruşturma komitesi kurması için yasal bir emsal bulunmuyor. Kan 11, daha önceki hükümetlerin yasal bir sürece ihtiyaç duymadan kendi başlarına soruşturma komiteleri kurma girişiminde bulunduklarını bildirdi.

Eğer böyle bir komite kurulur ve Netanyahu saldırıyı önleyememekten sorumlu tutulursa, bunun kaçınılmaz sonucu kendisinin ve hükümetinin görevden alınması olacak.

“Bizi uyuttular”

Önümüzdeki seçimlerde başbakan adayı olacağını açıklayan Yisrael Beitenu (Evimiz İsrail) Partisi lideri Avigdor Lieberman dün yaptığı açıklamada, resmi bir soruşturma komitesi kurulması gerektiğini söyledi.

Lieberman 103 FM radyosuna verdiği demeçte şunları söyledi: “Başbakanın resmi bir soruşturma komitesinden neden korktuğunu çok iyi biliyorum. Hamas'ın finansmanı, güvenlik ihmali, terörizme boyun eğme ve başarısız kararlara kadar her şey kayıtlarda ve protokollerde belgelenmiş. Gerçekler ortaya çıktığında artık sorumluluktan kaçamayacak.”

Hamas'ın sürpriz saldırısı bin 200 İsraillinin ölümüne, 250'sinin esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürülmesine ve İsrail'in Gazze Şeridi çevresindeki savunmasının o gün açıklanamaz bir şekilde çökmesiyle bölgenin çehresinin değişmesine neden oldu.

İsrail'in siyasi-askeri yetkilileri bu büyük başarısızlığı kabul ettiler, ancak sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalıştılar.

Son dramatik itiraf, Gazze savaşında orduyu yöneten eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’den geldi. Halevi, Ordu Radyosu'nda yayınlanan ses kaydında şunları söyledi: “Bizi kandırmayı başardılar... Böyle bir senaryoyu hayal bile etmemiştik, yüzde 5'ini bile. Hamas'ı övmekten başka çarem yok... Önceki günlerde yaşanan ayaklanmalarla, ateşkes kaygısıyla, insani meselelerle bizi kandırmayı başardılar ve bunu bizi derin bir uykuya daldırmak için kullandılar.”



Gazze'nin işgalinden sonra ne olacak? İsrail korkunç bir sınavla karşı karşıya

 İsrailli rehinelerin yakınları ve aile üyeleri, 700 günlük esaretlerini anmak için sarı balonlar taşıyor (AFP)
İsrailli rehinelerin yakınları ve aile üyeleri, 700 günlük esaretlerini anmak için sarı balonlar taşıyor (AFP)
TT

Gazze'nin işgalinden sonra ne olacak? İsrail korkunç bir sınavla karşı karşıya

 İsrailli rehinelerin yakınları ve aile üyeleri, 700 günlük esaretlerini anmak için sarı balonlar taşıyor (AFP)
İsrailli rehinelerin yakınları ve aile üyeleri, 700 günlük esaretlerini anmak için sarı balonlar taşıyor (AFP)

Emel Şehade

Devlet Denetçisi Matanyahu Englman'ın raporunun yankıları gölgesinde ve Aksa Tufanı savaşının 700. günüyle aynı zamana denk gelen bu dönemde, İsrail toplumu, bir tartışmaya sahne oluyor. Tartışmanın konusu; ordunun bu dönemdeki başarıları ve karar vericilerin, İbrani devletinin 1948'deki kuruluşundan bu yana tarihindeki en uzun ve en tehlikeli savaş olarak kayda geçen bu uzun savaş döneminin sonuçlarından ders çıkarıp çıkarmadıklarıdır.

Devlet Denetçisi'nin raporu, bir yandan Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın artan tehditleriyle, diğer yandan da ordunun Gazze şehrini işgal etmenin tehlikesi hakkında artan uyarılarıyla aynı zamana denk geldi. Ordunun planına göre Gazze şehrini işgal etmek, saldırı ve çatışmaların yoğunlaşmasına yol açacak. Rapor ayrıca bazı güvenlik ve askeri uzmanları, iki yıla yaklaşan bu savaş hakkında araştırma ve incelemeler yapmaya sevk etti. Netanyahu’nun, İsrail'in yaşadığı durumdan, bu savaş sırasında savunma da dahil olmak üzere iç cepheyle ilgili her şeydeki başarısızlıklardan kendisini ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'i sorumlu tutan Devlet Denetçisi'ni hedef almakta haklı olup olmadığı da araştırılıyor.

İsrail'i neler bekliyor?

Cuma günü Gazze şehrindeki bir konut binasının bombalanmasıyla ilgili İsrail ve uluslararası gündeme damga vuran sahnelerden bu yana, Katz'ın Gazze'de cehennemin kapılarının açılmaya başladığını ima eden tehditleri eşliğinde, İsrail içi, bu operasyonda kendilerini neyin beklediği konusunda kafa karışıklığı ve endişe içinde. Zira Devlet Denetçisi raporuna göre, gerek hayatta kalan rehinelerin hayatlarına yönelik tehlikeler, gerekse çoğu bu savaş için eğitimsiz olan askerlere yönelik tehlikeler, dahası geri kalan cephelerin, tam bir hazırlıksızlık içinde olan, İsrail iç cephesini füzeleriyle bir kez daha tehdit etme tehlikesi bulunuyor.

Bu durum, eski Savunma Bakanı Ehud Barak'ın stratejik danışmanı Barak Sereh'in de belirttiği gibi, İsrail'i nereye gittiği konusunda hiçbir fikri olmadığı bir yol ayrımına getiriyor. Sereh “Siyasi kademenin Gazze şehrinin işgali ve yakın bir anlaşma için en ufak bir umut ışığı olmadan savaşın devam etmesiyle ilgili kararları giderek artan bir tehlike oluşturuyor. Dünya genelinde İsrail'e yönelik artan boykotlar ve İsrail içinde şiddetli gösterilerle birlikte siyasi bir tsunami yaşanıyor” diyor. Sereh, en tehlikelisi de “bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Her seferinde şu soru gündeme geliyor: Sırada ne var? Liderlik yanıt vermekten kaçınıyor ve bugünden sonra ne olacağı önemsiz ve ikincil bir mesele haline geliyor” diye ekliyor.

Sereh'e göre, “karar vericiler sonrasında ne olacağı, savaştan ne elde edeceğimiz, ertesi gün ne olacağı, hayatta kalan rehinelerin kaderinin ne olacağı ve İsrail'in bizi bekleyenlere hazır olup olmadığı sorularını cevaplamaktan korkuyorlar. Tüm bu sorular, Netanyahu hükümeti için duyulan korkudan kaynaklanan siyasi nedenlerle cevapsız kalıyor.” Sereh “Savaş ve İsrail'in yaklaşımları arasındaki tüm bu kafa karışıklığı bizi bu duruma, bu tehlikeli yol ayrımına getirdi” uyarısında bulunuyor.

 Netanyahu sorumluluktan kaçıyor

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Netanyahu liderliğindeki siyasi kadronun, kısmi rehine takası tekliflerini reddetmekte ve Gazze şehri ile Gazze Şeridi'nin merkezini işgal etme planını sürdürmekte inat etmesi, orduyu, rehinelerin aileleriyle görüşmeye ve onlara açıkça “çatışmanın tehlikeli olduğunu ve kısa sürede bitirilemeyecek bir savaş alanına dönüşecek bölgelerde yaşayan rehinelerin olup olmadığını bilmediğini” bildirmeye sevk etti.

Gazze'de, binanın havaya uçurulmasının ardından Katz, operasyonun ileri aşamasının başladığını duyurdu. Operasyon ilk aşamalarında tüm binaların yıkılmasını ve Gazze'nin dümdüz edilmesini içeriyor. Bu hedef aynı zamanda Gazzelilere evlerini terk edip güneye gitmeleri için baskı yapmanın bir yolu. Nüfusun en az yüzde 30'unun, yani yaklaşık 300 bin Filistinlinin evlerini terk etmeyi reddedeceği tahmini gerçekleşirse, ordunun çatışmada karşılaşabileceği zorluklar, saldırı planına önemli bir engel teşkil edecektir. Sakinler arasında yaşanması beklenen ölümler ve yaralanmalar sebebiyle gösterilecek uluslararası tepki de buna ekleniyor.

Bu değerlendirmeler karşısında Netanyahu geri adım atmayı reddediyor. Güvenlik ve askeri uzmanlara göre, pratikte, bu operasyonun olası sonuçları ve yansımaları konusunda sorumluluk almayı reddediyor; tıpkı savaşın başlangıcından bugüne kadar Devlet Denetçisi raporunun kendisine yüklediği sorumluluğu kabul etmediği gibi.

Ders Çıkarmak

Devlet Denetçisi raporunun vurguladığı temel başarısızlık, yalnızca savaşın başlangıcından bu yana geçen dönemde değil, aynı zamanda 2006'daki İkinci Lübnan Savaşı'ndan bu yana da dersler çıkarılmamış olmasıdır. İsrail hükümetlerinin hiçbiri ders çıkarmadı ve bu yılların çoğunda hükümete Netanyahu başkanlık ediyordu. Bugün, savaştan yaklaşık iki yıl sonra, hükümet önceki dönemden de ders çıkarmayı reddediyor.

IDF Operasyon Müdürlüğü'nün eski başkanı Israel Ziv, iki yıllık savaş hakkında bir araştırma yaptı ve bu süre zarfında savaşta önemli rol oynayan komutanlarla görüştü. İsrail'in Hamas'ı yenemeyeceği sonucuna vardı. Ordunun iki yıl içinde Hamas savaşçılarının yüzde 60'ını etkisiz hale getirdiğini tespit etti. Geriye kalan yüzde 40'lık kısım, yani 15 binden fazla savaşçı, İsrail ordusuna karşı bir güç oluşturuyor. Bunlara bir de Hamas’ın bünyesine kattığı yüzlerce yeni savaşçı ekleniyor. Ama Ziv, çoğunluğu 18 yaşın altında ve eğitimsiz gençler oldukları için yeni savaşçıları etkisiz bir güç olarak görüyor.

Ziv, ordunun Hamas liderliğinin yüzde 90'ını etkisiz hale getirmeyi başardığını ve bunun başlı başına mevcut çatışmalara devam etmeye gerek olmadığı anlamına geldiğini belirtiyor. “Karar vericiler tarafından 7 Ekim'in tekrarlanmasını önlemek için savaşın sürdürülmesinin gerekliliği konusunda öne sürülen tüm söylemler artık geçerli değil. Çünkü Hamas veya herhangi bir örgüt, böyle veya buna benzer bir saldırıyı gerçekleştirmek için kendini yeniden yapılandırmak istiyorsa, en az 10 yıla ihtiyacı olacaktır. Bu da, bugünden itibaren hazırlıklara başlar ve şu anda sahip olmadığı muharebe, askeri ve örgütsel kabiliyetlere sahip olursa mümkün. Ne var ki Hamas şu anda bunların hiçbirine sahip değil.”

İsrailliler için tehlike

Bu savaşın devam etmesinin bir diğer tehlikesi de, diğer cephelerin açık kalmasına neden olması ve İsrail'i, özellikle Yemen'den gelecek füze tehdidine maruz bırakmasıdır. Güvenlik uzmanları, özellikle Devlet Denetçisi raporunun çeşitli bölgelerde İsraillilerle başa çıkmadaki başarısızlıkları ortaya koymasının ardından, bu konuda uyardı.

Devlet Denetçisi, sivil savunmada ciddi bir örgütlenme ve yetkinlik eksikliğinin damga vurduğu Aksa Tufanı savaşının iki yılı boyunca sivil cephedeki tehlikeli boyuta dikkat çekti. Geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi, bugün de, özellikle Gazze'ye ilk kez savaşmak üzere gönderilen askerlerin eğitimi veya işgal operasyonları için eğitilmemiş yedek askerler için hiçbir hazırlık yapılmadı.

Rapora göre, Netanyahu ve Smotrich, “merkezi bir organın kurulmaması ve birden fazla, koordineli olmayan iletişim merkezlerinin bulunması nedeniyle, sivil durum hakkında tam bir resmin yokluğun”ndan sorumlu.

Rapora göre, başarısızlıklar ve boşluklar İkinci Lübnan Savaşı'ndan bu yana devam ediyor. Raporda, “2006'dan bugüne, çoğunluğu Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetleri dersler çıkarmadı ve iç cepheyi ele almak için önerilerde bulunmadı. 7 Ekim'den sonra İsrail'deki duruma rağmen, acil durumlarda sivil alanı yönetmek için tam yetkili tek bir organ atanmadı ve net operasyonel prosedürler ve esaslı kararlar alınmadı” ifadeleri yer aldı.

Devlet Denetçisi, siyasi tarafları bu başarısızlıkları gidermek için derhal harekete geçmeye çağırdı ve “ülkenin kapsamlı ve devam eden bir savaşın ortasında olduğunu” vurguladı. Raporda, 7 Ekim'den sonra sivil savunmayı yönetecek mekanizmalar kurma girişimlerinin başarısız olduğu da belirtildi. Ekonomik ve Sosyal Konsey, işletmelere tazminat, istihdam sorunları ve psikolojik hizmetler gibi acil ihtiyaçları ele almadı.

Devlet Denetçisi tarafından gündeme getirilen bu ve diğer hususlar, Aksa Tufanı savaşından 700 gün sonra İsrail gündemine hakim olmaya devam ediyor. Gazze işgalinin bir yıl daha sürmesi beklenirken, ekonomik durum kötüleşmeye devam ediyor, yaşam maliyeti artıyor ve İsrailliler kötüleşen ekonomik durum nedeniyle kendilerini daha az güvende ve emniyette hissediyor. Bu durum, İsrail'in son iki yılın en tehlikeli ve en kötü dönemine girdiğini gösteriyor.


Trump'ın karşı çıktığı sosyalist Müslüman Mamdani'ye Sanders'tan destek

83 yaşındaki Sanders, 2016 ve 2020'de Demokrat Parti'nin adayı olmak için mücadele edip Hillary Clinton ve Joe Biden'a kaybetmişti (AFP)
83 yaşındaki Sanders, 2016 ve 2020'de Demokrat Parti'nin adayı olmak için mücadele edip Hillary Clinton ve Joe Biden'a kaybetmişti (AFP)
TT

Trump'ın karşı çıktığı sosyalist Müslüman Mamdani'ye Sanders'tan destek

83 yaşındaki Sanders, 2016 ve 2020'de Demokrat Parti'nin adayı olmak için mücadele edip Hillary Clinton ve Joe Biden'a kaybetmişti (AFP)
83 yaşındaki Sanders, 2016 ve 2020'de Demokrat Parti'nin adayı olmak için mücadele edip Hillary Clinton ve Joe Biden'a kaybetmişti (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, New York Belediye Başkanlığı yarışına müdahil olmaya çalışırken solcu Demokrat aday Zohran Mamdani, bir dönem Demokratların başkan adayı olmak için kampanya yürüten Bernie Sanders'ın etkinliğine katıldı. 

Düzenlediği "Oligarşiyle Mücadele" turu kapsamında 20 eyaleti dolaşmaya başlayan bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders, New York'un Brooklyn bölgesindeki belediye binasında halkla bir araya geldi. 

Cumartesi düzenlenen toplantıya katılan yaklaşık 1700 kişiye konuşan Sanders, mevcut New York Belediye Başkanı Eric Adams ve eski New York Valisi Andrew Cuomo'nun bağımsız aday olmasına tepki gösterdi. 

Zohran Mamdani'nin 4 Kasım'daki seçimlerde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Curtis Sliwa'nın yanı sıra bu iki siyasetçiyle mücadele edecek olmasını "New York eyaletindeki önemli Demokrat liderler nasıl Demokratların adayını desteklemiyor, anlamakta güçlük çekiyorum" diye yorumladı.  

ABD'deki oligarşiyi hedef alarak "Servete sahipler, güce sahipler ama halk bizim yanımızda" diyen Sanders, Mamdani için "Demokrat Parti'nin geleceği" ifadesini kullandı. 

Diğer yandan Trump da Hint asıllı Müslüman Mamdani'nin kazanmaması için elinden geleni yapıyor.

"Eğer birden fazla aday onun karşısına çıkarsa bu seçim kazanılamaz" diyen Trump, Cuomo'nun Mamdani'yi yenebileceğine inanıyor. 

ABD basını, Adams'a federal hükümette bir rol verilmesinin planlandığını bildiriyor. 

New York'taki mevcut emlak vergisi sistemini adil bulmadığını savunan Mamdani, "daha zengin ve daha beyaz" mahallelerin vergilendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Yıllık geliri 1 milyon doları aşanlara yüzde 2 vergi getirilmesini önererek kira dondurma, devlet destekli konut inşaatı ve ev sahiplerine sıkı denetim vaatlerinde bulunuyor.

Emlak vergisi planının hayata geçebilmesi için eyalet meclisi ve valinin de onay vermesi gerekiyor. 

Yahudilerin güçlü olduğu New York'u yönetmeye talip olan siyasetçi, İsrail'i soykırımla suçlayıp Filistinlilere destek vererek ülke gündemini salladı. 

Halk otobüslerinin ücretsiz hale getirilmesi ve belediye tarafından işletilen halk marketleri açılması gibi vaatlerde bulunan Mamdani, birçok ırkçı tehditle karşı karşıya.

Independent Türkçe, Guardian, AP


Michelle Obama, Barack Obama'nın hangi çocuklarını büyütmekte zorlandığını anlattı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Michelle Obama, Barack Obama'nın hangi çocuklarını büyütmekte zorlandığını anlattı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Michelle Obama, eşi, eski ABD Başkanı Barack Obama'nın en küçük kızı Sasha'yı büyütürken yaşadığı zorlukları samimiyetle paylaştı.

Eski first lady'nin IMO podcast'inin 20 Ağustos Çarşamba günkü bölümünde, ağabeyi Craig Robinson'la birlikte Michelle, 27 yaşındaki Malia'yla 24 yaşındaki Sasha arasındaki farkları ve Barack'ın en büyük kızını büyütmeyi neden daha kolay bulduğunu anlattı.

Michelle, o haftanın konukları Gabrielle Union ve Dwyane Wade'e, "Barack'a şunu söylemek isterdim: En büyük kızımız Malia söz konusu olduğunda, o senin kim olduğunu, nelerden hoşlandığını anlayacak ve bunu konuşacağız" dedi.

Malia'nın sürekli babasını hoşnut etmeye çalıştığını, Sasha'nın ise bunu umursamadığını açıklayarak devam etti.

Becoming yazarı, "Malia gençken dışarı çıkma sıklığında azalma veya farklı şeyler yapma gibi bir durum söz konusu değildi" dedi. "

Bana, 'Bu hafta sonu dışarı çıkıyorum ama içeri girip babama 15 dakika kadar zaman vereceğim' derdi.

Normalde en büyük kızı bunu babasıyla siyaset konuşmaya çalışarak yaparmış.

Michelle, "Beyaz Saray Durum Odası'na girer ve 'Bana Suriye'den bahset' derdi" diye anımsıyor ve Barack'ın konuşmadan, "Malia'yla harika sohbet ettik" diye bahsettiğini ekliyor.

Ancak Barack, Sasha'yla neden aynı ilişkiyi kuramadığını anlamakta zorlanıyor ve onu "zor" diye niteliyormuş. Michelle daha sonra en küçük çocuğunu savunmaya geçti. "Sasha kedi gibi" dedi.

'Bana dokunma, beni okşama. Seni memnun etmiyorum. Sen bana gel' diyor.

Anne babaların "bukalemun gibi" olması, her çocuğun farklı bir kişiliği olmasına ve yanıt verdiği ebeveynlik tarzına uyum sağlaması gerektiğini söyledi.

Ebeveynlik zorluklarına rağmen Barack, geçen ay eşinin podcast'ine katılarak, iki kızı yerine bir erkek çocuk yetiştirmenin zor olacağını itiraf etmişti.

Barack o dönemde, "Kızlarımızı yetiştirmede epey iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum ancak bir erkek çocuk yetiştirmenin daha zor olacağını düşündüğümü çokça söyledim" demiş ve Michelle de "Katılıyorum" diye yanıtlamıştı.

Eski başkan, "Daha yargılayıcı, daha sert olabilirdim ve denerdim. Öz farkındalığımın bununla mücadele edecek kadar yüksek olacağını düşünmek istiyorum ama özellikle de bana bunu gösterecek bir babam yoksa, benim için baba-oğul ilişkilerinin daha zor olabileceğini düşünüyorum" diye eklemişti.

Independent Türkçe