Avrupa'da demokrasinin en çok gerilediği 5 ülke sıralandı

Araştırmacılar, İtalya'daki Giorgia Meloni hükümetinin yargıyı siyasetin kontrolüne sokmak için endişe verici hamleler yaptığını öne sürdü (Reuters)
Araştırmacılar, İtalya'daki Giorgia Meloni hükümetinin yargıyı siyasetin kontrolüne sokmak için endişe verici hamleler yaptığını öne sürdü (Reuters)
TT

Avrupa'da demokrasinin en çok gerilediği 5 ülke sıralandı

Araştırmacılar, İtalya'daki Giorgia Meloni hükümetinin yargıyı siyasetin kontrolüne sokmak için endişe verici hamleler yaptığını öne sürdü (Reuters)
Araştırmacılar, İtalya'daki Giorgia Meloni hükümetinin yargıyı siyasetin kontrolüne sokmak için endişe verici hamleler yaptığını öne sürdü (Reuters)

Avrupa Sivil Özgürlükler Birliği yeni yayımladığı raporla Bulgaristan, Hırvatistan, İtalya, Romanya ve Slovakya'nın kıtada demokrasiyi gerilettiğini bildirdi. 

Medyadaki eleştirilere tahammülsüzlük ve hukukun üstünlüğünü yok etmeye yönelik çabalarla Avrupa'daki "demokratik resesyonun" derinleştiği iddia edildi.

Raporla birlikte paylaşılan açıklamada "Sonuç getiren eylemler olmadan AB daha fazla demokrasi erozyonu riski altında" dendi. 

21 AB üyesi ülkedeki 43 insan hakları örgütünün birlikte hazırladığı raporda barışçıl protestolara ve gazetecilere yönelik baskılara, yolsuzlukla mücadelenin etkisiz kalmasına ve hukukun siyasetin etkisi altına girmesine dikkat çekildi. 

Avrupa Sivil Özgürlükler Birliği'nden Viktor Kazai, 2019'dan beri her yıl benzer raporlar yayımladıklarına işaret etti:

Hukukun üstünlüğüne dair her şey son yıllarda gittikçe daha da ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor.

Kazai, hukukun üstünlüğünü yok etmek için önemli adımlar atan ülkeleri "parçalayıcılar" diye nitelendirdiklerini ve bunun kendilerine en çok endişe veren kategori olduğunu aktardı. 

Bulgaristan, Hırvatistan, İtalya, Romanya ve Slovakya'nın bu klasmandaki ülkeler olduğunu açıkladı. 

Avrupa Sivil Özgürlükler Birliği, Brüksel'e çağrıda bulunarak AB fonlarının hukukun üstünlüğüne yönelik ihlallere göre kesilmesi gerektiğini vurguladı. 

Almanya ve Fransa gibi "demokrasinin rol modeli" olarak görülen ülkelerin de benzer problemlerden azade olmadığı bildirildi. 

Fransa'da, hükümetin kanunları meclis oylaması olmadan geçirmesine olanak tanıyan anayasanın 49.3 nolu maddesinin giderek daha sık kullanıldığına dikkat çekildi. Paris 2024 öncesinde uygulanan kısıtlamalar gibi ifade özgürlüğüne aykırı pek çok idari tasarrufun hayata geçirildiği belirtildi. 

Almanya'da da Filistin destekçilerine yönelik baskı ve sansürün "aşırı ve orantısız" bir hale geldiğine vurgu yapıldı. 

Independent Türkçe, Guardian, Euronews



Sırbistan'da "yasaklı ses silahı" iddiası: Dünyadan yardım istiyorlar

Sırbistan'da 2000'den beri en büyük protestolar yaşanıyor (AP)
Sırbistan'da 2000'den beri en büyük protestolar yaşanıyor (AP)
TT

Sırbistan'da "yasaklı ses silahı" iddiası: Dünyadan yardım istiyorlar

Sırbistan'da 2000'den beri en büyük protestolar yaşanıyor (AP)
Sırbistan'da 2000'den beri en büyük protestolar yaşanıyor (AP)

1 Kasım'da Novi Sad'daki tren istasyonunda 15 kişinin öldüğü kaza sonrası başlayan gösteriler, 4 ayı aşkın süredir devam ediyor. 

Cumartesi Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenen yolsuzluk karşıtı protestoda yüz bini aşkın kişi yer aldı. 

Güvenlik güçlerinin barışçıl bir eylem düzenleyen yurttaşlara karşı yasaklı ses silahı kullandığı iddiası, son etkinliğe damga vurdu. 

Görüntüler, ölenler için 15 dakika sessizlik eylemi yapılırken aniden gelen bir sesin panik ve kaçışmaya neden olduğunu gösteriyor. 

Göstericiler olaydan sonra saatlerce kulak çınlaması, baş ağrısı, baş dönmesi ve denge kaybı yaşadıklarını bildiriyor. 

Yetkililer yasaklı ses silahı iddiasını reddetse de protestocular ısrarcı: Konuyla ilgili bağımsız bir soruşturma yürütülmesini istiyorlar. 

Muhalif Hareket-Değişim (Kreni-Promeni) hareketinin internette başlattığı kampanyada yarım milyondan fazla imza toplanarak Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın bağımsız soruşturmalar başlatması talep edildi. 

İnsan hakları örgütleri ve muhalif siyasetçiler, bu saldırının emrini verenlere ülkedeki ve yurtdışındaki mahkemelerde dava açılacağını söylüyor. 

2004-2012'de Sırbistan Cumhurbaşkanı olan Boris Tadic de konuyla ilgili uluslararası yardım çağrısı yapanlar arasında.

2017'den beri görevde olan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ise kalabalıkları yönlendirmeye yarayan bu silahın kullanıldığı iddiasını "Sırbistan'ı yok etmeyi amaçlayan adi bir yalan" diye nitelendirdi. 

Yalan haber yayanların karşısında yargıyı bulacağını vurguladı.

Kısa süre içinde ABD'den FBI'ı, Rusya'dansa FSB'yi çağırarak iddiaların araştırılmasını sağlayacağını belirterek "Nasıl yalan söylediklerini görmek, tarih için önemli" dedi. 

Sırp yetkililer, polisin bu silahı iki yıl önce envanterine eklediğini kabul ediyor ancak cumartesi kullanılmadığını da söylüyor.

Novi Sad'daki tren istasyonunda 1 Kasım 2024'te beton sundurmanın çökmesi nedeniyle 15 kişinin ölmesinin ardından hükümete tepki gösteren öğrenciler, ülke genelinde "Dur Sırbistan" sloganıyla gösterilere başlamıştı. 

Yargı üyeleri, öğretmenler, özel işletmeler de protestolara destek veriyor. 

Çinlilerin başını çektiği konsorsiyumun istasyonu elden geçirmesinden kısa süre sonra bu kazanın gerçekleşmesi, eleştiri oklarının Vucic ve Sırp İlerleme Partisi'ne (SNS) yöneltilmesine yol açtı. 

Öğrencilerin önderliğindeki göstericiler, tren istasyonundaki ölümlü kazaya ilişkin sorumluların cezalandırılmasını, ihmal şüphesi bulunan istasyonun yapım, onarım çalışmalarına ilişkin tüm belgelerin yayımlanmasını ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istiyor.

Ancak uzmanlar bu talepler karşılansa dahi protestocuların otoriterleşme ve yolsuzluğa karşı eylemlerinin sürebileceğini vurguluyor.

Independent Türkçe, CNN, AP