ABD'li yetkililer Ukrayna'da barışa giden yolun daha uzun olmasını bekliyor

Ukrayna'nın Donetsk Oblastı'ndaki terk edilmiş Marinka köyünün merkezinde tahrip edilmiş bir tank kulesi (Reuters)
Ukrayna'nın Donetsk Oblastı'ndaki terk edilmiş Marinka köyünün merkezinde tahrip edilmiş bir tank kulesi (Reuters)
TT

ABD'li yetkililer Ukrayna'da barışa giden yolun daha uzun olmasını bekliyor

Ukrayna'nın Donetsk Oblastı'ndaki terk edilmiş Marinka köyünün merkezinde tahrip edilmiş bir tank kulesi (Reuters)
Ukrayna'nın Donetsk Oblastı'ndaki terk edilmiş Marinka köyünün merkezinde tahrip edilmiş bir tank kulesi (Reuters)

İki ABD'li kaynak, Trump yönetiminden üst düzey yetkililerin son birkaç gün içinde ABD'nin Ukrayna'da önümüzdeki birkaç ay içinde bir barış anlaşmasına varamayabileceği ihtimalini tartıştıklarını ve hem Kiev hem de Moskova üzerinde baskı kurmak için yeni planlar geliştirdiklerini söyledi.

Başkan Donald Trump ve üst düzey danışmanları yeni başkanlık döneminin başında nisan ya da mayıs ayına kadar tam bir ateşkese ulaşma hedefi koymuştu. Sonraki aylarda da kalıcı bir barış anlaşmasına varmayı umuyorlardı. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan iki yetkili, her iki anlaşmanın da yakın zamanda gerçekleşebileceği ihtimalini reddetti. Bu durum üç yıldır devam eden savaşın uzaması ihtimalini ve Ukrayna'nın askeri operasyonları için daha fazla Batı desteğine olan ihtiyacını güçlendiriyor.

Böyle bir sonuç, yüz binlerce kişinin hayatına mal olan ve NATO'yu nükleer silahlara sahip Rusya ile doğrudan çatışmaya sürükleme riski taşıyan bir çatışmaya hızlı bir son vermeyi uzun zamandır vaat eden ve kendini anlaşma yapıcı olarak tanımlayan Trump için kara bir leke olacaktır.

Üst düzey ABD'li yetkililer haftalardır bir dizi özel toplantıda Kiev'in müzakereleri ele alış biçiminden ve Washington ile nadir toprak elementleri anlaşmasına varma ve barış görüşmelerini ilerletme konusunda direnç gösterdiğinden şikâyet ediyorlardı. Ancak kaynaklar, son birkaç gündür yetkililerin Moskova'ya yönelik hayal kırıklığının arttığını bildirdi.

Kaynaklara göre Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri hafta sonu yaptıkları bir dizi toplantı ve telefon görüşmesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Washington'un kalıcı bir barış anlaşmasına varma çabalarına aktif olarak direndiğini kabul etti ve Rusya'yı bir anlaşmaya zorlamak için ekonomik ya da diplomatik yaptırımların etkili olup olamayacağını tartıştı.

Başkan'ın kendisine yönelik öfke de dahil olmak üzere Moskova'ya yönelik artan öfke, yönetim içinde Moskova'nın müzakere istekliliğine ilişkin tartışmalarda bir değişimi temsil ediyor. Kaynaklar, Trump'ın haftalardır Rusya Devlet Başkanı'na güvendiğini ve Rus liderin barışa bağlı olduğuna inandığını söylediğini, ancak son birkaç gündür Beyaz Saray'ın Putin'in niyetleri konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başladığını belirtti.

Yönetimin Moskova'ya baskı yapmak için ne gibi özel planları olabileceği belirsizdi. Ancak üst düzey bir ABD'li yetkili, Beyaz Saray'ın ülkeye uygulayabileceği ek gümrük vergileri ve yaptırım önlemlerini değerlendirmeye devam ettiğini söyledi.

Geçtiğimiz pazar günü NBC News'e konuşan Trump, Putin'in Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin güvenilirliğini eleştirmesi ve ABD'nin Rus petrol alıcılarına yüzde 25 ila 50 arasında ikincil gümrük vergisi uygulayabileceğini söylemesi üzerine ‘öfkelendiğini’ ifade etti.



Askeri saldırılar İran'ın nükleer programını sona erdirebilir mi?

Diego Garcia'daki B-2 hayalet bombardıman uçaklarını gösteren uydu görüntüsü, 26 Mart 2025. (AP)
Diego Garcia'daki B-2 hayalet bombardıman uçaklarını gösteren uydu görüntüsü, 26 Mart 2025. (AP)
TT

Askeri saldırılar İran'ın nükleer programını sona erdirebilir mi?

Diego Garcia'daki B-2 hayalet bombardıman uçaklarını gösteren uydu görüntüsü, 26 Mart 2025. (AP)
Diego Garcia'daki B-2 hayalet bombardıman uçaklarını gösteren uydu görüntüsü, 26 Mart 2025. (AP)

ABD kısa bir süre önce B-2 bombardıman uçaklarını İran yakınlarına konuşlandırarak, Tahran'a, faaliyetlerini engelleyecek bir anlaşmaya varılmaması halinde nükleer programına neler olabileceği konusunda güçlü bir sinyal gönderdi.

B-2 bombardıman uçakları en güçlü sığınak delici bombaları atabilen tek uçak. Ancak Reuters'in askeri ve nükleer uzmanlardan aktardığına göre, böylesine büyük bir ateş gücüne sahip olunsa bile, ‘ABD-İsrail askerî harekâtı, Batı'nın bir gün nükleer bomba üretmeyi hedeflediğinden korktuğu ve İran'ın bunu reddettiği bir programı muhtemelen yalnızca geçici olarak sekteye uğratacak.’

Daha da kötüsü, herhangi bir saldırı İran'ı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) nükleer denetçilerini sınır dışı etmeye, kısmen gömülü olan yeraltı programını tamamen gömülü hale getirmeye ve nükleer silahlı bir devlet olma yolunda hızlanmaya sevk edecek ve aynı zamanda bu korkutucu sonucu hızlandıracak.

Birleşik Krallık merkezli düşünce kuruluşu Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nde (RUSI) kıdemli hava gücü ve teknoloji araştırmacısı olan Justin Bronk, “Nihayetinde, rejim değişikliği ya da işgal dışında, askeri saldırıların İran'ın nükleer silaha giden yolunu nasıl yok edebileceğini görmek çok zor. Bu aslında askeri caydırıcılığı yeniden tesis etmek, kayıplar verdirmek ve patlama süresini birkaç yıl önceki seviyeye geri getirmek için bir girişim olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre patlama süresi, bir nükleer bomba üretmek için yeterli miktarda bölünebilir malzeme üretmenin ne kadar süreceğini ifade eder ve bu süre şu anda İran için günler ile haftalar arasında değişmekte. Ancak İran'ın bunu yapmaya karar vermesi halinde gerçekten bir bomba üretmesi çok daha uzun zaman alacak.

İran ile büyük güçler arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma, İran'ın nükleer faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getirerek, nükleer silahların çıkış süresini en az bir yıla kadar uzatmıştı. Ancak ABD'nin 2018'de Başkan Donald Trump'ın ilk döneminde anlaşmadan çekilmesinin ardından anlaşma çöktü ve İran'ın birçok kısıtlamadan vazgeçmesine neden oldu.

Trump şimdi, geçtiğimiz günlerde başlayan görüşmelerde yeni nükleer kısıtlamaları müzakere etmek istiyor. Trump iki hafta önce de şöyle demişti: “Eğer bir anlaşmaya varamazlarsa, bombalama olacak.”

İsrail de benzer tehditlerde bulundu. Savunma Bakanı Yisrael Katz kasım ayında göreve geldikten sonra şunları söyledi: “İran nükleer tesislerinin bombalanmasına karşı her zamankinden daha savunmasız. İsrail devletine yönelik varoluşsal tehdidi sona erdirmek ve silmek olan en önemli hedefimizi gerçekleştirme fırsatına sahibiz.”

Büyük ve riskli bir operasyon

İran'ın nükleer programı çok sayıda tesise yayılmış durumda ve herhangi bir saldırı muhtemelen bunların çoğunu ya da tamamını hedef alacak. UAEA bile İran'ın uranyum zenginleştiren santrifüjlerin yedek parçaları gibi bazı hayati ekipmanları nerede tuttuğunu bilmiyor.

Askeri uzmanlar, İsrail'in bu tesislerin çoğunu kendi başına yok edebileceğini, ancak bunun riskli bir operasyon olacağını, tekrarlanan saldırılar gerektireceğini ve Rusya tarafından sağlanan uçaksavar sistemleriyle uğraşmak zorunda kalacağını söylüyor. İsrail geçen yıl İran'a sınırlı saldırılar düzenlediğinde bunu zaten başarmıştı.

Uranyum zenginleştirme, İran'ın nükleer programının temelini oluşturuyor. En büyük iki zenginleştirme tesisi, görünüşe göre bombardımandan korumak için yerin yaklaşık üç kat altında bulunan Natanz Yakıt Zenginleştirme Tesisi ve bir dağın derinliklerindeki Fordo Nükleer Tesisi.

ABD, en güçlü delici bombası olan 14 bin kilogramlık bombayı kullanarak bu zor hedefleri vurmak için çok daha yüksek bir hazırlık seviyesine sahip. Şu anda sadece B-2 bombardıman uçakları, örneğin, yakın zamanda Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia'ya taşınmış olanlar, bu bombayı taşıyabilir. İsrail bu uçaklara sahip değil.

Amerika Ulusal Güvenlik Yahudi Enstitüsü’nde (JINSA) çalışan emekli ABD Hava Kuvvetleri generali Charles Wald, “İsrail'in Fordo ve Natanz'ı yok etmeye yetecek kadar 2 bin 300 kilogramlık bombası yok” dedi. Enstitü, ABD ile İsrail arasında yakın savunma bağlarının geliştirilmesine yönelik çabaları destekliyor.

Emekli general, İsrail'in cephaneliğindeki en büyük delici bombaya atıfta bulunuyordu. Wald, ABD'nin katılımının saldırıyı hızlandıracağını ve başarı şansını arttıracağını söyledi, ancak bunun günler süreceği tahmininde bulundu.

Ertesi gün ne olacak?

Eski bir ABD istihbarat analisti olan ve Trump'ın İran'a yaklaşımını eleştiren Nükleer Tehdit Girişimi'nden (NTI) Eric Brewer de şunları söyledi: “Bir ABD saldırısı, İsrail saldırısından daha fazla hasara neden olabilir. Ama her iki durumda da mesele zaman kazanmaktır. Herhangi bir saldırının İran'ı nükleer bombadan uzaklaştırmak yerine ona doğru itmesi gibi gerçek bir risk var. Bir saldırı, programı sekteye uğratabilir ve geciktirebilir ama yok edemez.”

Nükleer tesisler yok edilebilir ama İran'ın uranyum zenginleştirme konusundaki ileri uzmanlığı yok edilemez. Analistler ve yetkililer, İran'ın bu tesisleri yeniden inşa etmesini engellemenin ‘çok zor’ olacağını söyledi.

Kendisi de 2015 yılında Obama yönetimi tarafından imzalanan nükleer anlaşmanın destekçilerinden biri olan Silah Kontrol Derneği'nden Kelsey Davenport, “Ertesi gün ne olacak? İran nükleer programına yönelik saldırılara tesislerini güçlendirerek ve programını genişleterek yanıt verecektir” dedi.

UAEA’nın 2015'teki anlaşma kapsamında ek denetiminin iptal edilmesinin ardından pek çok analist, ‘İran'ın saldırıya uğraması halinde, Natanz ve Fordo gibi tesislerde dünyanın gözü olarak görev yapan UAEA denetçilerini sınır dışı etme riski’ görüyor.

İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Şemhani geçen hafta X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Dış tehditlerin devam etmesi ve İran'ın askeri bir saldırı beklentisi içinde olması, UAEA denetçilerinin sınır dışı edilmesi ve iş birliğinin durdurulması da dahil olmak üzere caydırıcı önlemlere yol açabilir” ifadesine yer verdi.

Bu adım, ilk nükleer denemesini gerçekleştiren Kuzey Kore'den başka hiçbir ülke tarafından atılmadı.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan James Acton, “Eğer İran'ı bombalarsanız, bence İran'ın UAEA denetçilerini sınır dışı edeceği ve nükleer bomba üretmek için acele edeceği neredeyse kesin” ifadesini kullandı.