İsrail'de generallerin savaşı şiddetleniyor

Bir general, Netanyahu'yu ‘Suriye Hizbullahı’ kurulmasına neden olmakla suçladı

27 Mart 2025 tarihinde Tel Aviv'de Şin-Bet Başkanı ve hükümetin yargı danışmanının görevden alınmasına karşı düzenlenen protesto gösterilerinden (AFP)
27 Mart 2025 tarihinde Tel Aviv'de Şin-Bet Başkanı ve hükümetin yargı danışmanının görevden alınmasına karşı düzenlenen protesto gösterilerinden (AFP)
TT

İsrail'de generallerin savaşı şiddetleniyor

27 Mart 2025 tarihinde Tel Aviv'de Şin-Bet Başkanı ve hükümetin yargı danışmanının görevden alınmasına karşı düzenlenen protesto gösterilerinden (AFP)
27 Mart 2025 tarihinde Tel Aviv'de Şin-Bet Başkanı ve hükümetin yargı danışmanının görevden alınmasına karşı düzenlenen protesto gösterilerinden (AFP)

İsrail Yüksek Mahkemesi, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun iç istihbarat servisi Şin-Bet Başkanı Ronen Bar'ı görevden alma hamlesini salı günü karara bağlamaya hazırlanırken, Bar'ın aşırı ve gereksiz savaşlarla mücadele etmekle suçladığı hükümetin politikaları üzerine bir generaller savaşı yaşanıyor. Emekli bir general Netanyahu’yu dar kişisel çıkarları için orduyu ve güvenlik birimlerini kullanmakla suçladı.

Emekli General Yisrael Ziv, dün Kanal 12’nin internet sitesinde yayınlanan bir makalesinde şunları söyledi: “Gazze Şeridi'ne yönelik savaş, başlangıçta İsrail tarihinin en gerekli savaşıydı. Ancak İsrail'e dayatılan ve faydasız bir siyasi savaşa dönüştü. Adil bir savaştı ama bir aldatma savaşına evrildi.”

Suriye'ye yönelik savaşı da eleştiren Ziv, bu savaşın Lübnan'da Hizbullah tarzı bir direnişin kurulmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Şin-Bet Başkanı Bar, Yüksek Mahkeme'ye yazdığı mektupta Netanyahu'nun kendisini yolsuzluk suçlamasıyla yargılayan mahkemeye güvenlik durumunun başbakanın yargılanmasına izin vermediğini belirten bir rapor yazma talebini ve İsrail'de Katargate olarak bilinen skandalla ilgili soruşturmaların durdurulması talebini reddettiği için görevden almaya karar verdiğini belirtti.

Bar, mahkemeden ‘Netanyahu'nun davranışlarının İsrail'in güvenliğine yönelik tehlikesini ve yasalarının ihlalini’ gösteren gerçekleri anlatacağı gizli bir oturum düzenlemesini istedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 18 Nisan 2024 tarihinde Tel Aviv'de Şin-Bet Başkanı Ronen Bar ile bir araya geldi. (DPA)İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 18 Nisan 2024 tarihinde Tel Aviv'de Şin-Bet Başkanı Ronen Bar ile bir araya geldi. (DPA)

Ziv makalesinde, “Yeni Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Netanyahu'nun bitmek bilmeyen savaşında ‘kullanılabilir bir genelkurmay başkanı’ olacağını ve sadece askeri operasyonla vatandaşlarını ve askerlerini eve getirme şansının zayıf olduğunu anlamaya başlamış olabilir” dedi.

Ziv, esirlerin iadesinin ‘Netanyahu'nun savaşı durdurma kararı almasını gerektirdiğini ve savaşı sürdürmek istediği sürece kaçırılanların serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmanın başarısız olacağını’ vurguladı.

Ziv sözlerini şöyle sürdürdü: “Ronen Bar'ın görevden alınmasının ardından Zamir, Genelkurmay Başkanı olarak sis perdesini aralamak ve yedek askerlere, yaslı ailelere ve tüm kamuoyuna savaşın sürdürülmesinin amacı hakkında cevap vermek zorunda kalacak. Bunu açıkladığında Netanyahu onun yanında olmayacak, büyük olasılıkla meslektaşlarını (Bar, eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve diğer üst düzey subaylar) suçladığı gibi onu da başarısızlıkla suçlayacak.”

‘Kamuoyunun dikkatini dağıtmak’

Ziv de diğer pek çok kişi gibi savaşın uzamasının Netanyahu'ya pek çok nedenden ötürü fayda sağladığına inanıyor.

Emekli General Yisrael Ziv’in Kanal 12’nin internet sitesinde yayınlanan makalesinde, “Netanyahu'ya yol gösteren tek bir strateji var, o da sınırsız bir savaşı sürdürmek. Bu savaş onun çok işine yarıyor; mahkeme duruşmalarını ertelemesine yardımcı oluyor, seçmen tabanının uzak bir zafer umuduyla ona sarılmasını sağlıyor, yetkilileri görevden almasına olanak tanıyor ve Trump karşısındaki konumunu güçlendiriyor. Peki ya bedeli? Büyütülecek bir şey değil... Başka bir deyişle, başkalarının bedel ödemesinde yanlış bir şey yok... Kaçırılanlar, askerler, ekonomik durum ve İsrail'in uluslararası ilişkilerinin bozulması...” ifadeleri yer aldı.

Hükümetin yargı danışmanı Gali Baharav-Miara ise Bar'ın görevden alınmasını ‘hatalı bir karar ve başbakanın kişisel çıkar çatışması’ olarak değerlendirerek reddettiğini vurguladı.

Baharav-Miara, görevden almanın ‘üst düzey bir güvenlik pozisyonunun siyasi sadakat pozisyonuna dönüşmesine yol açacağını’ savundu.

Haaretz gazetesi askeri analisti Amos Harel, Bar'ın görevden alınmasına karşı Yüksek Mahkeme yargıçlarına yazdığı mektubu ‘İsrail'deki siyasi sistemin kimliğini tanımlama savaşında en çalkantılı haftalardan biri olması beklenen bir dönemde, güvenlik-siyaset sistemi içindeki gerilimin derinliğini ortaya koyan nadir bir tanıklık’ olarak nitelendirdi.

Harel, “Bar'ın mektubunun en önemli kısmı, savaşın devam etmesinin kamuoyunun dikkatini Netanyahu'nun davasının gidişatından uzaklaştırmak için bir araç olarak ve Netanyahu için davanın en hassas aşaması olan savcılığın sorgusunun ertelenmesi de dahil olmak üzere tekrarlanan ertelemeleri haklı çıkarmak için bir bahane olarak kullanıldığına dair ifadesidir” dedi.



Fransız park müdürü, İsraillileri kabul etmeyi reddetmesinin nedenini güvenlik nedenlerine bağladı

Fransız bayrağı (Reuters)
Fransız bayrağı (Reuters)
TT

Fransız park müdürü, İsraillileri kabul etmeyi reddetmesinin nedenini güvenlik nedenlerine bağladı

Fransız bayrağı (Reuters)
Fransız bayrağı (Reuters)

Fransa'da İsrailli gençlerin parka girmesini yasakladığı için "ayrımcılık" suçlamasıyla yargılanan bir park yöneticisi, kararının "tamamen teknik" olduğunu ve "güvenlik nedenleriyle" ilgili olduğunu vurguladı.

Güneybatı Fransa'daki Terre d'Aventure parkının müdürü perşembe günü gözaltına alındı ve cumartesi günü “köken, ırk veya milliyete dayalı ayrımcılık” suçlamasıyla yargılandı. Savcılık makamına göre, 48 saat polis gözetiminde kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre park müdürü dün yaptığı açıklamada, kararın kötü hava koşulları ve “güvenlik talimatlarının verilmesini engelleyen dil yetersizliği” nedeniyle “tamamen teknik ve güvenlik nedenleriyle önceden alındığını” belirtti.

O, çocukların ilk etapta parka gitmediklerini ve “girmelerine hiçbir şekilde engel olunmadığını” vurguladı, çünkü “önceden uyarıldılar ve biletlerinin parasını bir gün önce tam olarak geri aldılar.”

Başsavcılık ise İspanya'da yaz kampına katılan 8 ila 16 yaşları arasındaki İsrailli çocukların, sonunda gözetmenleri tarafından başka bir turistik yere götürüldüklerini açıkladı.

Soruşturmada şu anda olaylarla ilgili ifadelerini incelemesi bekleniyor.

Fransa İçişleri Bakanı, park müdürünün kararını “tehlikeli” olarak nitelendirerek, “Yargı sisteminin çok sert davranmasını umuyorum. Hiçbir şeyi göz ardı edemeyiz” dedi ve “antisemitik eylemlerin arttığını” belirtti.

Fransa Yahudi Kurumları Temsilciler Konseyi (CRIF) Başkanı Perla Danan ise AFP’ye yaptığı açıklamada, “antisemitik” olarak nitelendirdiği “son derece ciddi olay” nedeniyle üzüntüsünü dile getirdi.


Dünya nüfusunun dörtte biri güvenli bir şekilde yönetilen içme suyundan yoksun

Filistinli bir kız, Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta bulunan bir su istasyonunda plastik kovadan su içiyor (AP)
Filistinli bir kız, Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta bulunan bir su istasyonunda plastik kovadan su içiyor (AP)
TT

Dünya nüfusunun dörtte biri güvenli bir şekilde yönetilen içme suyundan yoksun

Filistinli bir kız, Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta bulunan bir su istasyonunda plastik kovadan su içiyor (AP)
Filistinli bir kız, Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta bulunan bir su istasyonunda plastik kovadan su içiyor (AP)

Birleşmiş Milletler dün yaptığı açıklamada, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan iki milyardan fazla insanın güvenli bir şekilde yönetilen içme suyuna erişiminin olmadığını duyurdu.

BM'nin sağlık ve çocuklarla ilgilenen iki kuruluşu (Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF) ortak bir çalışmada, geçen yıl dünya genelinde her dört kişiden birinin güvenli bir şekilde yönetilen içme suyuna erişemediğini, 100 milyondan fazla insanın nehirler, göletler ve kanallar gibi yüzey kaynaklarından içme suyuna bağımlı olduğunu belirtti.

Çalışma, su, sanitasyon ve hijyen hizmetlerinin eksikliğinin milyarlarca insanın hastalığa yakalanma riskini artırdığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre güvenli bir şekilde yönetilen içme suyu, en üst düzey olarak, yerinde erişilebilir, ihtiyaç duyulduğunda hazır bulunan ve en tehlikeli fekal ve kimyasal kontaminasyonlardan arınmış içme suyu olarak tanımlanmaktadır.


Trump, Washington'da cinayet işleyen herkes için idam cezası isteyeceğini söyledi

Washington DC sokaklarındaki ABD polisi (AFP)
Washington DC sokaklarındaki ABD polisi (AFP)
TT

Trump, Washington'da cinayet işleyen herkes için idam cezası isteyeceğini söyledi

Washington DC sokaklarındaki ABD polisi (AFP)
Washington DC sokaklarındaki ABD polisi (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, 1981'den beri başkent Washington'da idam cezasının kaldırılmasına rağmen, başkentte cinayet işleyen herkes için idam cezası isteyeceğini söyledi.

Başkan, Beyaz Saray'daki Kabine toplantısında, "Washington'da bir kişi başka birini öldürürse, idam cezası isteyeceğiz. Bu güçlü bir caydırıcıdır" ifadelerini kullandı.

Trump yönetimi, federal mahkemelerde görülen cinayet davalarında bu cezayı talep edebilir, ancak yerel mahkemelerde talep edemez. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre idam cezasının en güçlü destekçilerinden biri olarak görülen Cumhuriyetçi başkan, bu durumda başkentte yürürlükte olan mevzuatı değiştirmeye çalışabilir.

ABD polisi Washington D.C. sokaklarında (Reuters)ABD polisi Washington D.C. sokaklarında (Reuters)

Geleneksel olarak Demokratların kalesi olan Washington, hiçbir eyalete ait değildir ve özel bir statüye sahiptir. Şehrin işleri federal Kongre tarafından denetlenmektedir.

1992 yılında, bir parlamento asistanının öldürülmesinin ardından Kongre, Washington'da idam cezasının yeniden yürürlüğe konması için bir referandum düzenledi, ancak başkentin sakinlerinin üçte ikisi bunu reddetti.

Trump, Ulusal Muhafız birliklerinin başkent sokaklarına konuşlandırılmasını emretti (AFP)Trump, Ulusal Muhafız birliklerinin başkent sokaklarına konuşlandırılmasını emretti (AFP)

Ocak ayı sonlarında Beyaz Saray'a dönen Cumhuriyetçi milyarder, "en iğrenç suçlar" için ölüm cezasının daha geniş çapta uygulanmasını talep eden bir başkanlık kararnamesi imzaladı ve federal savcılara bu cezayı daha sık talep etmeleri talimatını verdi.

Trump'ın dün yaptığı açıklamalar, “şiddet çetelerinin istila ettiği” bir şehir olarak gördüğü Washington'da kanun ve düzeni yeniden sağlamak için yürüttüğü kampanyanın bir parçası.

Bu bağlamda Trump, başkent sokaklarına Ulusal Muhafız birliklerinin konuşlandırılmasını emretti.

Trump pazartesi günü ise Savunma Bakanı Pete Hegseth'ten Ulusal Muhafızlar bünyesinde "ülkenin başkentinde düzeni ve güvenliği sağlamakla görevli" özel bir birim oluşturmasını istedi.

ABD’de 50 eyaletin 23'ünde idam cezası kaldırılırken, Kaliforniya, Oregon ve Pensilvanya'da idam cezasının uygulanması askıya alındı.