Trump’ın Panama Kanalı hayali suya mı düşüyor?

Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)
Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)
TT

Trump’ın Panama Kanalı hayali suya mı düşüyor?

Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)
Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)

Panama Kanalı'ndaki iki limanın ABD’ye satılmasına ilişkin görüşmeler tıkandı. 

Hong Kong merkezli CK Hutchison Holdings, Panama Kanalı’nın iki yakasındaki stratejik limanlara ait hisselerini, Amerikan varlık yönetim şirketi BlackRock liderliğindeki konsorsiyuma 22,8 milyar dolar karşılığında satmayı 4 Mart’ta kabul etmişti.

Ancak Wall Street Journal’ın (WSJ) aktardığına göre CK Hutchison Holdings’in, limanlarla ilgili Panama yönetimine 300 milyon dolara yakın borcu var.  

Panama Sayıştay Başkanı Anel Flores, pazartesi günü yaptığı açıklamada borç nedeniyle şirket hakkında hukuki soruşturma başlatılacağını duyurdu. 

Flores, holdingin limanları işleten birimi Panama Ports'un, 2021’de Panama Denizcilik İdaresi’yle 25 yıllık sözleşmesini uzatırken gerekli izinleri almadığını söyledi. Ayrıca şirketin, Panama hükümetine ödediği miktarı azaltmak için vergiden muaf taşeronlar kullandığını ve kârının yüzde 10'unu hükümetle paylaşmadığını belirtti.

Panama’daki kanalların denetimi Panama Denizcilik İdaresi tarafından gerçekleştiriliyor. WSJ’nin aktardığına göre sözleşmelerin iptal edilmesi de söz konusu olabilir. Kimliğinin açıklanmaması şartıyla gazeteye konuşan Panamalı bir yetkili, hukuki sürecin 6 ay ila bir yıl sürebileceğini ve anlaşmanın tamamlanmayabileceğini söylüyor. 

WSJ ve New York Times (NYT), BlackRock ve Hutchison’ın yorum taleplerine yanıt vermediğini aktarıyor. 

Diğer yandan BlackRock CEO’su Larry Fink, pazartesi günkü açıklamasında ABD’nin getirdiği gümrük vergileri nedeniyle Çin’le başlayan ticaret savaşının anlaşmaya olumsuz yansıyabileceğini belirtmişti.

Adının açıklanmaması şartıyla WSJ’ye konuşan kaynaklar, Çin’in limanları satın alması için bazı şirketlerle görüşmeye başladığını söylüyor. Cosco Shipping Lines ve China Merchants gibi devlet destekli denizcilik devlerinin, BlackRock anlaşmasının başarısız olması halinde bazı limanları devralmak için Hutchison’la “gayrıresmi görüşmeler” yürüttüğü de belirtiliyor.

Johns Hopkins Üniversitesi’nden Latin Amerika uzmanı Benjamin Gedan da NYT’ye şu değerlendirmeyi yapıyor: 

Bu işi ne kadar uzatırsanız, Çin'in sürece dahil olması için o kadar büyük fırsat doğar.

ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği gibi Panama Kanalı’nın Çin tarafından kontrol edildiğini öne sürerek, ABD’nin kanalın denetimini geri alması çağrısında bulunmuştu. 4 Mart’ta Kongre’deki konuşmasında Cumhuriyetçi lider, anlaşmanın bir zafer olduğunu savunarak “Yönetimim Panama Kanalı’nı geri alacak, bunu yapmaya başladık bile” demişti.

Pekin yönetiminden yapılan açıklamadaysa limanların satılmasına ilişkin anlaşma “Çin halkına ihanet” diye nitelenmişti.

Trump, 2 Nisan’da açıkladığı gümrük vergileriyle tartışma yaratmıştı. ABD’nin Çin’e uyguladığı toplam vergi oranı yüzde 54’e çıkmıştı. Bunun ardından Çin yüzde 34 oranında misilleme vergi getirmiş, Trump da Çin’e uygulanan vergi oranını tekrar artırarak yüzde 104’e yükseltmişti. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.