İsrail'in provokasyonları ile Arap teşviki arasında Macron

Fransa Cumhurbaşkanı'nın, ülkesinin Filistin devletini tanıma ihtimaline ilişkin açıklamaları Netanyahu ve oğlunu kızdırdı

Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)
Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)
TT

İsrail'in provokasyonları ile Arap teşviki arasında Macron

Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)
Macron ve Abbas 2022'de Elysee Sarayı'nda (AP)

Halil Musa

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, ülkesinin Filistin Devleti'ni tanıma ihtimaline ilişkin açıklamaları karşılıksız kalmadı. Macron, İsrail'de sövgüye varan sert eleştirilere maruz kalırken, Fransız sağı da açıklamalarını reddetti.

Geçtiğimiz hafta Mısır ziyaretinden dönüşte Macron uçakta, 17-20 Haziran tarihleri ​​arasında New York'ta Suudi Arabistan ile birlikte eş başkanlığını yürüteceği ve iki devletli çözümü teşvik etmek amacıyla düzenlenecek uluslararası konferansta, Fransa'nın Filistin devletini tanıma olasılığını dışlamadı. Ancak Macron, Filistinliler ile Arapların kendisinden talep ettiği bu hamlenin, “Filistin'i savunan herkesin İsrail'i tanımasıyla sonuçlanacak kolektif bir hareketin parçası” olmasını istediğini belirtti.

Macron, New York barış konferansının “Filistinlilerin meşru devlet ve barış haklarına kavuşmalarında, aynı zamanda İsraillilerin barış ve güvenlik içinde yaşama hakkına kavuşmalarında ve her iki devletin komşu ülkeler tarafından tanınmasında bir dönüm noktası” olması için çabalıyor.

Geçtiğimiz yıl Fransa Cumhurbaşkanı, Norveç, İspanya, İrlanda ve Slovenya'nın Filistin devletini tanımasının ardından, Filistin devletinin tanınması konusunda “acele edilmemesi” çağrısında bulunmuştu. Daha sonra Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'tan “Fransa'nın Filistin devletini tanıması için Filistin Ulusal Otoritesi’nde hayati reformlar yapmasını” istemişti.

Fransa Cumhurbaşkanı'nın Filistin devletini tanıma ihtimaline ilişkin açıklamalarından günler sonra Abbas, dün pazartesi günü Macron'u aradı. Filistin Kurtuluş Örgütü'ne bir başkan yardımcısı atanmasına olanak tanıyan yasal değişiklikleri onaylayacak olan Filistin Merkez Konseyi toplantısının hazırlıkları hakkında kendisine bilgi verdi.

Bu adım, Avrupa ​​ve Arap ülkelerinin Filistin Devlet Başkanı'na baskı yaparak hayata geçirmesini talep ettiği reformlardan biri. Filistin Devlet Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Abbas, Fransız mevkidaşına Filistin'in kapsamlı reform planı hakkında bilgi verdi.

sdfrg
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Açıklamaya göre iki başkan “uluslararası meşruiyet temelinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası bir barış konferansının düzenlenmesinin gerekliliğini” vurguladı. Abbas, Macron'a “Fransa'nın iki devletli çözüm temelinde barışın gerçekleşmesi yönündeki destekleyici duruşu ve Suudi Arabistan ile birlikte uluslararası barış konferansının düzenlenmesine katılımı nedeniyle” teşekkür etti. Filistin devletinin tanınmasının ve BM'ye tam üyelik hakkını elde etmesinin önemine değindi.

İsrail’in eleştirisi

Ne var ki İsrail, Fransız Cumhurbaşkanı’nın Filistin'i tanıma girişimini hedef aldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazar günü X platformundan yaptığı paylaşımda, “Macron, topraklarımızın kalbinde, tek amacı İsrail Devleti'ni yıkmak olan bir Filistin devleti fikrini yaymaya devam ederek büyük bir hata yapıyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu'nun bu sözleri, oğlu Yair Netanyahu'nun Macron'un sözlerine sert bir dille, “Canın cehenneme” demesinin ardından geldi. Binyamin Netanyahu, oğlunun üslubunu eleştirerek, “kabul edilemez” olduğunu söyledi.

Barış karşıtlığı

Filistin Dışişleri Bakanlığı, Netanyahu ve oğlunun açıklamalarını “Netanyahu'nun barışa karşı düşmanlığının devam ettiğinin, uluslararası meşruiyeti reddetmekte ileri gittiğinin, siyasi süreci hiçe sayarak şiddete ve askeri çözümlere tutunduğunun açık bir itirafı” olarak değerlendirdi.

cdfrgt
Fransa Cumhurbaşkanı, Mısır'ın Ariş şehrinde ülkesinin Gazze'ye gönderdiği yardımları denetlerken (AFP)

Bakanlık, Netanyahu'nun tutumlarının “Fransa ve Avrupa Birliği'ni Filistin devletini tanıma yönündeki adımları hızlandırmaya sevk etmesi gerektiğini, bunun, iki devletli çözümün korunmasına ve bölgede barış, istikrar ve refahın sağlanmasına katkı sağlayacağını” kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre  Filistin Dışişleri Bakanı Farsin Şahin, yaptığı açıklamada, Macron'un açıklamaları ışığında Fransa'nın “önümüzdeki haziran ayında düzenlenecek barış konferansı öncesinde, sırasında veya sonrasında Filistin devletini tanıyabileceğini” söyledi.

Avrupa ülkelerine kapıyı aralamak

Şahin, Macron'un “Ana konusu Filistin devletinin tanınması olan bir barış konferansına başkanlık ettiğini, dolayısıyla bu adımı atmasının uygun olduğunu” söyledi. Uzun zamandır beklenen bu adımı atmasını umduğunu dile getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının “doğru yönde atılmış bir adım” olduğunu belirtti. İki devletli çözümü destekleyen ancak henüz Filistin Devleti'ni tanımayan ülkeleri de bunu yapmaya çağırdı.

Filistinli bakan, Fransa'nın tanıması durumunda “Almanya ve İngiltere gibi diğer Avrupa ülkelerinin de aynı adımı atmasının kapısının aralanacağını” söyledi. Tanımanın “Filistin adında bir devlet vardır, onu tanıyoruz, sınırları budur ve bunlar da vatandaşlarıdır şeklinde açık ve net bir mesaj” teşkil ettiğini sözlerine ekledi. Bunun “devletin sahada somutlaşmasına katkı sağlayacağını” kaydetti.

Tel Aviv'in pozisyonlarına yanıt

Birzeit Üniversitesi siyaset bilimi Profesörü Ali el-Cerbavi ise Fransa'nın Filistin devletini tanıma olasılığının, Tel Aviv'in iki devletli çözümü reddeden pozisyonlarına ve İsrail ile uyumlu ve ne istediğinden hâlâ emin olmayan Donald Trump yönetimine kısmi bir yanıt olduğunu düşünüyor. Cerbavi'ye göre, eğer bu tanıma gerçekleşirse, bu “Avrupa ülkelerinden gelecek ek tanımaların habercisi” olabilir. Ancak, “Arap-İsrail çatışması dosyasının Washington'un kontrolünde olduğu ve diğer herhangi bir ülkeden daha fazla etki sahibi olduğu” göz önüne alındığında, bunun sahadaki etkisinin boyutundan şüphe duyuyor. Cerbavi'ye göre, “Batı'nın vizyonuna göre gerçekçi bir bakış açısıyla iki devletli çözüm, şu anda Gazze Şeridi'nde, silahsızlandırılmış bir Filistin devletinin kurulması, gelecekte de Batı Şeria’dan geride kalan kısmın buna eklenmesi anlamına geliyor.”

Washington’a karşı muhalif bir ses

Yazar ve siyasi analist Muhammed Kavas, Paris'in Filistin devletini tanıma olasılığına kuşkuyla yaklaştı. Fransa Cumhurbaşkanı'nın konuya ilişkin açıklamalarını, “Washington'a karşı muhalif bir ses olma ve ondan farklılaşma arayışı” olarak nitelendirdi. Kavas, bu açıklamaları “Arap ülkelerini hesaba katan ve Suudi Arabistan'ın tutumuyla yakınlaşmaya çalışan medyatik bir gürültü” olarak da niteledi. Bu açıklamaların, “Suudi Arabistan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkilerinde konumunu güçlendirdiğini” açıkladı.

Ancak siyasi analist Nizar Celidi, Fransa'nın Filistin devletini muhtemelen “Macron'a Fransız sokağı ve sivil toplumunun uyguladığı baskılar ışığında” tanıyabileceğini öngördü. Macron'un ikinci döneminde “ilk döneminde verdiği tahribatı onarmaya” çalıştığını belirtti. Beklenen Fransız hamlesinin “Fransa ve Avrupa'nın pozisyonunda yeni bir değişimi temsil edeceğini, ABD Başkanı’nın yönetimi üzerinde baskı yaratacak bir atmosfer oluşturacağını” belirtti.



Trump yönetimi binlerce Afgan'ın bir hafta içinde Amerika'yı terk etmesini istedi

İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
TT

Trump yönetimi binlerce Afgan'ın bir hafta içinde Amerika'yı terk etmesini istedi

İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)

Trump yönetimi, Taliban'ın 2021'de iktidarı ele geçirmesinin ardından yasal yollardan ABD'ye giren Afgan mültecilere bir hafta içinde ülkeyi terk etmeleri talimatını verdi, aksi takdirde gözaltına alınma ve sınır dışı edilme işlemleriyle karşı karşıya kalacaklar.

Alman programlarında çalışan ve orada risk altında olarak sınıflandırılan Afganistanlıları taşıyan SmartWings Çek Havayollarına ait bir uçak, 16 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın İslamabad kentinden Almanya'nın doğusundaki Leipzig havaalanına iniş yaptı (AFP)Alman programlarında çalışan ve orada risk altında olarak sınıflandırılan Afganistanlıları taşıyan SmartWings Çek Havayollarına ait bir uçak, 16 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın İslamabad kentinden Almanya'nın doğusundaki Leipzig havaalanına iniş yaptı (AFP)

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, insani şartlı tahliye programları veya diğer yasal yollarla ABD'ye girmelerine izin verilen Afgan vatandaşlarına “şartlı tahliye fesih bildirimleri” göndererek, yedi gün içinde gönüllü olarak ayrılmalarını ya da artık geçerli yasal statüleri olmayanlar tarafından alınan e-postalara göre, tutuklama ve sınır dışı işlemleriyle karşı karşıya kalacaklarını bildirdi.

Bir Taliban güvenlik mensubu Kabil'deki Rus Büyükelçiliği'nin girişinde bir aracı inceliyor, 17 Nisan 2025.Bir Taliban güvenlik mensubu Kabil'deki Rus Büyükelçiliği'nin girişinde bir aracı inceliyor, 17 Nisan 2025.

Bu hamle, Trump'ın “Amerika tarihindeki en büyük toplu sınır dışı etme” olacağını vaat ettiği daha geniş kapsamlı göçmen karşıtı kampanyasının bir parçasıdır. Bu yılın başlarında göreve geldiğinden beri yönetim, 11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından terörle savaşın bir parçası olarak başlayan 20 yıllık askeri varlığa son vererek, Ağustos 2021'de ABD güçlerinin Kabil'den çekilmesinin ardından iktidarı ele geçiren Taliban'ın zulmünden korktukları için ülkelerinden kaçan Afganlar da dahil olmak üzere Trump'ın vaadini uygulamak için önlemleri artırdı.

Newsweek, ABD'nin çekilmesiyle birlikte Taliban'ın Afganistan'da kontrolü nasıl hızla yeniden ele geçirdiğini ve on binlerce Afgan'ın, özellikle de ABD ordusuyla birlikte çalışanların yanı sıra anavatanlarındaki dini ve etnik zulümden kaçan diğer Afganların kaçmasına neden olduğunu hatırlattı. Kaçanların birçoğu, kendilerini ABD'den sınır dışı edilmekten koruyan özel göçmen vizeleri, sığınma ya da Geçici Koruma Statüsü için başvuruda bulundu. Trump yönetimi şimdi binlerce Afgan vatandaşı için TPS korumalarını sona erdirmek üzere harekete geçiyor ve bu da Afganistan'a sınır dışı edilmelerine yol açabilir” dedi.

Geçtiğimiz haftalarda İç Güvenlik Bakanlığı, insani şartlı tahliye gibi yasal programlarla gelenler de dahil olmak üzere çeşitli kişilere yedi günlük sınır dışı bildirimleri gönderdi.

Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, "X" platformunda askeri uçağa binenlerin fotoğrafını paylaşarak, "Sınır dışı uçuşları başladı" yazdı (sosyal paylaşım siteleri)Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, "X" platformunda askeri uçağa binenlerin fotoğrafını paylaşarak, "Sınır dışı uçuşları başladı" yazdı (sosyal paylaşım siteleri)

7 günlük süre

Kuzey Karolina'nın Raleigh kentindeki bazı yerel medya kuruluşları, Afgan bireylerin İç Güvenlik Bakanlığı'ndan yedi gün içinde ülkeyi terk etmelerini ya da yasal işlemle karşılaşmalarını isteyen bir e-posta aldıklarını bildirdi. Misyoner olarak çalışan ve sığınma talebinde bulunmasına izin veren vizeye sahip olan bir Afgan göçmen, aldığı e-postada “şartlı tahliyesinin bu bildirimden yedi gün sonra sona ereceğinin” belirtildiğini ve “ABD'yi derhal terk etmezseniz, olası yasal işlemlere tabi tutulacaksınız” uyarısında bulunulduğunu bildirdi. “Afganistan'a geri dönersek güvende olmayacağız. Bu kendimiz için bir intihar görevi imzalamak gibi bir şey” dedi.

Newsweek, ABD'li göçmenlik avukatı Nicole Mescheroni'nin İç Güvenlik Bakanlığı'nın kendisine “ABD'den ayrılma zamanınız geldi” dediğini aktardı. Ancak üst düzey bir DHS yetkilisi, postaların şartlı tahliye davalarına dahil olanlara gönderildiğini ve Mecheroni'nin şartlı tahliye edilmediğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Kongre belgelerinden elde ettiği verilere göre, Ağustos 2021 ile Ağustos 2024 arasında yaklaşık 150 bin Afgan Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleştirildi.

İç Güvenlik Bakanlığı bugün, belgesiz göçmenlerin 30 gün içinde hükümete kayıt yaptırmaları veya cezalarla karşı karşıya kalmaları anlamına gelen yabancı kayıt şartını uygulamaya başladı.

Amerikan mülteci yerleştirme kuruluşu Global Refugee Resettlement'ın direktörü Krish O'Meara Vignaraja geçen hafta New York Times'a verdiği demeçte “Afgan kadınları ve kızları için bu insani korumanın sona ermesi, fırsatlara, özgürlüğe ve güvenliğe erişimlerinin sona ermesi anlamına geliyor” diyerek “onları sistematik baskı ve cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kaldıkları Taliban yönetimine geri dönmeye zorlamak, ulusumuzun itibarı için affedilemez bir leke olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

AfghansEvac CEO'su Sean Vandiver birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “TPS kapsamında burada bulunan her kişi, ABD ile olan ilişkileri nedeniyle ülkelerine dönmeleri halinde risk altında olan kişilerdir” dedi. Sean Vandiver, “TPS'yi sona erdirmek sadece korkakça bir hareket değildir. Çoğu durumda, bu insanlar savaş sırasında ihtiyaç duyduğumuz anda yanımızda durdular” diyerek, ”Afganlar için TPS'yi sona erdirmek sadece korkakça değil, aynı zamanda sorumsuzca. Onlara güvenlik sözü vermiştik. Şimdi yanımızda duran bu 10 binden fazla insanın ayaklarının altındaki halıyı çekiyoruz ve onlar dehşete düşmüş durumdalar. Korkuyorlar” ifadelerini kullandı.