Gazze'nin yeni haritası: Daha küçük ve daha izole

Gazze'nin yeni haritası: Daha küçük ve daha izole
TT

Gazze'nin yeni haritası: Daha küçük ve daha izole

Gazze'nin yeni haritası: Daha küçük ve daha izole

İzzeddin Ebu Ayşe

İsrail, Refah'ı tampon bölge haline getirdi, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki güvenlik bölgesini genişletti, Gazze Şeridi'nin doğusunda yeni sınırlar çizdi ve Netzarim'de kontrolü yeniden sağladı

İsrail'in Gazze haritasını yeniden çizme planının bir parçası olarak Tel Aviv ordusu, kuvvetlerinin bölgede hem saha hem de askeri kontrol sahibi olmasını sağlamak amacıyla coğrafi değişiklikler dayattı. Ancak bu topografik değişiklikler Gazzelileri topraklarından ediyor ve Gazze Şeridi'nin yüzölçümünü küçültüyor.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısının başlangıcında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas veya Filistin Ulusal Otoritesi'nin Gazze Şeridi'nin sivil veya askeri yönetimini üstlenmesinin önlenmesi gerektiğini vurgulamıştı. “Gazze'de güvenlik konusunda ordunun mutlak kontrolü olacak, sivil yönetime gelince uluslararası kuruluşlar tek çözümdür” demişti.

Birinci Adım: Refah'ın işgali

Askeri çatışmaların yaklaşık 16 ay süren ilk turunda İsrail, Hamas'ın hükümet olarak gücünü ve askeri olarak kapasitesini yok etmeye odaklandı. Ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının ardından ordunun yeniden savaşa dönmesiyle Gazze'de sahada coğrafi değişiklikler uygulamaya başladı ve Gazze’nin coğrafyasını, yüzölçümünü değiştirdi.

İsrail ordusunun bu bağlamda attığı ilk adım, Gazze Şeridi'nin en güney ucundaki Refah şehrini tümüyle işgal edip, kuşatıp, burayı Gazze'deki diğer şehirlerden tecrit etmek oldu. Morag Ekseni’ni kurarak bölgenin tamamını güvenli tampon bölgesine dahil etti.

İsrailli Haaretz gazetesinin haberine göre, Tel Aviv artık Gazzelilerin Refah'a girişine izin vermeyecek. Şehrin tamamı Filistinlilerin yaklaşmasının yasak olduğu bir tampon bölgeye dönüştürülmüş durumda. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Güvenli tampon bölgenin genişletilmesi ve Gazze Şeridi yakınındaki İbrani beldelerin korunması kapsamında Morag Ekseni’nin kontrolünü ele geçirdik. Gazze daha da küçülecek ve daha da izole olacak, sakinlerinin giderek daha fazlası kaçmak ve evlerini terk etmek zorunda kalacaklar” diyerek bunu doğruladı.

efrty6u7ı8
İsrail artık Gazzelilerin Refah'a girişine izin vermeyecek (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

Yaklaşık 75 kilometrekarelik bir alanı kaplayan Refah şehri, İsrail'in kontrolündeki Philadelphia Koridoru ile  Gazze için çizmeyi planladığı yeni harita dahilinde ordunun nihayet kontrol altına alarak Gazze Şeridi'nin yeni sınırları haline getirdiği Morag Koridoru arasında yer alıyor.

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Refah'ta yaklaşık 300 bin kişi yaşıyordu ve hepsi yaşadıkları yerlerden daha da güvenli olmayan diğer bölgelere iltica ettiler. Ancak İsrail'in belki daha sonra topraklarına katacağı şehirlerini tamamen kendi kontrolünde bir güvenlik bölgesi haline getirmesi sonrasında, bu kişiler ne topraklarına geri dönebilecekler ne de evlerini yeniden inşa edebilecekler.

Gazze'den koparılan Refah, Gazze Şeridi'nin topraklarının beşte birini oluşturuyor. Arap Araştırmaları Derneği'nde harita ve coğrafi bilgi sistemleri profesörü olan Halil el-Tüfekçi, “İsrail ordusunun silahının gücüyle, Refah şehri yutulup Gazze sakinleri zorla yerinden edilerek yeni bir coğrafi gerçeklik dayatıldı. Hepsi bu kadar da değil, Tel Aviv artık Gazze Şeridi topraklarının yüzde 40'ını kontrol ediyor” dedi.

Bu bağlamda, hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail es-Savabta, “Refah'ın işgali ve zorla yerinden etme, Gazze Şeridi'nin coğrafyasını ve demografisini değiştirmeye dayalı bir İsrail projesinin parçasıdır” dedi.

Savabta, “Refah'ı bir tampon bölgeye dönüştürmek, Gazze'yi yalnızca küçültmekle kalmıyor, aynı zamanda Gazze Şeridi'ni coğrafi derinliğinden ayırıyor, Mısır ile coğrafi bağlantısını koparıyor, onu sürekli bir kuşatma altında tutuyor” diye ekledi.

Savabta, Refah kara sınır kapısını kontrol edip, Gazze'nin dış dünyayla kara bağlantısını keserek, Refah'ı bir tampon bölge haline getirmenin, onu tamamen boğduğunu açıkladı. Malzeme ve insani yardım geçişinin kontrolünün, Kerem Şalom Sınır Kapısı artık tek ticari sınır kapısı olduğundan Tel Aviv'in elinde olduğunu belirtti.

İkinci adım: Kuzeye doğru genişlemek

Gazze coğrafyasını değiştirme bağlamında İsrail ordusu ikinci adımını da attı. Bakan Katz, bu adım hakkında; “Refah'ı bir tampon bölgeye dönüştürdükten sonra, şimdi Gazze'nin kuzeyindeki tampon bölgeyi genişletmeye çalışıyoruz. Daha önce Gazze'nin giderek küçüleceğini ve daha izole olacağını söylemiştim” şeklinde açıklama yaptı.

Haritada Gazze Şeridi’nin en kuzeyinde yer alan ve Beyt Hanun, Beyt Lahiya, Cebaliye beldelerini ve bazı küçük köyleri kapsayan Beyt Hanun şehrinde, İsrail ordusu, çatışmaların ilk turunda yerle bir edilen bölgelerde yaşayan halka tahliye emri verdi. Askeri araçlar hızla kuzeydeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiye'ye girerken, tankların durduğu her yerin arkası tampon bölge haline geldi. Coğrafi tahminlere göre, İsrail ordusu, Gazze'nin yeni coğrafi haritasını çizme kapsamında Gazze'nin kuzeyinde yaklaşık 20 kilometrekarelik bir alanı ilhak etti.

Üçüncü adım: Doğuya doğru yeni sınırlar

İsrail ordusunun bu kapsamda attığı üçüncü adım ise Gazze'nin doğusunda, özellikle Şucaiyye, Tuffah ve Cebaliye mahallelerinde yoğunlaştı. Tel Aviv, bölgeyi boşaltırken, araçlar da bölgeye girerek yeni sınırlar çizdi.

Gazze'nin doğusunda esasen bir tampon bölge bulunuyordu, ancak İsrail bunu daha da genişletti ve Gazze Şeridi'nin sınırları boyunca doğu bölgesinin toplam yüzölçümünden yaklaşık 18 kilometrekarelik bir alanı daha tampon bölgeye ekledi. Savunma Bakanı Katz da bunu reddetmedi, aksine Gazze Şeridi'nde geniş alanları İsrail kontrolünde güvenlik ve tampon bölgelere dönüştürmeye çalıştığını vurguladı.

Son adım: Netzarim'i geri almak

Gazze Şeridi haritasındaki son coğrafi değişiklik, yaklaşık 18 kilometrekarelik bir alanı kapsadığı tahmin edilen Gazze'nin merkezindeki Netzarim Ekseni’nin yeniden ele geçirilmesiydi. Bu, Gazze Şeridi'ni kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölen stratejik bir eksen olup, İsrail güçlerinin Gazze içindeki operasyonları için askeri ve stratejik bir koridor olarak kullanılıyor.

Katz, bu coğrafi değişimleri, kendisine bağlı güçlerin Gazze Şeridi topraklarının yaklaşık yüzde 40'ını, yani yaklaşık 142 kilometrekarelik bir alanı kontrol ettiğini açıklayarak özetledi. Bu, Gazze Şeridi'nin daha önce 356 kilometrekare olan alanının, şu anda 2,3 milyon insanın evsiz, gıdasız, hastanesiz, hatta su ve elektriksiz yaşadığı 214 kilometrekarelik bir alana gerilediği anlamına geliyor.

rgthyu7ı8o9
İsrail, Gazze Şeridi topraklarının yaklaşık yüzde 40'ını ele geçirdi (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

Harita ve coğrafi bilgi sistemleri Profesörü Halil Tüfekçi, “İsrail, Gazze Şeridi’nin coğrafi gerçekliğinde, kendi güvenlik ve siyasi çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde radikal bir değişim yaratmaya çalıştı. Şimdi de coğrafi yapıyı coğrafi eksenlere bölerek parçalamaya çalışıyor. Bu davranış büyük demografik değişimler yaratmayı amaçlıyor” dedi.

“Gazze Şeridi, İsrail'in kara operasyonlarının orada yaşayan 2 milyondan fazla Filistinlinin hayatını yeniden şekillendirmesiyle coğrafyasında köklü bir dönüşüme tanık oldu. Özellikle İsrail ordusunun mühendislik birimlerinin çalışmalarını tamamlamasının ardından şehrin yeni şekli ortaya çıkmaya başladı” diye ekledi.

Hamas: Geçici tedbirler

İsrail Ordusu Sözcüsü Nadav Şoşani, “Bunlar operasyonel amaçlı tedbirlerdir. Güvenlik bölgelerini genişletmek amacıyla bazı binalar yıkıldı. İsrail, Gazze'de uzun süre kalmaya hazırlanıyor ve kaosun yayılmasını önleyecek şekilde bölgedeki kontrolünü sıkılaştırmaya çalışıyor” dedi.

Hamas ise bu değişimleri geçici olarak görüyor. Hareketin Sözcüsü Sami Ebu Zühri, “Şu anda savaşı durdurmaya yönelik önerileri inceliyoruz ve iki talepte diretiyoruz; Gazze Şeridi'nden tam çekilme ve savaşın sona erdiğinin resmen deklare edilmesi. Gazze coğrafyasında yaşanan değişimlere gelince, geçici olup, ateşkesin deklare edilmesiyle sona erecektir” dedi.



Tel Aviv ve Tahran yıpratma savaşını sürdürüyor

İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)
İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)
TT

Tel Aviv ve Tahran yıpratma savaşını sürdürüyor

İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)
İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)

Tahran ve Tel Aviv dün, İran'daki nükleer tesislere yapılan saldırılar ve İsrail'in güneyinde geniş çaplı hasara yol açan füze atışlarıyla, aralarındaki eşi benzeri görülmemiş çatışmanın ilk haftasını tamamlarken yıpratma savaşlarını sürdürdüler. Bu arada Beyaz Saray, Başkan Donald Trump'ın diplomatik çabalara bir şans vereceğini ve İran'la ilgili kararını önümüzdeki iki hafta içinde vereceğini açıkladı.

İsrail dün Natanz'daki tesisleri, İsfahan Araştırma Reaktörü’nü ve Arak Ağır Su Reaktörü’nü ‘askeri amaçlarla kullanılabilecek her türlü faaliyeti engellemek’ amacıyla hedef aldığını açıklarken, İran yaklaşık 30 füze fırlattı ve bunlardan biri İsrail'in güneyindeki Beerşeba'da bulunan Soroka Hastanesi ile Tel Aviv ve diğer bölgelerdeki binalara isabet etti. İsrail medyasında yer alan haberlere göre dün İsrail'in orta ve güneyinde dört noktaya isabet eden füzeler en az 147 kişinin yaralanmasına neden oldu.

İran bombalamadan kaynaklanan radyolojik hasarı reddetti ve tesislerin önceden tahliye edildiğini doğruladı. İsrail, Körfez'e bakan Buşehr Nükleer Tesisi’nin vurulduğuna dair açıklamasını geri çekti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) da Arak Ağır Su Reaktörü’nün bombalandığını, ancak herhangi bir radyoaktif maddenin açığa çıkmadığını doğruladı.

Tahran, savunma sistemlerinin İsrail insansız hava araçlarını (İHA) ve savaş uçaklarını düşürdüğünü doğruladı ve operasyonların ‘tehdit ortadan kalkana’ kadar devam edeceğini belirtti.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, “Tüm seçenekler masada” dedi ve ABD'nin İsrail'i desteklemek için savaşa müdahale edeceği uyarısında bulundu. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Behnam Saidi, Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının Tahran'ın ‘ülkenin düşmanlarına yanıt vermek için’ alabileceği seçeneklerden biri olacağını söyledi.

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail saldırılarını durdurmak için koşullu diplomatik esnekliğin ipuçlarını verdi. Arakçi, nükleer programdan geri adım atmadan gerilimin artmasını engellemek için Washington'la dolaylı temasların yanı sıra Avrupalı yetkililerle de bir araya geleceğini duyurdu. Dün sahada yaşanan gelişmelere de değinen Arakçi, İran Silahlı Kuvvetleri’nin İsrail'e ait bir askeri komuta, kontrol ve istihbarat karargâhı ile bir başka hayati hedefi imha ettiğini söyleyerek, İsrail'in bir askeri hastaneye kasten saldırıldığı yönündeki suçlamalarını reddetti.

İsrail savaşın yedinci gününde İran'dan gelen füze yağmuru karşısında şok olmuş görünürken, Başbakan Binyamin Netanyahu İran'ın nükleer tehdidini ortadan kaldırma sözü verdi. Netanyahu dün Soroka Hastanesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız iki yönlü; nükleer tehdidi ve balistik füze tehdidini ortadan kaldırmak. Bu tehdidi ortadan kaldırmanın son aşamasındayız” ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan Trump'ın müzakerelerin yakın gelecekte gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu gerçeğinden hareketle umutlu olduğunu vurguladı. Leavitt, İran'a teklif edilebilecek bir anlaşmanın şekli ve şartlarıyla ilgili soruları yanıtlamayı reddetti. Leavitt, ABD ile İranlılar arasında yazışmalar olduğunu doğruladı, ancak ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un İran Dışişleri Bakanı ile temas kurup kurmadığı ve bugün Cenevre'de yapılacak Avrupa-İran toplantısına katılıp katılmayacağı konusuna açıklık getirmedi.

Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping dün yaptıkları telefon görüşmesinde, çatışmanın askeri yollarla çözülmesinin imkânsız olduğunu belirterek, ‘İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nı ihlal eden eylemlerini şiddetle kınadıklarını’ ifade ettiler ve diplomasiye geri dönülmesi gerektiğini vurguladılar.