İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Başbakan Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerindeki kasabaları ziyaret etmesi engellendi

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.



İngiltere, yöneticilerinin DMO generali ile görüştüğü yardım kuruluşu hakkında soruşturma başlattı

İngiltere’de faaliyet gösteren bir hayır kurumunun yetkilileri DMO generali ile görüştü (The Times – DEFA Press)
İngiltere’de faaliyet gösteren bir hayır kurumunun yetkilileri DMO generali ile görüştü (The Times – DEFA Press)
TT

İngiltere, yöneticilerinin DMO generali ile görüştüğü yardım kuruluşu hakkında soruşturma başlattı

İngiltere’de faaliyet gösteren bir hayır kurumunun yetkilileri DMO generali ile görüştü (The Times – DEFA Press)
İngiltere’de faaliyet gösteren bir hayır kurumunun yetkilileri DMO generali ile görüştü (The Times – DEFA Press)

İsa en-Nehari

İngiltere merkezli The Times gazetesi, İngiltere'de faaliyet gösteren ‘Labaik Ya Zahra’ adlı yardım kuruluşunun iki yöneticisi hakkında, Tahran'da İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) üst düzey bir komutanla görüşmelerinden dolayı İngiliz makamlarınca soruşturma açıldığını bildirdi.

Tahran’da görüşme

Şarku’l Avsat’ın The Times’tan aktardığı habere göre DMO’nun üst düzey komutanlarından General Macid Haşimi Dana, yardım kuruluşunun Seyyide Ümmü Ferve ve Ali Afi adlı iki yöneticisini ‘kültürel programlar’ düzenlemek üzere geçtiğimiz yıl Londra'dan Tahran'a yaptıkları ziyaret sırasında ağırladı.

Fotoğraflarda söz konusu iki kişinin İran Silahlı Kuvvetleri’nin resmi haber ajansı DEFA Press’i yöneten İranlı generalle buluştukları görülürken bir fotoğrafta da 2020 yılında bir ABD saldırısında öldürülen ve Ortadoğu'daki terör operasyonlarına karıştığı için İngiliz hükümeti tarafından yaptırım uygulanan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin fotoğrafının önünde durdukları görülüyor.

dfgrtyh
Yardım kuruluşu yetkilileri, Kasım Süleymani'nin fotoğrafı önünde objektiflere poz verirken (DEFA Press)

Ümmü Ferve ve Afi, İngiltere'de faaliyet gösteren ‘Labaik Ya Zahra’ adlı yardım kuruluşunun amacının İslam inancını ve kadın haklarını teşvik ederek ‘insanlığa yardım etmek’ olduğunu iddia eden bir kuruluşu yönetiyor. Yardım kuruluşunun internet sitesine göre kuruluş gösteriler, seminerler, meclisler, kamplar ve dini geziler gibi çeşitli faaliyetler yürütüyor.

DEFA Press'e röportaj veren Labaik Ya Zahra Sekreteri Ümmü Ferve, “Labaik Ya Zahra’da yaptığımız ve yapmakta olduğumuz her şey İmam Humeyni'nin görüşü çerçevesindedir” ifadelerini kullandı.

Şüpheli iş birliği anlaşması

DEFA Press, Ümmü Ferve’nin ‘İslam Devrimi'nin fikir ve söylemlerini uluslararası düzeyde yaymak’ için ajansla iş birliği yapmak üzere bir mutabakat zaptı imzaladığını bildirdi, ancak Ümmü Ferve, herhangi bir anlaşmadığını belirterek, haber ajansının ziyaretin içeriğini yanlış yansıttığını iddia etti.

Ümmü Ferve, röportajda İranlı mollaların (din adamlarının) ‘yanlış anlaşıldığına’ inandıkları konuları ‘açıklığa kavuşturmak’ için kullandıkları bir kavram olan ve ‘Cihad-ı Tebyin’ (açıklama cihadı) olarak bilinen İran'ın Batı'ya karşı yürüttüğü yumuşak güç kullanımı çerçevesindeki çabalarına işaret ederek Süleymani'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek “İntikamı alınacak ve zalimlerin egemenliği sona erecek” dedi.

Ümmü Ferve, daha sonra İngiliz gazetesine yaptığı açıklamada, ziyaretinin ‘spontane’ geliştiğini ve yerel bir rehber tarafından organize edildiğini, görüştüğü yetkililerin kimlikleri hakkında önceden bilgisi olmadığını söyledi. Cihad-ı Tebyin’in şiddet içermeyen, manevi bir kavram olduğunu ve yardım kuruluşunun İngiliz yasalarını çiğnemediğini söyledi.

Resmi soruşturma başlatıldı

Tartışmalı görüşme, İran rejimiyle bağlantılı olduğundan şüphelenilen 30'dan fazla İngiltere merkezli kuruluşa yönelik izleme ve gözetleme kampanyası çerçevesinde ABD merkezli United Against Nuclear Iran (UANI) adlı kar amacı gütmeyen bir savunuculuk örgütü tarafından ortaya çıkarıldı.

İngiltere’nin eski İçişleri Bakanı Suella Braverman, olayı ‘ciddi bir uyarı’ olarak nitelendirdi. İngiliz hükümetine DMO’yu terör örgütü olarak sınıflandırması çağrısında bulunan Braverman, “İran, İngiltere’nin düşmanıdır. Yardım Komisyonu’nun bu dehşet verici olayı tam olarak soruşturması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Beş yetkilisi ve 54 gönüllüsü olan Labaik Ya Zahra, İngiltere genelinde faaliyet gösteriyor. İngiltere Yardım Komisyonu, yardım kuruluşunun geçtiğimiz yıl İran'da düzenlenen yıllık bir konferansta rejimle bağlantılı radikal isimleri ağırladığına dair bilgilerin ardından kuruluşun faaliyetlerini soruşturmaya başladı.

İngiltere ve Galler Hayır Kurumları Komisyonu, hayır kurumları ile radikalizm veya terörizm arasında bağlantı olduğuna dair iddiaları çok ciddiye aldığını vurgulayarak, kanıt bulunması halinde vakaları uzman makamlara havale etmek de dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde harekete geçeceğini açıkladı.

İngiltere yasaları, hayır kurumlarının ‘terörizmi destekleyen veya radikal ideolojileri teşvik edebilecek kişi ya da  kuruluşlarla iş birliği yapmasının’ yanı sıra yardım kuruluşu yetkililerinin, kuruluşun itibarına zarar verebilecek yahut hayırseverliğe gölge düşürebilecek herhangi bir faaliyette bulunmasını yasaklıyor.