İngiltere, yöneticilerinin DMO generali ile görüştüğü yardım kuruluşu hakkında soruşturma başlattıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5135020-i%CC%87ngiltere-y%C3%B6neticilerinin-dmo-generali-ile-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC%C4%9F%C3%BC-yard%C4%B1m-kurulu%C5%9Fu-hakk%C4%B1nda
İngiltere, yöneticilerinin DMO generali ile görüştüğü yardım kuruluşu hakkında soruşturma başlattı
The Times gazetesi: ‘Labaik Ya Zahra’ adlı yardım kuruluşu İngiltere genelinde etkinlikler düzenliyor. Eski İçişleri Bakanı Braverman, olayı ‘ciddi bir uyarı’ olarak nitelendirdi
İngiltere’de faaliyet gösteren bir hayır kurumunun yetkilileri DMO generali ile görüştü (The Times – DEFA Press)
İngiltere, yöneticilerinin DMO generali ile görüştüğü yardım kuruluşu hakkında soruşturma başlattı
İngiltere’de faaliyet gösteren bir hayır kurumunun yetkilileri DMO generali ile görüştü (The Times – DEFA Press)
İsa en-Nehari
İngiltere merkezli The Times gazetesi, İngiltere'de faaliyet gösteren ‘Labaik Ya Zahra’ adlı yardım kuruluşunun iki yöneticisi hakkında, Tahran'da İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) üst düzey bir komutanla görüşmelerinden dolayı İngiliz makamlarınca soruşturma açıldığını bildirdi.
Tahran’da görüşme
Şarku’l Avsat’ın The Times’tan aktardığı habere göre DMO’nun üst düzey komutanlarından General Macid Haşimi Dana, yardım kuruluşunun Seyyide Ümmü Ferve ve Ali Afi adlı iki yöneticisini ‘kültürel programlar’ düzenlemek üzere geçtiğimiz yıl Londra'dan Tahran'a yaptıkları ziyaret sırasında ağırladı.
Fotoğraflarda söz konusu iki kişinin İran Silahlı Kuvvetleri’nin resmi haber ajansı DEFA Press’i yöneten İranlı generalle buluştukları görülürken bir fotoğrafta da 2020 yılında bir ABD saldırısında öldürülen ve Ortadoğu'daki terör operasyonlarına karıştığı için İngiliz hükümeti tarafından yaptırım uygulanan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin fotoğrafının önünde durdukları görülüyor.
Yardım kuruluşu yetkilileri, Kasım Süleymani'nin fotoğrafı önünde objektiflere poz verirken (DEFA Press)
Ümmü Ferve ve Afi, İngiltere'de faaliyet gösteren ‘Labaik Ya Zahra’ adlı yardım kuruluşunun amacının İslam inancını ve kadın haklarını teşvik ederek ‘insanlığa yardım etmek’ olduğunu iddia eden bir kuruluşu yönetiyor. Yardım kuruluşunun internet sitesine göre kuruluş gösteriler, seminerler, meclisler, kamplar ve dini geziler gibi çeşitli faaliyetler yürütüyor.
DEFA Press'e röportaj veren Labaik Ya Zahra Sekreteri Ümmü Ferve, “Labaik Ya Zahra’da yaptığımız ve yapmakta olduğumuz her şey İmam Humeyni'nin görüşü çerçevesindedir” ifadelerini kullandı.
Şüpheli iş birliği anlaşması
DEFA Press, Ümmü Ferve’nin ‘İslam Devrimi'nin fikir ve söylemlerini uluslararası düzeyde yaymak’ için ajansla iş birliği yapmak üzere bir mutabakat zaptı imzaladığını bildirdi, ancak Ümmü Ferve, herhangi bir anlaşmadığını belirterek, haber ajansının ziyaretin içeriğini yanlış yansıttığını iddia etti.
Ümmü Ferve, röportajda İranlı mollaların (din adamlarının) ‘yanlış anlaşıldığına’ inandıkları konuları ‘açıklığa kavuşturmak’ için kullandıkları bir kavram olan ve ‘Cihad-ı Tebyin’ (açıklama cihadı) olarak bilinen İran'ın Batı'ya karşı yürüttüğü yumuşak güç kullanımı çerçevesindeki çabalarına işaret ederek Süleymani'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek “İntikamı alınacak ve zalimlerin egemenliği sona erecek” dedi.
Ümmü Ferve, daha sonra İngiliz gazetesine yaptığı açıklamada, ziyaretinin ‘spontane’ geliştiğini ve yerel bir rehber tarafından organize edildiğini, görüştüğü yetkililerin kimlikleri hakkında önceden bilgisi olmadığını söyledi. Cihad-ı Tebyin’in şiddet içermeyen, manevi bir kavram olduğunu ve yardım kuruluşunun İngiliz yasalarını çiğnemediğini söyledi.
Resmi soruşturma başlatıldı
Tartışmalı görüşme, İran rejimiyle bağlantılı olduğundan şüphelenilen 30'dan fazla İngiltere merkezli kuruluşa yönelik izleme ve gözetleme kampanyası çerçevesinde ABD merkezli United Against Nuclear Iran (UANI) adlı kar amacı gütmeyen bir savunuculuk örgütü tarafından ortaya çıkarıldı.
İngiltere’nin eski İçişleri Bakanı Suella Braverman, olayı ‘ciddi bir uyarı’ olarak nitelendirdi. İngiliz hükümetine DMO’yu terör örgütü olarak sınıflandırması çağrısında bulunan Braverman, “İran, İngiltere’nin düşmanıdır. Yardım Komisyonu’nun bu dehşet verici olayı tam olarak soruşturması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Beş yetkilisi ve 54 gönüllüsü olan Labaik Ya Zahra, İngiltere genelinde faaliyet gösteriyor. İngiltere Yardım Komisyonu, yardım kuruluşunun geçtiğimiz yıl İran'da düzenlenen yıllık bir konferansta rejimle bağlantılı radikal isimleri ağırladığına dair bilgilerin ardından kuruluşun faaliyetlerini soruşturmaya başladı.
İngiltere ve Galler Hayır Kurumları Komisyonu, hayır kurumları ile radikalizm veya terörizm arasında bağlantı olduğuna dair iddiaları çok ciddiye aldığını vurgulayarak, kanıt bulunması halinde vakaları uzman makamlara havale etmek de dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde harekete geçeceğini açıkladı.
İngiltere yasaları, hayır kurumlarının ‘terörizmi destekleyen veya radikal ideolojileri teşvik edebilecek kişi ya da kuruluşlarla iş birliği yapmasının’ yanı sıra yardım kuruluşu yetkililerinin, kuruluşun itibarına zarar verebilecek yahut hayırseverliğe gölge düşürebilecek herhangi bir faaliyette bulunmasını yasaklıyor.
Vatikan'da Papa Francis'in yerine geçebilecek 5 isimhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5135132-vatikanda-papa-francisin-yerine-ge%C3%A7ebilecek-5-isim
Papa Francis'in ölümüyle birlikte Katolik Kilisesi, Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan ‘Sedevacantism’ dönemine giriyor (AFP)
Vatikan'da Papa Francis'in yerine geçebilecek 5 isim
Papa Francis'in ölümüyle birlikte Katolik Kilisesi, Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan ‘Sedevacantism’ dönemine giriyor (AFP)
Ahmed Abdulhekim
Papa Francis'in 88 yaşında hayata veda etmesiyle birlikte Katolik Kilisesi yeni liderini belirlemeye ve inanç, şeffaflık ve dünya genelindeki 1,4 milyar Katoliğe ulaşma rotasını çizmeye hazırlanıyor.
Vatikan'ın dini kuralları uyarınca yeni Papa, 80 yaşın altındaki kişilerden oluşan Kardinaller Meclisi'nin Sistina Şapeli'nde yaptığı gizli oylamayla seçilecek. Sistina Şapeli, Papa'nın Vatikan'daki resmi ikametgahı olan Papalık Sarayı'ndaki en büyük kilise. Yeni Papa'nın seçilmesi için Kardinaller Meclisi'nin üçte iki çoğunluğunun oy birliği gerekiyor.
Kilise kurallarına göre eğer Kardinaller Meclisi oy çokluğuyla bir ismi seçemez ya da Santa Sede (Papalık Makamı/Kutsal Makam) için adaylardan herhangi biri oyların üçte ikisini alamazsa, oy çokluğu sağlanana kadar ek oylama turları devam eder. Birinci tur oylamada uzlaşma sağlanamazsa, oy pusulaları yakılır ve Sistina Şapeli'nin bacasından Kardinaller Meclisi toplantısının devam ettiğini gösteren siyah duman yükselir. Bu durum yeni bir papa seçilmesi konusunda uzlaşmaya varıldığı anlamına gelen beyaz duman çıkana kadar sürer.
Bu karmaşık görev karşısında tüm gözler Papa Francis'in potansiyel halefine çevrilmiş durumda. Özellikle de Vatikan Devleti'nde Papa'nın ölümü ya da istifası halinde otomatik olarak onun görevini üstlenecek bir vekil ya da herhangi bir kişi bulunmadığından ve ‘Sedevacantism’ (boşta olan koltuk) döneminde Katolik Kilisesi, Kutsal Roma Kilisesi'nin Camerlengo'su yeni Papa'nın seçilmesine kadar bu makamın geçici işlerini yönetmede kilit bir rol oynadığı Kardinaller Meclisi tarafından yönetilecek. Kutsal Roma Kilisesi'nin Camerlengo’su görevini 2019 yılının şubat ayından bu yana İrlanda asıllı ABD’li Kardinal Kevin Joseph Farrell (Laity, Aile ve Yaşam Dairesi Başkanı ve eski Dallas Piskoposu) yürütüyor.
Spekülasyonlar arttıkça, birkaç yüksek rütbeli kardinalin adı, Papa Francis'in yerine geçebilecek en iyi adaylar olarak ortaya çıkmaya başladı. Vatikan gözlemcilerine ve tahmincilerine göre bu isimler arasında Filipinli Kardinal Luis Antonio Tagle (67), İtalyan Kardinal Pietro Parolin (70), Kilise'nin sosyal adalet çevrelerinin önde gelen isimlerinden Ganalı Kardinal Peter Turkson, Macar Kardinal Peter Erdo (72) ve İtalyan Kardinal Angelo Scola (82) yer alıyor.
Filipinli Antonio Tagle
Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli haftalık haber dergisi Newsweek’ten aktardığı habere göre Filipin doğumlu Kardinal Luis Antonio Tagle (67), tahmincilerin üçte biri tarafından favori aday olarak gösteriliyor. Papa Francis'in ilerici gündemini sürdürmek için güçlü bir aday olan Tagle, kapsayıcılık ve evangelizasyonun (Protestanlaştırılmasının) savunucusu, ‘Halkların Evangelizasyonu Cemaati'ni yönetme konusunda geniş deneyime sahip ve Papa Francis'in yakın çevresinden güvenilir bir isim.
Halkların Evangelizasyonu Cemaati'ni yönetme konusunda geniş deneyime sahip olan Kardinal Tagle, Papa Francis'in yakın çevresinden güvenilir bir isim olarak öne çıkıyor (AFP)
Tagle'nin Asya mirası ve kültürüne sahip olması ve Katolikliğin kıtada, özellikle de Filipinler'de hızla büyümesi nedeniyle onu zorlayıcı ve uzlaşmacı bir seçim haline getiriyor.
Yeni Papa'yı seçecek olan kardinal seçmenlerin yaklaşık yüzde 80'inin Papa Francis tarafından atanmış olması gerçeği Tagle'nin şansını artırırken bazı Vatikan uzmanlarının daha ılımlı ve daha az bölücü bir halef öngördüğü bir dönemde halefinin onun ilerici gündemini sürdürme olasılığını güçlendirse de garanti etmiyor.
Northwestern Üniversitesi profesörlerinden Christina Traina, Newsweek, tarafından aktarılan değerlendirmesinde şunları söyledi:
Genel olarak, 100'den fazla seçilebilir kardinalin (Papa Francis tarafından atanmış) olmasının sonuç üzerinde derin bir etkisi olabileceğini düşünüyorum. Başka bir deyişle, Papa Francis'in önceliklerinden uzaklaşılmayabilir.
İtalyan Kardinal Pietro Parolin
Seçilme oranı dörtte bir olan Kardinal Pietro Parolin (70) bu alandaki en deneyimli Vatikan yetkililerinden biri. 2013 yılından bu yana Vatikan Devlet Sekreteri olan Parolin, Çin ve Ortadoğu ülkeleri hükümetleriyle hassas müzakereler de dahil olmak üzere diplomatik ilişkilerde kilit bir rol oynadı.
İtalyan Kardinal Parolin ılımlı bir aday olarak görülüyor (AFP)
Ilımlı bir aday olarak görülen Kardinal Parolin, Papa Francis'in bazı reformlarını koruyarak istikrar sağlayabilecek bir isim. Vatikan bürokrasisiyle olan derin bağları onu mevcut durumun sürekliliinden yana olanlar için güçlü bir aday haline getiriyor.
Aslen Arjantinli olan merhum Papa Francis, bin 300 yıl sonra Avrupalı olmayan ilk papaydı. Selefi 16. Benedikt'in 2013 yılında istifa etmesinin ardından derin bir bölünme yaşayan kilisenin yönetimini devralan Papa Francis’in seçilmesinin ardından muhafazakârlar ile ilericiler arasındaki uçurum daha da büyüdü.
Ganalı Kardinal Peter Turkson
Seçilme oranı beşte bir olan Kardinal Peter Turkson (76) ise Katolik Kilisesi'nin sosyal adalet çevrelerinde tanınan bir isim. İnsani Gelişim için Papalık Dairesi’nin eski başkanı olan Turkson, iklim değişikliği, yoksulluk ve ekonomik adalet gibi konularda açık sözlü biri.
Ganalı Kardinal Turkson, seçilmesi halinde yüzyıllar sonra bu göreve gelen ilk Afrikalı Papa olacak (AFP)
Ganalı Kardinal Turkson, seçilmesi halinde yüzyıllar sonra bu göreve gelen ilk Afrikalı Papa olarak tarihe geçecek. Milattan sonra (MS) 492 yılından 496 yılına kadar görev yapan son Afrikalı Papa Gelasius, Afrikalı bir ailenin çocuğu olarak Roma'da doğmuş ve kapsamlı dini yazıları ve yoksullara yönelik hayırseverliği ve adaleti güçlü bir şekilde savunmasıyla tanınıyordu.
Macar Kardinal Peter Erdö
Macar Kardinal Péter Erdő'nün Papa olma ihtimali ise altıda bir. Önde gelen muhafazakâr adaylardan biri olan Kardinal Erdö, saygın bir Kilise hukukçusu, geleneksel Katolik öğretisi ve doktrininin güçlü bir savunucusu, Avrupa Piskoposlar Konferansları Konseyi'nin eski başkanı ve takdir gören bir Ortodoks ilahiyatçıdır.
Newsweek’in haberine göre eski Papa 2. John Paul ve Papa 16. Benedict’in muhafazakâr yaklaşımına geri dönmek isteyenlern favorisi olan Kardinal Erdö’nün Papa olarak seçilmesi, Papa Francis'in yaklaşımından büyük bir uzaklaşma anlamına gelecek.
Macar Kardinal Peter Erdő daha önce Avrupa Piskoposlar Konferansları Konseyi'nin başkanlık görevini üstlenmişti (AFP)
Papa Francis, modern papalığın çehresini en çok değiştiren bir isim olarak İhtişam ve ayrıcalıktan büyük ölçüde kaçınandı. Ancak Katolik Kilisesi'ni daha açık hale getirme ve muhalifleri daha az eleştirme girişimleri nedeniyle Kilise’nin eski günlerini destekleyen muhafazakârların düşmanı haline geldi.
Muhafazakârların merhum Papa'ya olan düşmanlıkları, 2023 yılının ocak ayında, muhafazakâr hareketin önde gelen isimlerinden ve Papa 16. Benedikt'in müttefiki olan Avustralyalı Kardinal George Pell'in 2022 yılında Papa Francis'in papalığını ‘felaket’ olarak nitelendirerek kınaması ve muhafazakârların bir sonraki Papa'da aradığı nitelikleri ifade eden isimsiz bir not yazdığının ortaya çıkmasıyla daha da belirginleşti.
İtalyan Kardinal Angelo Scola
Öte yandan İtalyan Kardinal Angelo Scola (82) uzun zamandır Papa'nın rakibi olarak görülüyordu. Scola’nın geçmişine bakıldığında, 2013 yılında yapılan ve sonunda Papa Francis'in seçildiği oylamada önde olan adaylar arasında olduğu görülüyor.
İtalyan Kardinal Angelo Scola, daha merkezi ve hiyerarşik bir Kilise'yi destekleyenlerin tercihi olarak öne çıkıyor (AFP)
Newsweek’in haberine göre eski Milano Başpiskoposu Scola’nın Papa olma ihtimali sekizde bir. Derin dini köklere sahip olan Scola, daha merkezi ve hiyerarşik bir kiliseyi destekleyenlerin tercihi olarak öne çıkıyor. Bu gelenekçi duruşu onu Papa Francis'in reformlarından uzaklaşmak isteyenler için güçlü bir aday haline getirse de ilerleyen yaşı aleyhine işleyebilir.
Katolik Kilisesi, Papa'nın ölümünün ilan edildiği andan itibaren Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan sedevacantism dönemine girdi. Bu dönemde Kardinaller Meclisi’nin önemli kararlar almasına izin verilmez ve Vatikan devletinin ölen Papa tarafından atanan yetkililerinin çoğunun görev süresi sona erer.
Kutsal Roma Kilisesi'nin Camerlengo’su, Papa'nın ölümünü resmi olarak doğrulamaktan, Papalık Makamı’nı mühürlemekten ve bu süre zarfında bu makamın mülk ve haklarını yönetmekten sorumludur. Bu sorumluluklar Papa 2. John Paul tarafından 1996 yılında yayınlanan "Universi Dominici Gregis" adlı Katolik Kilisesi'nin havarisel anayasasında belirtilmiştir. Bu Anayasanın 17’nci maddesine göre ‘Papalık Makamı boş olduğu zaman, Kardinaller Meclisi’nin yetkisi altında Kilise Camerlengo'sunun hakkı ve görevi bu makamın mülklerini ve haklarını geçici olarak korumak ve yönetmektir. Sedevacantism döneminde Kardinaller Meclisi’nin Papa'yı ilgilendiren kararname ya da karar çıkarma yetkisi yoktur. Çünkü görevleri artık normal yönetim ve yeni Papa'nın seçilmesine hazırlık ile sınırlandırılmıştır. Aynı anayasanın 1’inci maddesi de ‘Sedevacantism döneminde Kardinaller Meclisi'nin Papa'yı ilgilendiren konularda hiçbir karar alma yetkisi olmadığını’ teyit ediyor.
Papa'nın ölümünden sonraki 15 ila 20 gün içinde, 80 yaşın altındaki kardinaller Sistina Şapeli'nde toplanır ve ‘konklav’ olarak bilinen bir süreçte yeni bir papa seçmek için gizli oy kullanır. Yeni bir papanın seçilmesi için üçte iki çoğunluk gerekir.
Papa seçildikten sonra Aziz Petrus Bazilikası'nın balkonundan "Bir Papamız var" sözleriyle papanın seçildiği ilan edilir ve ardından yeni papa halkı ilk kez kutsar.