Vatikan'da Papa Francis'in yerine geçebilecek 5 isim

En olası isimler arasında reformcu Filipinli Luis Antonio Tagle ve İtalyan Pietro Parolin'in yanı sıra Peter Erdö ve Angelo Scola ve yüzyıllar sonra ilk Afrikalı papa olarak seçilme olasılığıyla Peter Turkson yer alıyor.

Papa Francis'in ölümüyle birlikte Katolik Kilisesi, Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan ‘Sedevacantism’ dönemine giriyor (AFP)
Papa Francis'in ölümüyle birlikte Katolik Kilisesi, Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan ‘Sedevacantism’ dönemine giriyor (AFP)
TT

Vatikan'da Papa Francis'in yerine geçebilecek 5 isim

Papa Francis'in ölümüyle birlikte Katolik Kilisesi, Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan ‘Sedevacantism’ dönemine giriyor (AFP)
Papa Francis'in ölümüyle birlikte Katolik Kilisesi, Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan ‘Sedevacantism’ dönemine giriyor (AFP)

Ahmed Abdulhekim

Papa Francis'in 88 yaşında hayata veda etmesiyle birlikte Katolik Kilisesi yeni liderini belirlemeye ve inanç, şeffaflık ve dünya genelindeki 1,4 milyar Katoliğe ulaşma rotasını çizmeye hazırlanıyor.

Vatikan'ın dini kuralları uyarınca yeni Papa, 80 yaşın altındaki kişilerden oluşan Kardinaller Meclisi'nin Sistina Şapeli'nde yaptığı gizli oylamayla seçilecek. Sistina Şapeli, Papa'nın Vatikan'daki resmi ikametgahı olan Papalık Sarayı'ndaki en büyük kilise. Yeni Papa'nın seçilmesi için Kardinaller Meclisi'nin üçte iki çoğunluğunun oy birliği gerekiyor.

Kilise kurallarına göre eğer Kardinaller Meclisi oy çokluğuyla bir ismi seçemez ya da Santa Sede (Papalık Makamı/Kutsal Makam) için adaylardan herhangi biri oyların üçte ikisini alamazsa, oy çokluğu sağlanana kadar ek oylama turları devam eder. Birinci tur oylamada uzlaşma sağlanamazsa, oy pusulaları yakılır ve Sistina Şapeli'nin bacasından Kardinaller Meclisi toplantısının devam ettiğini gösteren siyah duman yükselir. Bu durum yeni bir papa seçilmesi konusunda uzlaşmaya varıldığı anlamına gelen beyaz duman çıkana kadar sürer.

Bu karmaşık görev karşısında tüm gözler Papa Francis'in potansiyel halefine çevrilmiş durumda. Özellikle de Vatikan Devleti'nde Papa'nın ölümü ya da istifası halinde otomatik olarak onun görevini üstlenecek bir vekil ya da herhangi bir kişi bulunmadığından ve ‘Sedevacantism’ (boşta olan koltuk) döneminde Katolik Kilisesi, Kutsal Roma Kilisesi'nin Camerlengo'su yeni Papa'nın seçilmesine kadar bu makamın geçici işlerini yönetmede kilit bir rol oynadığı Kardinaller Meclisi tarafından yönetilecek. Kutsal Roma Kilisesi'nin Camerlengo’su görevini 2019 yılının şubat ayından bu yana İrlanda asıllı ABD’li Kardinal Kevin Joseph Farrell (Laity, Aile ve Yaşam Dairesi Başkanı ve eski Dallas Piskoposu) yürütüyor.

Spekülasyonlar arttıkça, birkaç yüksek rütbeli kardinalin adı, Papa Francis'in yerine geçebilecek en iyi adaylar olarak ortaya çıkmaya başladı. Vatikan gözlemcilerine ve tahmincilerine göre bu isimler arasında Filipinli Kardinal Luis Antonio Tagle (67), İtalyan Kardinal Pietro Parolin (70), Kilise'nin sosyal adalet çevrelerinin önde gelen isimlerinden Ganalı Kardinal Peter Turkson, Macar Kardinal Peter Erdo (72) ve İtalyan Kardinal Angelo Scola (82) yer alıyor.

Filipinli Antonio Tagle

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli haftalık haber dergisi Newsweek’ten aktardığı habere göre Filipin doğumlu Kardinal Luis Antonio Tagle (67), tahmincilerin üçte biri tarafından favori aday olarak gösteriliyor. Papa Francis'in ilerici gündemini sürdürmek için güçlü bir aday olan Tagle, kapsayıcılık ve evangelizasyonun (Protestanlaştırılmasının) savunucusu, ‘Halkların Evangelizasyonu Cemaati'ni yönetme konusunda geniş deneyime sahip ve Papa Francis'in yakın çevresinden güvenilir bir isim.

dfgtrhyu
Halkların Evangelizasyonu Cemaati'ni yönetme konusunda geniş deneyime sahip olan Kardinal Tagle, Papa Francis'in yakın çevresinden güvenilir bir isim olarak öne çıkıyor (AFP)

Tagle'nin Asya mirası ve kültürüne sahip olması ve Katolikliğin kıtada, özellikle de Filipinler'de hızla büyümesi nedeniyle onu zorlayıcı ve uzlaşmacı bir seçim haline getiriyor.

Yeni Papa'yı seçecek olan kardinal seçmenlerin yaklaşık yüzde 80'inin Papa Francis tarafından atanmış olması gerçeği Tagle'nin şansını artırırken bazı Vatikan uzmanlarının daha ılımlı ve daha az bölücü bir halef öngördüğü bir dönemde halefinin onun ilerici gündemini sürdürme olasılığını güçlendirse de garanti etmiyor.

Northwestern Üniversitesi profesörlerinden Christina Traina, Newsweek, tarafından aktarılan değerlendirmesinde şunları söyledi:

Genel olarak, 100'den fazla seçilebilir kardinalin (Papa Francis tarafından atanmış) olmasının sonuç üzerinde derin bir etkisi olabileceğini düşünüyorum. Başka bir deyişle, Papa Francis'in önceliklerinden uzaklaşılmayabilir.

İtalyan Kardinal Pietro Parolin

Seçilme oranı dörtte bir olan Kardinal Pietro Parolin (70) bu alandaki en deneyimli Vatikan yetkililerinden biri. 2013 yılından bu yana Vatikan Devlet Sekreteri olan Parolin, Çin ve Ortadoğu ülkeleri hükümetleriyle hassas müzakereler de dahil olmak üzere diplomatik ilişkilerde kilit bir rol oynadı.

cdftrgy
İtalyan Kardinal Parolin ılımlı bir aday olarak görülüyor (AFP)

Ilımlı bir aday olarak görülen Kardinal Parolin, Papa Francis'in bazı reformlarını koruyarak istikrar sağlayabilecek bir isim. Vatikan bürokrasisiyle olan derin bağları onu mevcut durumun sürekliliinden yana olanlar için güçlü bir aday haline getiriyor.

Aslen Arjantinli olan merhum Papa Francis, bin 300 yıl sonra Avrupalı olmayan ilk papaydı. Selefi 16. Benedikt'in 2013 yılında istifa etmesinin ardından derin bir bölünme yaşayan kilisenin yönetimini devralan Papa Francis’in seçilmesinin ardından muhafazakârlar ile ilericiler arasındaki uçurum daha da büyüdü.

Ganalı Kardinal Peter Turkson

Seçilme oranı beşte bir olan Kardinal Peter Turkson (76) ise Katolik Kilisesi'nin sosyal adalet çevrelerinde tanınan bir isim. İnsani Gelişim için Papalık Dairesi’nin eski başkanı olan Turkson, iklim değişikliği, yoksulluk ve ekonomik adalet gibi konularda açık sözlü biri.

sdfrgt
Ganalı Kardinal Turkson, seçilmesi halinde yüzyıllar sonra bu göreve gelen ilk Afrikalı Papa olacak (AFP)

Ganalı Kardinal Turkson, seçilmesi halinde yüzyıllar sonra bu göreve gelen ilk Afrikalı Papa olarak tarihe geçecek. Milattan sonra (MS) 492 yılından 496 yılına kadar görev yapan son Afrikalı Papa Gelasius, Afrikalı bir ailenin çocuğu olarak Roma'da doğmuş ve kapsamlı dini yazıları ve yoksullara yönelik hayırseverliği ve adaleti güçlü bir şekilde savunmasıyla tanınıyordu.

Macar Kardinal Peter Erdö

Macar Kardinal Péter Erdő'nün Papa olma ihtimali ise altıda bir. Önde gelen muhafazakâr adaylardan biri olan Kardinal Erdö, saygın bir Kilise hukukçusu, geleneksel Katolik öğretisi ve doktrininin güçlü bir savunucusu, Avrupa Piskoposlar Konferansları Konseyi'nin eski başkanı ve takdir gören bir Ortodoks ilahiyatçıdır.

Newsweek’in haberine göre eski Papa 2. John Paul ve Papa 16. Benedict’in muhafazakâr yaklaşımına geri dönmek isteyenlern favorisi olan Kardinal Erdö’nün Papa olarak seçilmesi, Papa Francis'in yaklaşımından büyük bir uzaklaşma anlamına gelecek.

dfgthy
Macar Kardinal Peter Erdő daha önce Avrupa Piskoposlar Konferansları Konseyi'nin başkanlık görevini üstlenmişti (AFP)

Papa Francis, modern papalığın çehresini en çok değiştiren bir isim olarak İhtişam ve ayrıcalıktan büyük ölçüde kaçınandı. Ancak Katolik Kilisesi'ni daha açık hale getirme ve muhalifleri daha az eleştirme girişimleri nedeniyle Kilise’nin eski günlerini destekleyen muhafazakârların düşmanı haline geldi.

Muhafazakârların merhum Papa'ya olan düşmanlıkları, 2023 yılının ocak ayında, muhafazakâr hareketin önde gelen isimlerinden ve Papa 16. Benedikt'in müttefiki olan Avustralyalı Kardinal George Pell'in 2022 yılında Papa Francis'in papalığını ‘felaket’ olarak nitelendirerek kınaması ve muhafazakârların bir sonraki Papa'da aradığı nitelikleri ifade eden isimsiz bir not yazdığının ortaya çıkmasıyla daha da belirginleşti.

İtalyan Kardinal Angelo Scola

Öte yandan İtalyan Kardinal Angelo Scola (82) uzun zamandır Papa'nın rakibi olarak görülüyordu. Scola’nın geçmişine bakıldığında, 2013 yılında yapılan ve sonunda Papa Francis'in seçildiği oylamada önde olan adaylar arasında olduğu görülüyor.

fgthyu
İtalyan Kardinal Angelo Scola, daha merkezi ve hiyerarşik bir Kilise'yi destekleyenlerin tercihi olarak öne çıkıyor (AFP)

Newsweek’in haberine göre eski Milano Başpiskoposu Scola’nın Papa olma ihtimali sekizde bir. Derin dini köklere sahip olan Scola, daha merkezi ve hiyerarşik bir kiliseyi destekleyenlerin tercihi olarak öne çıkıyor. Bu gelenekçi duruşu onu Papa Francis'in reformlarından uzaklaşmak isteyenler için güçlü bir aday haline getirse de ilerleyen yaşı aleyhine işleyebilir.

Katolik Kilisesi, Papa'nın ölümünün ilan edildiği andan itibaren Kilise işlerini Kardinaller Meclisi'nin yönettiği bir dönem olan sedevacantism dönemine girdi. Bu dönemde Kardinaller Meclisi’nin önemli kararlar almasına izin verilmez ve Vatikan devletinin ölen Papa tarafından atanan yetkililerinin çoğunun görev süresi sona erer.

Kutsal Roma Kilisesi'nin Camerlengo’su, Papa'nın ölümünü resmi olarak doğrulamaktan, Papalık Makamı’nı mühürlemekten ve bu süre zarfında bu makamın mülk ve haklarını yönetmekten sorumludur. Bu sorumluluklar Papa 2. John Paul tarafından 1996 yılında yayınlanan "Universi Dominici Gregis" adlı Katolik Kilisesi'nin havarisel anayasasında belirtilmiştir. Bu Anayasanın 17’nci maddesine göre ‘Papalık Makamı boş olduğu zaman, Kardinaller Meclisi’nin yetkisi altında Kilise Camerlengo'sunun hakkı ve görevi bu makamın mülklerini ve haklarını geçici olarak korumak ve yönetmektir. Sedevacantism döneminde Kardinaller Meclisi’nin Papa'yı ilgilendiren kararname ya da karar çıkarma yetkisi yoktur. Çünkü görevleri artık normal yönetim ve yeni Papa'nın seçilmesine hazırlık ile sınırlandırılmıştır. Aynı anayasanın 1’inci maddesi de ‘Sedevacantism döneminde Kardinaller Meclisi'nin Papa'yı ilgilendiren konularda hiçbir karar alma yetkisi olmadığını’ teyit ediyor.

Papa'nın ölümünden sonraki 15 ila 20 gün içinde, 80 yaşın altındaki kardinaller Sistina Şapeli'nde toplanır ve ‘konklav’ olarak bilinen bir süreçte yeni bir papa seçmek için gizli oy kullanır. Yeni bir papanın seçilmesi için üçte iki çoğunluk gerekir.

Papa seçildikten sonra Aziz Petrus Bazilikası'nın balkonundan "Bir Papamız var" sözleriyle papanın seçildiği ilan edilir ve ardından yeni papa halkı ilk kez kutsar.



Tel Aviv ve Tahran yıpratma savaşını sürdürüyor

İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)
İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)
TT

Tel Aviv ve Tahran yıpratma savaşını sürdürüyor

İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)
İsrail'in Beerşeba kentindeki Soroka Hastanesi'nin İran füzesiyle vurulmasının ardından hastaneden dumanlar yükseldi. (AP)

Tahran ve Tel Aviv dün, İran'daki nükleer tesislere yapılan saldırılar ve İsrail'in güneyinde geniş çaplı hasara yol açan füze atışlarıyla, aralarındaki eşi benzeri görülmemiş çatışmanın ilk haftasını tamamlarken yıpratma savaşlarını sürdürdüler. Bu arada Beyaz Saray, Başkan Donald Trump'ın diplomatik çabalara bir şans vereceğini ve İran'la ilgili kararını önümüzdeki iki hafta içinde vereceğini açıkladı.

İsrail dün Natanz'daki tesisleri, İsfahan Araştırma Reaktörü’nü ve Arak Ağır Su Reaktörü’nü ‘askeri amaçlarla kullanılabilecek her türlü faaliyeti engellemek’ amacıyla hedef aldığını açıklarken, İran yaklaşık 30 füze fırlattı ve bunlardan biri İsrail'in güneyindeki Beerşeba'da bulunan Soroka Hastanesi ile Tel Aviv ve diğer bölgelerdeki binalara isabet etti. İsrail medyasında yer alan haberlere göre dün İsrail'in orta ve güneyinde dört noktaya isabet eden füzeler en az 147 kişinin yaralanmasına neden oldu.

İran bombalamadan kaynaklanan radyolojik hasarı reddetti ve tesislerin önceden tahliye edildiğini doğruladı. İsrail, Körfez'e bakan Buşehr Nükleer Tesisi’nin vurulduğuna dair açıklamasını geri çekti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) da Arak Ağır Su Reaktörü’nün bombalandığını, ancak herhangi bir radyoaktif maddenin açığa çıkmadığını doğruladı.

Tahran, savunma sistemlerinin İsrail insansız hava araçlarını (İHA) ve savaş uçaklarını düşürdüğünü doğruladı ve operasyonların ‘tehdit ortadan kalkana’ kadar devam edeceğini belirtti.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, “Tüm seçenekler masada” dedi ve ABD'nin İsrail'i desteklemek için savaşa müdahale edeceği uyarısında bulundu. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Behnam Saidi, Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının Tahran'ın ‘ülkenin düşmanlarına yanıt vermek için’ alabileceği seçeneklerden biri olacağını söyledi.

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail saldırılarını durdurmak için koşullu diplomatik esnekliğin ipuçlarını verdi. Arakçi, nükleer programdan geri adım atmadan gerilimin artmasını engellemek için Washington'la dolaylı temasların yanı sıra Avrupalı yetkililerle de bir araya geleceğini duyurdu. Dün sahada yaşanan gelişmelere de değinen Arakçi, İran Silahlı Kuvvetleri’nin İsrail'e ait bir askeri komuta, kontrol ve istihbarat karargâhı ile bir başka hayati hedefi imha ettiğini söyleyerek, İsrail'in bir askeri hastaneye kasten saldırıldığı yönündeki suçlamalarını reddetti.

İsrail savaşın yedinci gününde İran'dan gelen füze yağmuru karşısında şok olmuş görünürken, Başbakan Binyamin Netanyahu İran'ın nükleer tehdidini ortadan kaldırma sözü verdi. Netanyahu dün Soroka Hastanesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız iki yönlü; nükleer tehdidi ve balistik füze tehdidini ortadan kaldırmak. Bu tehdidi ortadan kaldırmanın son aşamasındayız” ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan Trump'ın müzakerelerin yakın gelecekte gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu gerçeğinden hareketle umutlu olduğunu vurguladı. Leavitt, İran'a teklif edilebilecek bir anlaşmanın şekli ve şartlarıyla ilgili soruları yanıtlamayı reddetti. Leavitt, ABD ile İranlılar arasında yazışmalar olduğunu doğruladı, ancak ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un İran Dışişleri Bakanı ile temas kurup kurmadığı ve bugün Cenevre'de yapılacak Avrupa-İran toplantısına katılıp katılmayacağı konusuna açıklık getirmedi.

Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping dün yaptıkları telefon görüşmesinde, çatışmanın askeri yollarla çözülmesinin imkânsız olduğunu belirterek, ‘İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nı ihlal eden eylemlerini şiddetle kınadıklarını’ ifade ettiler ve diplomasiye geri dönülmesi gerektiğini vurguladılar.