Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret Gazze'de ateşkes ihtimalini artırır mı?

İsrail'in sığınağa dönüştürülen bir okulu vurarak bir çocuğu öldürmesinin ardından Gazze'deki El-Şifa Hastanesi'nde Filistinlilerin tepkisi (AFP)
İsrail'in sığınağa dönüştürülen bir okulu vurarak bir çocuğu öldürmesinin ardından Gazze'deki El-Şifa Hastanesi'nde Filistinlilerin tepkisi (AFP)
TT

Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret Gazze'de ateşkes ihtimalini artırır mı?

İsrail'in sığınağa dönüştürülen bir okulu vurarak bir çocuğu öldürmesinin ardından Gazze'deki El-Şifa Hastanesi'nde Filistinlilerin tepkisi (AFP)
İsrail'in sığınağa dönüştürülen bir okulu vurarak bir çocuğu öldürmesinin ardından Gazze'deki El-Şifa Hastanesi'nde Filistinlilerin tepkisi (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret için geri sayım başlarken, kısmi ya da uzun süreli bir ateşkes için “yeni fikirler” önermek üzere arabulucuların yoğun temas ve girişimleriyle Arap ve Avrupalıların ateşkese geri dönülmesi çağrıları arasında Gazze'deki savaşın gidişatına ilişkin beklentiler de artıyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre 13-16 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve BAE'ye yapılması beklenen ziyaret, Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya yönelik ciddi baskısı ve arabulucuların Hamas'a bir an önce ateşkes sağlanması için baskı yapması beklenirken, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasını yeniden başlatmak için önemli fırsatlar barındırıyor.

Beyaz Saray Salı günü yaptığı açıklamada Trump'ın 13-16 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi ziyaret edeceğini duyururken Beyaz Saray sözcüsü Caroline Levitt de gazetecilere yaptığı açıklamada Trump'ın Ortadoğu turunda ilişkileri güçlendirmeyi dört gözle beklediğini söyledi.

Beyaz Saray'ın açıklamasıyla eş zamanlı olarak Trump Netanyahu ile telefon görüşmesi yaptı ve Amerikan Axios sitesi iki tarafın Gazze'de ateşkes, esir anlaşması ve Washington'un Gazze savaşında bir ilerleme sağlamak için bu hafta bir girişimde daha bulunma arzusunu ele aldığını bildirdi.

Almanya, Fransa ve İngiltere Dışişleri Bakanları Çarşamba günü yaptıkları ortak açıklamada Gazze'de ateşkese geri dönülmesi ve yardım akışının sağlanması çağrısında bulundu.

ujık
Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde Filistinli bir kız, İsrail'in  sığınağa dönüştürülen bir okula düzenlediği saldırıda ölen akrabasının yasını tutuyor (AFP)

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Çarşamba günü Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında İsrail'in Gazze halkına karşı yürüttüğü imha savaşının derhal durdurulması çağrısında bulundu. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Sefadi ise “Ürdün, derhal ateşkes sağlanması ve Gazze Şeridi'ne insani yardımların girmesi için kardeşlerimiz ve uluslararası toplumla birlikte çalışmaya devam edecektir” dedi.

“Mısır ve Katar'ın ABD ile birlikte bu yöndeki çabalarını destekliyoruz” diyen Sefadi, 19 Ocak'ta ilan edilen takas anlaşmasının uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Son ateşkes anlaşması 18 Mart'ta İsrail'in Gazze'yi bombalamaya yeniden başlaması ve savaşı sona erdirecek ikinci aşamaya geçmeyi reddetmesiyle çökmüş, Mısır-İsrail-ABD'nin Mart ve Nisan başındaki önerileri de krizi çözmeyi başaramamıştı.

“Sessiz” ziyaret

Mısırlı siyaset uzmanı Dr. Amr al-Şobaki, Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaretin Gazze'de bir ateşkese varılması şansını arttıracağına inanıyor.  Şobaki, "Zira Trump olaylarda önemli bir aktör ve İsrail tarafını etkileyebilecek bir role ve yeteneğe sahip” dedi.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen el- Rakkab, Trump'ın bölgeyi ziyaret etmek istediğini ve özellikle ziyaret edeceği Suudi Arabistan'ın Filistinlilerin hakları konusunda oldukça sabit bir tutuma sahip olduğunu bildiği için ateşkes sağlanmasını istediğini ve ziyareti öncesinde öncelikli olarak ateşkes yolunu açmaya çalışacağını belirterek, Netanyahu ile ABD Başkanı'nı bir araya getiren telefon görüşmesinin yakın zamanda ateşkesle sonuçlanacak bir hamle olduğunu teyit ettiğine dikkat çekiyor.

Trump'ın ziyaretinin duyurulması, Hamas heyetinin Türkiye ziyaretinin ardından Kahire'ye yapacağı ziyaretin sonuçlarının beklendiği bir döneme denk geldi. Çarşamba günü itibariyle görüşmelerle ilgili resmi bir detay açıklanmamıştı ancak Hamas'tan bilgi sahibi bir kaynak Salı günü Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada hareketin Kahire'deki toplantıda kapsamlı bir anlaşma ve bölgesel ve uluslararası garantilerle birlikte beş yıla kadar uzun bir ateşkes de dahil olmak üzere beş maddelik bir öneri sunacağını açıkladı.

Times of Israel'in Salı günkü haberine göre İsrailli bir heyet Pazar akşamı Kahire'ye ulaştı ve ertesi gün arabulucularla Hamas'la ateşkes ve Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması konularında bir ilerleme sağlamak amacıyla görüşmelerde bulundu.

Şobaki, Hamas'ın elinde tek ve son bir kart olduğunu, bunun da rehineler kartı olduğunu, bu nedenle uzun bir ateşkes dışında bu karttan vazgeçmeyeceğini, özellikle de geçici bir ateşkesin hiçbir sonuca varmayacağını ve İsrail'in  yeniden savaşa girebileceğini anladığını belirterek, Arap ülkelerinin Trump'ın ziyareti sırasında net bir öneri sunmayı başarması halinde uzun bir ateşkes ve savaşın sona erdiğini görebileceğimizi, Trump'ın da bunu tamamlaması için Netanyahu'ya baskı yapacağını söyledi.

Rakab, Hamas'ın savaşı sona erdirecek herhangi bir öneriyi geçici de olsa gerçek garantilerle kabul etmesini beklerken, Washington'un uzun bir ateşkes istemesi halinde Netanyahu'ya baskı yapacağını ve bu gerçeği yakında göreceğimizi vurguladı.



DEAŞ’tan Cumhurbaşkanı Şara'ya tehdit: DEAŞ Suriye'de ne kadar güçlü?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)
TT

DEAŞ’tan Cumhurbaşkanı Şara'ya tehdit: DEAŞ Suriye'de ne kadar güçlü?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)

Abbas Şerife

DEAŞ, 20 Nisan 2025 tarihinde ABD'nin Suriye hükümetinden terörle mücadeleye katılmasını talep etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonuna (DMUK) katılmaması için tehdit eden videolu bir açıklama yayınladı. Bu açıklama, özellikle Suriye'de 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından siyasi ve askeri sahnede DEAŞ’ın da aralarında bulunduğu radikal örgütlerin dinamiklerini etkileyen radikal değişikliklerin yaşanması nedeniyle örgütün tehditlerini gerçekleştirme kabiliyeti konusunda soru işaretleri yarattı. Zira DEAŞ, varlığını güçlendirmek ve çeşitli bölgelerdeki hücrelerini harekete geçirmek için eski rejimin çöküşünden kaynaklanan istikrarsızlıktan faydalanmaya çalışabilir.

Bu makale, DEAŞ'ın geçtiğimiz aralık ayından bugüne kadar olan dönemdeki faaliyetlerinin bir incelemesi olup, örgütün eylemlerini, stratejilerini, karşılaştığı zorlukları ve ABD'nin Suriye topraklarından çekilmesinin örgütün Şam’daki yeni yönetime yönelik tehditlerini gerçekleştirme kabiliyetini ne ölçüde etkilediğini ele alıyor.

Aralık 2024'ten bu yana DEAŞ faaliyetleri

DEAŞ, Esed rejiminin düşmesinin ardından Suriye’nin Badiye (çöl) bölgesindeki (Humus, Hama, Rakka ve Deyrizor arasında kalan bölge) güvenlik boşluğundan faydalanarak saldırılarını yoğunlaştırdı. Bu bölge, engebeli arazisi ve kontrol edilmesinin zorluğu nedeniyle DEAŞ için, 2019 yılında kontrol ettiği toprakları kaybetmesinden bu yana güvenli bir sığınak oldu.

Rakka'nın güneyinde iki kişinin öldüğü bir saldırı ve Şaer Gaz Sahası’nın hedef alındığı ve saha müdürünün öldüğü bir başka saldırı da dâhil olmak üzere, yüksek profilli eylemler gerçekleştirdi. Gelen haberler DEAŞ’ın 2024 yılı boyunca İran destekli milislere karşı yaklaşık 100, eski rejime bağlı güçlere karşı 300 ve Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı 300 saldırı gerçekleştirdiğini ve aralık ayından sonra da istikrarsız bölgelerde benzer bir hızda devam ettiğini gösteriyor.

SDG lideri Mazlum Abdi 12 Aralık 2024'te DEAŞ’ın yeniden dirilişi konusunda uyarmış ve rejimin çöküşünden sonra grupların durumu yeniden düzenlemekle meşgul olmasından faydalanan DEAŞ hücrelerinin Badiye bölgesinden SDG’nin kontrolündeki bölgelere doğru hareket ettiğine işaret etmişti. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından geçtiğimiz şubat ayında yayınlanan bir rapor, DEAŞ’ın Esed rejiminin düşüşünden faydalanarak saldırılarını artırdığına ve çoğu Suriye'de olmak üzere Suriye ve Irak'ta bin 500 ila 3 bin üyesi olduğuna işaret etti. DEAŞ’ın eski üyelerini kurtarmak ve gençleri örgüt saflarına katmak için el-Hol Kampı’na sızması ve örgütün karmaşık saldırılar planlama kabiliyetini artırmasıyla birlikte artan istihbarat faaliyetleri de dikkati çekti.

Yeni Suriye hükümeti 11 Aralık 2024'te Şam'daki Seyyide Zeynep türbesine yapılması planlanan bir saldırının engellendiğini ve DEAŞ’a bağlı bir hücrenin üyelerinin yakalandığını duyurdu. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından 16 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen hava saldırılarında DEAŞ’ın 12 üyesi ve liderleri öldürüldü. Öte yandan 19 Aralık'ta Deyrizor'da DEAŞ’ın üst düzey isimlerden biri daha öldürülürken 23 Aralık'taki bir hava saldırısında DEAŞ’a ait bir silah kamyonu hedef alındı.

 Ocak ayında SDG ABD’nin desteklediği bir operasyonla bir saldırı hücresinin liderinin tutukladı. Yeni Suriye hükümeti, 16 Şubat 2025'te Seyyide Zeynep türbesini hedef alma girişimi ve Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) komutanlarından birine suikast düzenlenmesi de dahil olmak üzere bazı saldırıları planlamakla suçlanan Ebu el-Haris el-Irakî’nin tutuklandığını duyurdu.

Yeni Suriye hükümeti 11 Aralık 2024'te Şam'daki Seyyide Zeynep türbesine yapılması planlanan bir saldırının engellendiğini ve DEAŞ’a bağlı bir hücrenin üyelerinin yakalandığını duyurdu. CENTCOM tarafından 16 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen hava saldırılarında DEAŞ’ın 12 üyesi ve liderleri öldürüldü.

Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre DEAŞ'ın yeni Suriye hükümeti tarafından kontrol edilen bölgelerdeki faaliyetleri büyük oranda azaldı. Bazı haberlere göre yüzde 100'e kadar geriledi. SDG bölgelerinde geçtiğimiz ocak ve şubat aylarında yüzde 80 oranında azaldı ve sadece iki saldırı gerçekleştirebildi.

Bu düşüşün sebebi olarak başta ABD’nin düzenlediği hava saldırıları olmak üzere DMUK’un askeri baskısına ve yeni hükümetin hücreleri çökertme çabaları gösterildi. Ancak gözlemciler, örgütün gizli bir stratejiye geçmesi ve faaliyetlerini yeniden Irak'a taşımaya çalışması nedeniyle bu düşüşün geçici olabileceğini söylüyor.

ABD bölgeden çekilmeden önce ortamı hazırlıyor

İsrail gazetesi Yediot Aharonot'un 15 Nisan 2025 tarihli sayısında bir haberine göre ABD’li güvenlik yetkilileri, İsrail'in ABD'yi bölgeden çekilme kararından vazgeçirme çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından iki ay içinde başlayacak olan Suriye'den kademeli çekilme konusunda İsrailli askeri kurumları bilgilendirdi.

Bazı kaynaklar da ABD'nin Suriye'den Irak'a doğru ağır askeri teçhizatlarını taşıdığını ve Irak-Suriye sınırında iki askeri üs bulunduracağını belirtiyor.

fgtrhyu
Yeni Suriye yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin üyeleri, ülkenin güneyindeki Dera’nin es-Sanameyn ilçesinde geniş çaplı bir askeri harekât sırasında, 5 Mart 2025 (AFP)

Ancak ABD, DEAŞ’ın yeniden toparlanmasını engelleyecek bir güvenlik ortamı yaratmak için bazı ihtiyati tedbirler almış gibi görünüyor. Beşşar Esed 8 Aralık 2024 tarihinde Moskova'ya kaçarken, ABD savaş uçakları Suriye'nin orta kesimlerindeki Badiye bölgesinde bulunan DEAŞ’ın büyük eğitim kampının altyapısına en az 75 hava saldırısı düzenledi. ABD, geçtiğimiz şubat ayı ortalarında Türkiye, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan arasında varılan DEAŞ'a karşı ortak iş birliği mekanizmasına ilişkin bir anlaşmayı destekledi. Bu sayede Ankara, ABD'nin Suriye'den çekilmesi karşılığında PKK'nın Suriye'deki kolu olarak gördüğü, SDG’nin omurgasını oluşturan Kürt ağırlıklı Halk Koruma Birlikleri'ne (YPG) verilen desteğin sona erdirilmesine ilişkin bir başka hedefe ulaşmayı ve böylece DEAŞ’la mücadele yükünün yukarıda bahsi geçen ülkeler tarafından üstlenilmesini amaçlıyor.

ABD ayrıca SDG'ye, 10 Mart 2025'te Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile SDG lideri Abdi arasında, ABD'nin Suriye'den çekilmesinden sonra Şam ile SDG arasında çatışma çıkmamasını sağlayacak şekilde Abdi'nin Şam hükümetinde yer almasını öngören bir anlaşma imzalanması için baskı yaptı.

ABD, DEAŞ’ın yeniden toparlanmasını engelleyecek bir güvenlik ortamı yaratmak için bazı ihtiyati tedbirler almış gibi görünüyor.

DMUK ile yeni Şam hükümeti arasında güvenlik koordinasyonu için iletişim hatlarının açılmasının yanında Suriye hükümetine bağlı güçler, şubat ayı ortalarında DEAŞ'ın üst düzey komutanı Ebu el-Haris el-Irakî'nin sağ olarak ele geçirildiğini duyurdu. Iraki’nin sorgusundan elde edilen istihbarat, DEAŞ'ın ikinci komutanı Abdullah Mekki er-Rifai’nin (Ebu Hatice) bir ay sonra ABD ve Irak ortaklığında gerçekleştirilen bir askeri operasyonda öldürülmesine doğrudan yol açarak iki taraf arasındaki koordinasyon düzeyini yansıttı. DMUK tarafından Şam hükümetine sağlanan bilgiler sayesinde DEAŞ’ın 11 Ocak 2025'te Şam’ın kırsal kesiminde yer alan Seyyide Zeynep türbesine düzenlenmeyi planladığı terör saldırısı engellendi ve olaya karışanlar tutuklandı.

DEAŞ stratejilerinin zorluklar karşısındaki yetersizliği

DEAŞ, yeniden düzenli askeri operasyonlar düzenlemeye başlayamadığı gibi coğrafi alanları veya şehirleri de kontrolü altına alamadı. Planlama ve uygulama konusunda merkezi bir komutanlığa bağlı olmadan bağımsız hareket eden dağınık hücrelere dayanmak gibi bazı stratejiler dahilinde faaliyet göstermeye devam etmesi coğrafi alanları kontrol etmek yerine ani saldırılar ve suikastlar düzenlemeye odaklanan bu hücrelerin izlenmesini zorlaştırıyor.

frtghy
Suriye'nin el- Hol Kampı’ndaki kadın ve çocuklar SDG tarafından korunuyor (AFP)

DEAŞ’ın el-Hol gibi kamplardaki gençleri saflarına katma faaliyetlerine devam etmesi ve yeni üyeler kazanmak için sosyal ve ekonomik alandaki sıkıntıları kullanması, örgütün insan kaynağı sıkıntısı çektiği gösteriyor.

DEAŞ, üst düzey liderlerini kaybettikten sonra, gizliliğini korumak için ‘Ebu Hafs el-Haşimi el-Kuraşi’ gibi takma isimler kullanarak liderlerini kamuoyu önüne daha çıkarmaya başladı. DEAŞ ayrıca özellikle Deyrizor, Rakka ve Halep'in bazı bölgelerinde nüfuzunu artırmak için yeni Suriyeli gruplar ve SDG arasındaki gerilimlerden faydalanmaya çalışsa da şimdiye kadar tüm girişimleri başarısız oldu.

DEAŞ’ın karşılaştığı güçlükler

DEAŞ, kendini yeniden kurma kabiliyetini sınırlayan bir dizi zorlukla karşı karşıya. Bu zorluklardan biri de SDG ve bazı yerel gruplar tarafından desteklenen ve devam eden ABD hava saldırıları. Bu saldırılar DEAŞ'ı Suriye’nin Badiye bölgesinin içlerine çekilmeye zorlarken büyük ölçekli saldırılar gerçekleştirme kabiliyetini de azalttı. Yeni Suriye hükümeti de DEAŞ'a karşı sağlam bir politika benimsedi. Özellikle rejimi deviren grupların örgütle mücadelede yüksek uzmanlığa ve saflarına sızma konusunda büyük bir yeteneğe sahip olması nedeniyle, saldırıları engellemek için başarılı güvenlik operasyonları yürüttü. Büyüklükleriyle orantılı olarak Sünni ağırlıklı bir hükümetin yükselişi de DEAŞ'ın Suriye'deki Sünni mağduriyetinden faydalanmaya yönelik taktiksel retoriğinin zayıflamasına katkıda bulundu. Böylece DEAŞ, Suriye rejiminin mezhepçi tutumlarını öne sürerek saflarına üye toplamak için kullandığı gerekçeleri kaybetti.

Özellikle Suriye'de kötüleşen ekonomik durum ve devletin DEAŞ’la mücadele kabiliyetini geliştirmesini sınırlayan uluslararası yaptırımların gölgesinde DEAŞ'ın saflarını yeniden düzenlemesinin engellenmesi en büyük zorluk olmaya devam ediyor.

DEAŞ kayda değer saldırılar gerçekleştirmiş olsa da DMUK ve yeni Suriye hükümetinin askeri baskısı, SDG'yi Suriye hükümetine entegre etme konusundaki koordinasyonları ve anlaşmaları ile DEAŞ’ın iç zorlukları, büyük ölçekli eylemlerde bulunma veya tehditlerini gerçekleştirme kabiliyetini zayıflattı.

Ancak özellikle Suriye'de kötüleşen ekonomik durum ve devletin DEAŞ’la mücadele kabiliyetini geliştirmesini sınırlayan uluslararası yaptırımların gölgesinde DEAŞ'ın saflarını yeniden düzenlemesinin engellenmesi en büyük zorluk olmaya devam ediyor.

Buna karşın İsrail ve İran'ın Suriye’ye yönelik müdahalelerinin durdurulmasının yanı sıra güvenlik teşkilatlarının ve askeri kurumların inşasının tamamlanması, Suriye topraklarının birleşmesi, kapsayıcı bir şekilde siyasi geçişin sağlanması, yaptırımların kaldırılması, zarar gören bölgelerin yeniden inşası ve el-Hol Kampı gibi kamplardaki tutukluların sorunlarının ele alınmasıyla güvenliğin artırılmasına çalışmak, DEAŞ’ın geri dönüş tehdidini azaltmak için atılacak en önemli adımlar olacaktır.