DEAŞ’tan Cumhurbaşkanı Şara'ya tehdit: DEAŞ Suriye'de ne kadar güçlü?

DEAŞ gizli bir stratejiye geçiyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)
TT

DEAŞ’tan Cumhurbaşkanı Şara'ya tehdit: DEAŞ Suriye'de ne kadar güçlü?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara Şam'da askeri grupların liderleriyle bir araya geldi, 21 Aralık 2024 (Reuters)

Abbas Şerife

DEAŞ, 20 Nisan 2025 tarihinde ABD'nin Suriye hükümetinden terörle mücadeleye katılmasını talep etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonuna (DMUK) katılmaması için tehdit eden videolu bir açıklama yayınladı. Bu açıklama, özellikle Suriye'de 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından siyasi ve askeri sahnede DEAŞ’ın da aralarında bulunduğu radikal örgütlerin dinamiklerini etkileyen radikal değişikliklerin yaşanması nedeniyle örgütün tehditlerini gerçekleştirme kabiliyeti konusunda soru işaretleri yarattı. Zira DEAŞ, varlığını güçlendirmek ve çeşitli bölgelerdeki hücrelerini harekete geçirmek için eski rejimin çöküşünden kaynaklanan istikrarsızlıktan faydalanmaya çalışabilir.

Bu makale, DEAŞ'ın geçtiğimiz aralık ayından bugüne kadar olan dönemdeki faaliyetlerinin bir incelemesi olup, örgütün eylemlerini, stratejilerini, karşılaştığı zorlukları ve ABD'nin Suriye topraklarından çekilmesinin örgütün Şam’daki yeni yönetime yönelik tehditlerini gerçekleştirme kabiliyetini ne ölçüde etkilediğini ele alıyor.

Aralık 2024'ten bu yana DEAŞ faaliyetleri

DEAŞ, Esed rejiminin düşmesinin ardından Suriye’nin Badiye (çöl) bölgesindeki (Humus, Hama, Rakka ve Deyrizor arasında kalan bölge) güvenlik boşluğundan faydalanarak saldırılarını yoğunlaştırdı. Bu bölge, engebeli arazisi ve kontrol edilmesinin zorluğu nedeniyle DEAŞ için, 2019 yılında kontrol ettiği toprakları kaybetmesinden bu yana güvenli bir sığınak oldu.

Rakka'nın güneyinde iki kişinin öldüğü bir saldırı ve Şaer Gaz Sahası’nın hedef alındığı ve saha müdürünün öldüğü bir başka saldırı da dâhil olmak üzere, yüksek profilli eylemler gerçekleştirdi. Gelen haberler DEAŞ’ın 2024 yılı boyunca İran destekli milislere karşı yaklaşık 100, eski rejime bağlı güçlere karşı 300 ve Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı 300 saldırı gerçekleştirdiğini ve aralık ayından sonra da istikrarsız bölgelerde benzer bir hızda devam ettiğini gösteriyor.

SDG lideri Mazlum Abdi 12 Aralık 2024'te DEAŞ’ın yeniden dirilişi konusunda uyarmış ve rejimin çöküşünden sonra grupların durumu yeniden düzenlemekle meşgul olmasından faydalanan DEAŞ hücrelerinin Badiye bölgesinden SDG’nin kontrolündeki bölgelere doğru hareket ettiğine işaret etmişti. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından geçtiğimiz şubat ayında yayınlanan bir rapor, DEAŞ’ın Esed rejiminin düşüşünden faydalanarak saldırılarını artırdığına ve çoğu Suriye'de olmak üzere Suriye ve Irak'ta bin 500 ila 3 bin üyesi olduğuna işaret etti. DEAŞ’ın eski üyelerini kurtarmak ve gençleri örgüt saflarına katmak için el-Hol Kampı’na sızması ve örgütün karmaşık saldırılar planlama kabiliyetini artırmasıyla birlikte artan istihbarat faaliyetleri de dikkati çekti.

Yeni Suriye hükümeti 11 Aralık 2024'te Şam'daki Seyyide Zeynep türbesine yapılması planlanan bir saldırının engellendiğini ve DEAŞ’a bağlı bir hücrenin üyelerinin yakalandığını duyurdu. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından 16 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen hava saldırılarında DEAŞ’ın 12 üyesi ve liderleri öldürüldü. Öte yandan 19 Aralık'ta Deyrizor'da DEAŞ’ın üst düzey isimlerden biri daha öldürülürken 23 Aralık'taki bir hava saldırısında DEAŞ’a ait bir silah kamyonu hedef alındı.

 Ocak ayında SDG ABD’nin desteklediği bir operasyonla bir saldırı hücresinin liderinin tutukladı. Yeni Suriye hükümeti, 16 Şubat 2025'te Seyyide Zeynep türbesini hedef alma girişimi ve Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) komutanlarından birine suikast düzenlenmesi de dahil olmak üzere bazı saldırıları planlamakla suçlanan Ebu el-Haris el-Irakî’nin tutuklandığını duyurdu.

Yeni Suriye hükümeti 11 Aralık 2024'te Şam'daki Seyyide Zeynep türbesine yapılması planlanan bir saldırının engellendiğini ve DEAŞ’a bağlı bir hücrenin üyelerinin yakalandığını duyurdu. CENTCOM tarafından 16 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen hava saldırılarında DEAŞ’ın 12 üyesi ve liderleri öldürüldü.

Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre DEAŞ'ın yeni Suriye hükümeti tarafından kontrol edilen bölgelerdeki faaliyetleri büyük oranda azaldı. Bazı haberlere göre yüzde 100'e kadar geriledi. SDG bölgelerinde geçtiğimiz ocak ve şubat aylarında yüzde 80 oranında azaldı ve sadece iki saldırı gerçekleştirebildi.

Bu düşüşün sebebi olarak başta ABD’nin düzenlediği hava saldırıları olmak üzere DMUK’un askeri baskısına ve yeni hükümetin hücreleri çökertme çabaları gösterildi. Ancak gözlemciler, örgütün gizli bir stratejiye geçmesi ve faaliyetlerini yeniden Irak'a taşımaya çalışması nedeniyle bu düşüşün geçici olabileceğini söylüyor.

ABD bölgeden çekilmeden önce ortamı hazırlıyor

İsrail gazetesi Yediot Aharonot'un 15 Nisan 2025 tarihli sayısında bir haberine göre ABD’li güvenlik yetkilileri, İsrail'in ABD'yi bölgeden çekilme kararından vazgeçirme çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından iki ay içinde başlayacak olan Suriye'den kademeli çekilme konusunda İsrailli askeri kurumları bilgilendirdi.

Bazı kaynaklar da ABD'nin Suriye'den Irak'a doğru ağır askeri teçhizatlarını taşıdığını ve Irak-Suriye sınırında iki askeri üs bulunduracağını belirtiyor.

fgtrhyu
Yeni Suriye yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin üyeleri, ülkenin güneyindeki Dera’nin es-Sanameyn ilçesinde geniş çaplı bir askeri harekât sırasında, 5 Mart 2025 (AFP)

Ancak ABD, DEAŞ’ın yeniden toparlanmasını engelleyecek bir güvenlik ortamı yaratmak için bazı ihtiyati tedbirler almış gibi görünüyor. Beşşar Esed 8 Aralık 2024 tarihinde Moskova'ya kaçarken, ABD savaş uçakları Suriye'nin orta kesimlerindeki Badiye bölgesinde bulunan DEAŞ’ın büyük eğitim kampının altyapısına en az 75 hava saldırısı düzenledi. ABD, geçtiğimiz şubat ayı ortalarında Türkiye, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan arasında varılan DEAŞ'a karşı ortak iş birliği mekanizmasına ilişkin bir anlaşmayı destekledi. Bu sayede Ankara, ABD'nin Suriye'den çekilmesi karşılığında PKK'nın Suriye'deki kolu olarak gördüğü, SDG’nin omurgasını oluşturan Kürt ağırlıklı Halk Koruma Birlikleri'ne (YPG) verilen desteğin sona erdirilmesine ilişkin bir başka hedefe ulaşmayı ve böylece DEAŞ’la mücadele yükünün yukarıda bahsi geçen ülkeler tarafından üstlenilmesini amaçlıyor.

ABD ayrıca SDG'ye, 10 Mart 2025'te Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile SDG lideri Abdi arasında, ABD'nin Suriye'den çekilmesinden sonra Şam ile SDG arasında çatışma çıkmamasını sağlayacak şekilde Abdi'nin Şam hükümetinde yer almasını öngören bir anlaşma imzalanması için baskı yaptı.

ABD, DEAŞ’ın yeniden toparlanmasını engelleyecek bir güvenlik ortamı yaratmak için bazı ihtiyati tedbirler almış gibi görünüyor.

DMUK ile yeni Şam hükümeti arasında güvenlik koordinasyonu için iletişim hatlarının açılmasının yanında Suriye hükümetine bağlı güçler, şubat ayı ortalarında DEAŞ'ın üst düzey komutanı Ebu el-Haris el-Irakî'nin sağ olarak ele geçirildiğini duyurdu. Iraki’nin sorgusundan elde edilen istihbarat, DEAŞ'ın ikinci komutanı Abdullah Mekki er-Rifai’nin (Ebu Hatice) bir ay sonra ABD ve Irak ortaklığında gerçekleştirilen bir askeri operasyonda öldürülmesine doğrudan yol açarak iki taraf arasındaki koordinasyon düzeyini yansıttı. DMUK tarafından Şam hükümetine sağlanan bilgiler sayesinde DEAŞ’ın 11 Ocak 2025'te Şam’ın kırsal kesiminde yer alan Seyyide Zeynep türbesine düzenlenmeyi planladığı terör saldırısı engellendi ve olaya karışanlar tutuklandı.

DEAŞ stratejilerinin zorluklar karşısındaki yetersizliği

DEAŞ, yeniden düzenli askeri operasyonlar düzenlemeye başlayamadığı gibi coğrafi alanları veya şehirleri de kontrolü altına alamadı. Planlama ve uygulama konusunda merkezi bir komutanlığa bağlı olmadan bağımsız hareket eden dağınık hücrelere dayanmak gibi bazı stratejiler dahilinde faaliyet göstermeye devam etmesi coğrafi alanları kontrol etmek yerine ani saldırılar ve suikastlar düzenlemeye odaklanan bu hücrelerin izlenmesini zorlaştırıyor.

frtghy
Suriye'nin el- Hol Kampı’ndaki kadın ve çocuklar SDG tarafından korunuyor (AFP)

DEAŞ’ın el-Hol gibi kamplardaki gençleri saflarına katma faaliyetlerine devam etmesi ve yeni üyeler kazanmak için sosyal ve ekonomik alandaki sıkıntıları kullanması, örgütün insan kaynağı sıkıntısı çektiği gösteriyor.

DEAŞ, üst düzey liderlerini kaybettikten sonra, gizliliğini korumak için ‘Ebu Hafs el-Haşimi el-Kuraşi’ gibi takma isimler kullanarak liderlerini kamuoyu önüne daha çıkarmaya başladı. DEAŞ ayrıca özellikle Deyrizor, Rakka ve Halep'in bazı bölgelerinde nüfuzunu artırmak için yeni Suriyeli gruplar ve SDG arasındaki gerilimlerden faydalanmaya çalışsa da şimdiye kadar tüm girişimleri başarısız oldu.

DEAŞ’ın karşılaştığı güçlükler

DEAŞ, kendini yeniden kurma kabiliyetini sınırlayan bir dizi zorlukla karşı karşıya. Bu zorluklardan biri de SDG ve bazı yerel gruplar tarafından desteklenen ve devam eden ABD hava saldırıları. Bu saldırılar DEAŞ'ı Suriye’nin Badiye bölgesinin içlerine çekilmeye zorlarken büyük ölçekli saldırılar gerçekleştirme kabiliyetini de azalttı. Yeni Suriye hükümeti de DEAŞ'a karşı sağlam bir politika benimsedi. Özellikle rejimi deviren grupların örgütle mücadelede yüksek uzmanlığa ve saflarına sızma konusunda büyük bir yeteneğe sahip olması nedeniyle, saldırıları engellemek için başarılı güvenlik operasyonları yürüttü. Büyüklükleriyle orantılı olarak Sünni ağırlıklı bir hükümetin yükselişi de DEAŞ'ın Suriye'deki Sünni mağduriyetinden faydalanmaya yönelik taktiksel retoriğinin zayıflamasına katkıda bulundu. Böylece DEAŞ, Suriye rejiminin mezhepçi tutumlarını öne sürerek saflarına üye toplamak için kullandığı gerekçeleri kaybetti.

Özellikle Suriye'de kötüleşen ekonomik durum ve devletin DEAŞ’la mücadele kabiliyetini geliştirmesini sınırlayan uluslararası yaptırımların gölgesinde DEAŞ'ın saflarını yeniden düzenlemesinin engellenmesi en büyük zorluk olmaya devam ediyor.

DEAŞ kayda değer saldırılar gerçekleştirmiş olsa da DMUK ve yeni Suriye hükümetinin askeri baskısı, SDG'yi Suriye hükümetine entegre etme konusundaki koordinasyonları ve anlaşmaları ile DEAŞ’ın iç zorlukları, büyük ölçekli eylemlerde bulunma veya tehditlerini gerçekleştirme kabiliyetini zayıflattı.

Ancak özellikle Suriye'de kötüleşen ekonomik durum ve devletin DEAŞ’la mücadele kabiliyetini geliştirmesini sınırlayan uluslararası yaptırımların gölgesinde DEAŞ'ın saflarını yeniden düzenlemesinin engellenmesi en büyük zorluk olmaya devam ediyor.

Buna karşın İsrail ve İran'ın Suriye’ye yönelik müdahalelerinin durdurulmasının yanı sıra güvenlik teşkilatlarının ve askeri kurumların inşasının tamamlanması, Suriye topraklarının birleşmesi, kapsayıcı bir şekilde siyasi geçişin sağlanması, yaptırımların kaldırılması, zarar gören bölgelerin yeniden inşası ve el-Hol Kampı gibi kamplardaki tutukluların sorunlarının ele alınmasıyla güvenliğin artırılmasına çalışmak, DEAŞ’ın geri dönüş tehdidini azaltmak için atılacak en önemli adımlar olacaktır.



Araştırma: İsrail, savaşlar ve krizler sırasında uzun süreli elektrik kesintilerine maruz kalabilir

İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)
İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)
TT

Araştırma: İsrail, savaşlar ve krizler sırasında uzun süreli elektrik kesintilerine maruz kalabilir

İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)
İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)

Yeni bir araştırma, İsrail'in savaş ve kriz dönemlerinde tam bir karanlıkta kalabileceği konusunda uyardı. İsrail gazetesi The Jerusalem Post'a göre Ariel Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları ve Siyaset Bilimi Bölümü'nden Dr. Erez Cohen tarafından yürütülen bir araştırma, enerji sistemindeki bazı ciddi zayıflıklara işaret ediyor. Bu zayıflıklar arasında doğalgaza aşırı bağımlılık, depolama kapasitesinin yetersizliği ve elektrik sektöründe aşırı merkezileşme yer alıyor. Tüm bunlar kritik anlarda ciddi kesintilere yol açabilir.

xhy
İsrail'in Hayfa kentinde İran’ın füze saldırısının gerçekleştiği bölgeye giden acil müdahale ekipleri (Reuters)

Dr. Cohen, 2018 yılından 2024 yılına kadar olan dönemde üretim ve tüketim verilerinin nicel analizi ile politika ve düzenlemelerin niteliksel incelemesi yoluyla güvenlik acil durumlarında enerji sektörünün dayanıklılığını inceledikten sonra, son olarak Gazze’deki savaşı bir vaka çalışması olarak kullanarak, sonuçların ‘İsrail'in uzun süreli kesintilere hazırlıklı olmadığını gösterdiğini’ belirtti.

Bilim dergisi Energy Sources'ta yayınlanan araştırmaya göre İsrail'in enerji sektörü başlıca dört zayıflıktan mustarip:

1- Doğalgaza aşırı bağımlılık:

İsrail'in elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 70'i, rezervi veya stratejik stokları bulunmayan Tamar ve Leviathan doğalgaz sahalarından çıkarılan açık denizden gelen doğalgaza dayanıyor.

Cohen, bu bağımlılığın sistemi füze saldırıları, terörizm veya siber saldırılara karşı özellikle savunmasız hale getirdiğini söyledi.

2- Arz-talep açığı:

Devlet Denetleme Kurumu’nun 2024 yılı raporu, 2026 yılına kadar elektrik sektörü için doğalgaz sıkıntısı yaşanabileceği ve bunun da yüz milyonlarca şekel tutarında ekonomik zarara yol açabileceği uyarısında bulundu.

3- Yetersiz depolama kapasitesi:

İsrail, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 12'sine ulaşmış olsa da kriz zamanlarında arzın sürekliliğini sağlamak için depolama sistemlerinden yoksun.

4- Yüksek merkeziyetçilik:

Ulusal elektrik şebekesi oldukça merkezi bir yapıya sahiptir; bu nedenle, tek bir büyük elektrik santralinin veya gaz platformunun hasar görmesi, ülke genelinde yaygın kesintilere neden olabilir.

Acil bir durumda elektrik ve su tesisleri ile hastanelerin elektriksiz kalabileceği endişe verici bir senaryodan bahseden Dr. Cohen, “Gazze’deki savaşta, doğalgaza bağımlılığımızın bizi ne kadar savunmasız hale getirdiğini gördük. Merkezi bir tesisteki herhangi bir kesinti veya hasar, kritik bir anda tüm ekonomiyi felç edebilir” diyerek uyardı.

Dr. Cohen'e göre bu sorunun bazı çözümleri mevcut, ancak hükümetin kararlı bir müdahalede bulunması gerekiyor. Bu yüzden Dr. Cohen politika yapıcıları, az sayıda açık deniz gaz platformuna dayanan merkezi sistemi terk edip, daha merkezi olmayan ve esnek bir modele geçmeye çağırdı.

fgrt
İran'ın 15 Haziran'da İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentinde düzenlediği füze saldırısında hasar gören bir tesisten yükselen dumanlar (Reuters)

Dr. Cohen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ulusal elektrik ağı çökse bile hastaneler, su tesisleri ve uzak topluluklar gibi hayati öneme sahip alanların çalışmaya devam etmesini sağlayan küçük yerel elektrik şebekelerine ihtiyacımız var.”

İsrail'in enerji depolamaya yönelik yatırımları daha fazla erteleyemeyeceğini vurgulayan Dr. Cohen, “Çünkü bu çevresel bir lüks değil, ulusal bir güvenlik ağıdır. Depolama kapasitesi olmadan, kriz zamanlarında yenilenebilir enerji bile bizi kurtaramaz” diye ekledi.

Fiziki ademi merkeziyetçiliğin yanı sıra, İsrail'in kapsamlı bir dijital ve güvenlik savunma ağı kurması ve kriz durumlarında elektrik sektörünü anında yönetmek için savunma kurumları, Enerji Bakanlığı ve Siber Güvenlik Otoritesini bir araya getiren ortak bir acil durum koordinasyon birimi oluşturması gerektiğini söyleyen Dr. Cohen, “Elektriği bir tüketim ürünü olarak görme eğilimindeyiz, ancak aslında elektrik stratejik bir silahtır. Yedekleme, depolama ve ademi merkeziyetçiliği sağlamazsak, tam da ışığa ihtiyaç duyduğumuz anda kendimizi karanlıkta bulabiliriz” ifadelerini kullandı.


Barrack, İsrail'in Hizbullah'ı silahsızlandırma hamlesi konusunda uyardı

Güney Beyrut'taki Filistinli mülteciler için kurulan Burc el-Baracne kampının girişinde bir Lübnan askeri (Avrupa Haber Ajansı)
Güney Beyrut'taki Filistinli mülteciler için kurulan Burc el-Baracne kampının girişinde bir Lübnan askeri (Avrupa Haber Ajansı)
TT

Barrack, İsrail'in Hizbullah'ı silahsızlandırma hamlesi konusunda uyardı

Güney Beyrut'taki Filistinli mülteciler için kurulan Burc el-Baracne kampının girişinde bir Lübnan askeri (Avrupa Haber Ajansı)
Güney Beyrut'taki Filistinli mülteciler için kurulan Burc el-Baracne kampının girişinde bir Lübnan askeri (Avrupa Haber Ajansı)

ABD'nin Lübnan ve Suriye temsilcisi Thomas Barrack, dün İsrail'in Hizbullah'ı silahsızlandırma hamlesi konusunda uyarıda bulunarak, "Lübnan'ın artık zamanı yok ve silahlarını hızla birleştirmesi gerekiyor" dedi. Barrack, "İsrail, gelişmelere bağlı olarak Lübnan'da misilleme yapabilir" diyerek, "İki ülke arasında diyalog olmaması düşünülemez" ifadelerini kullandı.

Lübnan bakanlık kaynakları, Şarku'l Avsat'a, Lübnan'ın İsrail'in müzakereleri kabul ettiği konusunda henüz resmi olarak bilgilendirilmediğini söyledi. Lübnan'ın, "ihtiyaç duyulması halinde" askeri müzakere ekibine sivil teknik uzmanlar dahil etmeyi kabul ederek bir teşvik sunduğunu ve Beyrut'un sivil üyelerin "diplomat veya politikacı" olmasına izin vermediğini vurguladı. Yetkililer, Lübnan'ın "dolaylı müzakereler" konusundaki ısrarını da teyit ettiler.


Amerika, Irak'a son uyarıyı yaptı

Amerika, Irak'a son uyarıyı yaptı
TT

Amerika, Irak'a son uyarıyı yaptı

Amerika, Irak'a son uyarıyı yaptı

Washington, Tahran'a yönelik baskıyı koordine etmek için bölgesel olarak harekete geçiyor. Irak Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi, Amerikalı mevkidaşı Pete Hegseth'in Irak hükümetine yaptığı en ciddi uyarıyı, iki gün önce Başkan Donald Trump'ın özel temsilcisi Mark Savaya'nın yaptığı açıklamada yer alan bir Amerikan mesajının Bağdat'a iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği konusunda güvence vermesinden sadece iki gün sonra, telefon görüşmesinde dile getirdi.

Bakan el Abbasi'nin verdiği bilgiye göre uyarı, silahlı gruplarla ilgili ve bu grupların, Washington'un önümüzdeki günlerde Irak yakınlarındaki bölgede yapmayı planladığı eylemlere yanıt olarak herhangi bir operasyon düzenlemesi halinde doğrudan tehdit içeriyor.

Abbasi, televizyonda yayınlanan bir röportajında, Hegseth'in kendisine bölgede yaklaşan askeri operasyonlar hakkında bilgi verdiğini ve bu operasyonlara "Iraklı grupların müdahalesi" konusunda uyarıda bulunduğunu, ancak daha fazla ayrıntı vermediğini söyledi. Abbasi, Amerikalı mevkidaşının görüşmeyi net bir uyarıyla sonlandırdığını belirtti: "Bu son uyarınız... ve mevcut yönetimin nasıl tepki vereceğini çok iyi biliyorsunuz."