Umman duyurdu: ABD ile Husiler ateşkes anlaşmasına vardı

Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğini sağlayan ABD askeri birlikleri (ABD Ordusu)
Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğini sağlayan ABD askeri birlikleri (ABD Ordusu)
TT

Umman duyurdu: ABD ile Husiler ateşkes anlaşmasına vardı

Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğini sağlayan ABD askeri birlikleri (ABD Ordusu)
Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğini sağlayan ABD askeri birlikleri (ABD Ordusu)

Umman tarafından dün yapılan açıklamada Maskat’ın çabalarının ABD ile Husiler arasında bir ateşkes anlaşmasıyla sonuçlandığı belirtildi.

Umman Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve ülkenin resmi haber ajansı ONA tarafından aktarılan açıklamaya göre Umman’ın gerilimi azaltmayı amaçlayan her iki tarafla yaptığı son görüşmeler ve temasların ardından ateşkes anlaşmasına varıldı.

Açıklamada “Gelecekte, seyrüsefer özgürlüğü ve uluslararası ticari gemiciliğin sorunsuz akışını sağlamak amacıyla, Kızıldeniz ve Bab’ul-Mendeb Boğazı’ndaki ABD gemileri de dâhil olmak üzere, taraflardan hiçbiri diğerini hedef almayacak” ifadeleri yer aldı.

Umman Dışişleri Bakanlığı bu gelişmenin herkes için adalet, barış ve refahın sağlanması amacıyla birçok bölgesel konuda daha fazla ilerleme kaydedilmesine yol açmasını umduğunu ifade etti.

ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah saatlerinde Husilerin teslim olduğunu ve gemilere yönelik saldırıları durduracaklarını, bunun karşılığında da ABD'nin Yemen'deki hava saldırılarını durduracağını açıkladı.

Kanada Başbakanı Mark Carney'i Beyaz Saray’daki Oval Ofis'te ağırladığı sırada açıklamalarda bulunan Trump, “Dün gece çok iyi haberler aldık. Husiler artık savaşmak istemediklerini açıkladılar ya da en azından artık bizimle savaşmak istemediklerini açıkladılar. Basitçe savaşmak istemiyorlar ve biz de bunu onurlandıracağız ve bombardımanı durduracağız, teslim oldular. Daha da önemlisi, onların sözlerine inanacağız. Onlar da artık gemileri havaya uçurmayacaklarını söylüyorlar. Bizim de yaptığımızla elde etmeyi hedeflediğimiz şey buydu” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu sadece koridorlarla ve kanalla (Bab’ul-Mendeb Boğazı) ilgili değil, diğer yerlerle de ilgili çok olumlu bir gelişme. Onların sözünü kabul ediyorum ve şu andan itibaren askeri bombardımanı durduruyoruz.”

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD’nin seyrüsefer özgürlüğünü tehdit eden gelişmiş silahlara sahip kişilerden oluşan grupları durdurma görevini, onları durdurarak tamamladığını açıkladı.



Witkoff, Tahran'la görüşmeler öncesinde: Uranyum zenginleştirme Washington için kırmızı çizgidir

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
TT

Witkoff, Tahran'la görüşmeler öncesinde: Uranyum zenginleştirme Washington için kırmızı çizgidir

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, pazar günü Tahran'ın nükleer programı hakkında İran ile yapılacak yeni tur görüşmeler öncesinde, uranyum zenginleştirmenin ABD için "kırmızı çizgi" olduğunu vurguladı.

Taraflar, ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer faaliyetleri konusunda anlaşmaya varmayı amaçlayan dördüncü tur görüşmelerini pazar günü Umman'da gerçekleştirecek.

Önceki turlarda olduğu gibi Witkoff ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin liderliğinde gerçekleşmesi beklenen tur, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerin başarısız olması halinde ülkeyi bombalayacağı uyarısında bulunduğu Ortadoğu ziyaretinin öncesinde gerçekleşecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Witkoff daha önce ABD'nin, İran'ın uranyumu yalnızca barışçıl sivil amaçlar için kullanılacak seviyelere kadar zenginleştirmeye devam etmesi konusunda esneklik gösterebileceğini ima etmişti.

Ancak Witkoff, dün Amerikan haber sitesi Breitbart'a verdiği röportajda sert bir tavır takınarak, "İran'da bir daha asla zenginleştirme programı olamaz" ifadesini kullandı.

"Bu bizim kırmızı çizgimizdir" diyen Witkoff, "Zenginleştirme yok" dedi ve "bu da sökmek anlamına geliyor, silahlandırmamak anlamına geliyor ve bu da (İran'daki) üç zenginleştirme tesisi olan Natanz, Fordow ve Isfahan'ın sökülmesi gerektiği anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

ABD de dahil olmak üzere Batılı ülkeler uzun zamandır İran'ı nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. Tahran ise bu iddiayı reddederek, nükleer teknolojiye sahip olma hakkını savunuyor ve programının tamamen barışçıl amaçlı olduğunu belirtiyor.

1980'den bu yana diplomatik ilişkilerini kesen İran ile ABD, Umman'ın arabuluculuğunda 12 Nisan'da nükleer program konusunda görüşmelere başladı.

Üç tur görüşme düzenlendi; bunlardan ikisi Maskat'ta, biri de Roma'daki Umman diplomatik misyonunun merkezinde gerçekleştirildi. Amman'a göre dördüncüsü 3 Mayıs'ta İtalya'nın başkentinde yapılması planlanıyordu, ancak "lojistik nedenlerle" ertelendi.

Trump, çarşamba günü İran'ın barışçıl amaçlarla uranyum zenginleştirme yeteneğini sürdürüp sürdürmeyeceği sorulduğunda, konunun hala açık olduğunu söyledi.

Buna karşın, onun yönetimindeki yetkililer bu konuda farklı tutumlar benimsediler.

Başkan Yardımcısı J.D. Vance çarşamba günü, "İnsanların nükleer enerji isteyip istememesi umurumuzda değil" dedi. Bizim bununla bir sorunumuz yok ama nükleer silah elde etmenize olanak sağlayacak bir uranyum zenginleştirme programınız olamaz, "Çizgimizi burada çekiyoruz."

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın sivil amaçlı bile olsa tüm zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.

İran'ın nükleer programı konusunda yaşanan gerginlik, Trump'ın ABD'yi 2015'te Tahran'ın büyük güçlerle imzaladığı anlaşmadan çekmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla arttı.

Anlaşmada, yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin kısıtlanması öngörülüyor. ABD'nin çekilmesinden sonra İran bir yıl boyunca anlaşmaya bağlı kaldı, daha sonra yavaş yavaş geri çekildi.

Anlaşma, uranyum zenginleştirme için tavanı yüzde 3,67 olarak belirlemişti, ancak İran şu anda askeri kullanım için gereken yüzde 90'ın çok da uzağında olmayan yüzde 60 oranında zenginleştirme yapıyor.