Kızıldeniz'deki ateşkes Washington ve Tahran arasındaki bir anlaşmanın işareti mi?

Vance, İran'ın “sadece sivil nükleer silahlara sahip olabileceğini” söyledi

Tahran'daki ABD’nin eski Büyükelçilik binası duvarına çizilen ABD karşıtı bir resmin önünden geçen iki İranlı (EPA)
Tahran'daki ABD’nin eski Büyükelçilik binası duvarına çizilen ABD karşıtı bir resmin önünden geçen iki İranlı (EPA)
TT

Kızıldeniz'deki ateşkes Washington ve Tahran arasındaki bir anlaşmanın işareti mi?

Tahran'daki ABD’nin eski Büyükelçilik binası duvarına çizilen ABD karşıtı bir resmin önünden geçen iki İranlı (EPA)
Tahran'daki ABD’nin eski Büyükelçilik binası duvarına çizilen ABD karşıtı bir resmin önünden geçen iki İranlı (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Husilerin Kızıldeniz'de gemilere yönelik saldırıları durdurma sözü verdiğini açıklamasından önce, Tahran'daki dini ve siyasi kurumlar 17 Mayıs 2025'te Babu’l-Mendeb Boğazı üzerinden seyrüseferin durdurulacağını öne sürmüştü.

Tüm bu gelişmeler, İran'daki üst düzey yetkililerin Husilerin Tel Aviv'deki Ben Gurion Havaalanı'na düzenlediği saldırıyı kutladığı ve Amerikalılarla müzakerelerin yavaş geçen üç turun ardından durma noktasına geldiği bir dönemde yaşandı.

Kızıldeniz'deki saldırıların durması İran'ın müzakerelerde önemli bir pazarlık kozunu kaybettiği anlamına mı geliyor, yoksa önümüzdeki hafta yeniden başlayacak müzakereler öncesinde, özellikle de İran'ın algılanan bir ‘anlaşmanın’ parçası olarak doğrudan müzakerelere geçmeyi talep ettiğine dair haberlerle birlikte, koşullarını iyileştirmek için bölgesel cephelerinden birinde taviz verdiği anlamına mı geliyor?

Trump, salı günü yaptığı açıklamada, Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları durdurma sözü verdiğini ve ABD'nin de buna inanarak Husilere yönelik bombardımanını derhal durduracağını açıkladı.

Umman Dışişleri Bakanı Bedir el-Busaidi, ülkesinin ABD ve Husiler ile yürüttüğü temasların iki taraf arasında Kızıldeniz'de ticari seyrüsefer özgürlüğünü garanti eden bir ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladığını açıkladı.

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

“Direniş cephesi inisiyatifi elinde tutuyor”

Ateşkesin ilan edilmesinden bir gün önce Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi Ali Şemhani, Ben Gurion Havaalanı'na yapılan saldırıyla ilgili olarak, Sana'dan düzenlenen saldırının direniş cephesinin çöktüğü yanılsamasına stratejik bir darbe vurduğu yorumunda bulundu. X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda Şemhani, direniş cephesinin ‘Lübnan ve Gazze Şeridi’nden Irak ve Sana'ya uzanan geniş bir alanda artan varlığıyla inisiyatifi elinde tuttuğunu’ söyledi.

İran merkezli Keyhan gazetesi, ABD Başkanı Trump'ın açıklamasından önce yayınladığı başyazıda, Husilerin Tel Aviv'e saldırmasının İran'ın ABD ile müzakerelerdeki konumunu güçlendirebileceğini belirtti.

Gazete bu tür saldırıların ABD'nin tehditlerini zayıflatmaya ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görüşmeleri sekteye uğratma çabalarını engellemeye katkıda bulunduğunu kaydetti.

Söz konusu başyazıda, “Saldırı, İran ve bölgedeki müttefiklerinin karşılık verme kabiliyetinin bir kanıtıdır” ifadeleri yer aldı.

İran daha önce, Ortadoğu'da faaliyet gösteren silahlı grupların bağımsız hareket ettiğini ve sahadaki kararlarına müdahale etmediğini vurgulamıştı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre Husilerin liderlerinden Muhammed Abdusselam, ABD ile varılan ateşkes anlaşmasının ‘hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda İsrail'e karşı saldırıları içermediğini’ açıkladı.

Reuters'ın Husilerin bir başka üst düzey yetkilisinden aktardığına göre Umman, ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulmasını amaçlayan ateşkes anlaşmasına varılmasında arabuluculuk yaptı.

Öte yandan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Husilerin saldırılarının durdurulduğunun açıklanmasını memnuniyetle karşılarken, İsrail'e yönelik bu saldırıların devam etmesinin İran'ın zararına olacağını belirtti.

Graham, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “İran olmasaydı Husiler ABD’ye, uluslararası gemilere ya da İsrail'e saldıramazdı” ifadelerini kullandı.

Tahran'da bir meydanda ‘Kahrolsun Amerika’ yazılı bir pankart tutan bir İranlı, 11 Nisan 2025 (AP)Tahran'da bir meydanda ‘Kahrolsun Amerika’ yazılı bir pankart tutan bir İranlı, 11 Nisan 2025 (AP)

İranlıların memnuniyeti ve doğrudan müzakereler

Diğer taraftan İran, Kızıldeniz'deki ateşkesi memnuniyetle karşıladı. Dışişleri Bakanlığı’nın bir sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Trump'ın, ülkesinin İran'ın müttefiki olan Husileri bombalamayı durduracağını açıklamasının ardından ABD'nin Yemen'e yönelik saldırılarının durmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

Ancak bu memnuniyet, İran'ın hayal kırıklığını maskeliyor. İsrail basınından Yedioth Ahronoth gazetesi, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’a ‘nükleer konularda doğrudan müzakere yapmayı’ önerdiğini iddia ederken, İran'ın yarı resmi ajansı ISNA'ya göre İran bu iddiayı resmi bir kaynak aracılığıyla kesin olarak yalanladı.

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, Washington ile müzakerelere izin vermeden önce müzakereleri ‘onursuz’ ve ‘mantıksız’ olarak nitelendirmiş ve ‘durumun geçici olduğunu ve bir gün değişeceğini’ söylemişti.

ABD gazetesi Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre İsrailli bir yetkili Trump'ın Husilere yönelik bombardımanı durdurma ve Husilerle anlaşmaya varma yönündeki açıklamalarının kendilerini şaşırttığını söyledi.

Anlaşmanın özellikleri

Daha sonra Kızıldeniz'deki ateşkesin Washington ve Tahran arasındaki olası bir anlaşmayla bağlantılı olduğuna dair güçlü işaretler ortaya çıktı. ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, “İran'ın küresel ekonomiye yeniden entegrasyonunu içeren bir anlaşma var” ifadelerini kullandı.

Vance, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İran sivil nükleer güce sahip olabilir, ancak nükleer silah edinmesine olanak tanıyacak bir programa sahip olamayacak.”

ABD Başkan Yardımcısı dün yaptığı açıklamada, ABD'nin İran'la yaptığı görüşmelerin şimdiye kadar ‘iyi’ gittiğini söyledi. İran'ın nükleer silah edinmesini engellerken, küresel ekonomiye yeniden entegre olmasını sağlayacak bir anlaşma yapılacağını belirten Vance, Trump'ın nükleer silahların yayılmasından yana olmadığını ifade etti.

ABD merkezli gazete New York Times (NYT) ise bir haberinde, İranlı yetkililerin ülkelerinin Husiler üzerindeki nüfuzunu kullanarak Kızıldeniz'deki saldırıları durdurduğunu ve Amerikalılarla ateşkesi kabul etmelerini sağladığını söylediklerini yazdı.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.