Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe



Trump ilk kez bir camiyi ziyaret etti

İkinci başkanlık döneminin ilk yurtdışı gezisini yapan Trump, perşembe günü devasa camiye girerken yanında Abu Dabi Emirliği Veliaht Prensi Şeyh Halid bin Muhammed bin Zayid Al Nahyan vardı (Reuters)
İkinci başkanlık döneminin ilk yurtdışı gezisini yapan Trump, perşembe günü devasa camiye girerken yanında Abu Dabi Emirliği Veliaht Prensi Şeyh Halid bin Muhammed bin Zayid Al Nahyan vardı (Reuters)
TT

Trump ilk kez bir camiyi ziyaret etti

İkinci başkanlık döneminin ilk yurtdışı gezisini yapan Trump, perşembe günü devasa camiye girerken yanında Abu Dabi Emirliği Veliaht Prensi Şeyh Halid bin Muhammed bin Zayid Al Nahyan vardı (Reuters)
İkinci başkanlık döneminin ilk yurtdışı gezisini yapan Trump, perşembe günü devasa camiye girerken yanında Abu Dabi Emirliği Veliaht Prensi Şeyh Halid bin Muhammed bin Zayid Al Nahyan vardı (Reuters)

Ortadoğu turuna çıkan Donald Trump, Suudi Arabistan ve Katar'ın ardından ziyaret ettiği Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) Şeyh Zayid Ulu Camii'ne de gitti. 

ABD Başkanı perşembe günü dünyanın en büyük camilerinden birine girmeden önce ayakkabılarını çıkardı. 

Cami ziyareti sırasında hem mabede hem de kendisi için alınan güvenlik önlemlerine işaret ederek "Güzel değil mi? Ne kadar da güzel. Arkadaşlarımla büyük gurur duyuyorum. Muhteşem bir kültür. İlk kez bu camiyi bir günlüğüne kapattılar. Bu doğru mu? Sanırım Birleşik Devletler'in şerefine ilk kez kapattılar. Benim şerefime kapatmalarından daha iyi, bu payeyi ülkeye verelim. Bu muazzam bir onur" dedi. 

Washington Post, başkanlık yaptığı dönemlerde Trump'ın ilk kez bir camiyi ziyaret ettiğini duyurdu. 

Amerikan gazetesi, geçmişte Müslümanları küçümseyen ve hoşgörü çerçevesinden çok uzaklaşan ifadeler sarf eden Trump'ın bu hamlesinin dikkat çekici olduğunu vurguladı. 

Müslümanları terörizm ve suçla özdeşleştiren 78 yaşındaki siyasetçinin söyleminde büyük bir değişim gösterdiği ifade edildi. 

ABD Başkanı'nın fayda sağlayabilecek ortaklıklar için alışık olmadığı kültürel normlara ayak uydurmaya hazır olduğunun bu ziyarette görüldüğü bildirildi. 

Wall Street Journal (WSJ) da Trump'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a "Seni çok seviyorum", Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara için "yakışıklı" ve "sert", Katar Emiri Temim bin Hamed es-Sani ve ailesine "uzun boylu, yakışıklı adamlar", BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nehyan'a da "Muhteşem bir adamsın" demesine işaret etti. 

Arap ülkelerinin liderlerinin de Trump'ı en iyi şekilde ağırlamaya çalıştığı aktarıldı.

WSJ'ye konuşan uzmanlar bu sıcak ilişkilerin kriz koordinasyonunda kolaylık sağlayabileceğini belirtirken yabancı liderlerin Trump'ı etki altına alabileceği uyarısını da yaptı. 

Independent Türkçe, Washington Post, WSJ