Trump'ın ticaret savaşı Çin ekonomisini zayıflatıyor mu?

Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)
Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)
TT

Trump'ın ticaret savaşı Çin ekonomisini zayıflatıyor mu?

Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)
Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)

ABD’nin başlattığı ticaret savaşında Çin, yurtiçi piyasayı hareketlendirmeye çalışıyor. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) analizinde, Pekin’in iç tüketimi desteklemeyi ilk kez en önemli politika önceliği haline getirdiği yazılıyor. 

Haberde, eski beyaz eşya, araç ve elektroniklerin yeni ürünlerle takasına yönelik hükümet sübvansiyonlarının 300 milyar yuanı (yaklaşık 1,6 trilyon TL) bulduğu belirtiliyor. Bunun kısa vadede satışları artırdığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan bu teşviklerin, uzun süredir ekonomik büyümeyi sağlayan imalat politikasını bir anda değiştirmesinin mümkün olmadığına dikkat çekiliyor. 

ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileriyle başlattığı ticaret savaşının ardından Pekin’in ihracat kapasitesinin baskı altında kaldığı, Çin yönetiminin ekonomiyi tüketime ağırlık vererek yeniden dengelemeyi hedeflediği belirtiliyor. 

Pekin yönetimine bağlı düşünce kuruluşu Çin Ekonomik Reform Derneği'nin başkanı Peng Sen, yakın zamanda katıldığı bir forumda şu değerlendirmeleri paylaşmıştı:  

Geçmişte mali kaynaklarımız ağırlıklı olarak projelere yatırımı destekliyordu. Şimdiyse insana yatırıma geçmemiz gerekiyor.

New York Times’ın (NYT) analizinde de Washington’ın gümrük tarifelerinin, Çin'in ihracata dayalı ekonomisi için istihdam sorunu yaratabileceği yazılıyor.

Trump'ın 2 Nisan'da açıkladığı gümrük vergileriyle Washington-Pekin hattında yeni bir ticaret savaşı başlamıştı. ABD ve Çin arasındaki misilleme tarifeler sonucunda Washington, Pekin'e uyguladığı vergi oranını yüzde 145'e kadar çıkarmıştı. Çin de tarife oranını son olarak yüzde 125'e yükseltmişti.

Daha sonra taraflar arasında yapılan müzakerelerle ABD, Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerini yüzde 30'a, Çin de yüzde 10'a düşürme taahhüdü vermişti. 12 Mayıs'ta alınan kararın 90 gün içinde uygulanacağı bildirilmişti.

Fransa merkezli yatırım bankası Natixis’in Asya-Pasifik bölgesi başekonomisti Alicia Garcia-Herrero, Çin'in imalat sektöründe 100 milyon kişiye istihdam sağlayan işleri koruması gerekeceğini belirtiyor. 

NYT’ye konuşan ekonomist, Trump’ın gümrük tarifeleri mevcut yüzde 30 oranında kalırsa, Çin’den ABD’ye yapılan ihracatın yarı yarıya düşeceğini söylüyor. Bu da imalat sektöründe 6 milyona yakın istihdam kaybı yaşanacağı anlamına geliyor. Eğer ticaret savaşı ilk belirlenen tarifeler üzerinden devam ederse bu kayıp 9 milyona kadar çıkabilir. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal



Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
TT

Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)

İnci Mecdi

Almanya ve Avrupa'nın önde gelen akademisyenleri, Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD’de yaşanan siyasi değişimler ve bunun NATO'nun güvenilirliği açısından doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulunarak Avrupalıları NATO'suz bir geleceği düşünmeye çağırdı. Almanya'nın önde gelen dört barış ve çatışma araştırma enstitüsü tarafından hazırlanan ve politika yapıcıları yakından ilgilendiren yıllık rapor, ‘Barışı Kim Kurtaracak?’ başlığı taşıyordu. Araştırmacılar raporda geleceğe dair karamsar bir tablo çizerken 1987 yılından bu yana bir barış raporunun bu kadar karamsar olduğu pek görülmemişti. 2025 Barış Raporu, Avrupa'nın barış hedefini desteklemeye devam ederken kendi güvenliği ve savunması için sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor.

Almanca olarak yayınlanan ve Alman Yayın Kurumu (Deutsche Welle/DW) tarafından İngilizce olarak alıntılanan raporun giriş bölümünde Ukrayna, Gazze ve Sudan'da savaşların sürdüğü, 122 milyondan fazla insanın evlerinden edildiği ve dünya genelinde başka birçok şiddetli çatışmanın yaşandığı belirtildi. Rapora göre Atlantik'in diğer yakasında Başkan Trump, ülkesini otoriter bir devlete dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda dış politikasında kurallara uymak ve iş birliği yapmak yerine güç politikalarını tercih ediyor.

Avrupa Birliği ile ABD arasındaki ortaklığın sonu

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre araştırmacılar, ABD Başkanı ve “Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (Make America Great Again - MAGA) hareketinin dünyanın en eski demokrasisini otoriter bir rejime dönüştürmeyi ‘kısa sürede ve çok az dirençle başardığını’ vurgularken uluslararası düzeyde ise ‘liberal kurumları ve kazanımları yok etmeyi’ teşvik ettiği ve ‘otoriter liderler ve diktatörlerle yakın ilişkiler kurarak liberal demokrasilerde aşırı sağcı popülist hareketleri’ desteklediğini belirtti.

Leibniz Barış ve Çatışma Araştırmaları Enstitüsü'nden Christopher Daase, Berlin'de raporun sunumu sırasında yaptığı açıklamada, son yıllarda analizlerinin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına ve Avrupa barış ve güvenlik sistemini kasıtlı olarak tahrip etmesine odaklandığını, ancak o zamandan bu yana güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini söyledi. ABD'nin ‘başka bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini’ söyleyen Daase, ‘otoriterliğin bulaşıcı hale gelme’ riski bulunduğunu da sözlerine ekledi. Daase, Avrupa'da uluslararası yargının zayıflatılması, akademik araştırma özgürlüğünün sorgulanması ve dini kurumlar gibi toplumsal aktörlerin bağımsızlığına müdahale girişimleri başta olmak üzere endişe verici işaretlere dikkati çekti.

2025 Barış Raporu, Avrupa ve ABD arasındaki ‘bildiğimiz’ transatlantik ortaklığın ‘bittiği’ tespitinde bulunuyor. Bu durumun askeri iş birliği için de geçerli olduğuna işaret eden araştırmacılar, “NATO'nun ortak savunma taahhüdünün güvenilirliği sarsıldı. ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma sadece Ukrayna'yı değil, Avrupa'nın çıkarlarını da tehdit ediyor” ifadelerini kullandılar. Daase, “Sorun şu anda NATO'nun temel değerleri çoktan çökmüş olmasına rağmen NATO olmadan hiçbir şey yapılamadığı için kimsenin NATO'nun sonuna geldiğini açıkça konuşmak istememesi” yorumunda bulundu. ‘NATO'yu aşmaya çalışıyoruz” diyen Daase, NATO'nun mümkün olan her yerde onunla birlikte çalışmaya devam etmesi ve aynı zamanda Avrupa'nın kabiliyetlerini güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Raporda Alman hükümetine ‘şeffaf ve aşamalı bir planla Avrupa savunma yapılarının geliştirilmesi ve entegrasyonu’ tavsiye edildi.

İsrail'e silah ihracatının durdurulması

Rapora katkı sağlayan araştırmacılar, uluslararası hukukun tüm dünyada erozyona uğraması, özellikle de sivillerin hedef alındığı, hastanelerin ve okulların kasten bombalandığı ve insani yardımların engellendiği ya da siyasi olarak istismar edildiği ‘savaşta insanlıktan çıkma’ sürecinin yaşandığını belirtirken bu duruma dair ciddi endişelerini dile getirdiler. Bu durum özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta ve Gazze'deki savaşta açıkça görülüyor. Ayrıca savaşın 53 binden fazla insanın ölümüne ve bölgenin büyük ölçüde yıkıma uğramasına neden olduğu Gazze Şeridi’ndeki durumdan duydukları dehşeti dile getiren araştırmacılar, İsrail’e Gazze ve Batı Şeria'da kullanabileceği tüm silah sevkiyatlarının ‘acilen durdurulması’ çağrısında bulundular. Raporda İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ve insan haklarını ‘açıkça ihlal ettiği’ ve ‘meşru müdafaa sınırlarını aştığı’ vurgulandı. Raporda Alman hükümetine uluslararası hukuka saygı göstermesi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Almanya'ya davet etmemesi çağrısında bulunuldu.