Moskova, Türkiye'nin 'tavsiyesi' üzerine Şeybani’yi resmi ziyaret için davet ettihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5148162-moskova-t%C3%BCrkiyenin-tavsiyesi-%C3%BCzerine-%C5%9Feybani%E2%80%99yi-resmi-ziyaret-i%C3%A7in-davet-etti
Moskova, Türkiye'nin 'tavsiyesi' üzerine Şeybani’yi resmi ziyaret için davet etti
Suriye ile Rusya arasındaki ilişkilerin geleceğini görüşmek ve her iki tarafın önceliklerini belirlemek üzere, Şeybani’nin yakında Rusya’yı ziyaret etmesi bekleniyor
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Moskova'daki görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile tokalaşırken (Reuters)
Moskova, Türkiye'nin 'tavsiyesi' üzerine Şeybani’yi resmi ziyaret için davet etti
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Moskova'daki görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün sürpriz bir şekilde Suriyeli mevkidaşı Esad eş-Şeybani’ye Moskova'yı ziyaret etmesi için resmi davette bulunduğunu açıkladı.
Özellikle geçtiğimiz hafta Suriyeli yetkililerin performansını sert bir dille eleştiren Lavrov, iki taraf arasındaki tartışmalı konulara değinmeden Türkiye’nin Şeybani’nin ağırlanması ve kendisiyle tüm dosyaların görüşülmesi için cömert bir teklifte bulunduğunu belirterek, “Yaptığımız görüşmelerin ardından dostum Hakan Fidan'ın cömert teklifi üzerine Suriyeli bakanın Moskova'yı ziyaret etmesi için bir davette bulundum” dedi.
Fidan ve Lavrov, ikili ilişkiler ve Ukrayna'daki son durum gibi diğer konuların yanı sıra Suriye'deki durumu da değerlendirdiler. Türkiye’nin Moskova ve Şam arasındaki ilişkileri normalleştirme çabasına odaklandığı görüldü. Dışişleri Bakanı Fidan, Lavrov ile düzenledikleri ortak basın toplantısında “Türkiye ve Rusya olarak Suriye'nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması için çalışmaya devam edeceğiz. Eş zamanlı olarak Suriye halkının refah ve istikrara kavuşması konusunda çaba harcamayı sürdüreceğiz” dedi. Fidan, Lavrov ile Suriye'deki durumu enine boyuna ele aldıklarını ve Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasını ‘önemli bir adım’ olarak değerlendirdiklerini kaydetti.
Ziyaret beklendiği gibi önümüzdeki birkaç gün içinde gerçekleşirse, Suriye’nin eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Rusya'ya kaçmasından bu yana Suriyeli üst düzey bir yetkili tarafından Moskova'ya yapılan ilk ziyaret olacak.
Ancak Lavrov, Şeybani ile daha önce bir kez, geçtiğimiz nisan ayında Antalya'da düzenlenen konferans çerçevesinde bir araya gelmişti. Söz konusu görüşmede, ele alınan konularla ilgili görüşlerin yakınlaştığını gösteren bir işarete rastlanmadı.
Lavrov daha sonra Şam'daki yetkilileri sert bir dille eleştirerek Şam'ı, ‘Suriye'de aşırılık yanlısı gruplar tarafından gerçekleştirilen kitlesel etnik ve dini temizliğe’ göz yummakla suçladı. Lavrov açıklamasında, “Suriye'de yaşananlar çok endişe verici. Aynı zamanda Batılı ülkeler bu zulümleri görmezden geliyorlar, çünkü bunlar bölgeyi kontrol etme planlarının bir parçası” ifadelerini kullandı.
Rus Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı'nın dünya genelinde işlenen bunca suçu bu kadar kolay görmezden gelmesi şaşırtıcı. Eğer bu suçlar Batı'nın küresel gündeminde ilerlemesini engellemiyorsa, zor durumdaki hegemonyasına tutunmak ve başkalarının sırtından geçinmeye devam etmek içindir.”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı Paris'teki Elysee Sarayı'nın girişinde karşıladı, 7 Mayıs 2025 (AP)
Lavrov'un Suriyeli yetkililerin performansına yönelik eleştirilerini ‘Batı'nın rehavetiyle’ ilişkilendirmesi dikkati çekti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Moskova'daki bazı analistler bunu, Moskova'nın özellikle Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın Fransa ziyareti ve Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinin ardından Suriye-Batı ilişkilerindeki gelişmeleri yakından takip ettiği şeklinde yorumladı.
Analistlere göre Moskova, Şam'ın bölgesel ve uluslararası düzeyde ilişkileri normalleştirme hızını arttırmadaki başarısının, özellikle Batı'nın Şam'dan, Rusya’nın Suriye'deki askeri varlığını azaltmasını ve Moskova ile ilişkileri tamamen normalleştirmemesini talep ettiği bir dönemde, Suriye'deki askeri varlığın kaderini ve iki taraf arasındaki ilişkilerin geleceğini belirlemek üzere Şam ile yapılacak doğrudan müzakerelerdeki konumunu zayıflatacağını düşünüyor.
İlginç olan ise Lavrov’un bu konuya daha önce değinmiş olması. Lavrov, Batı'nın asıl amacının yeni Suriye yönetimini ve bölgedeki diğer ülkelerin liderlerini Rusya ile askeri iş birliğinden vazgeçmeye ve Rusya’yı Suriye'deki askeri üslerden çıkarmaya ikna etmek olduğunu söyledi.
Suriye’nin Lazkiye ilinde Rusya’nın kullandığı Hmeymim Hava Üssü girişi önünde duran Suriye Askeri Operasyonlar Odası’nın bir üyesi, 29 Aralık 2024 (AFP)
Lavrov’un Şeybani’ye yaptığı davetin, Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssü'ne silahlı saldırı düzenlendiğine dair haberlerin basında yer almasından sadece birkaç gün sonra yapılması dikkat çekti. Aktarılan bilgilere göre saldırıda iki Rus askeri ölmüş, Rus güçleri saldırıyı başarıyla püskürtmüş ve Özbekistanlı oldukları ve Suriye'de faaliyet gösteren militan bir silahlı grubun üyesi oldukları ortaya çıkan saldırganlardan dördünü ölü olarak ele geçirmeyi başarmıştı.
Moskova olayla ilgili resmi yorum yapmaktan kaçınırken, Savunma Bakanlığı da olayla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı. Ancak savaş muhabirleri saldırganların Şam ile Moskova arasında gerginlik yaratmak ve doğrudan bir çatışmayı kışkırtmak istemiş olabileceğinden söz etti. Diğerleri ise saldırının niteliği ne olursa olsun ve arkasında Şam olmasa bile, bunun ülkedeki kaosun, kontrolsüz silahların ve gerilimi tırmandırma riskinin bir göstergesi olduğunu belirtti.
Netanyahu: Hamas tarafından teslim edilen kalıntılar, ordu tarafından daha önce kurtarılan bir rehineye aithttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5202410-netanyahu-hamas-taraf%C4%B1ndan-teslim-edilen-kal%C4%B1nt%C4%B1lar-ordu-taraf%C4%B1ndan-daha-%C3%B6nce
Netanyahu: Hamas tarafından teslim edilen kalıntılar, ordu tarafından daha önce kurtarılan bir rehineye ait
İsrail yetkilileri bu sabah, Ebu Kabir Adli Tıp Merkezi'nde yapılan kriminal incelemelerin, Hamas’ın gece boyunca taşıdığı tabutun geriye kalan rehinelerden birine ait ceset kalıntılarını içermediğini, bunun yerine daha önce İsrail’e geri getirilen ve defnedilmiş bir rehineye ait kalıntılar olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ‘Hamas'ın ihlallerine’ İsrail'in vereceği yanıtı güvenlik kurumlarıyla görüşeceğini açıkladı.
Şarku’l Avsat’ın İsrail’in Ynet internet sitesinden aktardığı değerlendirmeye göre, pazartesi gecesi teslim edilen kalıntılar Gazze Şeridi'nde bulunan 13 rehineden hiçbirine ait değil, bu da yaklaşık bir haftalık bekleyişin ardından dünkü teslimatın hiçbir kalıntı iadesi olmadan sona erdiği anlamına geliyor.
Netanyahu: Hamas ateşkesi ihlal ediyor
Netanyahu yaptığı açıklamada, Hamas'ın ateşkesi ihlal ettiğini belirterek, İsrail'in Hamas'ın ‘ihlallerine’ vereceği yanıtı güvenlik kurumlarıyla görüşeceğini duyurdu. Netanyahu, “Hamas, öldürülen bir rehinenin cesedinin kalan parçalarını teslim etti. İsrail güçleri bu rehinenin cesedini çok önceden bulmuştu” ifadelerini kullandı.
İsrail medyası, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sarı hattı genişletmek ve daha fazla araziyi İsrail ordusunun kontrolü altına almak da dahil olmak üzere birkaç olası ‘tepkiyi’ değerlendirdiğini kaydetti.
Ayrıca Ynet internet sitesi, bugün Gazze şehri üzerinde uçan İsrail ordusuna ait bir insansız hava aracının (İHA), Hamas mensuplarının et-Tuffah mahallesindeki bir daireden bir İsrailli rehinenin cesedini çıkarıp dozerle kazılmış çukura yerleştirdiğini ve üzerini toprakla örttüğünü kaydettiğini bildirdi. Birkaç dakika sonra Hamas mensuplarının Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) temsilcileriyle iletişime geçtiği rapor edildi.
İnternet sitesine göre İsrail ordusu görüntüleri yayınlamadı. Ancak olaya tanık olan yedek askerlere göre, cesedin nakledilmesinden gömülmesine ve ardından ICRC ile iletişime geçilmesine kadar tüm olaylar İHA’nın kamerası tarafından kaydedildi.
Hamas, cesetlerin Gazze şehrinin et-Tuffah mahallesinde bulunduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın belirlediği son tarihten iki saat önce, saat 21:00 civarında Gazze'nin kuzeyinde teslim edildiğini doğruladı.
Ceset kalıntıları ICRC’ye teslim edildi; ICRC de bunları sınırda İsrail güçlerine teslim etti.
Diğer rehinelerin aranması devam ediyor
Öte yandan İsrail güçleri, Gazze'de diğer rehinelerin cesetlerini aramaya devam ediyor. Güçler, geçtiğimiz haziran ayında Arnon Operasyonu sırasında dört rehinenin kurtarıldığı Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki el-Cemal ailesinin evinde çalışıyor.
Taht Revançi: Trump yönetimi kendi koşullarını dayatmaya çalıştı ve ardından savaşa başvurduhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5202375-taht-revan%C3%A7i-trump-y%C3%B6netimi-kendi-ko%C5%9Fullar%C4%B1n%C4%B1-dayatmaya-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1-ve-ard%C4%B1ndan-sava%C5%9Fa
İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, dün Tahran'da düzenlenen bir konferansta İsrail ile müzakereler ve savaş hakkında konuştu. (IRNA)
Taht Revançi: Trump yönetimi kendi koşullarını dayatmaya çalıştı ve ardından savaşa başvurdu
İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, dün Tahran'da düzenlenen bir konferansta İsrail ile müzakereler ve savaş hakkında konuştu. (IRNA)
İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, ABD'nin İran'ın nükleer programını tamamen durdurmak gibi ‘gayri meşru taleplerini’ gerçekleştiremeyeceğini anladıktan sonra savaşa başvurduğunu söyledi.
Tahran ve Washington, beş tur dolaylı nükleer müzakereye girmiş, bu müzakereler Haziran ayında 12 günlük bir hava savaşıyla sona ermiş ve bu süre zarfında İsrail ve ABD İran'ın nükleer tesislerini bombalamıştı.
Şarku’l Avsat’ın İran resmi haber ajansı IRNA’dan aktardığına göre Revançi, Dördüncü Uluslararası Çağdaş İran Araştırmaları Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Washington'un ‘kendi çıkarlarına hizmet eden bir anlaşmayı dayatmak’ amacıyla müzakerelere girdiğini söyledi. Revançi, ABD müzakere ekibinin ‘kaçamak cevaplar verdiğini’ ve nükleer zenginleştirmenin tamamen durdurulmasını talep ederek taleplerinin tavanını yükselttiğini, buna paralel olarak ikna ve tehdit girişimlerinde bulunduğunu belirtti.
Revançi, Washington'un önce ‘teşviklerle Tahran'ı kazanmaya’ çalıştığını, ardından ‘tehdit ve baskıya’ geçtiğini, ancak ‘kendi vizyonunu dayatmaktan umudunu kestiğinde askeri seçeneği tercih ettiğini’ açıkladı.
İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) yakınlığıyla bilinen Cevan gazetesinin manşetinde ‘Witkoff'un Avrupa Yanılgısı’ ve ‘Zenginleştirme Devam Edecek’ yazıyor. Zeminde ise ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin fotoğrafları var… Geçtiğimiz mayıs ayında Tahran'daki bir gazete bayisinden (EPA)
İran'ın ‘bir tarafın pozisyonunu diğerine dayatmayan diplomasiye her zaman inandığını’ bildiren Revançi, “Eğer anlaşmazlıklar diyalog yoluyla çözülebilecekse, kimse savaşmayı tercih etmez; yeter ki iki taraf da koşulların niteliğini anlasın ve hiçbir taraf kendi görüşünü dayatabileceği yanılgısına kapılmasın” dedi.
12 günlük savaşın arka planı
Revançi, İsrail ile 12 günlük savaşın patlak vermesinin arka planına değinerek, “Savaşın nedenini açıklamak için tek bir senaryo benimsemek mümkün değildir, çünkü bu ne bilimsel ne de tarihsel olarak doğrudur” dedi. Revançi, Trump yönetiminin iktidara geldiğinde ‘İran Dini Lideri Ali Hamaney'e müzakerelerin başlatılmasını öneren ve bir sonuca varılamaması halinde savaşa girileceğini ima eden bir mesaj gönderdiğini’ bildirdi. İran'ın yanıtında dolaylı müzakerelere katılmayı kabul ettiğini, Washington'un ise doğrudan müzakereler istediğini söyledi.
Trump yönetiminin ‘güçlü konumundan’ kendi vizyonunu dayatabileceğini düşündüğünü ve ABD'nin dünyanın Trump'a ihtiyacı olduğunu hissettiğini, bunun da İran'la ‘eşit olmayan’ bir şekilde ilgilenmesine yol açtığını açıkladı. Ayrıca, Tahran’ın, Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden gelen bir Amerikan girişimine yanıt olarak, Ummanlı bir arabulucu aracılığıyla dolaylı müzakereleri kabul ettiğini belirtti.
Revançi, ABD’nin mesajlarını BAE aracılığıyla ilettiğini belirterek, “Ancak biz kendi özel nedenlerimizden dolayı yanıtımızı Umman üzerinden verdik” dedi. Beş tur müzakere yapıldığını ve ‘altıncı turdan yalnızca iki gün önce savaşın patlak verdiğini, bunun uluslararası toplumu -hatta Amerikalı gazetecileri bile- şaşkına çevirdiğini’ ifade etti. Washington’un ‘başından itibaren iyimser bir tablo çizdiğini ve iş birliğine hazır olduğunu gösterdiğini, ancak müzakerelere ikircikli bir dille girerek bu yolla hedeflerine ulaşabileceğini sandığını’ söyledi.
İsrail'in Tahran'a düzenlediği saldırı sonucu yükselen dumanlar, 23 Haziran 2025 (AP)
Amerikalıların ‘çeşitli yöntemler denediğini’ ifade eden Revançi sözlerini şöyle sürdürdü: “Önce ‘sıfır zenginleştirme’ fikrini önerdiler, İran bunu reddettiğinde ise diğer konulara geçerek aynı anda iki cephede birden oynadılar. Müzakerelerle istediklerini elde edemeyeceklerini anladıklarında, güç kullanmaya başvurdular.”
Ülkesinin ‘hızlı sonuçlar beklemediğini ve uluslararası müzakerelerin iniş çıkışlarla dolu olduğunu bildiğini, ancak diplomasi yoluyla bir sonuca ulaşılabileceğine inandığını’ belirtti.
“Savaşın nedenlerinden biri, ABD’nin ikna veya tehdit yoluyla gayri meşru taleplerini gerçekleştirememesiydi” diyen Revançi şu soruları sordu: “Savaş başından beri onların hedefi miydi? Daha sonra ‘Denedik ama başaramadık, bu yüzden savaşa girmek zorunda kaldık’ diyebilmek için önceden zemin mi hazırlıyorlardı? Siyonist varlığın rolü nedir? Başından beri karşı mıydı, yoksa aralarında planlanmış ve koordine edilmiş miydi?”
Bu soruların kesin cevapları olmadığını söyleyen Revançi, savaşın ana nedenlerinden birinin Washington'un diyalog yoluyla taleplerini gerçekleştiremeyeceğine inanması olduğunu bildirdi ve hedefin ‘İran'ın nükleer programını tamamen durdurmak’ olduğunu belirtti. Revançi, ABD'nin bazen ‘İran'ı ikna etmeye ve teşvikler sunmaya’ çalıştığını, bazen de ‘baskı ve tehditlere’ başvurduğunu bildirdi.
Revançi şöyle devam etti: “Trump veya başka bir hükümetin isteği için, bu kadar yatırım yaptığımız bir programı terk edemeyiz. Karşı tarafın Doğu'dan mı Batı'dan mı olduğu bizim için fark etmez... Böyle bir talebi kabul edemeyiz.”
Diğer yandan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi perşembe günü yaptığı açıklamada, ‘ABD ile görüşmelerin yanı sıra New York'taki müzakerelerin de askıya alındığını ve ABD'nin aşırı talepleri nedeniyle ilerleme kaydedilmediğini’ söyledi.
Bu bağlamda Revançi, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ‘New York'ta önceden belirlenmiş bir sonuçla müzakereler yapmaya çalıştığını’ kaydetti. Revançi, doğrudan müzakerelerin genellikle daha hızlı olduğunu, ancak ‘kendi şartlarını dayatmak isteyen’ Washington için uygun olmadığını açıkladı.
Avrupa kendi ayağına sıktı
Avrupalıların nükleer müzakere sürecinden çekilerek ‘büyük bir hata’ yaptıklarını söyleyen Revançi, İran'ın snapback sonrası Avrupa ve ABD ile ilişkilerinde yaşanan değişime rağmen, bölge ve dünyadaki ülkelerle ilişkilerini sürdürdüğünü bildirdi.
Nükleer meselenin ‘önemli ve ele alınması gereken’ bir konu olduğunu belirten Revançi, İran'ın ‘diplomasi ve diyaloga açık’ olduğunu, ancak bunun ‘müzakere sürecinde gerçekçi ölçütlerle’ yürütülmesi gerektiğini bildirdi. Revançi, “Tutumumuz sabit ve akılcıdır... Müzakereler sürerken bize saldırıldığında, dünya savaş arayışında olan tarafın biz olmadığımızı anladı” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz cuma günü Rusya ve Çin tarafından İran'a yönelik yaptırımların altı ay süreyle ertelenmesi için sunulan kararı reddetti. (Reuters)
Snapback mekanizmasının devreye girmesinin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde ‘Güvenlik Konseyi'nin kararlarına ilişkin tamamen çelişkili iki tutum’ ile benzeri görülmemiş bir durum yarattığını belirten Revançi, bunun ‘Avrupa'nın hatası’ sonucu olduğunu düşündüğünü ifade etti. İran'ın snapback aşamasına gelmemek için büyük çaba sarf ettiğini belirten Revançi, İran'ın ‘sorunları diyalog yoluyla çözmek istediğini’ ancak karşı tarafın ‘yaptırımları yeniden uygulayarak daha fazla ayrıcalık kazanacağı’ yanılgısına kapıldığını söyledi. Revançi bunu ‘hayalperestlik’ olarak nitelendirdi.
Savaş sonrası hızlanan bölgesel yakınlaşma
Revançi, İran'ın bölgeden dışlandığına dair görüşe yanıt vererek, “Bu karamsar bir görüş. İran'ı dışlama girişimleri olduğu doğru, ancak İran bundan daha büyük” dedi.
İran’ın bölgedeki geniş ilişkilerine dikkat çekerek, bunun ‘tutumların tamamen örtüştüğü’ anlamına gelmediğini belirtti; ancak ‘komşuluk politikası aracılığıyla ilişkilerin ilerletilmesi’ yönünde karşılıklı bir isteğin bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, İran’a yönelik son saldırının ve İsrail’in Katar’a yönelik saldırısının, ‘İsrail’in niyetlerine dair endişe ve ABD’ye duyulan güvensizlik nedeniyle’ bölge ülkelerinin iş birliği isteğini artırdığını ifade etti.
Revançi, İran’ın 15 ülkeyle sınırı olduğunu belirterek, bunun ‘değerlendirilmesi gereken büyük ekonomik ve siyasi imkânlar sunduğunu’ söyledi. Bazı eyaletlerde ‘bölgesel diplomasinin’ etkinleştirildiğine dikkat çekti. Yaptırımların var olduğunu ve ‘göz ardı edilemeyeceğini’ ifade ederek, İran’ın içerde ekonomiyi iyileştirmek, dışarıda ise yaptırımları kaldırmak için çalıştığını açıkladı. Ayrıca, komşu ülkelerle iş birliğinin ‘engellenmesinin zor olduğunu’ ve son 10–15 yıllık deneyimlerin ‘yaptırımların aşılmasının mümkün olduğunu’ kanıtladığını vurguladı.
Güven eksikliği
İlgili bir bağlamda, İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, “Trump’ın ülkemizle müzakere etme veya bir anlaşma yapma isteğinden söz ettiğinde, onun sözlerine bir an bile güvenemeyiz… Trump'ın kendisi de, müzakereler sürerken Siyonist varlığın İran'a saldırmasına izin verenin ABD olduğunu biliyor” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz ay Reuters, bilgi sahibi bir İranlı kaynağa dayandırdığı haberinde, ‘son haftalarda müzakerelerin yeniden başlaması amacıyla arabulucular aracılığıyla Washington’a birkaç mesaj gönderildiğini, ancak Amerikalıların bu mesajlara yanıt vermediğini’ bildirdi.
Bu ayın başlarında İran Hükümet Sözcüsü Fatma Muhacirani, ABD'li yetkililerin BM Genel Kurulu sırasında İran'ın New York'ta önerdiği toplantıya katılmadıklarını söyledi.
ABD, Avrupalı müttefikleri ve İsrail, Tahran'ı nükleer programını silah geliştirme çabalarını gizlemek için bir paravan olarak kullanmakla suçluyor. Tahran ise nükleer programının barışçıl amaçlarla yürütüldüğünü savunuyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (UAEA) göre İran, nükleer bomba üretimi için gerekli olan yüzde 90'lık teknik eşiğe yakın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştiren tek nükleer silahsız ülke.
İsrail: Hamas tarafından teslim edilen ceset kalıntıları Gazze'de kalan rehinelere ait değilhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5202336-i%CC%87srail-hamas-taraf%C4%B1ndan-teslim-edilen-ceset-kal%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1-gazzede-kalan-rehinelere-ait
İsrail: Hamas tarafından teslim edilen ceset kalıntıları Gazze'de kalan rehinelere ait değil
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Hamad kasabasında rehinelerin cesetlerinin aranması sırasında Mısır’dan gelen araçları izleyen Filistinliler, 27 Ekim 2025 (AP)
İsrail yetkilileri bu sabah, Ebu Kabir Adli Tıp Merkezi'nde yapılan kriminal incelemelerin, Hamas’ın gece boyunca taşıdığı tabutun geriye kalan rehinelerden birine ait ceset kalıntılarını içermediğini, bunun yerine daha önce İsrail’e geri getirilen ve defnedilmiş bir rehineye ait kalıntılar olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi. Bu bilgi, İsrail’in Ynet internet sitesi tarafından yayımlandı.
Değerlendirmeye göre, pazartesi gecesi teslim edilen kalıntılar Gazze Şeridi'nde bulunan 13 rehineden hiçbirine ait değil, bu da yaklaşık bir haftalık bekleyişin ardından dünkü teslimatın hiçbir kalıntı iadesi olmadan sona erdiği anlamına geliyor.
Diğer yandan Times of Israel gazetesi bugün, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ‘Gazze anlaşmasının ilk aşamasının Hamas tarafından ihlaline verilecek yanıtı’ görüşmek üzere acil bir toplantı düzenleyeceğini bildirdi.
Gazete, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sarı hattı genişletmek ve daha fazla araziyi İsrail ordusunun kontrolü altına almak da dahil olmak üzere birkaç olası ‘tepkiyi’ değerlendirdiğini kaydetti.
Hamas, cesetlerin Gazze şehrinin et-Tuffah mahallesinde bulunduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın belirlediği son tarihten iki saat önce, saat 21:00 civarında Gazze'nin kuzeyinde teslim edildiğini doğruladı.
Ceset kalıntıları Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne (ICRC) teslim edildi; ICRC de bunları sınırda İsrail güçlerine teslim etti.
Diğer rehinelerin aranması devam ediyor
Öte yandan İsrail güçleri, Gazze'de diğer rehinelerin cesetlerini aramaya devam ediyor. Güçler, geçtiğimiz haziran ayında Arnon Operasyonu sırasında dört rehinenin kurtarıldığı Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki el-Cemal ailesinin evinde çalışıyor.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة