Şemhani'den Trump'a yanıt: Nükleer tesisleri havaya uçurmak imkânsız bir hayal

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz nisan ayında bir nükleer endüstri fuarında İran Dini Lideri’nin siyasi işlerden sorumlu danışmanı Ali Şemhani ile birlikte (İran Atom Enerjisi Kurumu)
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz nisan ayında bir nükleer endüstri fuarında İran Dini Lideri’nin siyasi işlerden sorumlu danışmanı Ali Şemhani ile birlikte (İran Atom Enerjisi Kurumu)
TT

Şemhani'den Trump'a yanıt: Nükleer tesisleri havaya uçurmak imkânsız bir hayal

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz nisan ayında bir nükleer endüstri fuarında İran Dini Lideri’nin siyasi işlerden sorumlu danışmanı Ali Şemhani ile birlikte (İran Atom Enerjisi Kurumu)
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz nisan ayında bir nükleer endüstri fuarında İran Dini Lideri’nin siyasi işlerden sorumlu danışmanı Ali Şemhani ile birlikte (İran Atom Enerjisi Kurumu)

İran Dini Lideri’nin siyasi işlerden sorumlu danışmanı Ali Şemhani, ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD'nin İran'ın nükleer tesislerini hedef almasını sağlayacak bir anlaşma arayışında olduğu yönündeki sözlerini eleştirdi.

Şemhani, “İran'ın nükleer tesislerine ulaşma ve onları havaya uçurma arzusu, önceki ABD başkanlarının da hayallerinde kurdukları bir rüyadan başka bir şey değil” dedi.

Şemhani, “İran sağlam bir savunma yapısına, kararlı bir halka ve net kırmızı çizgilere sahip bağımsız bir ülkedir… Müzakereler, ulusal çıkarları korumak için bir araçtır; boyun eğmek ya da teslim olmak için değil” ifadelerini kullandı.

Şemhani, geçen yıl mart ayından bu yana İran Dini Lideri Ali Hamaney'in talimatıyla nükleer müzakereleri yürütüyor.

Tahran ve Washington geçtiğimiz haftalarda nükleer meseleye odaklanan beş tur görüşme gerçekleştirdi. Bu, ABD'nin 2018'de, Trump'ın ilk döneminde, 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesinden bu yana iki ülke arasındaki en yüksek iletişim düzeyini temsil ediyor.

ABD ve İranlı yetkililer arasındaki görüşmelerin ana anlaşmazlık noktalarından biri, ABD'nin İran'ın uranyum zenginleştirme tesislerinden vazgeçmesi yönündeki ısrarı ve İran'ın bu talebi reddetmesi oldu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Tahran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu yönündeki haberlere şüpheyle yaklaştı. Arakçi dün akşam X platformunda yaptığı paylaşımda, “Medya, İran ile ABD arasında bir anlaşmanın yakın olduğu yönünde spekülasyonlar yapıyor. Henüz o aşamaya geldiğimizden emin değiliz” dedi.

Diğer taraftan Trump çarşamba günü yaptığı açıklamada, ABD ile İran'ın bir anlaşmaya varmaya yakın olduğunu belirterek, yakın müttefiki İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu, Tahran'la nükleer programı konusunda yapılan müzakerelerin ortasında İran'a saldırmanın ‘uygun olmayacağı’ konusunda uyardığını vurguladı.

Trump, “Ona bunun şu anda uygun olmayacağını, çünkü çözüme çok yakın olduğumuzu söyledim. Bence bir anlaşma yapmak istiyorlar ve eğer bir anlaşma yapabilirsek pek çok hayatı kurtarmış olacağız” ifadelerini kullandı.

‘Çok güçlü bir belge’ arayışında olduğunu vurgulayan Trump, müzakerelerin İran'daki uluslararası denetim yetkilerinin güçlendirilmesi ve İran’ın nükleer yapısının bir kısmının sökülmesine ilişkin tartışmaları içerdiğini belirtti.

Trump, “Denetçileri getirmemize, ihtiyacımız olanı almamıza, havaya uçurulması gerekenleri havaya uçurmamıza izin veren güçlü bir belge istiyorum, ama insan kaybı olmadan. İçinde insanlar varken onu yok etmek yerine boş bir laboratuvarı patlatabiliriz” şeklinde konuştu.

Trump'ın çarşamba günü yaptığı açıklamalar, İsrail'in daha önce New York Times'ın (NYT) Netanyahu'nun İran'ın ana nükleer zenginleştirme tesislerini vurarak ABD-İran nükleer anlaşması görüşmelerini raydan çıkarmakla tehdit ettiği yönündeki haberini yalanlamasının ardından geldi.

Gazetenin bilgi sahibi kaynaklardan aktardığına göre İsrailli yetkililer, Trump'ın İran'la bir anlaşmaya varma konusundaki istekliliğinin Tahran'ın İsrail için kırmızı çizgi olan zenginleştirme tesislerini elinde tutmasına izin vermesine yol açabileceğinden endişe ediyor.



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.