Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

Kapsamlı olmayıp geçici olsa bile bir anlaşmaya varma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)

Siyasi analizde, sonuçlara varmak için göstergeleri izlemek gerekir. İran Dini Lideri'nin rejimin kurucusu Humeyni’nin ölüm yıldönümü sırasında yaptığı son konuşmadan ve Umman Sultanlığı aracılığıyla Tahran'a sunulan son Amerikan teklifinden, iki taraf arasında kapsamlı olmayıp geçici olsa bile bir anlaşmaya varma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir. Hem de Umman himayesinde yapılan dördüncü tur görüşmelerden bu yana Tahran ve Washington arasında görülen keskin görüş farklılıklarına rağmen. Farklılığın sebebi İran'ın daha önce uranyumu 2015 nükleer anlaşmasında kabul edilen aynı seviyede, yani yüzde 3,67 oranında zenginleştirme hakkını tanıyan Amerikan pozisyonunda değişiklik olarak gördüğü son açıklamalar. Amerikan pozisyonunun, İran'ın nükleer programı barışçıl olduğu sürece zenginleştirme prensibini tamamen reddetme yönünde değiştiğini görüyoruz. Buna göre Tahran'ın uranyum zenginleştirme hakkı yok ve nükleer yakıtı yurtdışından ithal edebilir. Bu konu, sorunun çözümüne dair olumlu bir atmosfer oluşturmakta başarısız olan beşinci tura kadar uzanan görüşmelerin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldi. Bu arada İran, kendi topraklarında kurulacak ve Suudi Arabistan ile BAE’nin de dahil olacağı bölgesel bir uranyum zenginleştirme kompleksi önerisinde bulundu; böylece topraklarında uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sürdürebilir, nükleer yakıta erişimini sürdürebilir ve komşularına karşı iyi komşuluk gösterebilir.

Öte yandan, ABD tarafının da İranlılara sunulan ve Tahran’ın kendisine yanıt olarak birkaç mesaj verdiği bir teklifi var. Bu teklif, Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması, ABD'ye ilave olarak İran, Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap ülkelerinden oluşan bölgesel bir nükleer enerji birliği kurulması çağrısını içeriyor. Daha sonra Umman Sultanlığı'nın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın gözetiminde bölgesel bir uranyum zenginleştirme tesisi kurulmasını önerdiği söylendi. Washington, Umman'ın teklifini kabul etti ve bu ortak uranyum zenginleştirme tesisinin İran dışında bulunmasını istedi. Axios sitesi, ABD'nin, programını askıya alması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını tanıdığını, topraklarında yüzde 3’e kadar uranyum zenginleştirilebileceğini kabul ettiğini bildirdi. Tahran bölgesel zenginleştirme tesisi teklifini kabul edebilir, ancak bu, onun için yurt içindeki zenginleştirme faaliyetlerine bir alternatif olmayacaktır. Kaldı ki tesisin yurt dışında değil, kendi topraklarında bulunmasını istiyor.

Amerikan pozisyonunun yüzde 3 zenginleştirme etrafında dönmesi durumunda, bunun Washington'un pozisyonundan geri adım attığı anlamına geldiği iddia edilebilir. Washington, önceki iki görüşme turunda İran'ın topraklarında zenginleştirme faaliyetlerini sürdürmesini engellemekte ve yurtdışından nükleer yakıt ithal etmesinde ısrar etmişti. Bu nedenle, Tahran'ın küçük bir oranda bile olsa ülke içinde zenginleştirmeye devam etmesi, bir yandan Washington ile yaptırımları kaldıracak, diğer yandan ABD'nin topraklarında uranyum zenginleştirme hakkını tanımasını garantileyecek bir anlaşmaya varana kadar, orta yol olarak kabul edebileceği bir teklif olacaktır.

Dolayısıyla Amerikalıların önerdiklerine ve İran'ın cevabına göre, altıncı turun yakında yapılması ve daha sonra bir anlaşmaya varılması muhtemel. Amerikan teklifi, ABD'nin uranyum zenginleştirmenin tamamen durdurulması talebi ile İran'ın ülke içinde zenginleştirmeyi sürdürme ısrarı arasındaki uçurumu küçültecek bir uzlaşma olabilir. Hal böyle iken, İran Dini Lideri Ali Hamaney neden iki gün önce buna karşı çıkan ve Washington'a düşmanca yanıt veren, İran'ın pozisyonundan geri adım atmadığını vurgulayan açıklamalar yaptı? Konuşmasında, “Ülkesinin tam bir nükleer yakıt döngüsüne sahip olmakta başarılı olduğunu, nükleer endüstrinin sadece enerji için olmadığını, aynı zamanda tüm endüstrilerin temeli ve ulusal bağımsızlığın sembolü olduğunu, uranyum zenginleştirmenin nükleer meselenin anahtarı olduğunu ve İran'ın düşmanlarının zenginleştirmeyi kontrol altına almak istediklerini” söyledi. Hamaney böylece bir yandan ülkesinin anlaşma için can atmadığını ve ülkenin en yüksek otoritesinin buna bir ölçüde karşı çıktığını göstermeye çalıştı. Diğer yandan, bu konuşma içeriye dönüktü, çünkü Tahran'ın topraklarında uranyum zenginleştirme hakkından mahrum bırakılmayı reddettiğini duyuruyordu. Böylelikle Tahran, Donald Trump'ın sunduğu teklifi kabul etse bile, Dini Lider'in muhalif konuşması tekliften birkaç gün önce yapılmış olacaktı. Trump’ın teklifi uranyumu 2015 anlaşmasındakine yakın düşük bir seviyede zenginleştirmeyi içerdiğinden, Tahran, bunu İran direnişi karşısında Washington'un geri çekilmesi ve teklifin onu içeride zenginleştirme hakkından mahrum bırakmadığı şeklinde pazarlayabilir.

Konuşma ayrıca İran ve Washington'un kamuoyu önünde düşmanca açıklamalar yapma, ancak perde arkasında, aralarındaki boşlukları kapatmak için anlaşma ve ardından bunu açıklama alışkanlığının çerçevesine girebilir. Tahran'a ABD’ye pozisyonunda geri adım attırmakla övünme fırsatı verecek olan Trump, İran zihniyetini ve nükleer meselenin nasıl bir ulusal gurur meselesi, ulusal kimlik ve egemenliğin bir parçası olduğunu incelemiş olmalıydı. Öyle ki hükümet, öğrenciler için nükleer tesislere okul gezileri düzenliyor. Tahran rejimi ayrıca yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen ileri nükleer teknoloji seviyelerine ulaşma yeteneği ile övünüyor. Bu nedenle İran, topraklarında uranyum zenginleştirmekten mahrum bırakılmasını reddederdi. Yine özellikle bir yandan bilimsel ve nükleer ilerlemenin bir sembolü olduğu, diğer yandan da kendisinden vazgeçmesinin Washington veya Tel Aviv’in kendisine yönelik askeri bir saldırısını kolaylaştıracağına inandığı bir kart olduğu için yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumundan vazgeçmeyi reddederdi.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarfından Independent Arabia sitesinden çevrilmiştir.



"Soykırıma tanıklık eden bir çatışmaya neden dahil oluyoruz?"... İngilizlerin Gazze Şeridi'ndeki casusluğuna yönelik eleştiriler

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)
TT

"Soykırıma tanıklık eden bir çatışmaya neden dahil oluyoruz?"... İngilizlerin Gazze Şeridi'ndeki casusluğuna yönelik eleştiriler

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İngiliz gazetesi “The Guardian”, Londra'nın bir Amerikan şirketinin yardımıyla Gazze üzerinde neredeyse her gün hava gözetleme uçuşları düzenlemeye devam ettiğini, toplanan istihbarat bilgilerinin nasıl kullanıldığı ve İsrail ordusuyla nasıl paylaşıldığı konusunda soruların arttığını yazdı.

Uçuşları takip edenler, İngiliz Hava Kuvvetleri'ne ait “Shadow” uçaklarının, Aralık 2023'ten bu yana Hamas tarafından rehin tutulan kalan rehinelerin yerini belirlemek amacıyla Kıbrıs'taki Ağrotur (Akrotiri) hava üssünden Filistin toprakları üzerinde 600'den fazla uçuş gerçekleştirdiğini tahmin ediyor.

Casus uçuşları Muhafazakar Parti iktidarı sırasında başladı, ancak İşçi Partisi döneminde de kamuoyuna çok az bilgi açıklanarak devam etti. Uzman uçuş takip cihazlarına göre, başlangıçta günde ortalama iki uçuş yapılıyordu, ancak son zamanlarda günde bir uçuşa düşürüldü.

Gözetleme görevleri, maliyetleri düşürmek için temmuz ayı sonlarında Amerikan şirketi Sierra Nevada'ya devredildi ve İngiliz Hava Kuvvetleri kaynakları, görevlerin çoğu gün benzer bir uçakla sürdürüldüğünü belirtti. Ancak, birkaç gün içinde, yeni casus uçağının 28 Temmuz'da Han Yunus üzerinden uçtuğu ortaya çıkınca bir hata oluştu. O zamana kadar, casus uçakların transponderleri (verici ve alıcı cihazları), Akrotiri'den Gazze'ye doğru, Akdeniz'in doğusu üzerindeyken uçuş sırasında kapatılıyordu.

Uçuş takip uzmanı ve analist Stefan Watkins'e göre bu hata, "İngiliz uçaklarının Gazze'nin sadece yakınında değil, üzerinde de uçtuğunu doğrulayabiliriz" anlamına geliyor.

Watkins, daha sonra güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılmasının uçuşların izlenmesini daha da zorlaştırdığını, ancak casus uçağının 3, 4 ve 6 Ağustos'ta Akrotiri'den ayrılmadan önce transponderlerini (telsiz ve radyo alıcılarını) çalıştırıp kapattığını belirtti.

 İsrail'in güneyinde, Gazze Şeridi sınırına yakın bölgede askerler ve tanklar - 5 Ağustos 2025 (AFP)İsrail'in güneyinde, Gazze Şeridi sınırına yakın bölgede askerler ve tanklar - 5 Ağustos 2025 (AFP)

“Shadow” uçakları, gece veya gündüz görsel gözetim için ve genellikle İngiliz özel kuvvetlerinin operasyonlarını desteklemek için kullanılır.

Bir savunma kaynağı, uçakların Gazze'deki binalarda eğitildiğini ve hayatta olduğu düşünülen 20 rehinenin izine rastlanıp rastlanmadığını belirlemeye çalıştıklarını söyledi.

Siyasetçi Jeremy Corbyn, “İngiltere'nin İsrail ile askeri iş birliğini sürdürmesi, dünya çapında canlı olarak yayınlanan bir soykırım karşısında hiçbir şekilde haklı gösterilemez” ifadelerini kullandı.

Eski İşçi Partisi lideri, “Bu uçuşların neden devam ettiği ve istihbarat bilgilerinin neden paylaşılmadığı hala bilinmiyor” dedi.

Liberal Demokrat Parti'nin savunma sözcüsü Helen Maguire, Birleşik Krallık'ın kalan rehinelerin yerini belirleme çabalarını desteklediğini ancak “hükümetin, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarında İngiliz istihbarat bilgilerini kullanmasını engellemek için attığı adımları açıklığa kavuşturması gerektiğini” söyledi.

Eski Savunma Bakanı Grant Shapps, İsrail'e destek amacıyla 2023'te hava gözetleme uçuşlarını ilk kez duyurmuş, ancak casus uçaklarının İsrail'e nasıl yardım ettiği konusunda herhangi bir ayrıntı vermemişti.

İngiliz hükümeti, İsrail ile paylaştığı bilgileri kontrol etmek için hassas adımlar attığını söylüyor. Geçen ay hava gözlem uçuşları hakkında sorulan bir soruya Dışişleri Bakanı David Lammy, “İngiliz hükümetinin Gazze'deki savaşa yardım etmesi tamamen yanlış olur. Biz bunu yapmıyoruz. Asla yapmayacağız” dedi.

Askeri kaynaklar, İngiliz istihbaratının İsrail veya başka bir yabancı ülkeyle bilgi alışverişinde izlediği olağan prosedürün, bir siyasi danışman ve bir avukat tarafından yapılan doğrulama işlemlerini içerdiğini ve bu işlemin “dakikalar, saatler veya günler” sürebileceğini söyledi.

İngiliz kaynak, “Neden soykırım ve uluslararası insani hukuk ihlalleriyle suçlanan bir çatışmaya karışmak isteyelim?” diye sordu ve başsavcı Richard Hermer'in ciddi endişeler dile getirmiş olması halinde uçuşların devam etme olasılığının olmadığını belirtti.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv-Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv-Reuters)

Askeri açıdan faydalı bilgilerin İsrail'e aktarılması, Birleşik Krallık'ı devam eden savaşın bir tarafı haline getirecektir. Ancak bu bilgilerin aktarılmasıyla, üçüncü tarafların kullanabileceği istihbarat bilgilerinin kullanımı tam olarak kontrol edilemez.

İşçi Partisi Milletvekili Kim Johnson, “Gazze üzerinde hava gözetleme uçuşlarının amaçları ve denetimleri hakkında ciddi şüpheler varken, özellikle de İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırım saldırısı sırasında Akrotiri üssünün istihbarat paylaşımı için kullanılmasının sona erdirilmesini aylarca talep ettikten sonra, hâlâ aralıksız devam etmesi son derece endişe vericidir” ifadesini kullandı.

İngiliz Savunma Bakanlığı yorum yapmadı, ancak Gazze üzerinde rehinelerin yerini belirlemek için silahsız hava gözetleme uçuşları yaptığını ve İsrail makamlarına aktarılan bilgileri kontrol ettiğini belirtti.

Başsavcılık, diğer bakanlara verilen hukuki tavsiyeler hakkında yorum yapmayacağını ifade etti.