Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

Trump'ın görevden alınması çağrısında bulunan Musk’tan yeni bir siyasi parti kurma tehdidi

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
TT

Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)

Tarık Raşid

Cicim ayları sonra ererken ABD, Başkan Donald Trump ile milyarder müttefiki Elon Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşa’ gözlerini açtı. Bu savaşın ilk kıvılcımı, Trump'ın konuğu Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ‘büyük ve güzel’ olarak tanımladığı bütçe taslağını eleştiren Musk ile olan yakın ittifakının sona erdiğini ilan etmesi oldu. Trump burada yaptığı açıklamada bu ilişkinin devam edebileceğine dair kşüphelerini dile getirdi. Bütçeyi genel olarak eleştiren Musk ise öfkesinin başlıca nedenini, yani başta Tesla olmak üzere elektrikli otomobil satın alanlara yönelik vergi teşviklerinin devamını içermediğini açıkça söyleyemedi. Ayrıca Musk'ın NASA'nın başına aday gösterdiği Jared Isaacson'ın atamasının Trump tarafından geri çevrilmesi de bu savaşın başka bir nedeni olarak dikkati çekti.

Trump’ın Beyaz Saray’daki yardımcıları Musk’ın yanında ona, Isaacson'ın Demokrat Parti’ye bağışta bulunduğunu gösteren bir dosyayı teslim etmişti. Beyaz Saray kaynakları Musk'ın konunun önemini küçümsemeye çalıştığını, ancak Trump'ın Isaacson'ın atamasını yapmama konusunda ısrarcı olduğunu belirttiler.

Trump ve Musk, kendi sosyal medya platformları üzerinden birbirlerine öfkeli tweetler ve karşılıklı suçlamalar yağdırdı.

Musk, sahibi olduğu X platformu üzerinden bütçe taslağını eleştirmeye devam ederken Trump, Truth Social üzerinden Musk'ın bütçe projesinin tüm ayrıntılarını bildiğini, ancak Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) Başkanı olarak görevinden ayrılana kadar kendisine olan öfkesini açıklamadığını söyledi. Buna karşın Trump'ı yalan söylemekle suçlayan Musk, bütçe hakkında hiçbir şey bilmediğini ve bütçenin gece yarısı alelacele geçirildiğini iddia etti.

Musk, daha dün birlikte yürüdüğü müttefiki Trump’a yönelik eleştirilerinin dozunu artırarak kendisi olmasaydı Trump'ın başkanlığı kazanamayacağını ve Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'ni ya da başka bir Senato koltuğunu kazanamayacağını öne sürdü. Musk, Trump'ın ve Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasına yaklaşık 250 milyon dolarlık destek vermişti. Ancak Musk'ın mali desteği olmadan 2024 seçimlerini kazanabileceğini söyleyen Trump, Musk'ın şirketlerinin ABD hükümeti ile imzaladığı ve yaklaşık sekiz milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen sözleşmeleri iptal etmekle tehdit etti.

Jeffrey Epstein bombası

Atağa geçen Musk, iki parti arasında gidip gelen 80 milyon ABD’liyi temsil edecek yeni bir parti kurmanın zamanının geldiğini söyledi. Ardından Trump'ın küçüklere cinsel istismarda bulunmakla suçlanan Jeffrey Epstein'ın tüm dosyalarının yayınlanmasını, dosyalarda adı geçtiği için engellediğini ima etti. Musk, bu olayı ‘daha sonra patlayabilecek bir bomba’ olarak nitelendirdi.

Trump yönetimi, ABD’nin önde gelen isimlerinin de yer aldığı bu gizli dosyaların bir kısmının yayınlanmasına izin vermişti. Trump’ın kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturma ilgili davalarda hüküm giyen ve 2019 yılında insan kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklanan emlak finansörü Epstein ile uzun geçmişi olan bir arkadaşlığı vardı. Resmi açıklamalara göre Epstein duruşmasına kısa bir süre kala hapishanede ‘intihar etti’ ancak bu açıklamalara halen şüpheyle yaklaşılıyor.

ABD’li milyarder Musk, bir yorumcunun Trump'ın yargılanması ve görevden alınması ve başkan yardımcısı JD Vance'in görevi devralması gerektiği yönündeki önerisini desteklerken Trump'ın, şirketleriyle hükümet arasında imzalanan anlaşmaları feshetme tehdidine havacılık şirketi SpaceX'in NASA ile olan sözleşmesini iptal edeceğini söyleyerek misillemede bulundu. Yürürlükteki sözleşmelere göre SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu'na astronot ve malzeme taşımaktan sorumlu. Ancak Musk bu tehdidinden hızla geri adım atarak sadece Trump'ın gümrük vergisi politikalarının bu yılın ikinci yarısında ekonomik durgunluğa yol açacağı uyarısında bulunmakla yetindi.

MAGA'nın geleceği tehlikede

ABD Başkanı Trump, basına yaptığı yeni açıklamalarda Musk'ı ‘deli’ ve ‘aklını kaçırmış’ biri olarak nitelendirerek birbirlerine kustukları öfkeleri hakkında kendisiyle konuşmak istemediğini ifade etti. Ayrıca satın aldığı Tesla arabasını satışa çıkarabileceğini ya da hediye edebileceğini öne sürdü.

Diğer taraftan Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump'ı savunmaya geçerek onun ne fevri ne de çabuk sinirlenen biri olduğunu söyledi.

İronik olansa üst düzey Rus yetkililerin alaycı bir şekilde iki adam arasındaki çitleri onarmak için araya girmeyi teklif etmeleriydi. Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, X platformundan yaptığı bir paylaşımda Moskova'nın Starlink hisselerini satın alması karşılığında Trump ve Musk arasında bir barış anlaşması için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Musk, Ukraynalı askerler tarafından savaş sırasında internet yerine kullanılan ve masrafları ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından ödenen Starlink ağının da sahibi. Musk'ın uzay uçuşu işindeki Rus rakibi Rusya Uzay Ajansı Başkanı Dmitry Rogozin de Musk ve Trump’ı tiye alarak Musk'a Rusya'ya sığınma ve Rus saflarında savaşma teklifinde bulundu.

fdghyjukıop0ğ
ABD Başkanı Donald Trump ve Tesla CEO'su Elon Musk’ın Beyaz Saray'da bir araya geldikleri bir günden, 11 Mart 2025 (AFP)

Musk, DOGE Başkanlığı görevini bırakmadan önce Beyaz Saray yetkilileri Trump'a Musk'ın uyuşturucu kullandığına dair kanıtlar sunmuş, bu da Trump'ın veda töreninde gazetecilere Musk'ı savunuyormuş gibi yapmasına neden olmuştu. ABD yönetiminin iki kutbu arasındaki bu bölünme, Trump tarafından kurulan ve Musk tarafından finanse edilen iktidardaki Amerikayı Yeniden Harika Yap! (Make America Great Again/MAGA) hareketinin geleceğini tehdit edebilir. Ayrıca Musk'ın hükümet ortaklı şirketlerini de tehlikeye atabilir.

Musk kendi sosyal medya platformu X üzerinden bir anket yayınlayarak 200 milyon takipçisine Amerikan halkının çoğunluğunu temsil eden yeni bir siyasi parti kurmanın zamanının gelip gelmediğini sordu. Başkanlık adaylarından milyarder Mark Cuban birkaç dakika içinde Musk'ın önerisi lehinde yanıt verdi.

Trump'ın danışmanları, Başkan'ın Musk'ın eleştirileri karşısında özellikle de ona karşı sert olmadığı için şaşırdığını bildirdi. Washington Post'a göre Trump danışmanlarına “Musk bir çocuk gibi davranıyor” dedi.

Sayısız mahkeme mücadelesi

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre ABD Başkanı Donald Trump, bu yılın ocak ayından haziran ayına kadar 158 icra emri, 39 başkanlık kararı ve 63 bildiri yayınladı.

Trump’ın görevdeki ilk 100 gününde ABD’deki çeşitli mahkemelerde ve çeşitli eyaletlerde Başkan'ın kararlarına karşı yaklaşık 250 dava açıldı. Davalar Trump'ın göçmenlik, çalışanların işten çıkarılması ve medyanın kısıtlanmasıyla ilgili emirlerine karşı açıldı. Cumhuriyetçi Başkan ise sık sık yargıya taşınan kararlarının sınırlarını her fırsatta test ettiğinden tüm bu meydan okumalar artmaya devam ediyor.

Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin aldığı ender ve şaşırtıcı karar ise Trump'ın ekonomik gündeminin belkemiğini ve uluslararası arenada hegemonyasını kabul ettirme girişimini hedef aldığı için bu gerilimlerin en öne çıkanı oldu. Trump'ın diğer ülkelere uyguladığı gümrük vergilerinin yasadışı olduğuna ve yetkilerinin sınırlarını aştığına hükmeden karar, Beyaz Saray'ın karara karşı temyize gitmesiyle birlikte bir temyiz mahkemesi tarafından hızla donduruldu.

Eğitim cephesinde ise Boston'daki bir federal mahkeme Trump'ın Havard Üniversitesi'nin yabancı öğrenci kabul etmesini engelleme yetkisine en azından şimdilik sahip olmadığına hükmetti. Boston'daki bir başka mahkeme de Trump'ın Eğitim Bakanlığını lağvetme kararını dondurdu.

Diğer mahkemeler, milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin  binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi

Başka mahkemeler ise milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi.

Trump'ın hükümet programının temel dayanaklarından biri olan göçmenlik konusunda ise tüm mahkemeler, Trump'ın doğum yoluyla vatandaşlığa kabul de dahil olmak üzere ABD vatandaşlığı alma kurallarını değiştirme girişimlerinin geçersiz olduğuna karar verdi.

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetimine yanlışlıkla El Salvador'daki bir hapishaneye gönderilen Salvadorlu bir göçmenin ülkesine geri gönderilmesini kolaylaştırma çağrısında bulunurken, diğer alt mahkemeler de yerleşik göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce normal yasal yolu izlemelerine izin verilmesini talep etti.

Önceki ABD başkanları da kararları nedeniyle yargı ile karşı karşıya gelmiş olabilir, ancak Trump dönemindeki bu meydan okumanın boyutu çok büyük. Trump ile müttefiklerinin, ‘Başkan'ın gündemini engellemek ve politikalarına müdahale etmekle’ suçladıkları yargıya karşı başlattıkları saldırı, bu meydan okumanın boyutunu gözler önüne seriyor.

Sahanın ortasında karşılaşma

Her ne kadar mahkemeler şimdiye kadar Trump'ın hiçbir kararına ölümcül bir darbe indirmediği ve eylemlerinin anayasaya uygunluğu ya da yasallığı konusunda kesin bir hüküm vermediği için çatışma henüz kararlılık noktasına ulaşmamış olsa da çatışma kale çizgilerinden uzakta sahanın ortasında kalmaya devam ediyor. Mahkemeler, kaçınılmaz çatışma gerçekleşene kadar Trump'ın kararlarını askıya alma ya da geçici olarak engelleme yoluna gitseler de şimdiye kadar bu da ertelendi.

Bu çatışmaların ciddiyetine rağmen, Trump ve yargı arasındaki çatışmaların en sıcak bölümleri, özellikle de Başkan'ın devlet memurlarını toplu olarak işten çıkarma, tüm kurumları lağvetme, Kongre'nin bütçe tahsis etme yetkisine müdahale etme, yasadışı göçmenleri sınır dışı etme, istediği kişiye gümrük vergisi uygulamak ve vatandaşların vatandaşlıklarını ellerinden alma yetkisi konusundaki çatışmalar henüz başlamadı.

Trump'ı, muhafazakâr yargıçlarından üçünü atadığı Yüksek Mahkeme ile karşı karşıya getiren en önemli husus, yönetiminin, göçmenleri mahkemeye çıkmalarına ya da yetkililerin tutuklama gerekçelerini açıklamalarına izin vermeksizin derhal tutuklama ve sınır dışı etme girişimleriydi. ABD Anayasa'nın 1’inci Maddesi’nde yer alan vatandaşlık hakkı, isyan veya işgal durumları ve Kongre kararı dışında askıya alınmaması gereken temel bir hak olarak kabul ediliyor. Bu hüküm, zalimane uygulamaları önleyen yasal kanallardan geçmeden herhangi bir kişinin tutuklanmasını veya hapsedilmesini yasaklıyor.

Başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak.

Abraham Lincoln dışında hiçbir ABD başkanı bu hakkı askıya almamıştır. Lincoln ise 1861 yılında görevi sırasında, ABD İç Savaşı’nın patlak verdiği sırada Kongre tatildeyken tehditlere yanıt olarak bu hakkı askıya aldı. Ancak Kongre yeniden toplandığında Lincoln, kararının nedenlerini açıklamak üzere Kongre'nin huzuruna çıktı ve temsilcilerin eylemini onayladığı bir yasa çıkardı.

uıo
Elon Musk’ın oğluyla birlikte, Oval Ofis'te ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında olduğu bir kare, 11 Şubat 2025 (AFP)

Ancak Trump'ın Yüksek Mahkeme üzerinde devam eden baskısı, mahkemeyi bu konularda kesin bir karar vermekten başka çaresinin kalmayacağı bir köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor. Özellikle 1798 tarihli bir yasaya dayanarak göçmenleri Venezuela'ya sınır dışı etme talebini 7'ye 2 çoğunlukla reddeden Yüksek Mahkeme'yi eleştirmeye devam eden Trump, TruthSocial platformunda kararın alındığı gün ‘Amerika tarihindeki kötü ve tehlikeli bir gün’ diye yazdı.

Öte yandan başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak. Trump hakkında ikinci başkanlık döneminin başlangıcından bu yana 30'dan fazla dava açan başsavcılar, Trump'ın devlet kurumlarını lağvetme ve tüketiciler ile ekonominin çıkarlarını korumaya yönelik başkanlık emirlerine karşı çıktılar.



İsrail-İran savaşı ve ABD’nin Suriye’deki askeri üssü et-Tanf’ın rolü

Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)
Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)
TT

İsrail-İran savaşı ve ABD’nin Suriye’deki askeri üssü et-Tanf’ın rolü

Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)
Suriye'deki et-Tanf Üssü’nde görevli İki ABD askeri, 12 Mart 2025 (US Army)

Muhammed Rimal

İran-İsrail savaşı, 13 Haziran’dan önceki ‘soğuk savaş’ noktasına geri dönüşü olmayan bir yola girdiğine dair işaretler eşliğinde ikinci haftasına girdi. Her iki tarafın da başlangıçta beklediği savaş, askeri ve savaş doktrini açısından 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana bölgenin tanık olduğu diğer doğrudan ve dolaylı savaşlardan farklı olarak bu kez direniş grupları ile İsrail arasında değil iki ülke arasında doğrudan yürütülüyor.

İki ülke arasındaki herhangi bir savaşın, eğer bunu durdurmak için çalışan bir arabulucu ya da iki ülkeye belirli bir ‘statüko’ dayatan bir Birleşmiş Milletler (BM) girişimi yoksa, birinin diğerine karşı zaferiyle sonuçlandığı iyi biliniyor. Kısa bir süre önce Pakistan ve Hindistan arasında olduğu gibi, ABD’nin arabulucu olarak iki ülke arasına girmiş ve bir bütün olarak küresel istikrarı tehdit eden gerginliği yatıştırmıştı.

Bu savaşı çevreleyen siyasi ve diplomatik koşullara dönecek olursak, savaşın hem İtalya’nın başkenti Roma’da hem de Umman’ın başkenti Maskat'ta İran'ın nükleer dosyasına ilişkin ABD-İran müzakerelerinin ortasında başladığını ve o dönemdeki göstergelerin bu müzakerelerin çıkmaza girdiği anlamına gelmediğini, aksine hızlandırılmış bir tempoda ilerlediğini ve niteliksel ve kayda değer başarılar elde ettiğini görüyoruz. Analistler bu müzakerelerde ABD’nin Başkan Donald Trump'ın seçilmesinden bu yana izlediği politikaya uygun olarak, bölgedeki gerginliği yatıştırma, doğrudan ya da dolaylı askeri müdahaleye girişmeme ve dikkatini başka bir cepheye, yani Çin'in temsil ettiği ekonomik tehdide yöneltme arzusunu gördüler.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) savaşın başlamasından bir gün önce, İran'ın nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülüklerine uymadığını ilan etti. UAEA üyesi 19 ülke bu açıklama lehinde oy kullanırken, üç ülke karşı çıktı, 11 ülke çekimser kaldı. Bu gelişme, İsrail'in İran'ın nükleer kapasitesini vurması için önceden verilmiş uluslararası bir yetki olarak kabul edildi, çünkü UAEA'nın kararı ile İsrail’in İran’a yönelik saldırısının başlaması arasında geçen süre, askeri denklemlere göre bir ülkenin diğerine saldırı hazırlığı yapması için yeterli değildi.

‘Ortadoğu'nun yeni haritası’ ifadesi, 2023 yılı sonlarında bölgedeki askeri gelişmelerin yaşanmaya başlamasından bu yana İsrail'in siyasi ve askeri söyleminden eksik olmadı. Bu ifade, Suriye rejiminin düşmesi ve Suriye'nin bölgesel arenadaki etkinliğinin nihai olarak sona ermesinin yanı sıra Lübnan ve Irak cephelerinin etkisizleştirilmesinden sonra sahada daha da anlamlı hale geldi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu durumu direniş ekseninin başını ortadan kaldırmak için bir fırsat olarak gördü. ABD ile İran arasında nükleer dosya konusunda yapılan müzakerelerin tıkanmasından faydalanarak ABD yönetimine İran'a askeri baskı uygularsa bunun onu bu dosyada taviz vermeye iteceğini, ancak asıl amacın İran'ın İsrail'e tehdit olarak kalma kabiliyetini sınırlamak olduğunu telkin etti. Netanyahu da ‘bu savaşın dünyanın çehresini değiştireceğini’ söyleyerek bunu doğruladı.

ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava ve füze saldırılarının ardından, ABD'nin de savaşın uzamasını istemediği ortaya çıktı.

Askeri verilere gelince İsrail, ABD’nin İran'a karşı yürüttüğü bir savaşta kenarda durmasının mümkün olmadığının farkında. Lübnan, Gazze, Yemen ve Irak'ta yürüttüğü savaşlarda ABD'nin desteği teçhizat, mühimmat, istihbarat bilgisi ve teknik ve siyasi desteğe dayanıyordu. Ancak bugün ABD, İsrail'in savaşın başlarında belirlediği hedeflerin ötesine geçerek İran rejimini teslim olmaya çağıran Başkan Trump’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere İran'ın askeri anlamda kendisinin öne sürdüğü şartlara tamamen boyun eğmesini istiyor. ABD Başkanı bu savaşa müdahale etmekle daha fazla ilgilendi. Çünkü İsrail'in Lübnan ve Gazze cephelerinde yürüttüğü savaşlar istediği sonuçları vermedi. Yani Gazze cephesi zaman zaman karşılıklı askeri operasyonlara tanık olduğu için düşman askeri varlığının ortadan kaldırılması ve savaşı durduracak, rehineleri serbest bırakacak ve Gazze halkı üzerindeki insani kuşatmayı kaldıracak bir çözüme ulaşılamadı. İsrail, Lübnan cephesinde ABD ve uluslararası toplumu da arkasına alarak, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda üzerine düşeni yapması için Lübnan devletine baskı yapmaya devam ediyor. Belki de İsrailliler İran'ı vurmanın önce bölgedeki siyasi ve askeri nüfuz haritasını değiştireceğini, ardından nüfuzlarına ve İsrail için oluşturdukları tehdit düzeyine bakılmaksızın diğer cephelerin dinamiklerini etkileyeceğini düşünüyor olabilirler.

xcdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump, İran'ın nükleer tesislerini bombaladıktan sonra Tel Aviv'de ‘Teşekkür Bay Başkan’ yazılı pankartlar asıldı, 22 Haziran 2025 (AFP)

ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava ve füze saldırılarının ardından, ABD'nin de iki nedenden ötürü savaşın uzamasını istemediği ortaya çıktı. Bunlardan birincisi, ABD'nin iç işlerini İran'ın nükleer dosyasından daha fazla etkileyen dünyadaki diğer dosyalara olan dikkatini dağıtacak bir yıpratma savaşının bataklığına düşmek istememesi, ikincisi ise uzayan bir savaşın İsrail'in askeri ve sivil kabiliyetlerini de tüketecek olması. İsrail içinden sızan görüntüler, İsrail ekonomisinin son iki yıldır uğradığı ekonomik kayıpların yanında İsrail toplumunun ve özellikle de sivil toplumun İran’ın füzeli saldırılarının sahadaki sonuçlarına uzun süre dayanamayacağını açıkça gösteriyor. Bu durum İsrail'in İran'ın askeri ve sivil tesislerini hedef almasının boyutlarını küçümsemek anlamına gelmese de İran'ın tüm hayati sivil, askeri ve ekonomik tesislerinin coğrafi olarak sınırlı bir alanda kümelendiği ve herhangi birini İran'ın herhangi bir füze saldırısı için kolay bir hedef haline getirdiği İsrail'deki durumun aksine, İran'ın tesislerinin İran'ın geniş topraklarının doğasının dayattığı geniş alanlara dağılmış olması, iki ülke arasındaki temel farkı teşkil ediyor.

İran yönetimi kendisini Amerikalılar ve İsraillilerin tek bir hedeflerinin olduğu, yani rejimi devirmeyi amaçladıkları bir savaşla karşı karşıya buldu. İranlılar bunun gerçekleşmesini önlemek için askeri olarak çabalıyor.

Öte yandan İran yönetimi kendisini Amerikalılar ve İsraillilerin tek bir hedeflerinin olduğu, yani rejimi devirmeyi amaçladıkları bir savaşla karşı karşıya buldu. İranlılar bunun gerçekleşmesini önlemek için askeri olarak çabalıyor. İsrailliler gibi onlar da bu savaşta arabulucuların bir rolü olmadığını biliyorlar. Savaş uzar ve rejimin düşmesine yol açmazsa, iki tarafın, sponsorlarının niteliği henüz belli olmayan, İsrail'in savaşı başlattığını iddia ettiği İran’ın nükleer tehdidini azalttığını söyleyeceği bir anlaşmayı kabul etmesi de ihtimaller dahilinde. Böyle bir durumda İsrail Lübnan ve Gazze'de yaptığı gibi diğer yüksek tavanlı hedeflerinden geri adım atabilir. İran ise İsrail'in rejimi devirme projesini engellediğini ve İsrail'e eşi benzeri görülmemiş kayıplar verdirdiğini söylüyor.

Ancak bu savaşın bu senaryoya göre sonuçlanması halinde iki temel sonuç ortaya çıkar. Bunlardan birincisi, işgal altındaki topraklarda dört seviyede dağıtılan önleyici füze kabiliyetlerinin, hava üstünlüğüne rağmen İsrail’in iç kesimlerinin ve hayati tesislerinin hedef alınmasını engelleyememiş olması, ikincisi ise İran'ın varoluşsal bir tehlike içindeymiş ya da her zaman yakın bir tehlike içinde kalacakmış gibi davranması. Hedefin nükleer program değil, rejim olduğu düşünüldüğünde, uluslararası toplumun bu programa yönelik geniş muhalefeti ve rejimin sözde müttefikleri olan Rusya, Çin ve Pakistan'ın pratikte destekleyici bir tutum sergilememesinin temsil ettiği yeni bir uluslararası faktörle birlikte, bu durum onu nükleer yeteneklerini geliştirmeye itiyor.

Saha verilerine göre bu senaryonun gerçekleşme ihtimalinin henüz öngörülebilir olmaması ABD'nin doğrudan müdahalesine kapıyı araladı. ABD'ye göre bu müdahale, ABD de dahil olmak üzere tüm tarafların lehine olmaktan ziyade ABD'yi angajman kurallarını değiştirmeye sevk edebilecek uzun vadeli bir savaşı önlemeyi amaçlıyor. ABD’nin Suriye’deki askeri üsleri, Amerikalıların güç dengesini değiştirmek için bahse girdiği saldırılar için yalnızca bir sıçrama tahtası olarak kullanılabilir. Bunun en önemli sonuçları arasında İsrail’in iç kesimlerinin hedef alınmasını sınırlamak ve İran’ı uluslararası himaye altında, nükleer dosyayı askeri kullanımlarının dışına çıkaran ve askeri ve sivil yapılarını etkileyen kayıplardan sonra İsrail'i rehabilite eden bir çözümü kabul etmeye zorlamak yer alabilir.

Suriye'deki askeri üslerin kullanımı her bir üssün coğrafi konumuna göre belirleniyor. Suriye'nin kuzeydoğusundaki Ömer ve Koniko petrol ve gaz sahalarının yakınlarındaki askeri üsler, İran'a yakınlıkları nedeniyle kolay hedef olabilecekleri için bu savaşta kullanılmayacak. Bu durum Irak'la olan et-Tanf Sınır Kapısı’nın 24 kilometre batısında yer alan et-Tanf Askeri Üssü’nü ABD saldırılarının başlangıç noktası haline getiriyor. Çünkü bu üs Uluslararası Koalisyona ait ve burada sadece ABD askerleri bulunmuyor. Dolayısıyla buranın hedef alınması aynı anda birden fazla ülkeyle silahlı çatışmaya yol açabilir.

rrtb
Tel Aviv'de İran'a ait bir füzenin patladığı olay yerinde çalışma yapan kurtarma görevlileri, 22 Haziran 2025 (Reuters)

ABD’nin Körfez'deki askeri üslerinin bu savaşın dışında tutulmasıyla da bu olasılığın nedenlerinden biri. Körfez ülkelerinin siyasi olarak İran'a karşı bir savaşa tamamen karşı bir tutum sergiliyorlar. Bu ülkeler, savaşa dahil olmayı ve topraklarını İran'ın hedef alınması için kullanılmasını reddederken müdahalelerinin Çin ve Rusya gibi diğer ülkelerle ilişkilerine zarar vermemesi için proaktif bir duruş benimsiyorlar.

Peki kim kimin bileğini bükecek? Kim daha fazla darbeye dayanabilecek? Bu soruların cevapları devam eden savaşın sonucunu ve bitiş tarihini belirleyecek.