BM: Gazze'ye giden unun büyük kısmı aç ve silahlı adamların eline geçtihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5152699-bm-gazzeye-giden-unun-b%C3%BCy%C3%BCk-k%C4%B1sm%C4%B1-a%C3%A7-ve-silahl%C4%B1-adamlar%C4%B1n-eline-ge%C3%A7ti
BM: Gazze'ye giden unun büyük kısmı aç ve silahlı adamların eline geçti
Yardım Vakfı'ndan alabilecekleri az miktardaki yardımı kapmaya çalışan açlık çeken Filistinliler (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukayı üç hafta önce kaldırmasından bu yana bölgeye çok az miktarda un sokabildiğini, ancak bu unun da büyük kısmını silahlı çetelerin ve açlık çeken Filistinlilerin ele geçirdiği belirtti.
BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq gazetecilere yaptığı açıklamada, BM’nin İsrail tarafından kullanmasına izin verilen tek giriş noktası olan Kerem Şalom Sınır Kapısı (Kerem Ebu Salim) üzerinden Gazze Şeridi’ne 4 bin 600 metrik ton buğday unu gönderdiğini söyledi. Haq, Gazze'deki yardım kuruluşlarının oradaki her aileye bir çuval un verebilmek ve ‘piyasalar üzerindeki baskıyı ve çaresizliği hafifletmek’ için 8 bin ila 10 bin metrik ton una ihtiyaç olduğunu tahmin ettiklerini belirtti.
Gönderilen unun çoğunluğunun, malzemeler hedeflerine ulaşmadan önce açlık çeken çaresiz insanlar tarafından ele geçirildiğini belirten Haq, bazı durumlarda ise malzemelerin silahlı çeteler tarafından yağmalandığını ifade etti. Dünya Gıda Programı (WFP) kurallarına göre 4 bin 600 metrik ton un, kişi başına günlük 300 gramlık standart miktar temel alındığında, Gazze'nin iki milyon sakini için yaklaşık sekiz günlük ekmek ihtiyacını karşılamaya yetiyor.
Haq, İsrail'e başka sınır kapıları ve güzergahlar üzerinden daha fazla yardımın girişine izin vermesi çağrısında bulundu. BM, Gazze Şeridi’ne İsrail'in mayıs ayı ortalarında 11 haftalık ablukayı kaldırmasından bu yana bir miktar un ve sınırlı miktarda tıbbi ve gıda malzemesi ulaştırdı.
Uzmanlar, akut yetersiz beslenmeden mustarip küçük çocukların oranının neredeyse üç katına çıkmasıyla birlikte Gazze Şeridi’nin kıtlık riski altında olduğu konusunda uyardılar. İsrail ve ABD, BM'nin tartışmalı Gazze İnsani Yardım Vakfı aracılığıyla çalışmasını istiyor. Ancak BM, bu vakfın tarafsızlığını sorgulayarak ve dağıtım modelini ‘yardımı askerileştirmek ve yerinden edilmiş insanları kaçmaya zorlamakla’ suçlayarak bunu yapmayı reddediyor.
İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5154852-i%CC%87srail%E2%80%99-%C3%B6nemli-isimleri-al%C4%B1%C5%9F%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%C4%B1n-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1na-%C3%A7%C4%B1karak-i%CC%87rana-y%C3%B6nelik-sald%C4%B1r%C4%B1lar%C4%B1n
İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedi
Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
İsrail toplumunda Başbakan Binyamin Netanyahu'nun İran'a karşı başlattığı savaşı destekleyenler arasında neredeyse tam bir fikir birliği olmasına ve muhalefet partilerinin de bu savaşı desteklemesine rağmen, savaşın devam etmemesi konusunda uyarıda bulunan farklı sesler de çıkmaya başladı. Bu sesler, ABD'den savaşa katılmasını talep etmek yerine, savaşı sona erdirmek için bir yol bulmasını istiyor.
Bu seslerin başında gelenlerden biri de eski Başbakan Ehud Barak oldu. İsrail’de savunma bakanlığı, içişleri bakanlığı ve dışişleri bakanlığı gibi birçok önemli görevde bulunan Barak, ordunun genelkurmay başkanlığı görevini de üstlenmişti.
Şarku’l Avsat’ın Haaretz gazetesinden aktardığına göre Barak açıklamasında, “Bu savaş, ABD katılsa bile İran'ın nükleer programını ortadan kaldıramayacak, aksine Tahran'ı bu konuda çabalarını ikiye katlamaya itecek” değerlendirmesinde bulundu.
Sokaklarda, televizyon programlarında ve Netanyahu'nun İran'ın nükleer tehdidini ortadan kaldıracağına dair açıklamasında ‘coşkulu bir hava’ olmasını eleştiren Barak, “Bu kutlama zamansız ve gerçeklerden uzak” dedi.
Dün Tel Aviv'in merkezinde sirenlerin çalmasının ardından otoyolda beton parçalarının arkasına sığınan İsrailliler (Reuters)
Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in ‘kibirden kaçınılması ve gerçeklerin gerektirdiği alçakgönüllülüğün korunması gerektiği’ şeklindeki sözlerine övgüde bulunan Barak, “Biz gerçekten ağır, uzun ve acı verici bir sınavla karşı karşıyayız ve hepimiz bunu göğüslemeliyiz” ifadelerini kullandı.
Barak, İsrailli liderlerden ‘bu sınavı yönetirken mantıklı davranmalarını ve sorumluluklarını üstlenmelerini’ istedi.
ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında, İsrail'in etkisiyle önceki nükleer anlaşmadan çekildiğinde, İran’ın nükleer silah geliştirmesine yaklaşık 18 ay kalmıştı.
Barak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran’ın nükleer tesislerini hedef aldık ve diğer tesisleri ve üsleri de hedef alacağız. Ancak İran'ın nükleer silaha ulaşma kapasitesini birkaç haftadan fazla ertelemedik ve ertelemeyeceğiz. Çünkü ellerinde yaklaşık on bomba yapmak için gerekli ayrışmış madde var ve bunları nasıl kullanacaklarını biliyorlar. Yeni nesil tesisler yerin 800 metre derinliğinde inşa edildi.
‘Yıpratma savaşı’ uyarısı
Haaretz gazetesi, başyazısında savaşın devam etmesi ve bir yıpratma savaşına dönüşmesi, hedeflerinin değiştirilmesi ve rejimin devrilmesi düşüncesinin ortaya çıkması konusunda uyardı.
Söz konusu yazıda şu ifadeler yer aldı:
“İsrail, siyasi kazançlarının ne olduğunu kendisi belirlemeli. Stratejik hedef, Tahran'daki rejimi devirmek değil, İsrail sınırlarını korumaktır. Gazze'de acı verici bir savaşın devam ettiğini, Gazze'deki rehinelerin kaybolduğunu ve insani durumun kötüye gittiğini unutmamalıyız. Savaşlar bir amaç değildir ve daha geniş çaplı bir savaşa ya da uzun süreli bir yıpratma savaşına sürüklenmemeliyiz. İran halen askeri güce sahip ve savaşı bölgesel bir boyuta taşıyabilir.”
Kudüs'te sirenlerin çalmasının ardından dün yer altı otoparkına sığınan İsrailliler (AP)
Öte yandan Hamas tarafından alıkonulan İsrailli rehinelerin aileleri de yakınlarının davasını gölgeleyen İran ile savaşın devam etmemesini istedi.
Cumartesi akşamı yaklaşık bin kişinin katıldığı, internet üzerinden yapılan toplantıda, geçtiğimiz hafta cenazeleri geri getirilen iki rehinenin anısına meşaleler yakıldı.
İç Cephe Komutanlığı'nın güvenlik talimatları nedeniyle haftalık toplantılarını bu kez video konferans şeklinde gerçekleştiren katılımcılar, rehineler arasındaki yakınlarının genel gündemden dışlanmasını reddettiklerini açıkladı.
Rehineler ve Kayıp Aileler Forumu'nun 7 Ekim saldırılarında öldürüldüğünü ve cesedinin Gazze'ye götürüldüğünü duyurduğu Lior Rudaeff’in kızı Noam Katz Rudaeff, “Sadece biz rehine ve kayıp aileleri değil, tüm ülke 617 gündür bilinmezlik karşısında korku içindeyiz” dedi.
Noam Katz Rudaeff, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rehineleri kamuoyunun gündeminde tutmak şimdi her zamankinden daha zor. Ekranlar manşetlerle dolu, ancak onların yüzleri neredeyse hiç görünmüyor.”
Rehinelerden biri olan Omri Miran'ın eşi Lishay Miran, ‘en cesur kararı alarak tüm rehineleri geri getirecek bir anlaşma imzalama’ çağrısında bulundu. Lishay Miran, “Başka cepheler olsa bile, dramatik ve belki de tarihi savaşlar olsa bile, kalplerimiz (sevdiklerimiz için) endişelenmekten vazgeçmiyor” ifadelerini kullandı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة