İsrail meclisi fesih karşıtı oy kullandı

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset oturumunda (AFP)
 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset oturumunda (AFP)
TT

İsrail meclisi fesih karşıtı oy kullandı

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset oturumunda (AFP)
 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset oturumunda (AFP)

İsrail parlamentosu, zorunlu askerlik konusunda anlaşmaya varılmasının ardından bu sabah erken saatlerde parlamentonun feshine karşı oy kullandı.

Fesih, 53’e karşı 61 oyluk bir çoğunlukla reddedildi. Bu oylama, kamuoyu yoklamalarının Başbakan Binyamin Netanyahu'nun kaybedeceğini gösterdiği erken seçimlere doğru atılan ilk adım olabilirdi. Knesset'in 120 sandalyesi var ve herhangi bir oylama için 61 kişilik çoğunluk gerekiyor.

Bu, Netanyahu'nun iktidar koalisyonuna şimdiye kadarki en kötü siyasi krizini çözmek ve seçimlerden kaçınmak için daha fazla zaman kazandırıyor. Bu seçimler, Gazze'de Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile savaşın patlak vermesinden sonra İsrail'in ilk seçimleri olacak. Netanyahu, mevcut krize yol açan yeni askerlik hizmeti yasası üzerindeki koalisyon çıkmazını çözmek için mücadele ediyor. Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Yuli Edelstein yaptığı açıklamada, "Uzun tartışmaların ardından, yasa tasarısının dayanacağı ilkeler konusunda anlaşmaya vardığımızı duyurmaktan mutluluk duyuyorum" dedi.

Netanyahu koalisyonundaki bazı dini partiler, aşırı dindar Yahudi dini okulların (Haredim) öğrencilerini İsrail'de zorunlu askerlik hizmetinden muaf tutmaya çalışırken, diğer milletvekilleri bu tür muafiyetlerin tamamen kaldırılmasını istiyor. Askerlikten muafiyet, İsrail'de yıllardır tartışmalı bir konu olmakla birlikte, Gazze savaşı sırasında daha da tartışmalı hale geldi. Zira İsrail, savaş alanında son on yılların en yüksek kayıplarını verdi ve yorgun ordusunun daha fazla askere ihtiyacı var.

Siyasi çıkmazdan bıkmış olan koalisyon hükümetindeki aşırı sağ partiler, muhalefet partileriyle birlikte Knesset'in feshine ve 2026 sonundan önce seçimlerin yapılmasına oy vereceklerini açıkladılar. Muhalefetteki İşçi Partisi Milletvekili Mirav Michaeli, “Netanyahu hükümetinin, özellikle de bu zehirli ve zararlı hükümetin değiştirilmesi her zamankinden daha acil” dedi. Michaeli, “Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi ve tüm rehinelerin iadesi gerekiyor. İsrail devletinin yeniden inşasına ve yaralarının sarılmasına başlanmalı” ifadelerini kullandı.

Arka arkaya yapılan kamuoyu yoklamaları, Netanyahu koalisyonunun seçimleri kaybedeceğini öngördü. İsrailliler, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısının yol açtığı güvenlik zaafiyetinin etkilerini hâlâ yaşıyor ve Gazze'de rehineler bulunuyor.

Hamas'ın ani saldırısı, İsrail tarihinin en kanlı günü oldu ve Netanyahu'nun güvenlik konusundaki yetkinliğini yerle bir etti. İsrail'in verilerine göre, saldırıda bin 200 kişi öldü ve 251 kişi Gazze'de rehin alındı. O günden beri, Gazze'deki Hamas'a yönelik İsrail saldırısı, bölgedeki sağlık yetkililerine göre yaklaşık 55 bin Filistinlinin ölümüne yol açtı. Saldırı ayrıca geniş çaplı yıkıma neden oldu ve 2 milyondan fazla nüfusun çoğunu yerinden etti ve bu insanlar büyük bir insani krizle karşı karşıya kaldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre çatışmanın başlamasından 20 ay sonra, Gazze savaşına halkın desteği azaldı. Çatışmada, 400'den fazla İsrail askeri öldürüldü, bu ise birçok İsraillinin aşırı dindar Haredim mezhebine mensup öğrencilerin askerlikten muaf tutulması taleplerine duydukları öfkeyi artırdı.

Ancak aşırı dindar liderler, dini çalışmalara kendini adamayı kutsal bir görev olarak görüyor ve askerlik hizmetinin Haredi öğrencilerin katı dini yaşam tarzını tehdit ettiğini düşünüyor.



İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedi

Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
TT

İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedi

Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)

İsrail toplumunda Başbakan Binyamin Netanyahu'nun İran'a karşı başlattığı savaşı destekleyenler arasında neredeyse tam bir fikir birliği olmasına ve muhalefet partilerinin de bu savaşı desteklemesine rağmen, savaşın devam etmemesi konusunda uyarıda bulunan farklı sesler de çıkmaya başladı. Bu sesler, ABD'den savaşa katılmasını talep etmek yerine, savaşı sona erdirmek için bir yol bulmasını istiyor.

Bu seslerin başında gelenlerden biri de eski Başbakan Ehud Barak oldu. İsrail’de savunma bakanlığı, içişleri bakanlığı ve dışişleri bakanlığı gibi birçok önemli görevde bulunan Barak, ordunun genelkurmay başkanlığı görevini de üstlenmişti.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz gazetesinden aktardığına göre Barak açıklamasında, “Bu savaş, ABD katılsa bile İran'ın nükleer programını ortadan kaldıramayacak, aksine Tahran'ı bu konuda çabalarını ikiye katlamaya itecek” değerlendirmesinde bulundu.

Sokaklarda, televizyon programlarında ve Netanyahu'nun İran'ın nükleer tehdidini ortadan kaldıracağına dair açıklamasında ‘coşkulu bir hava’ olmasını eleştiren Barak, “Bu kutlama zamansız ve gerçeklerden uzak” dedi.

fgtyuı
Dün Tel Aviv'in merkezinde sirenlerin çalmasının ardından otoyolda beton parçalarının arkasına sığınan İsrailliler (Reuters)

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in ‘kibirden kaçınılması ve gerçeklerin gerektirdiği alçakgönüllülüğün korunması gerektiği’ şeklindeki sözlerine övgüde bulunan Barak, “Biz gerçekten ağır, uzun ve acı verici bir sınavla karşı karşıyayız ve hepimiz bunu göğüslemeliyiz” ifadelerini kullandı.

Barak, İsrailli liderlerden ‘bu sınavı yönetirken mantıklı davranmalarını ve sorumluluklarını üstlenmelerini’ istedi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında, İsrail'in etkisiyle önceki nükleer anlaşmadan çekildiğinde, İran’ın nükleer silah geliştirmesine yaklaşık 18 ay kalmıştı.

Barak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İran’ın nükleer tesislerini hedef aldık ve diğer tesisleri ve üsleri de hedef alacağız. Ancak İran'ın nükleer silaha ulaşma kapasitesini birkaç haftadan fazla ertelemedik ve ertelemeyeceğiz. Çünkü ellerinde yaklaşık on bomba yapmak için gerekli ayrışmış madde var ve bunları nasıl kullanacaklarını biliyorlar. Yeni nesil tesisler yerin 800 metre derinliğinde inşa edildi.

‘Yıpratma savaşı’ uyarısı

Haaretz gazetesi, başyazısında savaşın devam etmesi ve bir yıpratma savaşına dönüşmesi, hedeflerinin değiştirilmesi ve rejimin devrilmesi düşüncesinin ortaya çıkması konusunda uyardı.

Söz konusu yazıda şu ifadeler yer aldı:

“İsrail, siyasi kazançlarının ne olduğunu kendisi belirlemeli. Stratejik hedef, Tahran'daki rejimi devirmek değil, İsrail sınırlarını korumaktır. Gazze'de acı verici bir savaşın devam ettiğini, Gazze'deki rehinelerin kaybolduğunu ve insani durumun kötüye gittiğini unutmamalıyız. Savaşlar bir amaç değildir ve daha geniş çaplı bir savaşa ya da uzun süreli bir yıpratma savaşına sürüklenmemeliyiz. İran halen askeri güce sahip ve savaşı bölgesel bir boyuta taşıyabilir.”

o90
Kudüs'te sirenlerin çalmasının ardından dün yer altı otoparkına sığınan İsrailliler (AP)

Öte yandan Hamas tarafından alıkonulan İsrailli rehinelerin aileleri de yakınlarının davasını gölgeleyen İran ile savaşın devam etmemesini istedi.

Cumartesi akşamı yaklaşık bin kişinin katıldığı, internet üzerinden yapılan toplantıda, geçtiğimiz hafta cenazeleri geri getirilen iki rehinenin anısına meşaleler yakıldı.

İç Cephe Komutanlığı'nın güvenlik talimatları nedeniyle haftalık toplantılarını bu kez video konferans şeklinde gerçekleştiren katılımcılar, rehineler arasındaki yakınlarının genel gündemden dışlanmasını reddettiklerini açıkladı.

Rehineler ve Kayıp Aileler Forumu'nun 7 Ekim saldırılarında öldürüldüğünü ve cesedinin Gazze'ye götürüldüğünü duyurduğu Lior Rudaeff’in kızı Noam Katz Rudaeff, “Sadece biz rehine ve kayıp aileleri değil, tüm ülke 617 gündür bilinmezlik karşısında korku içindeyiz” dedi.

Noam Katz Rudaeff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rehineleri kamuoyunun gündeminde tutmak şimdi her zamankinden daha zor. Ekranlar manşetlerle dolu, ancak onların yüzleri neredeyse hiç görünmüyor.”

Rehinelerden biri olan Omri Miran'ın eşi Lishay Miran, ‘en cesur kararı alarak tüm rehineleri geri getirecek bir anlaşma imzalama’ çağrısında bulundu. Lishay Miran, “Başka cepheler olsa bile, dramatik ve belki de tarihi savaşlar olsa bile, kalplerimiz (sevdiklerimiz için) endişelenmekten vazgeçmiyor” ifadelerini kullandı.