İran ve İsrail birbirlerini daha fazla yıkımla tehdit etti

Tel Aviv hava saldırılarının kapsamını genişletirken, Tahran balistik füzelerle karşılık verdi. Her iki tarafın da sakinlerine tahliye uyarıları yapıldı.

İsrail'in hava saldırısının ardından Tahran'daki devlet televizyonu binasından yükselen dumanlar (AP)
İsrail'in hava saldırısının ardından Tahran'daki devlet televizyonu binasından yükselen dumanlar (AP)
TT

İran ve İsrail birbirlerini daha fazla yıkımla tehdit etti

İsrail'in hava saldırısının ardından Tahran'daki devlet televizyonu binasından yükselen dumanlar (AP)
İsrail'in hava saldırısının ardından Tahran'daki devlet televizyonu binasından yükselen dumanlar (AP)

İsrail ve İran dün aralarındaki çatışmaların başlamasının dördüncü gününde de birbirlerine karşı yıkıcı saldırılar gerçekleştirdi ve daha fazlasını yapma tehdidinde bulundu. Tahran, ABD Başkanı Donald Trump'ı ateşkes ilan etmeye çağırırken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail'in ‘zafer yolunda’ olduğunu söyledi.

İsrail savaş uçakları başkent Tahran ve İran’ın diğer şehirlerine saldırılar düzenleyerek, başkentin batısındaki ve doğusundaki askeri üsleri ve nükleer tesisleri hedef aldı. Tahran'ın kuzeyinde İran Radyo ve Televizyon Kurumu'na ait bir binada yangın çıktı. Buna karşılık İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Tel Aviv sakinlerini bulundukları yerleri ‘mümkün olduğunca terk etmeleri’ uyarısında bulundu. İran resmi haber ajansları, İsrail’in Hayfa şehri yakınlarındaki Ramat David Hava Üssü başta olmak üzere İsrail'in önemli askeri ve istihbarat merkezlerinin İran'ın hedef listesinde yer aldığını bildirdi. Ajanslardan biri, ‘önümüzdeki saatlerde, meşru müdafaa çerçevesinde ezici ve orantılı bir yanıt verileceğini’ aktardı. İran resmi televizyonu, Tahran'da yıkılmış başkanlık binaları, yanmış arabalar ve tahrip olmuş sokakların görüntülerini yayınladı. Görüntülerde çok sayıda Tahranlının kaçmaya çalıştığı görüldü.

DMO Genel Komutanı Ahmed Vahidi, Tahran'ın ‘stratejik füze kapasitesini henüz kullanmadığını’ belirterek, uzun soluklu bir savaşa hazır olduklarını açıkladı.

İran, vatandaşlarını İsrail ile herhangi bir iş birliği yapmaları halinde idam cezası da dahil olmak üzere en ağır cezalarla karşı karşıya kalacakları konusunda uyarırken, casusların tutuklandığını ve insansız hava aracı (İHA) üretim atölyesinin ele geçirildiğini duyurdu.

İran çeşitli şehirlerinde Besic güçlerine ait kontrol noktaları yeniden faaliyete geçirilirken, içeriden sabotaj girişimlerine karşı uyarıda bulunuldu.

İsrail'de ise dün akşam, kısa bir süre için alarm sistemleri devreye girdikten sonra, ordunun İran’dan İsrail’in kuzeyine doğru balistik füzeler atıldığını tespit ettiği açıklandı. Şimdiye kadar herhangi bir can kaybı veya yaralı olduğuna dair bilgi alınamadı.

Askeri sansürün kaldırılmasının ardından yayın yasağının da kalktığı İsrail dün, İran’ın pazar akşamı (kuzeyde bulunan) Hayfa şehrindeki petrol rafinerisini hedef alan saldırısında üç vatandaşının öldüğünü açıkladı. Böylece, cuma gününden bu yana İran saldırılarında ölen İsraillilerin sayısı 27'ye yükseldi.

İsrail ordusunun ‘İsrail'in güvenliğini tehdit eden herkesi’ hedef alacağına dair açıklamasının Başbakan Binyamin Netanyahu'nun açıklamalarıyla örtüşmesi dikkati çekti. Netanyahu, İran rejiminin başını, yani Ali Hamaney'i kastederek, ‘(Hamanay’e yönelik) suikastın çatışmayı sona erdireceğini ve daha da şiddetlendirmeyeceğini’ söyledi.

Netanyahu, Tahran sakinlerini uyararak şehri terk etmeleri çağrısında bulundu. Ayrıca, ‘ABD'nin İran'ın nükleer programını ortadan kaldırma çabalarında İsrail'i desteklemesinin kendi çıkarlarına uygun olduğunu’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre ABD'li iki yetkili, ABD ordusunun Başkan Donald Trump'a seçenekler sunmak için çok sayıda yakıt ikmal uçağını Avrupa'ya naklettiğini açıkladı.

Diğer bir gelişmede ise Kremlin, Moskova'nın İran ve İsrail arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Kremlin açıklamasında, İran'ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumunu barındırarak sivil yakıta dönüştürme konusundaki önceki girişimini yeniden gündeme getirdi.



İsrail ordusu İran'ın Arak reaktörü çevresindeki bölgenin boşaltılması çağrısında bulundu

İsrail ordusu, İran'ın Arak ve Khandab köylerinde yaşayanlardan köyleri boşaltmalarını istediği broşür (İsrail ordusu)
İsrail ordusu, İran'ın Arak ve Khandab köylerinde yaşayanlardan köyleri boşaltmalarını istediği broşür (İsrail ordusu)
TT

İsrail ordusu İran'ın Arak reaktörü çevresindeki bölgenin boşaltılması çağrısında bulundu

İsrail ordusu, İran'ın Arak ve Khandab köylerinde yaşayanlardan köyleri boşaltmalarını istediği broşür (İsrail ordusu)
İsrail ordusu, İran'ın Arak ve Khandab köylerinde yaşayanlardan köyleri boşaltmalarını istediği broşür (İsrail ordusu)

İsrail ordusu, bugün yaptığı açıklamada, İran'ın Arak ağır su reaktörünü çevreleyen bölgeyi boşaltmaları konusunda sakinlere bir uyarı yayınladı.

İsrail ordusu, nükleer tesislerin yakınında bulunan İran'ın Arak ve Khandab köylerindeki sakinleri bölgeyi tahliye etmeye çağırdı ve yakın zamanda saldırılar düzenleneceğini duyurdu. OrdununTelegram'da yer alan açıklamasında, "İsrail Savunma Kuvvetleri, İran'ın Arak ve Khandab köylerinde yaşayan sakinleri, işçileri ve herkesi... askeri tesisler vurulmadan hemen önce tahliye etmeye acilen çağırıyor" denildi.

Uyarı, X platformunda, önceki hava saldırılarından önce yapılan uyarılara benzer şekilde, reaktörün kırmızı bir daire ile çevrili uydu görüntüsünü içeren bir gönderiyle yapıldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Arak ağır su reaktörü Tahran'ın 250 kilometre güneybatısında yer almakta. Ağır su nükleer reaktörleri soğutmak için kullanılır, ancak bir yan ürün olarak nükleer silahlarda kullanılabilen plütonyum da üretir. Bu İran'a, bu yolu izlemeye karar verirse, uranyum zenginleştirmeye ilave olarak nükleer bomba üretmek için başka bir yol sağlar.

İran, 2015 yılında dünya güçleriyle varılan nükleer anlaşma kapsamında nükleer silahların yayılması endişelerini en aza indirmek için reaktörü yeniden tasarlamayı kabul etmişti. İran 2019 yılında Arak reaktörünün ikincil devresini çalıştırmaya başladı ki bu o dönemde, nükleer anlaşmanın ihlali olarak görülmüyordu.