İsrail savaş uçakları Tahran'da ve İran'ın diğer bölgelerinde saldırılar düzenledi

İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçakları (Arşiv)
İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçakları (Arşiv)
TT

İsrail savaş uçakları Tahran'da ve İran'ın diğer bölgelerinde saldırılar düzenledi

İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçakları (Arşiv)
İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçakları (Arşiv)

İsrail ordusu bugün yaptığı açıklamada, İslam Cumhuriyeti'ne yönelik saldırılarının yedinci gününde başta Tahran olmak üzere İran'da bir dizi saldırı gerçekleştirdiğini duyurdu.

Ordu, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada “İsrail Hava Kuvvetleri şu anda Tahran'a ve İran'ın diğer bölgelere bir dizi saldırı düzenliyor” ifadeleri yer aldı.



Yeni Delhi Müslümanları Bangladeş'e zorla sınır dışı etmekle suçlanıyor

 Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)
Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)
TT

Yeni Delhi Müslümanları Bangladeş'e zorla sınır dışı etmekle suçlanıyor

 Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)
Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)

Hindistan hükümeti, yetkililerin “yasadışı göçmenler” olarak tanımladıkları kişilere yönelik sistematik bir baskıya dair yaygın korkuları artıran bir hareketle, Hintli Müslümanları yasadışı bir şekilde Bangladeş'e sınır dışı etmekle suçlanıyor.

Uluslararası insan hakları örgütlerine göre geçtiğimiz haftalarda Hindistan polisi Bangladeş'ten gelen yasadışı göçmenler oldukları iddiasıyla binlerce kişiyi (çoğu Müslüman) baskın düzenleyerek gözaltına aldı. Adli süreçten mahrum bırakılan pek çok kişi sert sınırın ötesine, Müslüman çoğunluk tarafından yönetilen Bangladeş'e itildi.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığı habere göre sınır dışı edilenlerin ifadeleri ve şikayetleri, Hint sınır muhafızlarının onları ateşli silahlarla tehdit ederek zorla sınırı geçmeye zorladığını doğruladı.

Bangladeşli yetkililer ise Hindistan vatandaşı oldukları tespit edilen ve bazıları köylerine ulaşmak için engebeli arazileri aşmak zorunda kalan yaklaşık 200 kişiyi geri gönderdi.

Bangladeşli insan hakları örgütü Odhikar'da araştırmacı olan Taskin Fehmina, “Hindistan, Müslümanları ve yoksul insanları rızaları olmadan Bangladeş'e iterek ulusal ve uluslararası yasaları görmezden geliyor ki, bu açık bir insan hakları ihlalidir” ifadelerini kullandı.

Bangladeş Dışişleri Bakanlığı, Yeni Delhi'ye bu davranışa son vermesi, istişare ve tarama prosedürlerini yeniden yürürlüğe koyması çağrısında bulundu ancak şu ana kadar herhangi bir yanıt alamadı.

Zorla sınır dışı edilme mağdurlarından biri olan 62 yaşındaki engelli büyükanne Hazira Hatun, mayıs ayında tutuklandı ve diğer 14 kişiyle birlikte Hint güçlerinin silah zoruyla geçmeye zorladığı sınıra itildi. Hatun gördüğü muameleyi acımasız olarak nitelendirdi: “Geçmezsek silahla tehdit edildik ve hayatımızdan endişe ederek geçmeye zorlayan silah sesleri duyduk.”

Bangladeşli sınır muhafızları onu derme çatma bir kampta alıkoyduktan sonra engebeli araziden yürüyerek Hindistan'a geri göndermişler.

Baskılar, Keşmir bölgesinde İslamcı militanlar tarafından düzenlenen ve 25 kişinin öldüğü saldırının ve Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümetinin yabancıları sınır dışı etmek için büyük bir kampanya başlattığını duyurmasının ardından geldi.

Delhi, Gujarat ve Maharashtra gibi şehirlerde yüzlerce Müslüman daha sınır dışı edildi. Gujarat'ta polis Bangladeşli olduğundan şüphelenilen 6 bin 500'den fazla kişiyi gözaltına aldığını açıkladı, ancak gerçek yasadışı göçmen sayısının sadece 450 olduğu ortaya çıktı.

Bangladeş Sınır Muhafızları Genel Müdürü Tümgeneral Muhammed Eşrefüzzaman Sıddıki, geri itme politikasını insani yönetimden sapma, uluslararası hukuka ve insan onuruna aykırı, ormanlar ve nehirler yoluyla zorla yer değiştirme gibi acımasız uygulamalarla vatansız mültecileri trajik koşullarda bırakmak olarak nitelendirerek kınadı.