İsrail hassas bölgelere yönelik saldırıları gizleyerek ‘imaj savaşı’ veriyor

İsrailli gazetecilere ‘düşmana’ yardımcı olabilecek görüntü ve bilgi yaymalarını engellemek amacıyla askeri sansür uygulanıyor

İran'ın Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam kentine düzenlediği füzeli saldırının yol açtığı yıkım (Reuters)
İran'ın Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam kentine düzenlediği füzeli saldırının yol açtığı yıkım (Reuters)
TT

İsrail hassas bölgelere yönelik saldırıları gizleyerek ‘imaj savaşı’ veriyor

İran'ın Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam kentine düzenlediği füzeli saldırının yol açtığı yıkım (Reuters)
İran'ın Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam kentine düzenlediği füzeli saldırının yol açtığı yıkım (Reuters)

Halil Musa

İsrail polisi, Hayfa şehrinde gazetecilerin çekim yaptığı bir yeri basarak bir muhabiri İsrail Savunma Bakanlığı binasından uzaklaştırdı. Tel Aviv'in askeri ve güvenlik açısından hayati öneme sahip yerlerinin görüntülenmesini engellemek için yoğun çaba sarf ettiği askeri sansür ortaya çıktı.

İsrail, İsrailli gazetecilere yönelik askeri ve hatta iç güvenlik sansürü yoluyla, hayati öneme sahip güvenlik, askeri ve diğer önemli merkezlerin bombalanmasını kolaylaştırabilecek bilgilerin ve görüntülerin yayılmasını önlemeye çalışırken, sivil yerleşim birimlerini hedef alan saldırı da ön plana çıkarmaya özen gösteriyor.

İran, İsrail’in güvenlik noktalarını, askeri üslerini ve hatta hayati öneme sahip stratejik hedeflerini füzelerle vuruyor. Ancak bu saldırılarının yol açtığı yıkımın niteliği ve boyutu ve hatta bu hedeflere ulaşma başarısı, ‘düşmanın bombardımanının sonucunu öğrenmesine yardımcı olmamak için’ gizli tutuluyor.

Şarku’l Avsat’ın Indpendent Arabia’dan aktardığı habere göre İran füzeleri dün sabah ilk kez İsrail'in kuzeyindeki Herzliya kentini ve bu kentte bulunan, Askeri İstihbarat Dairesi (AMAN) binasının yanı sıra 8200 ve 9900 birimlerinin karargahlarının bulunduğu Gilead bölgesini hedef aldı.

Ancak İsrail, İran tarafından gerçekleştirilen bombalamanın sonuçları ve hedef alma konusundaki başarısına ilişkin bilgilerin yayınlanmasını askeri sansür uygulayarak yasakladı.

Hayfa rafinerisinin görüntüleri

İki gün önce Hayfa petrol rafinerisinin bombalanması ve bunun görüntülenmesi üzerine İsrailli yetkililer rahatsızlıklarını dile getirdiler. Ardından rafinerinin işletmecisi olan şirket, rafinerinin uğradığı hasar nedeniyle faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. İsrail polisi, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve Polis Komiseri Daniel Levy başta olmak üzere İsrailli yetkililerin hoşgörüsüzlükleri doğrultusunda, İran tarafından füzelerle hedef alınan Hayfa Limanı’nı görüntüleyen kişiler hakkında soruşturma başlattı. Polis, tarafından yapılan açıklamada, şüphelileri sorguya aldıktan sonra çekim ekipmanlarına el koyulduğunu ve davanın ayrıntılarını ‘güvenlik şüphelerini incelemek üzere genel güvenlik kurumuna’ ilettiğini belirtti. Sosyal medya kullanıcıları, sosyal ağlarda Hayfa’daki elektrik santralinin füzeyle vurulduktan sonra alevler içinde kaldığına dair videolar yayınlarken, bazı yabancı medya kuruluşları da olayı canlı olarak ekranlarına getirdi.

Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir, füzelerin düştüğü yerlerin belgelenmesinin açıkça yasaklanmasının, düşmanın füze atışlarının isabet oranını artırmasını engellemeyi amaçladığını açıkladı.

Ben Gvir'e göre bunu yapan medya kuruluşları ciddi bir güvenlik ihlalinde bulunuyor, askeri kontrol talimatlarını ihlal ediyor ve İsrail devletinin ve vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye atıyor. Ben Gvir, İsrail polisi ve iç güvenlik teşkilatı Şin-Bet arasında ‘bu sorumsuzca ve tehlikeli davranışı durdurmak’ için iş birliği yapıldığını söyledi.

Başarısız olan sansürleme girişimleri

Ancak İsrail'in hedef alınan yerlere tam bir sansür uygulama çabaları, sosyal medya ve canlı yayın teknolojilerinin yaygınlaşması ve bu kısıtlamaları görmezden gelmeye çalışan yabancı medya kuruluşları tarafından engelleniyor.

İsrail güvenlik güçleri üç gün önce, ABD merkezli Fox News televizyonu muhabirini İran'ın füze saldırısına maruz kalan Tel Aviv'in merkezindeki İsrail Savunma Bakanlığı önünden canlı yayını durdurmaya zorladı.

İran geçtiğimiz günlerde, Tel Aviv'in güneyindeki Rehovot kentindeki Weizmann Bilim Enstitüsü'ne, Savunma Bakanlığı (Kiryah) binasına, Hayfa'daki petrol rafinerisine ve Herzliya'daki askeri istihbarat merkezine füzeli saldırılar düzenledi.

Askeri sansür

İsrailli siyasi analist Shlomo Ganor, savaş zamanlarında askeri sansürün artmasının doğal olduğunu, düşmanın hedef aldığı yerler hakkında doğru bilgi edinerek bir sonraki saldırıda daha isabetli saldırılar yapmaya teşvik ettiğini belirtti. Her ülkenin kendini ve güvenliğini savunmak için bunu yapma hakkı olduğunu söyleyen Ganor, sıkı sansürün ancak halkın farkındalığına ve güvenlik önlemlerinin etkinliğine bağlı olarak başarıya ulaşabileceğini de sözlerine ekledi.

Ganor, füzelerin ve savaşın görünür yüzünün ardında, İsrail ve İran istihbarat teşkilatları arasında karşı tarafın hedeflerini bozmak için gizli bir savaşın döndüğünü açıkladı.

Ramallah merkezli İsrail Araştırmaları Merkezi’nden (MADAR) araştırmacı Antuwan Shalḥat, İsrail'in askeri ve hayati öneme sahip hedeflerin doğasını gizleyerek savaş hakkında sahte bir farkındalık yaratmaya çalıştığını düşünüyor.

Bunun önce askeri sansür, ardından İsrailli gazetecilerin kendi kendilerine uyguladığı otosansür yoluyla sağlandığını belirten Shalhat, bunun aynı zamanda onların denetimindeki bir güvenlik formülü olduğunu söyledi.

İsrail'deki ve yabancı ülkelerdeki resmi olmayan medya kuruluşları ile sosyal medya araçlarının, olan bitenin tamamen gizlenmesini engellediğini ifade eden Shalhat’a göre İsrail hükümeti, kontrol altına almak amacıyla söz konusu medya kuruluşlarına ve sosyal ağlara sert eleştirilerde bulunuyor.

İmaj savaşı

İsrail işleri uzmanı İsmet Mansur, sosyal medyanın ‘İsrail'in resmi yollardan baskı yapma girişimlerine rağmen askeri sansürü deldiğini’ söyledi. Mansur, askeri sansürün ‘halen çok sıkı olduğunu ve İsrail ordusu üsleri, güvenlik merkezleri ve hayati öneme sahip tesislerde olup bitenlerle ilgili yayınları kontrol ettiğini’ belirtti.

İsrail'in sahada ve hatta imaj savaşında üstün olduğunu belirten Mansur, buna karşın İsrail'in hassas bir ülke olduğunu ve her zaman kendini dokunulmaz hissettiği için, zayıf da olsa kendi mevzilerine yönelik herhangi bir saldırıyı tolere edemeyeceğini de ekledi.

İran’ın füzeli saldırılarının yarattığı coşku

İsrail ayrıca, İran’ın kendisine yönelik füzeli saldırılarının Filistin şehirlerinde ve köylerinde, Batı Şeria'da ve hatta İsrail hapishanelerinde yarattığı coşkuyla da mücadele ediyor.

İran’ın saldırılarını kutlayan herkesi tutuklayacağını ve bunun coşkusunu yaşayan Filistinli tutuklulara baskı yapacağını açıklayan İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir, “Cumartesi günü sevinmek ve kutlama yapmak istediler, tutuklanarak kutlayacaklar... Kesinlikle hoşgörü göstermeyeceğim. Bu benim politikam” ifadelerini kullandı.

Üç gün önce İsrail'in Tamra kentinde İran'ın attığı füzenin evlerine isabet etmesi sonucu dört Filistinli kadının hayatını kaybetmesini kutlayan İsraillilerin videosu sosyal medyada viral olmuştu.



İran savaşı Trump destekçilerini böldü

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
TT

İran savaşı Trump destekçilerini böldü

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)

ABD'nin İran'ı vurma ihtimali, Başkan Donald Trump'ı iktidara taşıyan destekçileri arasındaki bölünmeleri ortaya çıkardı; bazıları Trump'ı ülkeyi Ortadoğu'da yeni bir savaşa sürüklememeye çağırdı.

Trump'ın en önde gelen Cumhuriyetçi müttefiklerinden bazıları kendilerini, diğer ülkelerle çatışmalardan kaçınmaya yönelik ulusal politikayı büyük ölçüde paylaşan bir başkanla aynı fikirde olmamak gibi alışılmadık bir konumda buldular.

Önce Amerika koalisyonunun etkili isimlerinden Steve Bannon dün, diplomatik bir anlaşma olmadığı takdirde ABD ordusunun İran'ın nükleer programını yok etmek için İsrail'e katılması konusunda dikkatli olunması çağrısında bulundu.

Bannon, Washington'da Christian Science Monitor'un sponsorluğunda düzenlenen bir etkinlikte gazetecilere verdiği demeçte, “Bunu tekrar yapamayız... Ülkeyi parçalara ayırırız. Irak deneyimini tekrarlamamalıyız” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyetçi müdahale karşıtları, Trump'ın İran'la barışçıl bir diplomatik çözüm arayışından, sığınak delici bomba kullanımı da dahil olmak üzere İsrail'in askerî harekâtına ABD'nin destek vermesi olasılığına hızla geçişini endişeyle izliyor.

Bu eleştiriler, Trump'ın savaşa girmesi halinde sağcı ‘Amerika'yı Yeniden Büyük Yap – MAGA’ kanadından gelebilecek muhalefeti vurguluyor. İran, savaşa girmenin Amerikalılar için korkunç sonuçlar doğuracağı konusunda uyardı, ancak bu sonuçların ne olabileceğinden bahsetmedi.

Trump askeri çatışmaya girmeye karar verirse, bu onun yabancı çatışmalara dahil olma konusunda her zamanki ihtiyatından keskin bir sapma olacak. Bu durum Trump'ın Körfez'le iyi ilişkiler kurma politikasını etkileyebilir ve Ukrayna'daki savaşı sona erdirme ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ticaret anlaşmaları yapma çabalarından dikkatini dağıtabilir.

Amerika'yı Yeniden Büyük Yap – MAGA koalisyonu, Trump'ı 2016 ve 2024 seçimlerinde başkanlığa taşıdı ve ABD anayasası üçüncü bir dönem için aday olmasını engellese de onun için çok önemli olmaya devam ediyor.

Bu tabanı yabancılaştırmak Trump'ın popülaritesini azaltabilir ve Cumhuriyetçilerin 2026 ara seçimlerinde Kongre'nin kontrolünü elinde tutma şansını etkileyebilir.

İran ‘nükleer silaha’ sahip olamaz

Söz konusu bölünmeyle ilgili bir soruya verdiği yanıtta Trump, tabanındaki bazı kişilerin en azından bu konuda kendisine karşı çıkabileceğini umursamamış görünüyordu.

Trump dün Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Destekçilerim, bugün beni seçim zamanından bile daha çok seviyor... Tek bir şey istiyorum, o da İran'ın nükleer silaha sahip olmaması” dedi. Trump, bazı destekçilerinin ‘şu anda biraz mutsuz’ olduğunu, ancak diğerlerinin İran'ın nükleer bir güç olamayacağı konusunda kendisiyle hemfikir olduğunu ifade etti.

Trump sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben savaşmak istemiyorum. Ancak savaşmak ya da nükleer silaha sahip olmak arasında bir seçim yapmanız gerekiyorsa, yapmanız gerekeni yapmalısınız.”

Eski Başkan Yardımcısı Mike Pence'in müttefiklerinden Marc Short, Cumhuriyetçi Parti içinde İran konusunda yaşanan bölünmeyi ‘çok büyük bir bölünme’ olarak nitelendirdi.

Ancak Short, farklılıklara rağmen Trump'ın tabanının kendisini desteklemeye devam edeceğine inanıyor.

Short, “Açıkçası bölünmeler şu anda kendini gösteriyor, ancak günün sonunda Başkan'ın takipçilerinin çoğunun ona sadık olduğunu düşünüyorum” dedi.

Short, İsrail'i desteklemenin Trump'a siyasi olarak da yardımcı olabileceğini söyledi. Muhafazakâr seçmenler genellikle İsrail'i desteklemekten yana. Mart ayında yapılan bir Reuters/Ipsos anketinde Cumhuriyetçilerin yüzde 48'i ‘ABD, nereden gelirse gelsin İsrail'i tehditlere karşı savunmak için askeri gücünü kullanmalıdır’ ifadesine katılırken, yüzde 28'i buna katılmadı.

Demokratlar arasında ise ankete katılanların yüzde 25'i bu görüşe katılırken, yüzde 52'si katılmadı.

Uluslararası uzmanlar, Tahran'ın inkârlarına rağmen İran'ın nükleer silah geliştirmeye niyetli olduğuna ve İsrail'in de bunun sonucunda risk altında olacağına inanıyor. ABD'li yetkililer, İran'ın nükleer silaha sahip olması halinde bunun Ortadoğu'da nükleer silahlanma yarışını tetikleyeceği görüşünde.

İsrail işi bitirmek istiyor

“İsrailliler başladıkları işi bitirmek istiyor” diyen Bannon, Trump'ın ABD müdahalesi konusundaki tartışmaları dindirmesi ve karar alma sürecini açıklaması gerektiğini söyledi.

Bannon, İran konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “Burası dünyanın en eski medeniyetlerinden biri. 92 milyonluk bir nüfusa sahip. Bu, üzerinde oynayabileceğiniz bir yer değil. Bu düzeyde düşünmek zorundasınız ve Amerikan halkı neler olup bittiğini anlamak zorunda. Bunu onlara basitçe empoze edemezsiniz.”

Benzer endişeleri dile getiren diğer etkili isimler arasında eski Fox News sunucusu Tucker Carlson ve Trump'ın uzun süredir müttefiki olan Georgia Cumhuriyetçi Temsilcisi Marjorie Taylor Greene de yer alıyor.

Green pazar günü sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “ABD'nin İsrail ve İran'ın savaşına tamamen dahil olmasını isteyen herkes Önce Amerika ya da Amerika'yı Yeniden Büyük Yap destekçisi değildir. Yurtdışındaki savaşlardan bıktık usandık” ifadelerine yer verdi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre Trump'ın bir başka müttefiki olan Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham salı günü yaptığı açıklamada, Trump'ın, İsrail'in ‘işini bitirmesine’ yardımcı olacağını umduğunu, çünkü İran'ın ‘ABD’nin İsrail'deki dostları için varoluşsal bir tehdit’ oluşturduğunu söyledi.

Tartışma, Carlson'ın salı günü programında Teksaslı Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz ile tartışmasının ardından kamuoyuna yansıdı.

Carlson'ın, senatörü İran'da rejim değişikliği istediği için sert bir dille eleştirdiği, Cruz'un ise Trump'ı desteklediğini ifade ettiği tartışma sosyal medyada gündem oldu.

Carlson, Cruz'a “İran hakkında hiçbir şey bilmiyorsun!” deyince Cruz şöyle cevap verdi: “Ben Tucker Carlson'ın İran uzmanı değilim.” Bunun üzerine Carlson “Sen bir hükümetin devrilmesi çağrısında bulunan senatörsün” diyerek tartışmayı sürdürdü.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Trump'ı savunan bir sosyal medya paylaşımıyla tartışmayı hafifletmeye çalıştı. Vance paylaşımında, “İnsanlar 25 yıllık aptalca dış politikanın ardından dış müdahaleler konusunda endişelenmekte haklılar. Ancak Başkan'ın bu konuda kendine güveni olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Destekçileri ve karşıtları şimdi, dün nasıl ilerleyeceğine dair bazı fikirleri olduğunu, ancak nihai bir karar vermediğini söyleyen Trump'ın son kararını bekliyor.