İran'daki suikastların Direniş eksenine doğrudan ve dolaylı zararları

İsrail, İzidi'yi kendisine karşı ‘en kötü’ adam olarak görürken İzedi’nin yokluğu Gazze’deki savaş üzerinde etkili oluyor

İzedi, geçtiğimiz hafta öldürülen İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakir ile geçtiğimiz yıl Tahran'da öldürülen Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye başkanlığındaki Hamas heyetinin arasında duruyor (DefaPress)
İzedi, geçtiğimiz hafta öldürülen İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakir ile geçtiğimiz yıl Tahran'da öldürülen Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye başkanlığındaki Hamas heyetinin arasında duruyor (DefaPress)
TT

İran'daki suikastların Direniş eksenine doğrudan ve dolaylı zararları

İzedi, geçtiğimiz hafta öldürülen İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakir ile geçtiğimiz yıl Tahran'da öldürülen Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye başkanlığındaki Hamas heyetinin arasında duruyor (DefaPress)
İzedi, geçtiğimiz hafta öldürülen İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakir ile geçtiğimiz yıl Tahran'da öldürülen Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye başkanlığındaki Hamas heyetinin arasında duruyor (DefaPress)

İsrail, İran’da hedefli öldürme (suikast) politikası uygulayarak birçok hedefe ulaşmaya çalışıyor. Öncelikle rejimi zayıflatıp mümkün olduğunca köşeye sıkıştırıyor, ardından bölgedeki temsilcilerini vuruyor ve bunların arasında başka hedefler de var.

İsrail, suikast gecesinde çok sayıda İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanını ve bilim adamını öldürdü. İsrail basınında yer alan haberlere göre öldürülenler arasında DMO'ya bağlı Kudüs Gücü’nün Filistin dosyasından sorumlu komutanı Said İzedi de bulunuyor. Bu suikastların ardında İsrail'in hedefleri daha da netleşiyor.

Tel Aviv Üniversitesi Moshe Dayan Afrika ve Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Direktörü Prof. Uzi Rabi, İsrail'in cerrahi saldırılarının İran rejiminin zayıflığını ortaya çıkardığını ve İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney'i nükleer silahları mı yoksa rejimi mi kurtaracağına karar vermeye zorlayan yeni bir gerçeklik dayattığını söyledi.

Rabi, İsrail televizyonu Kanal 12'de yayınlanan bir makalede şunları ekledi:

“Nükleer endüstri ve askeri sistemin önde gelen isimlerinin ortadan kaldırılması, önemli nükleer tesislerin hassas bir şekilde vurulması ve hayati altyapının büyük ölçüde tahrip edilmesi... Tüm bu önlemler, İran halkına ve tüm dünyaya açık bir mesaj gönderen kapsamlı bir adımdır. Sınırlar, kelimenin tam anlamıyla aşılmıştır ve bu durum yeni bir gerçeklik yaratmaktadır. İsrail sadece nükleer programları engellemekle kalmıyor, aynı zamanda rejimin dokunulmazlık hissini de sarsıyor ve bu da Tahran hükümeti için benzeri görülmemiş bir stratejik zorluk oluşturuyor.

İran rejiminin düşmesini kolay olmadığını düşünen Rabi, İsrail'in bunu tek başına başarabileceğine inanmıyor, ancak İran'ın nükleer programından vazgeçmesinin en olası seçenek olduğuna inanıyor.

Rabi, şöyle devam etti:

“İran yönetimi şu anda trajik bir karar ile karşı karşıya. Nükleer enerji itici güç olabilir, fakat hayatta kalmak da bir zorunluluktur. Hamaney ve halkı, İran'ın nükleer tesislerin zarar görmesini, projenin ertelenmesini veya hatta kamuoyuna ifşa edilmesini göze alabileceğini biliyor. Ancak iç çöküşü kaldıramazlar. Bir karar vermek zorunda kalırlarsa, rejimin varlığını korumak için nükleer ilerlemeyi taktik olarak ertelemek veya en azından genel hatlarını gizlemek gibi bir yol seçebilirler.”

İzedi suikastı ve güvenlik açısından etkileri

İran'ı nükleer programından vazgeçirmek hedeflerden sadece biri. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Said İzedi'nin öldürülmesinin önemini anlatmak için açıklama yaparken İsrail basını bu habere geniş yer ayırdı.

dfgtrhy
Tahran'daki bir otoyol köprüsüne asılı olan İsrail'in bombardımanı sırasında öldürülen İran’ın üst düzey komutanlarının fotoğraflarının yer aldığı bir afiş (EPA)

Katz, İran'ın başkenti Tahran'ın güneyinde, ülkenin orta kesimlerindeki Kum şehrindeki bir daireye düzenlenen baskında öldürülen İzedi'nin DMO'nun en üst düzey yetkilisi olduğunu ve 7 Ekim 2023'teki saldırıyı gerçekleştirmek için Hamas ve İslami Cihad hareketlerine finansman ve silah sağladığını söyledi. Katz’ın açıklamalarında göre İzedi ayrıca, ‘aynı anda birçok yerden karadan düzenlenen saldırılarla’ İsrail'i yok etme planını yönetti.

İsrail Genelkurmay Başkanı Zamir ise İzedi'nin İran ve Hamas'ın lideri olduğunu ve onun ortadan kaldırılmasının mevcut savaş ve çeşitli tehditler açısından önemli bir başarı olduğunu vurguladı.

Zamir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İzedi, 7 Ekim 2023 katliamının planlanmasında ve uygulanmasında gizli ortaklardan biriydi. Elleri binlerce İsraillinin kanıyla lekelendi. Bu suikast tüm Ortadoğu'yu daha güvenli hale getirdi. İran-Hamas ekseninin lideri olan İzedi, Yahya Sinvar ve Muhammed Deyf'in yakın arkadaşıydı. Bu hamle, İsrail istihbaratı ve Hava Kuvvetleri için büyük bir istihbarat başarısıdır.”

Yeni belgeler, İzedi'nin ne kadar etkili bir isim olduğunu ortaya koydu

Hamas ve İslami Cihad ile iletişim kuran, silah kaçakçılığı ve para transferinden sorumlu olan ve hatta Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki silahlı örgütlerin üyelerini eğiten kişi olarak İzedi’nin öldürülmesi, İsrail’de sevinçle karşılandı. İsrailli kaynaklar, İzedi'nin İsrail'e karşı ‘meydanların birliği’ görüşünün hayata geçirilmesine büyük katkıda bulunduğunu belirtti.

xsdfrgt
Kudüs Gücü güçleri (Arşiv)

İzedi, Gazze Şeridi’ndeki savaş sırasında Hamas güçlerinin Lübnan'daki operasyonlarından da sorumluydu ve Gazze Şeridi'nde Hamas'ın iktidarını korumaya çalıştı. İsrail ordusuna göre İzedi, Filistin meselesinde İran'ın başlıca uzmanlarından biriydi. Meir Amit İstihbarat ve Terörizm Bilgi Merkezi'ne göre Gazze Şeridi'ndeki kara harekatı sırasında ele geçirilen belgeler, İzedi'nin ‘Direniş Ekseni’nin kurulmasında oynadığı belirleyici rolü ortaya koydu.

Söz konusu belgelerin, İzedi'nin yıllar içinde Hamas'ın karar alma sürecinde merkezi bir figür haline geldiğini gösterdiği belirtilirken merkeze göre İzedi, sorumluluğu altındaki Direniş Ekseni’ne bağlı örgütler üzerinde etkisini sağlamlaştırdı. Propaganda ve medya kampanyaları gibi birçok alanda katkı sağlayan İzedi, yıllarca Direniş Ekseni’nin inşası sırasında ortaya çıkan temel sorunlara müdahale etti. Bu sorunlar arasında, Hamas içinde İran ile yakınlaşmaya sıcak bakanlarla Halid Meşal liderliğindeki İran'ın artan nüfuzuna karşı çıkanlar arasında yaşanan tartışmalar da bulunuyor.

Askeri ve güvenlik muhabiri Avi Aşkenazi, Ma'ariv gazetesinde yayınlanan makalesinde, İzedi'nin suikastının İran'a doğrudan bir darbe olmadığını, aynı zamanda Gazze ve Lübnan'daki vekillerine de bir darbe olduğunu yazdı. Aşkenazi, bu gelişmenin, Gazze'deki çatışmaları ve rehinelerin serbest bırakılması için yapılan müzakereleri etkileyebileceğini söyledi İsrail ordusundan üst düzey bir yetkilinin, ‘Herhangi bir istihbarat subayına, İzedi mi yoksa İran Genelkurmay Başkanı mı daha kötü diye sorarsanız, hepsi İzedi'nin İsrail için en kötü adam olduğunu söyleyecektir’ dediğini aktaran Aşkenazi, “Onun (İzedi) öldürülmesi sadece İran'a baskı yapmakla kalmadı, aynı zamanda Hamas'a da büyük zarar verdi” yorumunda bulundu.



Arakçi: İsrail ve ABD diplomasiyi ‘havaya uçurdu’

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
TT

Arakçi: İsrail ve ABD diplomasiyi ‘havaya uçurdu’

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında (Reuters)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada, ABD ordusunun yeraltındaki Fordo uranyum zenginleştirme tesisi de dahil olmak üzere İran'ın üç nükleer tesisine saldırı düzenlemesinin ardından İsrail ve ABD'nin diplomasiyi ‘havaya uçurduğunu’ belirtti.

Arakçi, X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “İsrail ve ABD diplomasiyi havaya uçurdu. Tahran hiç terk etmediği müzakere masasına nasıl geri dönebilir?” ifadelerini kullandı.

İran Dışişleri Bakanı, ABD'nin İran'daki nükleer tesislere yönelik saldırılarının ardından Tahran'ın kendisini ‘gerekli tüm araçlarla’ savunacağını açıkladı. Arakçi, İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısında yaptığı konuşmada, “İran topraklarını, egemenliğini, güvenliğini ve halkını gerekli tüm araçlarla savunmaya devam edecek” dedi.

Arakçi, İran'a yönelik gece saldırılarının ardından ABD'nin aşmadığı ‘kırmızı çizgi kalmadığını’ söyledi.

Bir muhabirin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan çekilme konusundaki sorusu üzerine Arakçi şu cevabı verdi: “En iyi adımlarımızı açıklayabilecek konumda değilim.”

Arakçi, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın İran'ı koruyamadığını ifade etti.

Arakçi, Tahran'ın Moskova ile stratejik ortaklığı olduğunu ve bugün Rusya'yı ziyaret ederek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini belirtti.

ABD'nin İran'daki üç kilit nükleer tesise yönelik saldırılarının ‘çirkin’ olduğunu söyleyen Arakçi, ‘saldırıların kalıcı yansımaları olacağı’ ve Tahran'ın ‘karşılık vermek için tüm seçenekleri saklı tuttuğu’ uyarısında bulundu.

Arakçi, X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: “Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin daimî üyesi olan ABD, İran'ın barışçıl nükleer tesislerine saldırarak BM Şartı'nı, uluslararası hukuku ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı ciddi bir şekilde ihlal etti. Bu sabah yaşananlar çok çirkin ve kalıcı etkileri olacak.”

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, Tahran'ın ABD'nin askeri saldırganlığına tüm gücüyle direnmeyi hakkı olarak gördüğü belirtildi. Açıklamada, “Dünya, ABD'nin İran'a karşı savaşı diplomatik sürecin ortasında başlattığını unutmamalı” denildi.

Açıklamanın devamında uluslararası örgütlere de seslenildi: “Bu bariz saldırganlık karşısında sessiz kalmak dünyayı kapsamlı ve eşi benzeri görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıya bırakır.”

Jjdkxj
İran'ın Kum kentinin kuzeydoğusunda bulunan Fordo Nükleer Tesisi’nin uydu görüntüsü (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump bugün yaptığı açıklamada, ABD hava saldırılarının hedef alınan İran nükleer tesislerini ‘tamamen yok ettiğini’ doğruladı ve Tahran'ın barışa yanaşmaması halinde daha fazla saldırı tehdidinde bulundu.

Trump, “Ya barış olacak ya da İran için son sekiz günde gördüklerimizden çok daha büyük bir trajedi yaşanacak. Unutmayın, daha çok hedef var… Eğer barış hızlı bir şekilde gerçekleşmezse, diğer hedeflerin peşinden hassasiyet, hız ve etkinlikle gideceğiz” şeklinde konuştu.