ABD’de hazırlanan bir istihbarat raporu, İran'ın nükleer programının saldırılarla yok edilemeyeceğini ortaya koydu

ABD'nin hava saldırısı sonrasında İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi'ndeki yıkılmış binaları gösteren uydudan çekilen bir fotoğraf (Reuters)
ABD'nin hava saldırısı sonrasında İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi'ndeki yıkılmış binaları gösteren uydudan çekilen bir fotoğraf (Reuters)
TT

ABD’de hazırlanan bir istihbarat raporu, İran'ın nükleer programının saldırılarla yok edilemeyeceğini ortaya koydu

ABD'nin hava saldırısı sonrasında İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi'ndeki yıkılmış binaları gösteren uydudan çekilen bir fotoğraf (Reuters)
ABD'nin hava saldırısı sonrasında İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi'ndeki yıkılmış binaları gösteren uydudan çekilen bir fotoğraf (Reuters)

ABD’de hazırlanan gizli bir istihbarat raporu, ABD'nin İran'a yönelik saldırılarının Tahran'ın nükleer programını sadece birkaç ay geriye götürdüğünü ve Başkan Donald Trump'ın söylediği gibi bu programı tamamen yok edemediğini ortaya koydu.

ABD basını salı günü, Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) istihbarat kolu Savunma İstihbarat Ajansı raporuna aşina kaynaklara dayanarak, pazar günü gerçekleştirilen saldırıların uranyum zenginleştirme tesislerini veya stoklarını tamamen yok etmediğini bildirdi.

Rapora göre saldırılar bazı tesislerin girişlerini kapatsa da yeraltında bulunan binalara hasar veremedi.

Ancak Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, bu değerlendirmenin ‘tamamen yanlış olduğunu ve çok gizli olarak sınıflandırılmış olmasına rağmen sızdırıldığını’ vurguladı.

Leavitt, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu değerlendirmenin sızdırılması, Başkan Trump'ı zayıflatmak ve İran'ın nükleer programını yok etmek için görevlerini kusursuz bir şekilde yerine getiren cesur savaş pilotlarının itibarını zedelemek için yapılan bir girişimdir” ifadelerini kullandı.

Leavitt, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Herkes, her biri 30 bin ton ağırlığında 14 bomba hedeflerine kusursuz bir şekilde isabet ettiğinde tamamen yok olacağını bilir.”

İki adet B-52 bombardıman uçağı, geçtiğimiz pazar günü, İran'ın iki nükleer tesisini GBU-57 bombalarıyla vurdu. Bir denizaltı ise üçüncü bir tesisi Tomahawk füzeleriyle vurdu.

ABD'nin saldırılarını ‘olağanüstü bir askeri başarı’ olarak nitelendiren Trump, saldırıların İran'daki üç nükleer tesisi tamamen yok ettiğini vurguladı. ABD Savunma Bakanı Peter Hagerty ise ABD ordusunun ‘İran'ın nükleer programını yok ettiğini’ açıkladı.

Ancak daha ihtiyatlı bir tutum sergileyen ABD Genelkurmay Başkanı General Dan Keane, ön değerlendirmelerin üç nükleer tesisin de ciddi hasar gördüğünü ve tahrip olduğunu gösterdiğini söyledi.

İran hükümeti ise nükleer programının devamını sağlamak için ‘gerekli önlemleri aldığını’ açıkladı.

Öte yandan İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, devlet televizyonunda yayınlanan açıklamasında, tesislerin yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik planların önceden hazırlandığını ve stratejilerinin üretim ve hizmetlerin kesintiye uğramamasını sağlamak olduğunu söyledi.

İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in danışmanı ise ülkesinin ABD saldırılarına rağmen zenginleştirilmiş uranyum stoklarını elinde tutmaya devam ettiğini ve ‘oyunun henüz bitmediğini’ söyledi.

Ne olmuştu?

İsrail, 13 Haziran'da İran'ın nükleer faaliyetlerini engellemek amacıyla nükleer tesisleri, bilim adamlarını ve üst düzey askeri komutanları hedef alan daha önce benzeri görülmemiş bir hava saldırısı başlattı.

Trump, haftalarca 2018 yılında tek taraflı olarak çekildiği anlaşmanın yerine, İran'ın nükleer programını durdurması karşılığında yaptırımların kaldırılmasını öngören alternatif bir anlaşma arayışıyla diplomatik çabaların önünü açtı. Ancak sonunda askeri müdahale kararı aldı.

ABD Genelkurmay Başkanı General Keane, ABD'nin askeri operasyona, aralarında hayalet bombardıman uçakları, savaş uçakları, hava ikmal uçakları, güdümlü füze denizaltıları, istihbarat, gözetleme ve keşif uçaklarının da olduğu 125 uçakla katıldığını açıkladı.



İsrail Şam'dan Beyrut banliyölerine kadar Hizbullah fonlarının peşinde

Lübnan, Filistin ve Hizbullah bayrakları, son İsrail savaşında ağır hasar gören Nebatiye pazarında, eyaletteki belediye seçimlerinin arifesinde göndere çekildi (Reuters)
Lübnan, Filistin ve Hizbullah bayrakları, son İsrail savaşında ağır hasar gören Nebatiye pazarında, eyaletteki belediye seçimlerinin arifesinde göndere çekildi (Reuters)
TT

İsrail Şam'dan Beyrut banliyölerine kadar Hizbullah fonlarının peşinde

Lübnan, Filistin ve Hizbullah bayrakları, son İsrail savaşında ağır hasar gören Nebatiye pazarında, eyaletteki belediye seçimlerinin arifesinde göndere çekildi (Reuters)
Lübnan, Filistin ve Hizbullah bayrakları, son İsrail savaşında ağır hasar gören Nebatiye pazarında, eyaletteki belediye seçimlerinin arifesinde göndere çekildi (Reuters)

İsrail, Hizbullah'ın finansörlerinin hedef alınacağını duyurarak Hizbullah'a yönelik takibinde yeni bir aşamaya geçti. İsrail, 2020'de Suriye toprakları üzerinden Hizbullah'a aktarılan fonları hedef alarak bu yolu izlemişti, ancak şimdi fonların hareketine getirilen kısıtlamalar ve Suriye sınırının kapatılmasının ardından Beyrut havaalanında alınan önlemler yoluyla fon kaynaklarını kurutmak için uluslararası baskıya dayalı başka bir yola girdi.

Şarku’l Avsat Şam'dan Beyrut'un güney banliyösüne uzanan bu takibi ve Hizbullah kurumları ile döviz bürolarını hedef almak için kullanılan yöntemleri izliyor.

Banliyö sakinleri, İsrail ordusunun açıklamalarına göre Karz-el Hasen karargahının bombalanması ve para naklinden sorumlu kişilerin öldürülmesinin yanı sıra, uzun süren savaş sırasında İsrail tarafından bombalanan binaların enkazı altında bulunan yanmış banknotlardan bahsediyor. Hedefin, 2020'den bu yana Esed rejimi altında Şam'dan Beyrut'a para taşıyan araçlar olduğu ortaya çıktı.