Karmaşık denklemlerin gizli akıl hocası: Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Mareşal Asım Munir

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon
TT

Karmaşık denklemlerin gizli akıl hocası: Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Mareşal Asım Munir

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon

Kemal Allam

ABD Başkanı Donald Trump, bu ayın ortalarında Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Mareşal Asım Munir ile görüşmesi alışılmışın dışında bir durumdu. Çünkü toplantıda Mareşal Munir’in ABD'li mevkidaşı yer almadı. Ancak dikkati çeken sadece bu toplantının alışılmadık şekli değil, bölgede gerginliğin tırmandığı bir döneme denk gelmesiydi. Bu durum, birçok kişinin toplantının arka planı ve olası sonuçları hakkında sorular sormasına neden oldu.

Başkentlerin gözleri, hassas bölgesel meselelerde olası arabulucu olarak Maskat ve Doha’ya çevrilmişken, pek çok kişi İran’daki İslam Devrimi’nden bu yana Tahran’ın Washington'daki çıkarlarını Pakistan'ın temsil ettiğini gözden kaçırıyor.

Daha önce 2024 yılı başlarında Al-Majalla’da yayınlanan bir makalede de yazdığım gibi İran ile 900 milden fazla ortak sınıra sahip olan Pakistan, Tahran'a karşı açıkça bir istihbarat savaşı yürütüyor.

Köklü siyasi ve kültürel ilişkilere ve Pakistan'ın İran dışında en büyük Şii topluluğuna ev sahipliği yapmasına rağmen, iki ülkenin güvenlik kurumları, yani İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Pakistan İstihbarat Servisi (ISI) arasında 1980'li yıllardan bu yana ‘gölge savaşı’ benzeri kronik bir düşmanlık süregeliyor. Suriye'deki çatışma alanlarından Beyrut'taki Filistin kamplarına, Azerbaycan ve Afganistan'a kadar, iki taraf çatışan çıkarları nedeniyle ve vekilleri aracılığıyla defalarca kez karşı karşıya geldi.

Bu arka plan, Pakistan ordusunu ve Kara Kuvvetleri Komutanı Mareşal Munir’i, ABD’nin Güney ve Batı Asya'da yürüttüğü politika hesaplarında son derece önemli bir konuma yerleştiriyor. Trump görüşmenin ardından, Mareşal Munir’in bu yılın başlarında Hindistan ile Pakistan arasındaki gerginliği yatıştırmaya katkıda bulunduğunu ve ABD'nin Afganistan topraklarında en çok aradığı kişiyi yakalamasında önemli bir rol oynadığını belirtti. Trump dikkat çekici açıklamasında, Pakistan ordusunun ‘İran'ı ABD'den çok daha iyi tanıdığı’ itirafında bulundu.

Peki, Beyaz Saray'ın güvenini kazanan ve karmaşık bölgesel güvenlik denklemlerde ‘gizli akıl hocası’ olarak görülen Asım Munir kimdir?

Birkaç hafta önce, dünyanın ve haber bültenlerinin dikkati, kısa süreliğine de olsa, Gazze veya Ukrayna dışındaki başka bir çatışmaya yöneldi. Hindistan ve Pakistan ne zaman karşı karşıya gelse, en kötü senaryoları ve nükleer savaş riskini de beraberinde getirir. Ancak bu kez iki ülke gerçekten uçurumun eşiğine geldi. Öyle ki, Başkan Trump ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun açıklamalarına göre Trump'ın başlattığı ve Başkan Yardımcısı J. D. Vance ile Bakan Rubio'nun 24 saat boyunca yürüttüğü yoğun diplomatik telefon görüşmeleri olmasaydı, iki taraf arasında tam bir ateşkes sağlanamazdı.

Bu müdahaleden önce Hindistan ve Pakistan aralarında günlerce çatıştı. Karşılıklı hava saldırıları düzenlediler ve her iki ülkenin topraklarının derinliklerindeki hedefler insansız hava araçları (İHA) ile vuruldu.

Her iki taraf da kimin galip geldiği konusunda tartışmaya devam sürer ve raporlar Pakistan hava kuvvetlerinin teyit edilmiş kayıplar verdiğini gösterirken, öne çıkan tek isim Pakistan Genelkurmay Başkanı General Asım Munir oldu. Merkezi ABD’nin Florida eyaletindeki Tampa şehrinde bulunan ve Pakistan ile koordinasyondan sorumlu olan ABD Merkez Komutanlığı'na (CENTCOM) sorarsanız, Mareşal Munir'in sağlam bir komutan olduğu ve Batı Asya'nın, hatta Ortadoğu'nun istikrarında merkezi bir rol oynadığı konusunda kesin bir kanaat olduğunu göreceksiniz. Bugün, tüm dünya bunun farkında.

Pakistan ordusunun komutanları, ordunun büyüklüğü ve muazzam yetenekleri nedeniyle, Forbes ve Times dergileri tarafından hazırlanan dünyanın en güçlü 100 komutanı listesinde düzenli olarak ilk sıralarda yer alıyor.

Mareşal Munir, Pakistan ordusunun Suudi Arabistan ve Çin'den başlayarak, ABD ordusuyla on yıllardır süren sağlam ilişkilerine ve tabii ki nükleer silahlarına kadar uzanan bağlantıları nedeniyle uluslararası bir ağırlığa sahip. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu yüzden her üç ila altı yılda bir, farklı komutanların görevlerine bağlı olarak, yaklaşık 700 bin askerden oluşan bu ordunun komutasını kimin üstleneceği konusunda, diğer uluslararası ordulara kıyasla daha fazla spekülasyon yapılıyor.

dfrg
Hindistan ve Pakistan arasındaki kontrol hattı yakınlarındaki Ahnur bölgesinde bir tankın yanında duran Hint askerleri (AFP)

Diğer komutanlardan tamamen farklı bir geçmişe sahip olan Asım Munir’in bu geçmişi, daha önceki koşullarda onun gibi birinin böyle bir mevkiye gelmesini imkansızlaştırabilirdi. Mareşal Munir, Pakistan’ın dini bir okulda eğitim gören ilk ordu komutanı. Ondan önceki komutanlar ise İngiliz hakimiyeti döneminden kalma seçkin yatılı okullara veya ordunun yönettiği askeri kolejlere gitmiş kişilerdi. Ayrıca, Pakistan'ın Kakul'da bulunan seçkin Pakistan Askeri Akademisi'nden mezun olmayan ilk komutan olan Asım Munir, daha az tanınan ve şu anda artık mevcut olmayan Mangla'daki Subay Eğitim Okulu'nda eğitim gördü. Munir, bunun yanında 40 yılı aşkın bir sürenin ardından Batı'da askeri eğitim almamış veya yüksek lisans yapmamış ilk general oldu. Pakistan ordusunun önceki dokuz komutanı, kariyerlerinin erken, orta veya üst aşamalarında İngiltere, ABD veya Kanada'da eğitim almıştı. Munir ise aslında Tokyo ve Kuala Lumpur'da, meraklı Batılı istihbarat analistlerinin gözünden uzak bir şekilde eğitim gördü. Bununla birlikte güçlü iç istihbarat teşkilatının başkanlığını en kısa süreliğine üstlenen kişi de o oldu.

Tüm bunlardan dolayı Mareşal Munir, 2022 yılında Silahlı Kuvvet Komutanı olarak atandığında, alışılmadık bir şekilde zirveye yükselişi ve mütevazı başlangıcı şaşkınlık uyandırdı.

Tokyo'dan Tampa'ya

Tampa’daki CENTCOM Komutanı General Michael Corella, Pakistan'ın, NATO'ya üye olmayan başlıca ortağı olarak rolünü ve konumunu değerlendirmekle görevli olduğundan, Asım Munir'i üç yıldan kısa bir sürede en az altı defa ziyaret etti. Her yıl, ABD Kongresi'nde gerçekleşen güvenlik ve istihbarat konulu oturumlarda, Pakistan'ın nükleer silahlarının güvenliği ve ABD'nin Batı Asya ve Ortadoğu'da istikrarı sağlamak için Pakistan'a ne kadar güvendiği konusunda sorular soruluyor. Bu sorular, ABD'nin diğer stratejik müttefiki Suudi Arabistan ile olan yakın ilişkileri dikkate alınarak dile getiriliyor.

CENTCOM Komutanı Corella, 2023 yılında ABD Temsilciler Meclisi üyelerini, Asım Munir ile olan ‘sağlam ilişkisi’ ve Munir'in ülkesinin güvenliğini ve istikrarını sağlama kabiliyeti konusunda ikna etmek için büyük çaba sarf etti. Munir’i Tampa'da ağırlayan Corella, Pakistanlı komutanın Washington'da siyasilerle olan görüşmelerini koordine etti. Corella, geçen haftalarda yaptığı açıklamada, ABD'nin Pakistan ile olan güvenlik ortaklığının mükemmelin ötesinde olduğunu bir kez daha vurguladı.

Corella, Pakistan ordusunun Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve diğer ülkelerle olan yakın ilişkileri sayesinde Munir'i Ortadoğu'nun istikrarı için bir köşe taşı olarak görüyor. Suudi Arabistan'da uzun yıllar yaşamış olan Munir, Arapçayı akıcı bir şekilde konuşuyor ve bölgenin dengeleri ve dinamikleri ile Pakistan ve ABD arasındaki ortak güvenlik sistemiyle nasıl uyum içinde olduğu konusunda derin bir anlayışa sahip.

Suudi Arabistan-Pakistan ilişkileri, uzun geçmişe sahip ilişkilerden daha fazlasıdır. Suudi Arabistan'ın eski İstihbarat Şefi Prens Türki el-Faysal, Suudi Arabistan-Pakistan ilişkilerini, diğer tüm ilişkilerden daha güçlü olarak nitelendirmişti. Munir, Suudi Arabistan'da geçirdiği üç yıl sayesinde bu ilişkileri güçlendirmiş ve halihazırda köklü olan bu dinamiklere yeni bir boyut katmıştır.

Munir Asım, Pakistan tarihinin en güçlü komutanı mı?

Bu soru, Pakistan'ın askeri meselelerinde uzmanlaşmış en önde gelen gazetecilerden biri olan ve iki yılı aşkın süredir askeri kurumlarla ilgili haberleri yakından ve derinlemesine takip eden Vecih Said Han tarafından soruldu. Pakistan'ın tarihi boyunca, Muhammed Ziyaülhak, Muhammed Eyüb Han ve Pervez Müşerref gibi ülkeyi fiilen yöneten cumhurbaşkanları da dahil olmak üzere, muazzam nüfuza sahip askeri komutanlar gördüğü düşünüldüğünde, bunun oldukça cesur bir soru olduğuna şüphe yok.

Ancak Asım Munir'i öncekilerden ayıran özelliği, Pakistan Askeri İstihbaratı (MI) ve ISI olmak üzere iki ana istihbarat biriminin başkanlığını yürüten ilk ordu komutanı olmasıdır. Ayrıca tüm bunlardan bağımsız bir saygınlığa sahip olan Munir, Batılı yetkililerden çekinmiyor veya onları memnun etmeye çalışmıyor gibi görünüyor. Bu da kendisinden önceki bazı komutanların, mezun oldukları Batılı eğitim kurumlarının büyüsüne kapıldıkları söylemlerinin aksine bir durum teşkil ediyor.

Göreve gelişiyle sadece üç yıl içinde, tekrarlanan provokasyonlara yanıt olarak Afganistan, İran ve Hindistan'a doğrudan saldırılar düzenleyen Mareşal Munir, Tahran'ı, Belucistan sınırında herhangi bir girişimde bulunmaması konusunda uyardı, emriyle Hindistan uçakları düşürüldü ve Hindistan'daki hedefler bombalandı. Bunun yanında Afganistan’da iktidardaki Taliban’a sert bir üslupla seslenen Munir, Taliban’dan sınır ötesi silahlı gruplara verdiği desteği durdurmasını talep ederek, daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir tutum sergiledi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Washington, Kabil'de kaçırılan vatandaşlarından biriyle ilgili bilgi için 5 milyon dolar teklif etti

Afgan vatandaşlığına da sahip olan ABD’li iş adamı Mahmud Şah Habibi, 10 Ağustos 2022 tarihinde Kabil'de şoförüyle birlikte kaçırıldı. (AP)
Afgan vatandaşlığına da sahip olan ABD’li iş adamı Mahmud Şah Habibi, 10 Ağustos 2022 tarihinde Kabil'de şoförüyle birlikte kaçırıldı. (AP)
TT

Washington, Kabil'de kaçırılan vatandaşlarından biriyle ilgili bilgi için 5 milyon dolar teklif etti

Afgan vatandaşlığına da sahip olan ABD’li iş adamı Mahmud Şah Habibi, 10 Ağustos 2022 tarihinde Kabil'de şoförüyle birlikte kaçırıldı. (AP)
Afgan vatandaşlığına da sahip olan ABD’li iş adamı Mahmud Şah Habibi, 10 Ağustos 2022 tarihinde Kabil'de şoförüyle birlikte kaçırıldı. (AP)

ABD, 2022 yılından bu yana Afganistan'da tutulan ABD’li bir iş adamının yerinin belirlenmesine yardımcı olacak bilgiler karşılığında 5 milyon dolarlık ödül teklif ettiğini açıkladı.

frgyu
Afganistan'ın Kabil kentinde nöbet tutan Taliban güçleri, 16 Ağustos 2021 (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce salı günü gazetecilere yaptığı açıklamada, Afgan vatandaşlığına da sahip olan ABD’li iş adamı Mahmud Şah Habibi'nin 10 Ağustos 2022 tarihinde Kabil'de şoförüyle birlikte kaçırıldığını ve Taliban tarafından alıkonulduğunu söyledi.

fbghyj

Habibi’nin olay sırasında Kabil’de faaliyet gösteren bir yerel telekomünikasyon şirketinde danışman olarak çalıştığını belirten Bruce, “İlk gözaltına alındığından bu yana hakkında hiçbir bilgi almadık… Taliban, nerede olduğu ya da sağlık durumu hakkında herhangi bir bilgi sunmadı” dedi.

Eski Sivil Havacılık Müdürü

ABD Adalet Bakanlığı, Mahmud Şah Habibi'nin yerini ve güvenli bir şekilde iadesini sağlayacak bilgi için 5 milyon dolara kadar ödül verileceğini açıkladı. ABD ve Afganistan çifte vatandaşlığına sahip olan Habibi, Afganistan Sivil Havacılık Kurumu'nun eski müdürüydü ve yaklaşık üç yıl önce Kabil'de kaçırıldı.

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Afganistan'ın eski Sivil Havacılık Müdürü Habibi, Kabil'deki evinin yakınlarında arabasındayken kaçırıldı ve Taliban'ın İstihbarat Genel Müdürlüğü tarafından şoförü ve Kabil merkezli bir telekomünikasyon şirketi olan Consultancy Asia'nın diğer 29 çalışanıyla birlikte gözaltına alındı” denildi.

Açıklamada, Habibi ve bir kişi dışında tüm tutukluların kısa bir süre sonra serbest bırakıldığı ve Habibi'nin gözaltına alınmasından bu yana kendisinden hiçbir iz bulunamadığı belirtildi.

Açıklamanın devamında, “Habibi'den gözaltına alınmasından bu yana haber alınamadı. Taliban hükümeti nerede olduğu ya da sağlık durumu hakkında herhangi bir bilgi vermedi” ifadeleri yer aldı.

ABD Adalet Bakanlığı'nın duyurusu, uluslararası suç ve terörizm davalarında önemli bilgiler sağlayan Rewards for Justice programının (Adalet İçin Ödül Programı) bir parçası olarak geldi.

Habibi ve şirket çalışanlarının gözaltına alınması, 31 Temmuz 2022'de Kabil'de El Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri'nin öldürüldüğü ABD saldırısından kısa bir süre sonra gerçekleşti.

Mahmud'un kardeşi Ahmed Habibi şunları söyledi: “Kardeşim masum. O sadece Afgan halkının hayatta kalmasına yardımcı olmak için havaalanının çalışmaya devam etmesini sağlamaya çalışıyordu. Zevahiri'yi hedef alan saldırıyla hiçbir ilgisi yoktu. Afganistan'da kardeşimin nerede tutulduğunu bilen iyi insanlar olduğunu biliyoruz ve ödülün birilerini bu bilgiyi ortaya çıkarmaya teşvik edeceğini umuyoruz. Taliban'ın kardeşim serbest bırakılmadan ABD ile ilişkilerin normalleşmeyeceğini anlaması gerekiyor ve bu ödül bunu açıkça ortaya koyuyor.”

Kâr amacı gütmeyen Global Reach kuruluşunun strateji başkanı ve Afganistan ve Pakistan üzerine çalışmış eski bir ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi olan Eric Lipson, “Habibi'nin Taliban'ın gözaltında tutulduğu bin günden fazla süre boyunca eşi ya da küçük kızıyla iletişim kurmasına izin verilmedi” dedi.

scvfbgh
Kandahar'da eski bir telefon kullanan Taliban güvenlik mensubu, 17 Haziran 2025 (AFP)

Lipson, “Taliban farklı zamanlarda ABD yetkililerine onu tutmadıklarını, ondan haber almadıklarını, onu aradıklarını, bulamadıklarını ve ölmüş olabileceğini düşündüklerini söylediler. Ancak tutuklanmasına istihbarat merkezinde onunla birlikte gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılanlar da dahil olmak üzere birçok kişinin tanık olduğunu asla kabul etmediler” ifadelerini kullandı.

Lipson sözlerini şöyle sürdürdü: “Taliban, ABD ile ilişkileri normalleştirmek istiyorsa, Mahmud'u ailesine iade etmeli. Onu ellerinde tuttuklarını inkâr etmeleri -biz öyle olduğunu bildiğimiz halde- sadece Afgan halkına zarar veriyor. Şimdi Taliban'ın Mahmud Habibi'yi elinde tuttuğunu kabul etmesinin ve onu ailesine iade etmek için bir çözüm bulmasının zamanı.”

Taliban hükümeti ocak ayında, Katar'ın arabuluculuğunda yapılan bir takasın parçası olarak Ryan Corbett ve William McGinty adlı iki Amerikalıyı, ABD'deki bir Afgan tutuklunun serbest bırakılması karşılığında serbest bırakmıştı.

Taliban yetkilileri, hareketin ABD güçlerinin çekilmesinin ardından Ağustos 2021'de yeniden iktidara gelmesinden bu yana onlarca yabancıyı tutukladı.

cdfgtrh
ABD tarafından Taliban'ın elinde olduğuna inanılan ABD-Afganistan çifte vatandaşı Mahmud Şah Habibi (FBI)

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, 1984'teki başlangıcından bu yana Adalet için Ödül Programı, ABD ulusal güvenliğine yönelik tehditlerin çözülmesine yardımcı olan bilgiler için dünya çapında 125'ten fazla kişiye 250 milyon dolardan fazla ödeme yaptı.