Trump, ABD'nin İran'a yönelik saldırılarını Hiroşima'nın bombalanmasına benzetti

TT

Trump, ABD'nin İran'a yönelik saldırılarını Hiroşima'nın bombalanmasına benzetti

ABD Başkanı Donald Trump Lahey'de (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump Lahey'de (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarını İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya'da Hiroşima ve Nagazaki'nin bombalanmasına benzeterek, etkilerinin sınırlı olduğunu gösteren istihbarat sızıntısını reddetti.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times'tan aktardığına göre Trump bugün Lahey'de düzenlenen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinde şunları söyledi: “Hiroşima ve Nagazaki örneklerini kullanmak istemiyorum ama savaşı durduran şey, bu darbe oldu. Bu saldırılar, İsrail-İran savaşını sona erdirdi. Eğer nükleer tesisleri yok etmeseydik, şimdi savaşıyor olacaklardı.”

efrty
ABD uçakları tarafından bombalanan İsfahan'daki bir nükleer tesisin uydu görüntüsü (AP)

Dün sızdırılan ve ABD saldırılarının İran'ın nükleer programını sadece birkaç ay geciktirdiğini bildiren istihbaratın kesin olmadığını belirten Trump, Fordo, Natanz ve İsfahan tesislerindeki hasarın İsrail bir değerlendirme yapana kadar tam olarak tespit edilemeyeceğini söyledi.

Fordo Nükleer Tesisi’ndeki hasarın boyutunun ‘gerçekten bilinmediğini’ ifade eden Trump, “Sanırım İsrail bize çok yakında bilgi verecek” dedi.

İsrail Ordu Sözcüsü Effie Defrin bugün yaptığı açıklamada, “Burada şunu söyleyebilirim ki nükleer programa ciddi zarar verdik ve bunu yıllarca geciktirdik” ifadesini kullandı.

Trump, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Fordo Nükleer Tesisi'nin ‘yok edildiği’ konusunda ısrar ederken, ABD Başkanı NATO zirvesinde İran'ın nükleer programının ‘onlarca yıl’ geriye gittiğini ifade etti.

ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine pazar günü daha itidalli bir açıklama yaparak ilk değerlendirmelerin üç tesisin ‘önemli ölçüde hasar ve yıkıma uğradığını’ gösterdiğini, ancak nihai değerlendirmelerin ‘biraz zaman alacağını’ belirtti.

Hegseth, Pentagon'un ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ile birlikte sızıntıyı araştırdığını söyledi.

Trump'ın NATO zirvesine katılımı, 12 gün süren savaşın ardından İran ile İsrail arasında geçici bir ateşkesin yürürlüğe girmesinden bir gün sonra gerçekleşti.

Trump dün her iki tarafı da ABD'nin aracılık ettiği anlaşmayı ihlal ettikleri için azarladı.

Ancak Lahey'de, Tahran'ın ateşkes ihlaline verdiği tepkiyi sınırlandırdığı için İsrail'le ‘gurur duyduğunu’ söyledi ve “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kendisiyle gurur duymalı” dedi.

dfrgthyu
ABD hava saldırılarının hedefi olan İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi'ndeki yıkılmış binaları gösteren uydu görüntüsü (Reuters)

Trump, İran'ın yüzde 60 saflıkta zenginleştirilmiş uranyum stokunun ABD saldırılarından etkilendiğine inandığını belirterek şunları söyledi: “Bence tesislerden hiçbir şey çıkaramadılar... Bu tür bir malzemeyi çıkarmak çok zordur.”

Tahran'ın ‘isteyeceği son şeyin’ nükleer zenginleştirme programına devam etmek olduğunu kaydeden Trump, gelecekte nükleer altyapısını yeniden geliştirmesi halinde ABD'nin İran'ı tekrar vurup vurmayacağı sorusuna “Kesinlikle” diye cevap verdi.

ABD'nin İran'ı vurmasının Gazze Şeridi'ndeki esirlerin serbest bırakılmasına yardımcı olacağını belirten Trump, “Gazze'de ilerleme kaydediliyor” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün yaptığı açıklamada, ABD ile İran arasındaki görüşmelerin ‘umut verici’ olduğunu ve Washington'un uzun vadeli bir barış anlaşmasına varmayı umduğunu söyledi.

dfrgthy
Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Donald Trump ve Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un fotoğrafının yer aldığı bir İran gazetesi (Reuters)

İran ve ABD, geçtiğimiz nisan ayından bu yana İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir diplomatik çözüm bulmak amacıyla dolaylı görüşmeler yürütüyor. Tahran, programının barışçıl amaçlı olduğunu söylerken Washington, İran'ın nükleer silah yapamayacağından emin olmak istediğini belirtiyor.

Trump, ABD'nin müttefiki İsrail ile bölgesel rakibi İran arasında 13 Haziran'da İsrail'in İran'ı bombalamasıyla başlayan hava savaşını sona erdirmeyi amaçlayan bir ateşkes ilan etti. Çatışma, İsrail'in Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde başlattığı savaştan bu yana zaten gergin olan bölgede endişeye yol açtı.

İsrail, Ortadoğu'da nükleer silahlara sahip olduğuna inanılan tek ülke ve İran'a karşı savaşının amacının İran'ın kendi nükleer silahlarını geliştirmesini engellemek olduğunu söylüyor. İran Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na tarafken İsrail taraf değil.



İran-İsrail Savaşı’nın kaybedenleri ve kazananları

Analistlere göre İran halkı protesto gösterilerinden saldırgan yabancı güçlerle iş birliği yapmayı reddettiği için uzak duruyor (AFP)
Analistlere göre İran halkı protesto gösterilerinden saldırgan yabancı güçlerle iş birliği yapmayı reddettiği için uzak duruyor (AFP)
TT

İran-İsrail Savaşı’nın kaybedenleri ve kazananları

Analistlere göre İran halkı protesto gösterilerinden saldırgan yabancı güçlerle iş birliği yapmayı reddettiği için uzak duruyor (AFP)
Analistlere göre İran halkı protesto gösterilerinden saldırgan yabancı güçlerle iş birliği yapmayı reddettiği için uzak duruyor (AFP)

Yusuf Azizi

İsrail Hava Kuvvetleri, 13 Haziran'da İran’a geniş çaplı bir saldırı düzenledi ve Tahran buna füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) karşılık verdi. Çatışmalar, 23 Haziran'a kadar devam etti ve ABD, 21 Haziran cumartesi günü B-2 bombardıman uçaklarıyla İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan'daki nükleer tesislerini bombaladıktan sonra arabuluculuk yapmaya başladı.

Bu makalede İran ve İsrail'deki başlıca aktörlere odaklanarak bölgeyi sarsan bu savaşta şimdiye kadar kaybedenleri ve kazananları tespit etmeye çalıştım. Bu aktörlere, savaşın sonucunda ya da daha sonraki bir aşamada İsrail'in desteğiyle mevcut rejimin devrilmesi durumunda onun yerine geçebilecek İranlı muhalefet güçleri de dahil.

Zafer mi, yenilgi mi?

Tahran'dan başlayalım. İran rejimi özellikle 7 Ekim 2023'te Hamas ve müttefiklerinin İsrail'e düzenlediği saldırının ardından Lübnan, Suriye ve Irak'taki müttefiklerinin aldığı darbelerden sonra böyle bir çatışmaya hazırdı. İran ve İsrail, her biri kendi perspektifinden zaferin onda olduğunu iddia etti. İsrail, 1948'deki kuruluşundan bu yana eşi ve benzeri görülmemiş füzeli saldırılara uğrarken söz konusu saldırılarda, konutlar, hükümet binaları ve hassas araştırma ve güvenlik merkezleri vuruldu. Saldırının yol açtığı hasarın ayrıntıları halen gizli tutuluyor. Ayrıca Ben Gurion Havaalanı tamamen felç oldu. İsrail ağır ekonomik kayıplar yaşadı. Onlarca asker ve sivil öldürüldü.

Ancak İsrail’in ağır yaptırımların uygulandığı İran'ın aksine, başta ABD olmak üzere Batılı müttefiklerinden doğrudan destek görecek ve bu da hızlı bir şekilde toparlanmasını sağlayacağına şüphe yok. İran ise çok ağır darbeler aldı. İran çok sayıda askeri komutanının ve güvenlik yetkilisini kaybetti, önde gelen nükleer bilim adamları suikasta kurban gitti, askeri üsler, nükleer tesisler ve ekonomik merkezler yakın vadede telafi edilemeyecek şekilde zarar gördü. Bu durum, İsrail istihbaratının İran’daki kurumlara derinlemesine sızması ve ülkenin hava sahasına daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir şekilde girmesinin bir sonucuydu.

Buna rağmen İsrail, İran rejimini devirmeyi veya liderlerini tamamen ortadan kaldırmayı başaramadı. İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney saldırının ilk günlerinde ortadan kayboldu. Bu yüzden İran'ın zafer iddiası sadece propagandadan ibaret gibi görünüyor. Çünkü durum, İsrail'in saldırıları sonrasında Lübnan'daki Hizbullah'ın başına gelenlere benziyor. Bu saldırılar, İsrail'in istediği zaman bombardıman yapabildiğini, İran'ın da füze saldırılarıyla karşılık vereceğini hesaba kattığını gösterdi. Bu yüzden orta ve uzun vadede İran rejimi bu savaşın başlıca kaybedeni olarak nitelendirilebilir.

Kaçırılan fırsatlar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’a karşı başlayan saldırının ilk saatlerinde İran halkını rejime karşı ayaklanmaya çağırdı. Eski İran Şahı’nın oğlu Rıza Pehlevi de bu çağrıları tekrarladı. Ancak bu çağrılar ne başkent Tahran'da ne de diğer şehirlerde kayda değer bir yanıt buldu, aksine başkentin nüfusunun yaklaşık yarısı hava saldırılarından kaçmak için ülkenin kuzeyine kaçtı. Analistlere göre İran halkı gösterilere katılmaktan, saldırgan bir yabancı güçle iş birliği yapmayı reddetmeleri ve Afganistan, Irak ve Libya'daki trajik senaryoların tekrarlanmasından korkmaları nedeniyle kaçındı.

Entelektüeller, yazarlar ve sanatçılar bu reddi dile getirdiler. İran'da, özellikle Tahran ve Fars bölgelerinde rejimin popülaritesinin keskin bir şekilde düşmesine rağmen, milliyetçi, ulusalcı ve mezhepçi duygular, 2022 yılında Mehsa Amini’nin kıyafet uygulamasına riayet etmediği için polis tarafından gözaltına alındığı sırada hayatını kaybetmesinin ardından başlayan protesto gösterilerinde olduğu gibi ayaklanmaların çıkmasını engelledi. Azerbaycan ve Ahvaz (Huzistan) eyaletlerinde de Rıza Pehlevi'nin iktidara geri dönme endişelerinin arttığı bir ortamda, İsrail saldırısını desteklemek kabul edilebilir bir seçenek değildi.

Sınırlı bir kazanım ve beklenen bir yenilgi

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre İran ve İsrail rejimlerinin açıkça ifade ettikleri coşkuya rağmen, Tahran için durum geçici bir zaferden öteye geçmiyor. Vatandaşların evlerine dönmeleri, otoritenin zayıflığı, yaşam krizinin derinleşmesi ve enflasyonun yükselmesi nedeniyle hissettikleri güvensizliği ortadan kaldırmadı. Bu durum, özellikle Fars olmayan etnik grupların yaşadığı bölgelerde yeni ayaklanmaların patlak vermesine ve hatta Devrim Muhafızları tarafından bir iç darbeye yol açma tehlikesi yaratıyor.

Bir uydu kanalı, Netanyahu’nun saldırıdan üç gün önce Rıza Pehlevi ile görüştüğünü ve İran halkını harekete geçirme konusunda anlaştıklarını bildirdi. Ancak halkı harekete geçiremediler. Çünkü iki tarafın ilişkileri, merhum İran Şahı ve Tel Aviv arasında tarihi bir yakınlığa dayanıyor. Pehlevi, 2023 nisanında İsrail'i ziyaret etmiş ve bu ziyaret İran’da yaygın tartışmalara yol açmıştı.

Gerçek kaybedenler ve kazananlar

İlk kaybedenler, açıkça İsrail'in tarafını tutarak İran halkının güvenini kaybeden Rıza Pehlevi'dir. Pehlevi, daha önceki tutumlarıyla diğer milletlerin haklarını inkar ettiği için onların desteğini de kazanamamıştı. İkinci kaybedenler ise İran'daki, özellikle de Ahvaz’daki ekonomik merkezlerin bombalanmasından memnun olanlar oldu. Bu tesisler Ahvazlılara aittir. Bu kişiler, saldırının rejimi yıkacağını sansalar da halk bu çağrılara yanıt vermedi.

Ayrıca, İran rejiminin ve monarşi akımının ezeli düşmanı olan Halkın Mücahitleri Örgütü’nün (HMÖ) tutumu da dikkat çekiciydi. Örgüt, daha önce Amerikan sağıyla ilişkileri olmasına rağmen İsrail saldırısını desteklemekten kaçınıp‘ne uzlaşı ne savaş’ sloganını benimsedi. Üçüncü çözümün halkın elinde demokratik değişim ve organize direniş olduğunu söyledi. Böylece, Irak-İran Savaşı sırasında Saddam Hüseyin ile ittifak kurarak güvenilirliğini büyük ölçüde yitirdiği tarihi hatasını tekrarlamaktan kaçınmaya çalıştı.

Görünüşe göre İran rejimi, güvenlik durumunu yeni bir baskı kampanyası başlatmak için kullanacak ve bu kampanya, Mossad ile iş birliği yaptığı gerekçesiyle idamların uygulanmasını da içerebilir. Ancak gerçek casusluk ağları, derin bir yolsuzluk sistemiyle yönetilen devletin iç yapısında halen korunaklı halde olabilir. Öte yandan bu çatışmanın en büyük kazananı ABD Başkanı Donald Trump olabilir. Washington, askeri operasyona katıldı ve savaşı sona erdiren arabuluculuk sürecini yönetti, bu da onu en etkili aktör ve siyasi açıdan en büyük kazanan yaptı.